Güncel
Erol Göka / Dostum, dostum, dostum
Erol Göka / Yeni Şafak
DoÄŸrudur inanç, tekeden süt çıkartır ama aklınızı kullanır, hangi deÄŸiÅŸimin ne gibi sonuçlar doÄŸuracağına kafa yorarsanız. Yoksa var olan teke de elden çıkar gider haberiniz dahi olmaz. Başınızı duvarlara vursanız da çare yoktur, iÅŸ iÅŸten geçmiÅŸtir. Mesela modernleÅŸeceÄŸiz diye bunca gayret gösterir, insanımızı büyük ÅŸehirlere doldurur ama neler olacağını hesap edip ona göre önlem almazsanız, önce siz, sonra evlatlarınız öyle bir deÄŸiÅŸirsiniz ki, “muhafazakârlık” adına koymaya çalıştığınız onca direnç hiçbir iÅŸe yaramaz, mücadele ettiklerinizle her bakımdan aynı olur çıkarsınız, ruhunuz dahi duymaz. Mesela son yirmi yılda insan iliÅŸkilerinde, toplumsal cinsiyet planında olup biten deÄŸiÅŸiklikleri, erkeklik algısının tamamen farklılaÅŸtığını, eski arkadaÅŸlık ve dostluk anlayışından eser dahi kalmadığını görmez, görmek istemezsiniz. Görenler yazmaya çalışırlar ama ne çare kendileri yazar, kendileri okurlar, onları dinleyen olmaz.
Modernlik tüm geleneksel kavramlar ve baÄŸlar gibi yakın arkadaÅŸlıkları da tarumar etti. Her ÅŸey gibi iliÅŸkileri de araçsal akla baÄŸladı. Haz ve çıkarın her ÅŸey olduÄŸu dünyada, erdemlerde benzerliÄŸe dayalı, karşılıksız, hakiki dostluÄŸa pek yer kalmadı. Modern zamanlarda arkadaÅŸ sayısında ve derinliÄŸinde bir azalma olduÄŸunu, eski dostlukların yerinde yeller estiÄŸini araÅŸtırmalar gösteriyor. Haydi, tamam, modern batıda böyle ama bize ne oluyor? DostluÄŸu, erdemli olmayı her ÅŸeyin üstünde tutan geleneksel yaÅŸam tarzımızın mirası nereye gitti? Hırs, çıkar, mevki-makam, istikbal hesapları uÄŸruna birbirinin kuyusunu kazan; ondan bir adım önde olabilmek için, birlikte yol yürüdüÄŸü, “arkadaşım”, “dostum” dediÄŸi kimseye her türlü kötülüÄŸü yapabilecek tıynetteki insan tipi ne vakit bu kadar çoÄŸaldı? ArkadaÅŸlığa, dostluÄŸa geleneksel bakışımızı, buna raÄŸmen bu alanda hayatlarımızda olup biten olumsuzlukları bu köÅŸede hep yazdık, bir kez daha yazalım.
“Her ÅŸey gönülde cereyan ediyor. Ä°nsanları cima deÄŸil gönül döllüyor. Gönül çocukları onun için ayrı oluyor. Tasavvufta, yol evlâdı olmak, bel evlâdı olmaktan onun için mukaddemdir… Peygamber-i Ekber, ‘Önce selâm, sonra kelam’ buyuruyorlar, ‘Önce refîk, sonra tarîk’ buyuruyorlar”... Rahmetli Fethi GemuhluoÄŸlu üstadımıza bu cümleleri söyleten muhteÅŸem bir dini kültürümüz var. SaÄŸdıçlık, kirvelik, musahiplik, ahretlik gibi bizi birbirimize zimmetleyen geleneksel kurumların bulunduÄŸu; sevginin, baÄŸlılığın, güveninin insan iliÅŸkisi için temel olduÄŸu, insanların kendilerini baÅŸkasına emanet etmeyi daha çocukken öÄŸrendiÄŸi bir yaÅŸam kültüründen geliyoruz.
