Güncel
Hayrettin Karaman / Hukuk, liyakat ve hürriyet
Hayrettin Karaman - Yeni Åžafak
Müslümanların hukuka riayet etmelerini, emaneti hak edene vermelerini, Allah kesin bir ifade ile buyuruyor:
“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiÄŸiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öÄŸütler veriyor. Åžüphesiz Allah her ÅŸeyi iÅŸitmekte, her ÅŸeyi görmektedir” (Nisa: 58).
Emanet, korunması istenen maddî veya mânevî deÄŸerdir. KiÅŸinin kullanıp sahibine iade etmek üzere aldığı veya koruması için bırakılan eÅŸya emanet olduÄŸu gibi devletin hizmet makamları da emanettir; ilim, din, antlaÅŸma ve sözleÅŸmeler, komÅŸuluk hakları... emanettir. Bütün bunlar korunacak, muhatap ve ilgililerine teslim edilecek, ne maksatla verilmiÅŸ ise ona uygun olarak kullanılacaktır.
“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle ÅŸahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluÄŸa duyduÄŸunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvâya yakışan budur. Allah’tan korkun. Åžüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır” (Maide: 8).
Bu âyette Ä°slâm’ın sosyal, hukukî ve ahlâkî amaçlarının önemli bir kısmı özetlenmektedir. “Ferdî ve sosyal yapıda dirlik ve düzenliÄŸi, hakkaniyet ve eÅŸitlik esaslarına uygun ÅŸekilde davranmayı saÄŸlayan ahlâkî erdem” anlamına gelen adalet, sosyal hayatın en önemli denge unsuru ve teminatıdır. Müslümanlara âdil olmaları emrediliyor.
Adaletsiz devlet harab olur, adaletle devlet daim olur, güçlü olur, ayakta durur.
Ä°slam temel insan hak ve hürriyetlerini gayr-i müslimler dahil bütün insanlık için tanımış ve gerekli görmüÅŸtür.
Ancak hak ve hürriyet baÅŸkalarınınkine zarar vermeden kullanılacaktır ve hukuk, adalet birçok zaafları bulunan insanlar (beÅŸer) eliyle gerçekleÅŸecektir. Hukuk ve adalet kurumlarını da yönetenler insanlardır. Yönetici, hakim, ÅŸahid, memur, davacı, davalı… haktan ve hukuktan saparsa, meÅŸhur deyiÅŸle tuz kokarsa adalet ve liyakat nasıl gerçekleÅŸecektir!
Peygamberimizin (s.a.) ÅŸu ifadesinin kulaklara küpe olması gerekir:
“Ben de ancak bir beÅŸerim (sizin gibi insanım), siz aranızda anlaÅŸamayıp bana dava ile geliyorsunuz; olur ki biriniz diÄŸerine göre delilini daha ustalıklı sunar ben de iÅŸittiÄŸime göre onun lehine hükmederim; her kime kardeÅŸine ait olan haktan bir ÅŸey hükmedersem sakın onu almasın; çünkü ona ateÅŸten bir parça vermiÅŸ olurum”.
Hakim dürüst ve iÅŸinin ehli olsa da davanın tarafları, ÅŸahidler ve hükme götüren diÄŸer unsurlar haktan sapar, iÅŸi kitabına uydururlarsa hak ve adalet yine yerini bulamaz; çünkü peygamber bile olsa hakim gaybı bilemez, dosyadaki delillere göre hükmünü vermek durumundadır. Ama hakim bir kimsenin lehinde hüküm vermiÅŸ olsa bile gerçek durum bakımından bu kiÅŸi haklı deÄŸilse, meÅŸru olmayan yollara baÅŸvurarak hakimi yanıltmış ise aldığı ona helal olmaz. Ä°ÅŸte bu sebeple “Kanunun ve mahkeme hükmünün her verdiÄŸi helal deÄŸildir” cümlesi kurulmuÅŸtur. Kazâen (hakimin hükmü ile) elde edilen her ÅŸey, diyâneten de (din ve ahlak bakımından da) hak ve helal olmaz; helal kazâ ile diyanetin birleÅŸtiÄŸi hükümle elde edilebilir.
Bunca âyete ve hadise raÄŸmen Ä°slam ülkelerinde ve ülkemizde hukuk, adalet ve liyakat konusunda arızalar varsa, ki vardır, böyle bir dinden mahrum olan Batı ülkelerinde ise hukuk ve liyakata riayet nispeten daha düzgün ise arızanın kaynağı din deÄŸil, eÄŸitimdir, dinin hedeflediÄŸi insan olamamaktır.
EÄŸitim uzun soluklu bir faaliyet, buna birinci derecede önem verilmelidir, ancak göle su gelinceye kadar kurbaÄŸaların ölmemesi için ne yapmalı, hangi kesime güvenmelidir?
Biraz da siyasi muhalefet dürtüsüyle bazı kimseler yargının hür ve bağımsız olmasını sıkça dile getiriyorlar. Ve ben soruyorum:
Aynı toplum ÅŸartlarını ve niteliÄŸini taşıyan insanların bir kesimi masum mu (günah ve hatadan uzak mı)? Vicdan ile cüzdan arasında sıkışmalar, siyasi ve ideolojik meyiller herkeste var da yalnız yargı adamlarında mı yok? Halkın seçim ve denetimine tabi olan siyasilere deÄŸil de dokunulmaz topluluÄŸunun iç denetimine daha fazla güvenmenin makul dayanağı nedir?
Ä°ÅŸte bu sorular birçok ülkede siyaset ile yargı iliÅŸkisinde dengeyi bulma düÅŸünce ve çözümlerine sebep olmuÅŸ ve kısmen de baÅŸarılı sonuçlara ulaşılmıştır.
Henüz yorum yapılmamış.