Sosyal Medya

Herkes 1 Nisan’ı bekliyor: Ak Parti içinden çıkması muhtemel 2 parti de CHP’li küskünler de, İP’tekiler de

1 Nisan’a hazırlananlarla ilgili artık daha net bilgilere sahibiz. Ankara ve İstanbul’dan birinin Cumhur İttifakı’nın elinden alınması üzerine oyun kuranlar, 31 Mart gecesi gelecek sonuçlara göre harekete geçecek.



HASAN ÖZTÜRK / YENÄ° ÅžAFAK
 
Fakat burada iki farklı yapının da kendi aralarında rekabetine tanık oluyoruz. Bu köÅŸeyi takip edenler hatırlayacaktır “Ak Parti içinden bir deÄŸil iki parti kurmaya hazırlanıyorlar” diye yazmıştım. Ve ÅŸunları söylemiÅŸtim:
 
“Pusuda bekleyen (…) parti kuracakmış. Ama bu tek bir parti deÄŸilmiÅŸ. 2 parti yoldaymış.
 
Biri bir yerde, “ben buradayım gelsinler” diye bekliyormuÅŸ. DiÄŸer bir baÅŸka yerde baÅŸkalarıyla birlikte çoktan harekete geçmiÅŸmiÅŸ.” (10.12.2018 Yeni Åžafak)
 
Ä°sim vermeden “oluÅŸum”dan söz etmiÅŸtim. Artık o oluÅŸumların kimlerden oluÅŸtuÄŸunu da söyleyebiliriz.
 
MECLÄ°S’TE GRUBU BULUNAN BÄ°R PARTÄ° TASFÄ°YE OLUR MU?
 
Son günlerde Ankara kulisleri hayli hareketli. Yerel seçimlerde Cumhur Ä°ttifakı’nın büyükÅŸehirlerde alacağı her yenilgi yeni kurulacak partiler için motivasyon kaynağı.
 
Bir de Meclis’te ÅŸu anda grubu bulunan partilerden birinin seçimin sonucuna göre “milletvekili kaybedeceÄŸi” de konuÅŸuluyor. Bir partinin de CHP’nin başını çektiÄŸi ittifakın yenilgisi halinde dağılacağı da konuÅŸulanlar arasında.
 
KILIÇDAROÄžLU’NUN ALTERNATÄ°FÄ° BULUNABÄ°LÄ°R MÄ°?
 
GeçtiÄŸimiz günlerde CHP’li eski bir vekil ile ayak üstü sohbet etme imkanım oldu. “Yeni bir dil. Birlik için yeni bir çıkış” öneren konuÅŸmasının bir yerinde, “KılıçdaroÄŸlu’ndan daha iyi bir genel baÅŸkan bulduÄŸumuz anda onu deÄŸiÅŸtiririz. Bu da yakındır” dedi. Çok ilginç. KılıçdaroÄŸlu’nun alternatifinin bulunamaması nedeniyle CHP Genel BaÅŸkanlığı koltuÄŸunda oturduÄŸunu öÄŸrenmiÅŸ olduk.
 
Bu bilgi bana, 31 Mart seçim sonuçlarının CHP’de de dalgalanmaya neden olacağını düÅŸündürdü. Bir de konunun DSP boyutu var ki tartışılmaya deÄŸer. Zira, küskün ya da kendini itilmiÅŸ hisseden CHP’liler “sol”da alternatif olarak DSP’ye yöneliyor. Bakalım bu yöneliÅŸ, 1 Nisan’dan sonra Meclis’teki aritmetiÄŸe nasıl yansıyacak?
 
Biz ana konumuza geri dönelim.
 
AK PARTÄ° Ä°ÇÄ°NDEN 2 PARTÄ° ÇIKARMAK Ä°STEYENLER ARASINDAKÄ° REKABET
 
Dedim ya Ak Parti içinden parti kurmak üzere 2 farklı yapının hazırlık içinde olduÄŸunu biliyoruz. Bunlardan ilki Sayın Ahmet DavutoÄŸlu’nun başını çektiÄŸi grup. Ankara’da harıl harıl “istiÅŸare” yapıyorlar. Anadolu’da deÄŸiÅŸik vesilelerle boy gösteriyorlar. Medyada kendilerine yakın yazar ve akademisyenler eliyle “Yeni bir siyasi söylem gerekli” çıkışı yapıyorlar. Bazı elemanlarıysa, “Seviyemetre” olarak faaliyet yürütüyor.
 