Farsça “dost” sözü dilimize geçip bizim haline gelmeden önce, “arkadaÅŸ” demiÅŸiz yakınlarımıza, Sırtını, gözünün göremediÄŸi, düÅŸmanın yanaÅŸacağı arkanı yaslayacağın manasında… “ArkadaÅŸ” dediÄŸimiz kiÅŸiyi, aynı karnı paylaÅŸtığımız kardeÅŸten (karındaÅŸ) bile yeÄŸ tutmuÅŸuz. Aynı yolu yürüdüÄŸümüzde arkadaÅŸlık makamı daha da kıymetlenmiÅŸ, yoldaÅŸlığa yükselmiÅŸ. YoldaÅŸlığı yücelten yoldur lakin yoldaÅŸ olmadan yol, manasını tam bulamaz. Bu nedenle olsa gerek, yol evladı olmanın bel evladı olmaktan evla olduÄŸu anlayışını çarçabuk benimsemiÅŸiz. Zaman içinde arkadaÅŸlar arasında farklılıklar olduÄŸunu gördükçe, gündelik dilde kelimeler arasında kendiliÄŸinden bir hiyerarÅŸi oluÅŸmuÅŸ, “dost” kelimesi, bize kardeÅŸimizden bile daha yakın olanlar için kullanılmaya baÅŸlanmış, “arkadaÅŸ” bir adım geriden gelmiÅŸ.
“Dost” ve “arkadaÅŸ” arasında pek ayrım yapılmayan batı kültüründen yazan Wilhelm Schmid “ArkadaÅŸlıkta Saadete Dair” kitabında (Ä°letiÅŸim Yayınları) Aristo’nun 2500 yıl önce yaptığı arkadaÅŸlık türleri ayrımının bugün de hala geçerli olduÄŸunu söylüyor. ArkadaÅŸlığın bir türü, beraber eÄŸlenmeye odaklanır, diÄŸer türünde ise çıkar ve fayda esastır. Hakiki arkadaÅŸlık ise bu ikisinden de çok farklı; tüm hesaplardan uzak, ruhların birbirine gerçekten dokunabilmesini amaçlıyor, benzer erdemlere sahip olmaya dayanıyor ve birçok saadete vesile oluyor. Bütün bunlar doÄŸru ve bugün için de geçerli.
Schmid, ayrıca yakın arkadaÅŸlığın aÅŸka benzerliÄŸini vurguluyor ve bu ikisini kıyaslıyor. Ä°kisinde de çok güçlü baÄŸlar var, ikisinde de duygusal yönlenmemiz belirleyici, akli tercihlerin kıymeti harbiyesi pek yok. Ama çoÄŸu zaman arkadaÅŸlık, aÅŸka ağır basıyor. Katılıyorum. Bana öyle geliyor ki, dostluk da aÅŸk gibi insan varoluÅŸunun daha çocukluk da kökleÅŸmiÅŸ temel koreografisinde saÄŸlam bir yere sahip. Sanki rekabeti de öÄŸrenmek zorunda kaldığımız aile ortamında kardeÅŸlik hisleri kana kana yaÅŸanamadığı için kalbimizde “ideal kardeÅŸlik” için bir yer açılıyor ve hayatımızın içinde ruhları ruhumuza deÄŸen, ortak erdemler de buluÅŸtuÄŸumuz az sayıdaki insanı o makama yerleÅŸtiriveriyoruz. Yeniden, üstelik bu kez idealleÅŸtirerek kardeÅŸleÅŸiyor, dost oluyoruz. Yani bünyemiz, varoluÅŸumuz dostluÄŸa müsait... Bunlar, güzel sözler ama biz tekrar gerçeklere gelelim. Çok ÅŸükür, toplumumuzun baÄŸrında sessiz sedasız hala dostluklar, güzel arkadaÅŸlıklar sürüyor. Ama gidiÅŸatımız, gidiÅŸat deÄŸil. Onu da bilelim ve başımızı iki elimizin arasına alıp düÅŸünelim.
Erol Göka / Dostum, dostum, dostum
Mesut
Åžubat 17, 2019 Pazar 08:51
Kalemine sağlık hocam