Sosyal Medya

Kürsü

Gökhan Özcan- Gelişigüzel sorular

Gökhan Özcan- Yeni Şafak



Ulvi olduÄŸuna inandığımız bir hakikate nasıl bakmamız doÄŸrudur; yukarıdan aÅŸağıya doÄŸru mu, aÅŸağıdan yukarıya doÄŸru mu? Aslına ermeyi hiç kafamıza takmadığımız meselelerin füruatı konusunda itiÅŸip kakışmayı neden bu kadar seviyoruz? Bu enformasyon kalabalığı arasında yalın anlamları özlemeye vaktimiz olacak mı? Konu ne olursa olsun herkes kiÅŸisel performanslarını görünür kılmanın bu kadar peÅŸine düÅŸmüÅŸken, hangi hakikate, ne zaman teslim olacağız? Herkesin her ÅŸeyden haberdar olmayı adeta ihtiras haline getirdiÄŸi bir yerde, kimin kendisinin hatırını sormak için bir fırsatı olacak? Duyguların sayısız etkileyici ifadesi bu kadar dolaşımda olunca duygular az ya da çok etkileyiciliÄŸini kaybetmiÅŸ olmuyor mu? Bugünün dünyasında durum ne; her ÅŸey insan için mi var, yoksa insan her ÅŸey için mi? Üzerinde etiket fiyatı olmayan herhangi bir ÅŸeyin peÅŸine en son ne zaman düÅŸtük? Bugün kimseyle paylaÅŸmayıp kendimize saklamak isteyeceÄŸimiz ne yaptık? GiydiÄŸimiz kıyafetlerin birbirine uyumlu olmasına hepimiz iyi kötü dikkat ediyoruz artık; ya yaptıklarımızın insan olmakla uyumlu olmasına? Ä°nsan, her gün, her yıl, her devirde tarifi deÄŸiÅŸen bir ÅŸey midir? Bir ÅŸey olsa ve bir sabah uyandığımızda herkesin hayatları birbirine karışmış olsa, ayırdedebilir miydik acaba kendi hayatımızı diÄŸer hayatlardan? Bir ÅŸeyin gerçekten önemli olması için, o ÅŸeyle herkesin ilgileniyor olması yeterli midir? Her gün vakit, nakit, enerji, merak, heves, heyecan, itibar, duygu gibi bir çok deÄŸerli ‘ÅŸey’imizi fütursuzca harcıyoruz; peki ne kazanıyoruz? Her tüketim özünde bir ‘tükenim’ getirmez mi? Her alanda tercih edebileceÄŸimiz onlarca hazır seçenek sunuluyor bize; peki bizim kendi seçeneklerimiz nerede? Hayatının geliÅŸme çağını gerçek hayatla temasını kesip test çözerek geçiren bir zihin aradığında kendi ifadesini bulabilir mi? Herkesin gerçeÄŸi menfaatine uygun ÅŸekilde eÄŸip bükebildiÄŸi bir zamanda kaybedilmesinden endiÅŸe edebileceÄŸimiz bir ÅŸey kalmış mıdır? Umut nerededir; yanlışa zihinlerimizi alıştırmakta mı, yanlışa yanlış demeye devam etmekte mi? GeçmiÅŸte bizi ifade etmekte kullanılamayan kelimelerin bugün rahatlıkla kullanılabiliyor olmasından birazcık da olsa iÅŸkilleniyor olmamız gerekmez mi? Maneviyatımızı yükseltmeye hiçbir ÅŸey yeterli olmuyorsa, kalbimizin nerede olduÄŸunu neden merak etmiyoruz? Neden biz kendi aklımızdan bu kadar emin iken; dünyada bizi aptal yerine koymak için bu kadar çok çabalayan var? Karşıtlıklar ortak alanları tamamen ortadan kaldırıyorsa, sözün hâlâ var olduÄŸunu iddia edebilir miyiz? En çok sevdiÄŸiniz ÅŸey diye sorulduÄŸunda, markası olmayan herhangi bir ÅŸey geliyor mu aklımıza? Bilgi çağının bilgelik, iletiÅŸim teknolojilerinin muhabbet getirmediÄŸi aÅŸikar insanlığa; peki ne içindi bütün bunlar? Hakkaniyet sahibi olmak için en ufak bir gayreti olmayanların, her durumda kendilerini sebepsizce haklı görmelerinde ÅŸaşıracak ne var? Gücün güçsüzlükleri, zenginliÄŸin yoksulluÄŸu, endüstrilerin doÄŸal kaynak tahribatını, piyasaların algı kontrolünü, taraflığın karşıtlığı zorunlu kıldığı bu kilitlenmiÅŸ zamanı açacak anahtar nerededir? Kimsenin kimseyi sevemediÄŸi bir dünyada iyiliÄŸin madeni nerede aranacak? Herkesin kendini eÄŸlendirmeye ÅŸartladığı bir dünyada, sürekli eÄŸlenmenin mümkün olmadığı bir hayat kime yetecek? Neden sormuyoruz hiç kendimize; dillerimizin tasdik ettiÄŸi ÅŸeyleri ikrar etmekte kalplerimiz neden bu kadar isteksiz davranıyor?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.