Ä°kinci oluÅŸum ise Sayın Abdulllah Gül’ün organizasyonu çerçevesinde Ali Babacan’ın partileÅŸme çabası.
 
Abdullah Gül’ün, 24 Haziran seçimleri sırasında “Çatı aday” olmayı “GeniÅŸ bir mutabakata” baÄŸlaması ve o “geniÅŸ mutabakat”ın oluÅŸmaması nedeniyle “aday olmaması” hafızalarımızda taptaze. Buna mukabil, “BaÅŸkanlık sistemine olan rezervi ve parlamenter sisteme öykünmeleri” de.
 
Sayın Gül’ün, yakın geçmiÅŸte bir üniversitedeki konuÅŸmasında geçmiÅŸ bir konuÅŸmasına atıf yaparak aynen ÅŸöyle dediÄŸini de biliyoruz, “(…) evimizin içini düzene koymamız gerekir. Bunu koymadığımız süre içerisinde bir gün gelir ya insanlar ayaklanır ya da dış müdahaleler kaçınılmaz hale gelir.”
 
Bu cümlelerle kimlere göz kırptığını izah etmeme gerek var mı? Yoksa etrafımızdaki darmadağınık olan, iÅŸgal edilen, talan edilen ülkeler ve o ülkelerle “belirgin” iliÅŸki geliÅŸtirenlere bakmamız yeterli deÄŸil mi?
 
Gül’ün neden kendi liderliÄŸinde bir siyasi oluÅŸumun içinde olmadığını merak ediyorsanız ÅŸayet, 24 Haziran sürecini yeniden hatırlamak yeterli olacaktır, kuÅŸkusuz. O gün Temel KaramollaoÄŸlu’na biçilen rol bugün Ali Babacan’a biçilmiÅŸ görünüyor. Ä°lginç!
 
DiÄŸer bir oluÅŸumun merkezinde Sayın DavutoÄŸlu var. Ahmet DavutoÄŸlu’nu en son 30 AÄŸustos Zafer Bayramı resepsiyonunda BeÅŸtepe’de görmüÅŸtüm. Öfkeli gözlerle hepimizi süzüp, gidip bir sandalyeye oturmuÅŸtu. Oysa yapılan eleÅŸtirilere raÄŸmen iliÅŸkilerinde belli bir seviye ve üslubu koruyacağına inanıyordum hep. Mesela rahmetli Özal, mesela rahmetli Erbakan öyle yapıyordu.
 
Böyle bir ruh haliyle partileÅŸme sürecine giren Sayın DavutoÄŸlu’nun nasıl “kitleleÅŸeceÄŸi”ni, eleÅŸtirileri nasıl hazmedeceÄŸini ya da savuÅŸturacağını merak etmiyor deÄŸilim.
 
En önemlisi de Ak Parti içinden iki parti kurmaya çalışanlara Ak Parti camiasının nasıl muamele edeceÄŸini çok merak ediyorum.
 
Bu arada DavutoÄŸlu ile iliÅŸkilendirilen bazı köÅŸe yazarı ve gazetecilerin ağız birliÄŸi yapmışçasına, “tek adamlık”, “karamsarlık”, “kötücül psikoloji” pompalaması dikkatinizi çekmiyor mu?
 
Gül ile DavutoÄŸlu’nun partileÅŸme sürecinin Ak Parti yönüyle de tartışılmaya deÄŸer. Ancak bu yazıda ikilinin arasındaki rekabetin öyle kolay kolay çözülebilecek olmadığını söylemekle yetineyim.
 
Sözün başında dedim ya iki farklı yapının da kendi aralarında rekabetine tanık oluyoruz. Bu rekabet öyle kolay kolay aşılabilir deÄŸil.
 
Zira, birbirlerini medya üzerinden yalanlamış iki aktör var karşımızda.
 
ÖrneÄŸin bakınız, 3 Mayıs 2015’te DÜSSELDORF’ta Sayın Ahmet DavutoÄŸlu’nun benim de içinde olduÄŸum gazetecilere yaptığı açıklama!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.