Güncel
Hakan Albayrak: İran İslam Devrimi'nin 40’ıncı yıldönümünü kutluyor; o devrimi sahiplenişi de yalan
Follow @dusuncemektebi2
Hakan Albayrak - Karar
Mart 2011’de Der’a ÅŸehrinde bir grup çocuÄŸun iÅŸkenceden geçirilmesine tepki olarak baÅŸlayan ve birkaç hafta içinde Suriye sathına yayılan rejim aleyhtarı nümayiÅŸler genellikle Cuma namazlarından sonra yapılırdı.
Bu nümayiÅŸlerde Kelime-i Tevhid ve Tekbir eÅŸliÄŸinde hürriyet ve adalet talep edilirdi.
Sivil bir hareketti bu.
Silahlı bir devrim hareketi daha yoktu ortada.
“IŞİD” filan da yoktu; “I”sı bile yoktu “IŞİD”in.
Mezhepçilik söz konusu bile deÄŸildi muhalefet saflarında.
Ä°ran aleyhtarlığı da söz konusu deÄŸildi.
Bilakis; rejime karşı yürüyenler, 2006’daki “33 Gün Savaşı” sırasında Ä°ran’a baÄŸlı Lübnanlı Åžii milislerle dayanışma gösterileri yapanların, onlar Ä°srail’e darbe vurdukça mutluluktan uçanların, “Vur Hizbullah vur, Telaviv’i vur!” diyenlerin ta kendileriydi.
Demek ki “DireniÅŸ Hattı”nın tehlikeye girmesi de söz konusu deÄŸildi.
Ä°ran devleti buna raÄŸmen rejim muhaliflerine ÅŸiddetli bir husumet duydu ve barışçıl protesto gösterilerinin rejim kuvvetleri tarafından kana bulanmasını teÅŸvik etti.
Sivil muhalefetin silahlı bir devrim hareketine dönüÅŸmesine yol açan katliamda Ä°ran devleti sorumluluÄŸu büyük.
Suriye’de silahlı çatışmalar baÅŸlayalı beri Ä°ran devleti zaten bizzat cephede bulunuyor, haykırıp haykırıp kelle kesiyor.
Camilerden çıkan Müslümanların hürriyet ve adalet için “Lailahe Ä°llallah, Allahu Ekber” nidalarıyla baÅŸlattığı bir hareketi kan deryasında boÄŸma gayretinden bahsediyoruz.
Ä°ran devletinin rehberi Hamaney, önde gideni olduÄŸu bu gayreti nasıl tanımlıyor biliyor musunuz?
“Ä°slam’ın küfürle savaşı”!
Hal bu olunca, “Ä°ran Ä°slam Cumhuriyeti” ismindeki “Ä°slam”ın yanına kocaman bir soru iÅŸareti, hatta parantez içinde ünlem koymak gerekiyor tabii.
***
Yayılmacı emelleri uÄŸruna Suriye’yi Baas rejimi ve Rusya ile el ele –öte yandan Irak’ı ABD ile el ele- kan deryasına çeviren Ä°ran devleti, bu iÅŸte mezhep kartını tepe tepe kullandı; ama sorsanız “Ettehad-ı Muselmanan-ı Cihan” davasının en önde gidenidir kendisi.
Yalan dolan.
Åžu günlerde “Ä°ran Ä°slam Devrimi”nin 40’ıncı yıldönümünü kutluyor; o devrimi sahipleniÅŸi de yalan.
Üzerinde yükseldiÄŸi o devrimin içine tükürdü bu devlet.
Ä°ranlı âlim Hüseyin Ali Muntazari, Åžubat 1989’da, devrimin daha 10’uncu yıldönümünde ÅŸunları söylemek zorunda kalmıştı:
“Ne yazık ki iÅŸ yapmak ve devrim deÄŸerlerini korumak yerine slogan attık. Halka deÄŸer vermek ve onu söz sahibi yapmak yerine halkın zeki ve aktif güçlerini hayal kırıklığına uÄŸrattık, mücerretleÅŸtirdik. Bu yüzden ÅŸimdi öyle bir noktaya geldik ki, yönetimde kalabilmek için ilk sloganlarımızın ve deÄŸerlerimizin karşısında durmak zorunda kalıyoruz. Ä°ran hükümetinin ayakta kalması gerekçesiyle ahlaki ve Ä°slami deÄŸerler ihlal edilemez. Söz konusu deÄŸerler, uÄŸruna devrim yaptığımız ve halka sloganlarımızla vaat ettiÄŸimi deÄŸerlerdir. Devlet bir vasıtadır, gaye deÄŸil. DeÄŸerler gayedir.”
Muntazari’nin 2007’de Japon gazetesi Mainchi’ye verdiÄŸi beyanata da bakalım:
“Ayetullah Humeyni ÅŸiarları yükseltti, bizler de onunla beraberdik. Bu ÅŸiarlar vasıtasıyla insanlar meydana çıktı ve devrim kazandı. Åžiarlarımız, ‘Bağımsızlık, Özgürlük ve Ä°slam Cumhuriyeti’ idi. Bağımsızlık bir aÅŸamaya kadar gerçekleÅŸti. Ancak özgürlük ve Ä°slam Cumhuriyeti’ne gelince hâlâ önümüzde uzun bir yol var... Anayasadaki meÅŸru ve açık özgürlükler kolayca ezilmektedir. Bu da önderlerin kendileri için anayasanın ve ÅŸeriatın üstünde koydukları dokunulmazlıkla gerçekleÅŸmektedir…”
***
Hamaney, devrimin 40’ıncı yıldönümü münasebetiyle yayımladığı mesajda “adalete önem vermek” gerektiÄŸini vurgulamış.
Güler misin aÄŸlar mısın?
Henüz yorum yapılmamış.