Kürsü
D. Mehmet DoÄŸan: Anadolu'nun fatihi kim?
Follow @dusuncemektebi2
D. Mehmet DoÄŸan- Karar
Bir zamanlar Ankara’nın iki merkezi vardı: Ulus ve Kızılay. Önce idare ve ticaret Ulus tarafındaydı, ötesi güneye doÄŸru YeniÅŸehir’di. Sonra hükümet binaları ve Meclis Kızılay tarafına taşında. Ulus’ta ticaret kaldı. Daha sonra Kızılay da ticaret merkezi haline geldi. Åžimdi ne Ulus eski Ulus, ne de Kızılay eski Kızılay! Devlet (Milli EÄŸitim, Ä°çiÅŸleri, Adalet ve Savunma bakanlıkları hariç) Kızılay’ın devamı olan Bakanlıklar bölgesini terk etti. EskiÅŸehir yolunda her taraflarından sonradan görmelik akan tantanalı bakanlık binaları yapıldı.
Artık Ulus’a, Hacıbayram ziyareti dışında pek iÅŸimiz düÅŸmüyor. Geçenlerde bir dostla 1960’larda okuduÄŸum Gazi Lisesine yakın bir yerde buluÅŸtuk. Böyle zamanlarda hatıraların nüksetmesi tabiî. Bir zamanlar Halk Kütüphanesi’nin bulunduÄŸu Kediseven Sokağı’nı, KaryaÄŸdı Hatun türbesini seyr ü temaÅŸa eyledik. Zaman akıp geçmiÅŸti. Kediseven eski bir sokaktan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildi. Buna mukabil Ankara’nın hanım evliyası KaryaÄŸdı Hatun’un türbesi ihya edilmiÅŸti ve hayli ziyaretçisi vardı. Bense gençlik yıllarımın semtinde yepyeni bir yapı ile karşı karşıyaydım. Melike Hatun Camii…
Bu camiin minarelerinin gölgesi Melike Hatun’un kabrine kadar uzanıyordur muhtemelen. Kabri bizim lisenin hemen üstünde olduÄŸu için sokağından geçerken çok Fatiha okumuÅŸluÄŸumuz vardır, Melike Hatun’a. Bir hayır sahibi Melike Hatun’u zamane erkânına hatırlatmış olmalı ki Hergele meydanına yapılan camiie isim aranırken bir hafıza tazelemesi yapıldı, beÅŸ asır sonra Melike Hatun yeniden hayatımıza girdi.
Bu eski isimli yeni cami, eski Ankara’nın Hergele Meydanı olarak bilinen mahalline yapıldı. Hergele kelimesinin olumsuz çaÄŸrışımlarından hoÅŸlanmayanlar zerafet olsun diye “Hergelen” meydanı derlerdi. Aslında ÅŸimdi burası Opera Meydanı olmalı. Türkiye’nin bildiÄŸim kadarıyla tek opera binası buradadır. Ä°stanbul’daki AKM’de bu maksatla yapılmıştı, ama bu bina bu ÅŸekilde anılmadı, meydan da zaten meÅŸhur bir meydandı, Taksim Meydanı ismi kaldı.
Opera veya Hergele meydanına yeni olmasına raÄŸmen hayli güzel bir camii yapıldı. Klasik mimarimizi bilen çaÄŸdaÅŸ bir mimar, Hilmi Åženalp böyle camiler yapıyor, bu da onun eseri. Bu camii bana Mimar Sinan’ın Fatih’teki Mesih PaÅŸa Camii’ni hatırlattı. O da ana kubbenin etrafında altı yarım kubbesi olan bir camiidir. Bu kubbelere yarım kubbe mi demeli, çeyrek mi, tartışılır. Üstad Sinan merkezi kubbeden yarım kubbeler geçiÅŸi daha yumuÅŸak ÅŸekilde halletmiÅŸken burada bir altıgen geçiÅŸ var. Sinan orta ölçekli bir cami yapmışken, burada nisbetlerin büyütüldüÄŸünü görüyoruz.
