Çinli Büyükelçi'den toplama kampı açıklaması: Türkiye'nin daha iyi yöntemi varsa yararlanmaya hazırız
Çin'in Ankara'ya yeni atanan ve güven mektubunu geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sunarak resmen görevine başlayan büyükelçisi Deng Li, elçilikte bir basın toplantısı düzenleyerek Türk Dışişleri Bakanlığı'nın Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki insan hakkı ihlalleriyle ilgili açıklamasına yanıt verdi.
'HER ÜLKE BU KONUDA BÄ°R ARAYIÅž Ä°ÇÄ°NDEDÄ°R'
Daha önce Fransa'da Charlie Hebdo dergisine yönelik terör saldırısını gerçekleÅŸtiren kiÅŸilerin, Fransa makamlarının "tehlike yaratabilecek ve risk taşıyan kiÅŸiler" listesinde olduÄŸunu ancak bunların yakın takip altında olmadıkları için saldırıyı gerçekleÅŸtirdiklerini söyleyen Li, "Birçok ülkede suç iÅŸleme eÄŸilimi ya da riski olan ama bugüne kadar doÄŸrudan hukuku ihlal eden davranışta bulunmamış insanlar vardır. Ya da aşırıcılıkla ilgili hafif suçlar iÅŸlemiÅŸ insanlar da vardır. Bu tür insanlara karşı ne gibi önlemler alınmalı; bence her ülke bu konuda bir arayış içindedir. Çünkü hiçbir ülke bu kiÅŸilerin nihayetinde bir tehlike yaratmasını, kötü bir davranışta bulunmasını istemiyor. Çin tarafının seçtiÄŸi yol ise mesleki eÄŸitim merkezidir. EÄŸer Türkiye gibi ülkelerde daha iyi bir yöntem bulunduysa biz de sizin tecrübelerinizden yararlanmaya hazırız" diye konuÅŸtu.
'AMACIMIZ AÅžIRICILIÄžI GÄ°DERMEK'
‘Mesleki eÄŸitim merkezleri'nin aslında birer okul olduÄŸunu, okulda Çin'in resmi dilinin, hukuk sisteminin öÄŸretildiÄŸini ayrıca mesleki eÄŸitimler verildiÄŸini kaydeden Li, ÅŸöyle konuÅŸtu:
"Bir kiÅŸinin mesleki becerileri yoksa o kiÅŸinin istihdamı zorlaşıyor ve iÅŸsizliÄŸe yol açıyor. Ä°ÅŸsizlik de fakirliÄŸe yol açıyor ve bu da radikalizm ve aşırıcılığa zemin oluÅŸturuyor. Bu önlemleri almamızın amacı aşırıcılıkla mücadele ve aşırıcılığı gidermektir. Belki sizin aklınızda ÅŸöyle bir soru iÅŸareti oluÅŸmuÅŸ olabilir; o bölgede aşırıcılık ne durumda, ciddi hale mi geldi? Ben size ÅŸöyle bir gerçeÄŸi anlatayım; dışa kapalı ve nispeten fakir bölgelerde hukukun üstünlüÄŸü ile ilgili bilinç ve farkındalık ile eÄŸitim seviyesi düÅŸük seviyede olduÄŸu için o bölgelerdeki insanlar arasında aşırıcılığın geliÅŸtiÄŸini görüyoruz. Örnek vermem gerekirse, içinizde Müslüman olanlar var, elimdeki kalem Japonya'da üretildi, bu haram, kullanmayın desem bunu nasıl bulursunuz? GeçtiÄŸimiz yıllar içinde Sincan Uygur Özerk bölgesinde ortalama her gün bir terör olayı meydana gelmiÅŸtir. Herhangi bir ülke böyle bir durumla karşılaşırsa ne o ülkenin vatandaÅŸları ne de hükümeti bunu kabul etmez. Biz bu duruma karşı önlemler almak zorundayız. Bu önlemlerin amacı, aşırıcılığı gidermektir. Çünkü biz oradaki aşırıcılığı yok ederek orada huzur ve istikrarın olmasını saÄŸlamak istiyoruz. Türkiye'nin açıklamasında yer alan toplama kampı ifadesini asla kabul etmiyoruz, buna karşı çıkıyoruz."
