Sosyal Medya

Kürsü

Hüseyin Akın: Davasını satanlar, ilkelerini pazarlayanlar hızla yayılıyor çevremizde

Hüseyin Akın- Milli Gazete



Birbirimizi görmeden yaşamaya ve de yaşlanmaya.
 
En yakınımızın bile halini hatırını sormadan hayatımıza devam etmeye.
 
Ölümün ensemizde gezdiğini bile bile yüz yıl sonrasına dair gereksiz ve de faydasız projeler üretmeye.
 
Okumadığımız halde, okuma kampanyaları yapmaya.
 
Kendimizden olmayanlara karşı her türlü kötü muameleyi reva görmeye.
 
Üç beş cümleyi geçen konuşmaları dinlememeye.
 
Kültür, sanat, edebiyat ve fikri alanlarda yapılan konferans, panel ve sempozyumlarda boş salonlara konuşmaya.
 
Hak sahibine hakkını vermek yerine onu oyalamaya.
 
İnsanları bedava çalıştırmaya.
 
Tanzim ve satış
 
Önce düzenleme sonra satma. Yani önce rafları düzeltme sonra safları bozma. Bu iki kelimeyi ne zaman duysam, hep aklıma böylesi çağrışımlar gelir. “Kendini alamamak” diye bir şey var ya hani, yaşadığım tam da böyle bir şey.
 
Bir zamanlar milli heyecanlarımızın en somut ifadesi olarak “Satılmış” ismi verilirmiş çocuklara. Başta Batı Karadeniz olmak üzere Anadolu’nun birçok yerinde cansiperane mücadeleleri hatırlamanın anısına bu isme çokça rastlamak mümkündür. Faruk Nafiz’in “Han Duvarları” şiirinin sonunda bahsi geçen “Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış” da bu cümledendir.
 
Artık bu isme pek rastlayamıyoruz. Aslında toplumumuzun son yirmi yıldır isim sosyolojisi belirgin bir şekilde değişti. Davasını satanlar, ilkelerini pazarlayanlar, arkadaşını ve dostunu satmak için tezgâh açanlar hızla yayılıyor çevremizde. Hatta sektörleşmeye doğru gidiyor bu insanlar. Herkes herkesi ucuz bulduğunda başından atıyor, pahalı bulduğunda üç kuruşa satıyor. İlişkileri birbirini satın alma yönünde gelişen kişiler fırsat bulduklarında birbirlerini satmakta da bir beis görmüyorlar.
 
Gebze Çözüm Koleji’ne Selam!
 
Güzel insanlar yetiştirin demiştim.
 
Yarım dünya olmasın,
 
Kafası için kalbini ertelemesin,
 
Parayı yüreğine değil, cebine yerleştirsin,
 
Şiir sevsin,
 
Hayal kurmaktan çekinmesin,
 
Siz de onlara belli bir güven mesafesinden refakatçi olun, demiştim.
 
Tam 27 yıl oldu bunları söyleyeli.
 
İçlerinden biri 27 yıl sonra cevap verdi: Ertuğrul Taşlı!
 
Çözüm Koleji’nde yetiştirdikleri öğrencilerin marifetlerini alçak gönüllülükle işaret ederek.
 
Gerçekten de muhkem bir gökyüzü ve sağlam bir zemin üzerinde gördüm bu okulun öğrencilerini.
 
Problemi fark edenler çözümü bulmakta da zorlanmazlar elbet.
 
Çok yaşayın gençler, çok yaşatın, hep yaşatın…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.