Her neyse, camiin içinde günümüzün çini, hat, kalemiÅŸi süslemeleri ile ilgili birikimi görülebiliyor. Güzel örnekler camii güzelleÅŸtiriyor. Yeni ve güzel dedik ya, camiin yapılış yeri konusunda Osmanlı hassasiyetinin gözetilmediÄŸini söylesek, kızan çıkabilir. Kastımız ÅŸu: Osmanlı’lar Selçuklu mimarî mirasının görünür olduÄŸu ÅŸehirlerde onları gölgede bırakacak binalar yapmadılar. Konya’da en büyük Osmanlı camii Selimiye olmalıdır. O dahi Selçuklu eserleriyle yarışmaz. Ankara’daki en güzel Osmanlı camii Cenabî Ahmet PaÅŸa’nın yaptırdığı Yeni Camii’dir. Mimar Sinan bu güzel eseri, neredeyse Hacıbayram Camiinin tam zıddı bir yere yapmıştır. En kısa anlatımla: Arada kocaman Ankara kalesi vardır!
Åžimdi Melike Hatun Camii eski Ankara’nın batı kenarındadır ve muhtemelen buraya yakın bir yerlerde dış surların Ä°zmir kapısı vardı. Åžehrin bu kesiminde hemen bu yeni camiin burnunun dibindeki Yenice Camii’nden baÅŸlayarak birçok cami ve mescid bulunmaktadır. LeblebicioÄŸlu, EskicioÄŸlu, KaÄŸnıcıoÄŸlu, Örtmeli, Ä°badullah, HacıdoÄŸan ilk aklıma gelenler. Bu en yakınlardan birkaç yüz adım sonra Zincirli ve Hacıbayram Camileri vardır. Onlara yakın bir hayli mescid bulunur. Åžu söylenebilir: Bu yeni camii bu tarihi cami ve mescidlerin bütün cemaatini içine alabilir. En büyüÄŸü Hacıbayram olan bu camilerin birçoÄŸu cumadan cumaya cemaatle buluÅŸur. Acaba Melike Hatun’un açılışından sonra nasıl bir deÄŸiÅŸme oldu? Öyle sanıyorum ki, Hacıbayam dışındaki cami ve mescidler etkilenmiÅŸtir.
Melike Hatun sırf cami deÄŸil. Altında çarşı, konferans salonu ve otopark var. Bu durumda binanın derinliÄŸinin minarelerin yüksekliÄŸinden daha fazla olduÄŸu söylenebilir. Çarşıdan geçerken “Anadolu Fatihi…” baÅŸlıklı bir konferans afiÅŸi ile burun buruna geldim. “Anadolu fatihi” denilince zihninizde ne canlanır? Önce Alparslan ve Malazgirt savaşı. Sonra onun ve MelikÅŸah’ın görevlendirdiÄŸi komutanlar: KutalmışoÄŸlu Süleyman Åžah, Mengücek Bey, Artuk Bey, DaniÅŸmend Gazi, AfÅŸin Bey, Çaka Bey, Sökmen Bey, Saltuk Bey…Ä°ÅŸte bunlar kısa sürede Diyar-ı Rum’u, yani Anadolu’yu Müslüman ülkesi haline getirdiler, bizim yurdumuz yaptılar.
Komplekse kapılmayalım: Atalarımız hem güzel hem de muazzam bir iÅŸ yaptılar! Ä°slâm’ın baÅŸlangıcından itibaren doÄŸuya, batıya ve kuzeye yapılan seferlerle çok geniÅŸ coÄŸrafyalar kazanılmış olmakla beraber Anadolu fethedilemedi. Bu ülkenin fethi adeta cedlerimizi bekliyordu! Onlar geldiler ve Bizans’ın ana topraklarını bizim ülkemiz yaptılar.
Peki, konferansda ismi “Ä°yad b. Ganem” olarak yazılan Ä°yaz b. Ganm ne yaptı? Onun Anadolu’nun güneyinde gazaları var. Malatya’ya kadar ulaÅŸmış, fakat onun fethettiÄŸi yer Cezire denilen, Dicle ile Fırat arasındaki bölge. ÇoÄŸu bugün Suriye ve Irak sınırları içinde…
Anadolu’nun fetih destanının mücmel olarak Battalname’den okuruz. Battal Gazi bu destana göre Seyyid’dir, yani Peygamber soyundan. Fakat bu efsaneye sonradan Anadolu’yu fetheden cedlerimizin maceraları da karışmıştır. Hatta DaniÅŸmend gazi DaniÅŸmendname’de Battal’ın torunu olarak zikredilir!
Velhasıl, cami konusundaki kafa karışıklığımız, tarih konusunda daha keskin görünüyor!
Henüz yorum yapılmamış.