Özel / Analiz Haber
Orta Zamanda Ahîliğin Siyasî Meşrûiyeti
Sosyal ve iktisadi yönüyle ön plana çıkan Ahiliğin, Anadolu’da Kösedağ Savaşı (1243) sonrası süreçte ortaya çıkan Tavaif-i Müluk döneminde siyasi sahada da yer aldığını görmekteyiz. Belli bir hanedandan yahut bir emire bağlı olmadan, esnaf örgütlenmesine dayalı bir loncanın, siyasi güç kazanması, siyasi bir aktör olarak beylikler arasında kendilerine yer bulmaları tartışmalı bir konudur. Çünkü Orta Çağ’daki yönetim ve siyaset anlayışında, bir esnaf loncasının siyasete nasıl dahil olduğu, bu meşruiyetlerini neye dayandırdıkları önemlidir. Kimilerine göre Ahiliğin siyaset deneyimi, diğer beylikler sürecinden ayrılmazken bir açıdan bu yapının siyasi bir yapı mı yoksa kendi yerel otoritesini merkeze ya da beyliklere dayatan, kendi sistemini kuran bağımsız bir otorite midir? Ahiliğin siyasi gelişimi olarak görülmekte olan ve çeşitli görüşlerle açıklanmaya çalışılan bu süreç, bir esnaf loncasının nasıl siyasi bir figür haline geldiğini görmek, Ahiliğin anlaşılması adına bizi bir adım daha ileriye götürecektir.
Bir esnaf ve dayanışma kurumu olan AhiliÄŸin ortaya çıkışıyla ilgili çeÅŸitli görüÅŸler vardır. Bir görüÅŸe göre Arap yarımadası’nda Ä°slami bir kurum niteliÄŸinde ortaya çıkmış, Abbasiler (750-1258) dönemindeki Fütüvvet TeÅŸkilatı’ndan iktibas olunarak Türkiye (Anadolu) Selçuklu Devleti (1075-1308)’ne geçmiÅŸtir. Bazı araÅŸtırmacılara göre ise, Orta Asya’da oluÅŸan Budizm ve Maniheizm gibi dinlerin bir yansıması olarak Anadolu’da devam etmiÅŸtir. DiÄŸer bir görüÅŸe göre ise, Ahilik eski Türk sosyal bilincinden ve yardımlaÅŸma örgütlenmesinden biri olmuÅŸtur.
Ahi birlikleri, yüzyıllar boyunca Ä°slam toplumunu pek çok yönden olumlu ya da olumsuz ÅŸekilde etkilemiÅŸ bir teÅŸkilat olarak Türkiye Selçukluları, Tavaif-i Müluk (Beylikler) Dönemi ve Osmanlı Devleti (1299-1922)’nin ilk yıllarında siyasi ve sosyal alanda etkilerini göstermiÅŸlerdir.
Ä°lk dönemlerde 13 ile 14. yüzyıllarda fütüvvet hareketiyle beraber güç kazanan sufi akımlar, Anadolu’daki Ahi yapılanmasını etkilemiÅŸ, zaviye ÅŸeyhleri genelde bu akımları temsil eden kiÅŸiler olmuÅŸtur. MoÄŸol egemenliÄŸi altında Anadolu Selçuklu sultanlarının vilayetlerde otoritesi iyice zayıflamış bulunuyordu. Bu yüzden, ÅŸehirlerde bazı kamu görevlerinde, özellikle güvenlik iÅŸlerinde devletin temel fonksiyonlarını esnafın başı sayılan ahi babalarının üstlenmesi söz konusudur. Åžehir nüfusunun büyük kısmını esnaf ve lonca mensuplarının oluÅŸturduÄŸu, buradaki halkın da Ahi zaviyeleri etrafında örgütlenmiÅŸ bulunduÄŸu düÅŸünülürse Ahilerin otoritesini görebilmek mümkündür. Her büyük ÅŸehirde en nüfuzlu Ahi reisinin belediye baÅŸkanı veya emir gibi hareket etmeye baÅŸlaması söz konusudur.