'UYGURLARI POTANSÄ°YEL TERÖRÄ°ST OLARAK GÖRMÜYORUZ'
Çin'in bütün Uygurlar'ı ‘potansiyel terörist' olarak görmediÄŸini kaydeden Li, "Biz sadece aşırıcılık potansiyeli olan insanlara karşı önlem alıyoruz, bizim amacımız terörü önlemektir" dedi. Li, Uygurlara oruç tutmayı yasaklama, zorla domuz eti yedirme gibi uygulamaların olmadığını, bunların gerçekdışı iddialar olduÄŸunu da dile getirirken "Biz her zaman inanç özgürlüÄŸünü vurguluyoruz. Fakat bu kavramın iki bölümü var, bir kiÅŸinin belli bir dine inanması kendi özgürlüÄŸüdür, inanmaması da kendi özgürlüÄŸüdür. Çin'de çeÅŸitli dinlere inanan vatandaÅŸlarımız bulunuyor. Bu yüzden bizim vatandaÅŸlarımızın bir dine inanmayı tercih etmesi ya da hiçbir dine inanmamayı tercih etmesine hepimiz saygı göstermeliyiz. Burada dini olanın dini olmayanın üstünde olması ya da bir dine inananın baÅŸka bir dinin üstünde olmaması esas olmalı" ifadelerini kullandı.
ÖldüÄŸü söylenen ve daha sonra 10 Åžubat'ta çekildiÄŸi belirtilen bir video yayımlanan Uygur ozan Abdürrahim Heyit'le ilgili de konuÅŸan Li, "Türk DışiÅŸleri Bakanlığı Sözcüsü, o kiÅŸinin öldüÄŸünü söylerken o kiÅŸinin hayatta olduÄŸunu görüyoruz. Åžahıs, videoda ulusal hukuku ihlal ettiÄŸini ve Çin makamlarının soruÅŸturma süreçlerinde yardımcı olduÄŸunu söyledi. Aynı zamanda saÄŸlık durumunun iyi olduÄŸunu söyledi" dedi.
'SÄ°NCAN BÖLGESÄ° DIÅž DÜNYADAN YALITILMIÅž DEĞİL'
Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin ‘dış dünyadan yalıtılmış bir bölge' olmadığını da söyleyen Li, "Çok yakın bir zaman önce 6 Türk gazeteci o bölgeyi ziyaret etti. Devamlı olarak gerek gazeteciler, gerekse yabancı büyükelçiler SÄ°ncan Uygur Özerk Bölgesi'ni ziyaret edebiliyorlar. 2018 yılında Sincan Uygur Özerk bölgesini ziyaret eden yerli ve yabancı turist sayısı 150 milyona ulaÅŸtı. Bazı basın organları SÄ°ncan Uygur Özerk Bölgesi'nin dış dünyadan yalıtılmış bir durumda olduÄŸunu söylüyorlar, bu gerçek olsaydı nasıl bu sayıda turist orayı ziyaret edebilirdi. Bunlar çok doÄŸru olmayan yorumlar" diye konuÅŸtu.
Li, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki kiÅŸilerin yakınlarından haber alınamadığı haberleriyle ilgili olarak da "Çin'de tarafı çift vatandaÅŸlık yoktur. EÄŸer Türkiye kendi vatandaÅŸlarının orada kaybolduÄŸunu iddia ediyorsa, Çin ve Türkiye arasında bir konsolosluk yardımlaÅŸma anlaÅŸması mevcut. Böyle bir olay meydana geldiyse Türk tarafı konsolosluk yardımı talebinde bulunabilir. Bazı Türkiye vatandaÅŸlarının Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki akrabalarıyla temas kuramadığı söyleniyor. Ben Türkiye'de eÄŸitim gören bir Uygur öÄŸrenciyle karşılaÅŸtım, ona sordum, o da ben böyle bir durumla karşılaÅŸmadım, gayet rahat haberleÅŸiyoruz dedi. Biz birbirimizi tanımıyorduk, aramızdaki sohbet bu ÅŸekilde gerçekleÅŸti. Bunun dışında daha birçok farklı somut vaka olabilir. Bu somut vakalar için tek tek araÅŸtırma yapmamız lazım" diye konuÅŸtu.
Henüz yorum yapılmamış.