Kenan Alpay / Ezilmekten İlk Önce Korunacak Olanlar
Kenan Alpay - Yeni Akit
Son derece gerilimli bir süreç yaÅŸadığımızı inkâr etmenin bir manası ve de faydası yok. BaÄŸlayıcılığı olmasa bile bir tavsiye karar niteliÄŸindeki raporuyla Avrupa Parlamentosu Dış Ä°liÅŸkiler Komitesi, Avrupa BirliÄŸi’ne Türkiye’yle yürüttüÄŸü katılım müzakerelerini askıya alma çaÄŸrısı yaptı. Türkiye bu raporun içeriÄŸine de talebine de beklendiÄŸi üzere bir yönüyle sert bir tepki gösterdi. Ancak diÄŸer taraftan aynı açıklamanın içerisinde AB-Türkiye iliÅŸkilerinin askıya alınmak bir tarafa daha saÄŸlam bir biçimde ilerletilmesi gerektiÄŸi de deklare edildi.
DışiÅŸleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, söz konusu raporu asılsız iddialara dayalı, taraflı ve önyargılı bir tutumun tezahürü olarak nitelese de “rapor ülkemizce dikkate alınacaktır” cümlesiyle iliÅŸkilerin askıya alınmasının kabul edilmeyeceÄŸini bir kez daha deklare etmiÅŸ oldu. Dahası Sözcü Aksoy Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecindeki kararlılığını ÅŸu gibi net cümlelerle teyid etti: “Türkiye, AB’ye katılım sürecinde ve bu yolda reform çalışmalarını sürdürme konusunda kararlıdır. Bunu her ÅŸeyden önce, en yüksek standartları hak eden halkımız için istiyoruz. Türkiye’nin katılım müzakerelerinin askıya alınmasına deÄŸil, katılım sürecinin önünün açılmasına ihtiyaç vardır.” AB’nin Türkiye’ye karşı sergilediÄŸi tutarsız ve kötü niyetli tutumlar hiç de yenilir yutulur gibi deÄŸil. Fakat buna raÄŸmen Türkiye, malum sebeplerle bu iliÅŸkileri olabildiÄŸince tutarlılığa, makuliyete, hukuki zemine çekerek yürütmek için daha çok gayret sarf eden taraf olmak durumundadır.
Stratejik Önceliklerde KarmaÅŸa mı Var?
Amerika’yla yaÅŸadığımız sorunları hesaba katınca Avrupa’yla yaÅŸananlar daha yumuÅŸak ve idare edilebilir bir mahiyet arz ediyor. Baksanıza daha geçen hafta Amerika BaÅŸkan Yardımcısı Mike Pence, Trump’ın “Rusya’dan alınacak S-400 savunma sistemi alımından vazgeçin” ricasını taşıdı Türkiye’ye. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Amerika’nın Türkiye’ye sunduÄŸu Patriot sistemi teklifinin yetersizliÄŸini vurgulayıp muhataplarına ÅŸunu sordu: “S-400 almaktan niye vazgeçelim?” Ancak teslimatları Temmuz’da yapılmak üzere anlaşılan S-400’lerin Türkiye ile Amerika arasında F-35 savaÅŸ uçaklarının teslimatıyla ilgili sıkıntılar oluÅŸturması da yüksek ihtimal.
Bütün bunların üstüne Fırat’ın doÄŸusundan çekilme planının bir türlü fiiliyata geçmemesi, PKK-YPG’ye yönelik yeni kurtarma paketlerine iliÅŸkin duyulan derin ÅŸüpheler, Suriye’nin kuzeyine yönelik Türkiye’nin güvenli bölge oluÅŸturma taleplerini boÅŸa çıkarmak üzere sergilediÄŸi ahlaksız ayak oyunları Amerika’yla yaÅŸanan gerilimleri sahada fiili çatışmaya sürüklemeye aday konular olarak ortada duruyor.
Soçi Zirvesi’ne dönüp baktığımızda Amerika’nın son derece kaypak ve bir o kadar da rezilce sergilediÄŸi askeri-diplomatik tuzaklardan istifade etmek üzere Rusya ve Ä°ran yakaladıkları hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. Adana Mutabakatı’nı Esed rejimini meÅŸrulaÅŸtırmak ve PKK-PYD’yi Amerika’nın kontrolünden alıp doÄŸrudan Baas rejimine yedekleyerek sahada tutmak Rusya ve Ä°ran’ın en yakın hedefleri olarak duruyor.