Ahilere baÄŸlı olarak, belli ÅŸehirlerde Ahilere baÄŸlı silahlı güçlerin bulunduÄŸunu görmekteyiz. Misal 1348’de Eretnalılar tarafından Erzincan idaresi kendisine bırakılan Ahi reisi Ahi Ayna Bey’in uçbeyi olarak faaliyet gösterdiÄŸini, gerek Eretna adına gerek kendi hesabına seferler düzenlediÄŸini görmekteyiz. Osmanlı Devleti’nin Anadolu’ya hakim olmasından önce, Ahilerin bulundukları yerlerde kendilerine ait silahlı güçlerin bulunduÄŸunu, merkezi otoritenin inkıraza uÄŸradığı dönemde etkin oldukları bilinmektedir. Özellikle beylikler döneminde Ahilerin mükemmel bir askeri teÅŸkilata sahip olduklarından bahsedilir, Ä°bn Battuta’nın Seyahatnamesi’nde Denizli’deki Ahi alaylarının bahsinin geçmesi bunun örneklerinden biridir. Bunlar müstakil ordulardan çok mahalli kuvvet mahiyetindeydi. Bu dönemde Ankara merkezli bir Ahi teÅŸekkülü kurulmuÅŸ, 1290’larda esnaf birlikleri tarafından kurulan bu teÅŸkilatlanma, Osmanlı Devleti’ne kadar burada yarı bağımsız bir otorite tesis etmiÅŸlerdir. SökmenÅŸahların inkırazının ardından Eyyubi saldırılarına karşı Ahlat’ta örgütlenen Ahilerin buradaki direniÅŸi organize ettiÄŸini de görmekteyiz. Türkiye (Anadolu) Selçukuları’na karşı KaramanoÄŸulları’nı desteklemiÅŸler ve Konya’yı birlikte ele geçirmiÅŸlerdi. Merkezi otoriteyle çatışma halinde bulunan Ahiler, bundan dolayı genelde Osmanlılar ve KaramanoÄŸulları gibi bölgenin yeni siyasi aktörlerini desteklemiÅŸlerdir. Bunda beyliklerin dayandığı göçebelik ve aÅŸiret deÄŸerleriyle, Selçuklu’nun sahip olduÄŸu ÅŸehir kültürüne dayalı Sünni anlayışın çatışması da etkilidir. Daha Selçuklu otoritesi yıkılmadan önce görülen Babailer Ä°syanı’yla da iliÅŸkilendirilerek Ahi Evran’ın 5 yıl Konya’da hapis yatması, ÅŸehir temelli olması raÄŸmen bu yapılanma kendisini merkezi otoritenin karşısında konumlandırmaya baÅŸlamıştır. Bu nedenle yeni kurulan beyliklerin siyasi kadrolarında da görülmeleri pek ÅŸaşırtıcı deÄŸildir.
AhiliÄŸin siyasi nüfuzu en açık ÅŸekilde Osmanlı Devlet döneminin kuruluÅŸ döneminde görülmektedir. Osman Bey’in siyasi faaliyetlerine baÅŸladığı dönemde Anadolu’da Babailik ile birlikte en etkin yapılanma Ahilik’ti. EskiÅŸehir yakınlarındaki Ä°tburnu bölgesinde tekkesi bulunan, önde gelen Ahi reislerinden Åžeyh Edebali’nin bölgedeki nüfuzu, kızı Malhon Hatun’un Osman Gazi’yle evlenmesinin ardından bir anlamda OsmanoÄŸulları’na destek olmuÅŸtu. Åžeyh Mahmud Gazi, Ahi Åžemse-d’din ve oÄŸlu Ahi Hasan, Osmanlı’da kadılık, kazaskerlik (Kadı-u’l-Kudat) ve vezirlik yapan Cendereli (Çandarlı) Kara Halil gibi isimler, Osmanlı’nın kurulmasında ve büyümesinde hizmetleri geçmiÅŸ Ahilerdi. Orhan Gazi’nin ölümün ardından Åžehzade Murad (Hüdavendigar)’ın tahta çıkmasında Ahilerin kararı etkili olmuÅŸtu. Sultan Murad Hüdavendigar, kardeÅŸlerinin muhalefetini bertaraf ettikten sonra, Ahilerin üzerindeki otoritesini kırmak ve KaramanoÄŸulları’nın teÅŸvikiyle Ankara’dan Osmanlı kuvvetlerini çıkarıp burada kendi idaresini kuran Ahiler’e karşı, 1354’te kardeÅŸi Süleyman PaÅŸa’nın ele geçirmiÅŸ olduÄŸu Ankara üzerine bir sefer düzenlemiÅŸti. Osmanlı gücüne karşı koyamayacaklarını gören Ahiler, Sultan Murad’ı karşılayarak 1362’de Ankara ÅŸehrini ona teslim etmiÅŸlerdir.
