Kürsü
Mustafa Kutlu- Su türküsü
Follow @dusuncemektebi2
Mustafa Kutlu- Yeni Åžafak
Tanpınar “Bizim romanımız türkülerdir” diyor. Bu sütunda yayımlanan yazılardan birinde (Ä°man ile Ä°ngilizce) zamanı gelince kendi türkümü söyleyeceÄŸimi belirtmiÅŸtim. Efendim ilk ve orta tahsilimi o yıllar otuz bin nüfuslu Erzincan’da tamamladım. Erzurum’da Edebiyat Fakültesi’nde okudum. Bu süre içinde on yıl resim yaptım, on yıl futbol oynadım. Lise fen kolu mezunuyum.
Ressam olmayı kafaya koyduÄŸum için Güzel Sanatlar Akademisi’ne girmek istiyordum. O yıllarda (1963) bu bölümün imtihanı ayrı yapılıyordu. Ä°stanbul’a gitmek gerekiyordu ve ben o zamana kadar Erzincan il sınırları dışına çıkmamıştım. BildiÄŸin gözü kapalı kuÅŸ.
Kara tiren (posta) Ä°stanbul’dan üç günde geliyordu. Karlı-boralı günlerde gecikirdi. Olsun en ucuz ulaşım onunla.
Kompartımanda karşılıklı iki ahÅŸap sıra var. Benden gayrı gurbete giden bir ailenin beÅŸ ferdi ve kucakta çocuklar. HoÅŸ beÅŸ ettik, haÅŸlanmış yumurta, peynir, kete, Cimin üzümü yedik. HemÅŸehriyiz, bayağı anlaÅŸtık.
Bilmem nereye vardığımızda uyku gözlerimden akmış olacak ki ailenin büyüÄŸü “Delikanlı bavulu sepeti indirelim de sen çık yat biraz” dedi. Çıktım, vagon damına yakın alüminyum merdiveni andıran metal rafın üzerine uzandım. Yatış o yatış.
Beni HaydarpaÅŸa’da uyandırdılar. Metal merdiven kaburgalarıma inmiÅŸ, mosmor olmuÅŸ, aÄŸrı da var, delikanlılığa vurup aldırmadım ama o morluklar iki ayda zor geçti.
Taksim’de Maksim Gazinosu bitiÅŸiÄŸinde Amasya Apartmanı’nın kapıcısı köylümüz, anamın akrabası. Bodrumdaki kapıcı dairesinde kaldım. Akademiye gittim. Olmadı, ben burada yapamam dedim, imtihana girmedim. Onun yerine hemen her gün GümüÅŸsuyu’ndan inip Ä°nönü Stadı’na gittim. Baba Gündüz antrenör, Turgay Åžeren kaleci ve Metin Oktay. Antrenmanlar, maçlar, futbol ile geçti günler.
Bu gözü kapalı kuÅŸun ilk Ä°stanbul macerasını uzun uzun anlatabilirim ama size söyleyeceÄŸim türkü daha mühim.
“Su” ile ilgili.
Kur’ân-ı Kerim’de “Hayatı olan her ÅŸeyi sudan yarattık” (Enbiya 30) buyruluyor. Anasır-ı Erbaa’nın en mühim unsurudur. (Ötekiler hava-toprak-ateÅŸ). Cenab-ı Hakk’ın insanoÄŸlu kadar bitki ve hayvan için de lutfettiÄŸi bir mübarek (aziz) varlıktır. Kadim öÄŸretiler-kültürler suya saygı gösterir; onu kirletmez, israf etmez, temizlik-saflık alâmetidir. Su kültürünün ayrıntılarını burada sıralamanın lüzumu yok. (DÄ°A’da geniÅŸ bir “Su” maddesi var ama “toprak” yok. Arazi kelimesini kastetmiyorum). Sadede gelelim.
Rahmetli dayım beni lokantaya götürdü. Ä°stanbul’da bir lokantada ilk kez yemek yiyeceÄŸim. Mermer yemek masası gözümün önündedir. Üzerinde bir sıra ÅŸiÅŸe duruyor, ağızları beyaz alüminyum kapaklı. Bir ÅŸeye benzetemedim ve sordum: “Dayı, bu ÅŸiÅŸeler nedir?” Rahmetli güldü: “Sudur yeÄŸenim, parayla satılır.”
Gerçek bir kuÅŸ, ürkek bir daÄŸ keçisi, bir sarı çiÄŸdem gibi konuÅŸuverdim: “Allah’ın suyu bu, neden sürahi ile önümüze koymuyorlar? Hayret su ÅŸiÅŸeye girmiÅŸ, hem de parayla satılıyor.”
Gönlüm yaralandı ve bu ÅŸaÅŸkınlık bende yıllarca sürdü. Suda mülkiyeti kabul edemiyordum.
Ve ÅŸu yazıları yazdığım günlerde fıkıhçı hocalara sormadan kendimi alamadım.
“Anasır-ı Erbaa’da mülkiyet olur mu?” Diyanet Ä°slâm Ansiklopedisi’ndeki “Mülkiyet” maddesinde ÅŸu satırlara rastlamıştım: Ä°slâm hukukunda genel yollar ve meydanlar gibi orta malları ile denizler, büyük nehirler gibi tabiatı icabı üzerinde özel mülkiyet kurulması mümkün olmayan sahipsiz mallar yanında mülkiyet altına girmeye elveriÅŸli bulunmakla birlikte toplumun ortaklaÅŸa yararlanmasına konu olan su, ateÅŸ, ot (ve tuz) gibi nesneler (Ä°bn Mâce “Ruhûn” 16; Ebû Dâvûd, “Büyû” 60; Mecelle md. 1234) özel mülkiyet dışında tutulmuÅŸtur.
Mülkiyet’in en dip noktası bu dört unsur. Ahireti yok sayan, Allah’a ve hesap gününe inanmayıp, “dünya benim” diyen zihniyet (Kapitalist ile tetikçisi teknoloji) önce hayatı var eden bu dört unsura saldırdı. Toprağı zehirledi, suyu kirletti, havayı bozdu, iklimleri deÄŸiÅŸtirdi. AteÅŸ ise bahs-i diÄŸer.
Siz ÅŸimdilik “Gafil Gezme ÅžaÅŸkın” türküsünü indirip Turan Engin’in sesinden dinleyin. Yol arkadaÅŸlığımız devam ederse daha çok türkü diyeceÄŸiz.
Henüz yorum yapılmamış.