PKK-PYD’nin kantonlar üzerinden Amerika kontrol ve koruması altında kuracağı garnizon devletin Rusya ve Ä°ran eliyle Esed rejimini takviye etmeye koÅŸulmuÅŸ PKK-PYD lejyoner birliklerinden daha az tehlikeli olup olmadığı cidden tartışmaya açıktır. Bunu anlamak için en acı ve en yıkıcı haliyle yaÅŸadığımız Halep ve DoÄŸu Guta tecrübesi öÄŸretici olmadıysa söylenecek fazla söz yok. Ancak Ä°dlib’e yönelen son dönem saldırılarında Rusya, Ä°ran ve Esed rejiminin esasen Amerika’yla tırmanan gerilimleri fırsat bilerek Türkiye’yi bölgede iyiden iyiye sıkıştırıp boÄŸmaya matuf olduÄŸu aÅŸikârdır. AteÅŸkes veya GerginliÄŸi Azaltma Bölgesi sistematik ÅŸekilde yükseltilen bu saldırılarla tümden anlamını yitirmektedir. Asparagas haberler eÅŸliÄŸinde HTÅž’ye yöneltilen öfke Türkiye’yi Ä°dlib’ten de kopararak Fırat’ın doÄŸusundaki tehdit ve tehlikelere iliÅŸkin yapılan hesap ve hazırlıkları boÅŸa düÅŸürmeyi hedeflemektedir.
Çuvaldız Tamam da Ä°ÄŸne de Lazım Bize
Dış politikada sorunlar giderek yükseliyor. Ekonomideki yükselen enflasyon ve iÅŸsizlik, ilerleyen pahalılık tartışmalarını tanzim satış noktalarıyla çözüme kavuÅŸturmak mümkün gözükmüyor. Ä°hracat artıyor ama baÅŸta otomotiv sektörü olmak üzere sanayide ciddi manada hem üretimde hem de satışta önemli düÅŸüÅŸler yaÅŸanıyor. 31 Mart’a doÄŸru siyasal rekabetin dozajı yükseliyor.
Beka meselesine bakışımızı daha önce birkaç kez yazmış ve konuÅŸmuÅŸtuk. Ortaya çıkan itiraz ve eleÅŸtirileri sürekli olarak beka meselesine baÄŸlamayı ne doÄŸru ne de faydalı görüyorum. Artık “ülkemizin her zamankinden daha çok milli birlik ve beraberliÄŸe muhtaç olduÄŸu ÅŸu zamanda…” diye çalan eski plakları devreye sokmanın hiçbir ehemmiyeti olmadığını görmeliyiz. Ortalıkta uçuÅŸan “kripto, hain, Fetöcü, bölücü, kökü dışarıda” gibi ajitatif slogan ve yaftalara hiç ama hiç prim verilmemeli. Mahkemeler, hâkimler ve yargıçlar maalesef hukukun varlığına, adaletin tecelli ettiÄŸine delil deÄŸil. Resmi ideoloji, siyaset ve sermayeye angaje olmuÅŸ bir yargı sisteminden hukuktan baÅŸka her ÅŸey tecelli edebilir, ediyor da zaten.
Devletin yıpranmaması, asker ve polisin moralinin düÅŸmemesi için birey ve toplumun temel hak ve özgürlükleri ertelenemez ve ezilemez herhalde. Ne var ki son aylarda birey ve toplumun temel hukuki kazanımları güvenlik gerekçesiyle, beka kaygısıyla veya devletin ali menfaatleri söylemiyle gölgede kalmaya mahkum edilebiliyor. Bir örnek olarak Ankara’da ikisi erkek biri kız üç gencin yaptığı son derece basit ve zayıf bir eyleme polisin müdahalesiyle ortaya çıkan manzaranın siyaseti ve toplumu nasıl sarstığını görmemiz gerekiyor.
Emniyet personelinin kastı aÅŸan bir müdahale ÅŸekli olabilir veya panik havasının oluÅŸturduÄŸu yanlış bir hareket de olabilir. Kamuoyuna makul ve ikna edici bir izah yapmak yerine “babası Fetöcü, ablası DHKP/C’li” gibi bildik devlet jargonuyla baskın çıkmayı tercih edince süreç kontrolden çıkıyor. Hassaten Ä°çiÅŸleri Bakanı Soylu’nun “polisimizin ezilmesine müsaade etmeyiz, tacizden bahsedenler alçaktır” türü deÄŸerlendirmeleri hiç de iyiye iÅŸaret etmiyor. Esasen ne polis ezilsin ne vatandaÅŸ ne de hukukun temel ilke ve iÅŸleyiÅŸi. Sürekli düÅŸman üreten, özellikle baÅŸta gençler olmak üzere toplumun önemli bir kısmını önce keskin ve fanatik muhalif ardından da düÅŸman olmaya itekleyen Kemalist devlet teamüllerinden kim, ne zaman hayır görmüÅŸ ki!? Devlet ideolojisi, sınıfları ve personelinin öncelik ve üstünlüÄŸünü vurgulayan siyasal tercihlerin en basit meseleleri krize hatta kaosa ve kangrene çevirmek hususunda üstüne yoktur. Ama siyaset ve toplum için gerçek selamet bu mantık ve pratikten olabildiÄŸince hızlı uzaklaÅŸmaktadır.
Henüz yorum yapılmamış.