Ahilik, kendisini merkezi otoriteni karşısında konumlandırdığından bunların meÅŸruiyeti bazı araÅŸtırmacılar nezdinde maffios yapı olarak deÄŸerlendirilmiÅŸtir. Merkezi otoriteye karşı kendi yerel ahlak ve yerel hukunu dayatan, yerel güç odaklarıyla etkileÅŸime geçen Ahilik için böyle bir yaklaşımda söz konusudur. Yapılanmanın, iÅŸçiler ya da isÅŸzi gruplardan, feta, ÅŸatır, ayyar, karmat gibi isimler alan ve dönem dönem otorite boÅŸluklarında ÅŸehir idarelerine doÄŸrudan etki eden kabadayı unsurlarını Ahilik anlayışı içerisinde kendi bünyesine kattığı görülür. Bunun amacı isyana ve yaÄŸmaya her an hazır bu sokak güçlerinin, belli kurallar ve etik anlayışı çerçevesinde kendi yararlarına kanalize edilmek istenmeleridir. Ancak, bu tip unsurlara dayanmaları ve merkezi otoritelerle çatışmaları onlara dair bu ÅŸekilde bir yaklaşımın doÄŸmasına neden olmuÅŸtur.
Sonuç olarak; Ahiler’in meÅŸruiyetini deÄŸerlendirirken Orta ÇaÄŸ (375-1453)’da tıpkı Ä°ran ve Suriye’de ortaya çıkan Batıni idareleri gibi, tanrı-hükümdar yerine doÄŸrudan yerel-dini otoriteye dayalı oluÅŸumları da göz önünde bulundurarak, bunun normal devlet ölçütlerine göre deÄŸil, kendine özgü bir yapıya sahip yarı bağımsız yapılanmalar olarak deÄŸerlendirmek gerekmektedir.
Yazan: Arda DENÄ°Z - TARÄ°H MEDENÄ°YET
BÄ°BLÄ°YOGRAFYA
BAYRAM, Mikail (2002), “Türkiye Selçukluları Döneminde Bilimsel Ortam ve AhiliÄŸin DoÄŸuÅŸuna Etkisi”, Türkler, C. 7, Ankara, Yeni Türkiye Yayınları, s. 258-263.
CEYLAN, Hilal (2008), “Ahilerin Türkiye Selçukluları ve Beylikler Dönemi Türk Devlet ve Toplum Hayatında Oynadıkları Roller”, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Orta ÇaÄŸ Tarihi Anabilim Dalı.
ÇULCU, Murat (2006), Her Sakaldan Bir Kıl (Türkiye’de Mafia’laÅŸmanın Kökenleri-1, Ä°stanbul, E Yayınları, s. 32.
Ä°NALCIK, Halil (2008), “Ahilik, Toplum ve Devlet”, Makaleler-II, Ankara, DoÄŸu Batı Yayınları, s. 85-95.
ÅžAHÄ°N, HaÅŸim (2006), “Selçuklular Döneminde Ahiler”, Anadolu Selçukluıları ve Beylikler Dönemi I (Sosyal ve Siyasal Hayat), Ankara, T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, s. 299-307.
UZUNÇARÅžILI, Ä°smail Hakkı (1994), Osmanlı Tarihi, C. 1, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları. s. 125.
Henüz yorum yapılmamış.