Sosyal Medya

Kürsü

Hüseyin Akın: Kitabın itibarı fikir ve düşüncenin itibarı korunarak sağlanabilir

Hüseyin Akın- Milli Gazete



Tabi ki kitap, dergi ve gazetede KDV kalksın. Hatta zaruri, zorunlu ve hayati olan alımlarda KDV hiç konulmasın. Ä°nsanlar kemer sıktıkça kütüphaneler boÅŸalıyor, gazete tirajları düÅŸüyor ve de dergiler birer ikiÅŸer yayınlarına son veriyorsa kalksın KDV! Hatta gelsin BDV (Bedava demek). Kültür dünyamız gerçekten hareketlenir mi? Ben o kadar iyimser deÄŸilim. Çünkü bildiklerim var. Ben bu bildiklerimi en zor zamanlarımda cebimdeki son kuruÅŸu kitaba ödeyerek elde ettim. Ä°ÅŸte onlar:
 
Bir; Kitapların ucuzlaması ile kitap okuma oranı arasında ciddi bir ilişki yoktur.
 
Ä°ki; Okumayan bedava da olsa kitap ya da dergi okumamaya devam edecektir. KDV kalktığı için ne okuyucu ne yayıncı karşılıklı bir memnuniyet yaÅŸayacak deÄŸildir.
 
Üç; Kitap okumanın ve de okumamanın sosyolojik ya da sosyokültürel sebeplerine inmek gerekir. Toplumumuzun tipik karakteri okumayı da okumamayı da kararında bırakmamak hep uç noktaya taşıyarak tiryakiliÄŸe taşımaktan yana olmuÅŸtur.
 
Dört; Tabi ki kitaplar makul ücrette olmalıdır. Fakat yeme içme gibi deÄŸildir okumak, bedava gidip beslenebileceÄŸin kütüphaneler vardır. Hatta kitap evlerinde bile raflar arasında dolaÅŸarak sayfalar arasında bilgi atıştırabilirsiniz.
 
BeÅŸ; Dergi henüz bizde ihtiyaç derecesine yaklaÅŸmış bile deÄŸildir. Gazete ise dijital ortamlardan takip edilir olduÄŸundan öyle koltuk altına kıstırılıp da taşınan bir ÅŸey deÄŸil artık.
 
Altı; Kitabın itibarı fikir ve düÅŸüncenin itibarı korunarak saÄŸlanabilir. Herkesin her ÅŸeyi herkesten en iyi bildiÄŸini iddia edip ortalıkta dolaÅŸtığı bir dünyada kitabın tesis edeceÄŸi bir kafaya sahip olmak ne denli konforlu bir ÅŸeydir?
 
Yedi; Yapay ve plastik ihtiyaçları bir kenara itip kitap okumayı gerektirecek ihtiyaçları her yaÅŸtaki insana hatırlatmak zorundayız.
 
Sekiz; Bırakın diÄŸer kitapları ebedi hayatımız için asli aydınlanma rehberimiz olan Kur’an’a bile “okumama geleneÄŸi” ile yaklaşırken, diÄŸer kitaplara yaklaşımımızın daha farklı olduÄŸunu düÅŸünmek biraz fazla iyimserlik olmaz mı?
 
Dokuz; Bugün bir ürün kendisi deÄŸilse müÅŸteri bulabilme avantajına sahip oluyor. Kitaplar da böyle. Ä°çerik ve üslup olarak kitap olmayan kitaplar satış rekorları kırarken, okumakla hedeflediÄŸimiz ÅŸeyin ne olduÄŸunu bir kez daha düÅŸünmek zorunda deÄŸil miyiz acaba?
 
On; Her ulvi meÅŸgalenin piyasaya yönelik bir yüzü var artık. TebliÄŸin bile bir tarifesi var. ÖÄŸrenci okulda bilgiyi not için alıyor öÄŸretmeninden. Kitabı o nota ulaÅŸmak için okuyor. Kitap okuyan kiÅŸiler de kaybettiklerini aramak için bu yolculuÄŸa çıkıyor deÄŸiller. Bilgili olmanın tecime elveriÅŸli bir tarafı var çünkü. Åžu sorunun karşısında apışıp kalmayan var mı? “Okuyup da ne olacak?!” 
 
ACELE MAZERET ARANIYOR!
 
Her konuda çok konuÅŸuyoruz. En çok da eÄŸitim konusunda. Herkes eÄŸitimden anlıyor gözüküyor. Tartışmaya bir baÅŸlandı mı kimse lafı kimseye bırakmıyor. Üstelik içi boÅŸ cümleler. VatandaÅŸ aynı cüretkârlığı din konusunda da sergiliyor. Bu konuların uzmanı ya da uzman dokunulmazlığı falan yok. EÄŸitim bir probleme dönüÅŸüp de “mesele” halini almamış olsaydı, bu kadar uzun cümleler kurmaya gerek kalmayacaktı herhalde. EÄŸitemediklerimizi konuÅŸuyoruz. EÄŸitim ile eÄŸitilmemeye bağışıklı hale gelmiÅŸ insanları masaya yatırıyoruz. Tabi hiçbirisi masadan kalkamıyor. Geriye ÅŸu cümle kalıyor yadigâr: ‘ArkadaÅŸ, bu eÄŸitim meselesi çözülmez!’ Çözüm yollarından bahsetmiyorum, sorun sarmalından bahsediyorum. Sorunlar sorun olduklarının bile farkında deÄŸiller bu alanda. Neden acaba? Hemen söyleyeyim: EÄŸitimin sorunlarını eÄŸitimin içerisinde arıyoruz da ondan! Tahtada, tebeÅŸirde, duvarda, kapıda, tablette, laboratuarda, öÄŸretmende, öÄŸrencide, velide… Buna çok fazla inanmıyoruz aslında. Bir teÅŸhis koymamız gerekiyor ve ancak boyumuz bu problemleri iÅŸaretlemeye yetiyor. Hâlbuki eÄŸitimin sorunları eÄŸitimin dışında yığınak yapmıştır. Toplumun eÄŸitim dışındaki bütün problemleri gelip okul kapısına hatta sınıf kapısına dayanmıştır. Dışarıda kaybettiÄŸimizi içeride arıyoruz. KaybettiÄŸimiz ÅŸeyin ne olduÄŸunu bilmeden arayışa geçiyoruz çoÄŸunlukla. Zira kaybettiklerini kazanç hanesine yazmış olanlar kalkıp da onun ardından fener tutup iz süremezler. EÄŸitimin sorunu evdir, ailedir, sokaktır, sokaksızlıktır, kitle iletiÅŸim aygıtlarıdır, ÅŸiirsizliktir, türküsüzlüktür, yanlış baÅŸarı tanımıdır, kendi gök kubbemizin kayıp gitmesidir üzerimizden, ahengimizi yitiriÅŸimizdir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.