Sosyal Medya

Güncel

Klasik dönem Osmanlı saray akademisi: Enderûn Mektebi

Osmanlı Sarayı’nda Enderûn Mektebi sayesinde birçok sanat dalında kendini gösteren; etnik köken esasından uzak, eğitime ve liyakâte dayanan bir aristokrasi doğdu. Sultân olmaksızın imparatorluğu idare edebilecek nitelikte devlet adamları yetişti.



Osmanlı Sarayı, Bîrûn, Enderûn ve Harem olmak üzere üç ana kısımdan oluşur. Sarayın bütün yapıları ve işleyişi bu üç kısma göre düzenlenmiştir. Dış hizmetlerin görüldüğü Bîrûn’un sona erdiği yerde bulunan ve Akağalar kapısı da denilen Bâbü’s-sa’âde kapısından sonra Enderûn adı verilen kısım başlar. Harem de bu kısımda yer alır.

“İç, iç saray, sarayın iç hayatı” anlamına gelen Enderûn, hem sultânın gündelik hayatının geçtiği yerdi, hem de Osmanlı Devleti’ne zeki, kabiliyetli, donanımlı ve sultâna sadakatle bağlı seçkin idareciler yetiştirme müessesesi vasfıyla medrese dışındaki en önemli eğitim kurumu konumundaydı. Resmî ve özel hayatın bir arada sürdüğü Enderûn’da yer alan saray kadrosu için “Enderûn halkı” tabiri kullanılırdı.

Kuruluşu hakkında farklı görüşler bulunsa da Enderûn mektebinin ilk nüvesi I. Murad zamanında Edirne Sarayı’nda teşekkül etti. II. Murad devrinde gelişen ve ders cetveline birçok yeni dersle birlikte şiir, inşa, mûsikî dersleri ilave edilen Enderûn, tam anlamıyla teşkilatlı ve klâsik vasfını Fâtih Sultân Mehmed devrinde Topkapı Sarayı’nda kazandı.

Kölelerin eğitilip idarî ve askerî kadrolar halinde kullanılma yöntemi Ortadoğu ve Akdeniz havzasında kurulmuş birçok devlette görülür; ancak Osmanlı’da görülen kul sistemi Anadolu Selçuklularından alınmıştı. Osmanlılar bu sistemi daha da geliştirerek etkili bir biçimde kullandılar. Kulların eğitimi için mektep özelliği bakımından daha önceki devletlerde görülmeyen kurumsal bir yapı oluşturdular. Denebilir ki Eflatun’un devlet adamı için önerdiği sistemi ilk defa hayata geçirdiler. Merkez ve taşra bürokrasisine iyi eğitimli, askerî ve idarî alanlarda kabiliyetli, her açıdan donanımlı ve aynı zamanda gerçek bir Müslüman, savaşçı fakat başta şiir, mûsikî ve hat olmak üzere sanatla irtibatlı, yüksek estetik düzeye sahip sadık kullar yetiştirmek Enderûn’un en temel işleviydi. Bu amaca bağlı bir şekilde teşkilatlandırılan Enderûn’da sultânın şahsi hizmetlerini görürken ciddi bir eğitime tabi tutulan iç oğlanları öncelikle Edirne Sarayı, Galata Sarayı, İbrahim Paşa Sarayı ve İskender Çelebi Sarayı’nda özel bir ön eğitimden ve terbiyeden geçerek gelirlerdi. Ön eğitim öncesinde gürbüz yapılı, yetenekleri ve diğer özellikleri sınırlı görülenler yeniçeri adayı olarak Anadolu’daki Türk köylülerinin yanına gönderilirdi. Bir kısmı da bostancı olarak İstanbul’da bulunan sarayların bahçelerine verilirdi. Ön eğitim aşamasında “Acemi oğlanları” konumundaki devşirmelere Türk-İslâm terbiyesi aşılanır, binicilik ve silah talimi yaptırılır, eğilimlerine ve kabiliyetlerine göre sanat eğitimi verilirdi. Bu süreci tamamlayanların en zeki, kabiliyetli ve iyi huylu olanları “Çıkma” konumuna gelir ve “Gılmân-ı Enderûn” - “Gılmân-ı Hassa” denilen Topkapı Sarayı iç oğlanları zümresine katılır, sultânın gündelik yaşamını geçirdiği Enderûn’da muazzam derecede disiplinli asıl ve yüksek eğitim sürecine dahil olurlardı.

Küçük ve Büyük Odalar meslek okulu konumundaydı

Enderûn mektebinde eğitim Küçük ve Büyük Odalar, Doğancı Koğuşu, Kiler Koğuşu, Hazine Odası ve Has Oda şeklinde düzenlenmiş yerlerde verilirdi. IV. Murad devrinde Seferli Koğuşu da bunlar arasına eklendi. Giydirilen kıyafetler sebebiyle Küçük ve Büyük Oda gılmânlarına “Dolamalı”, diğer odalardakilere “Kaftanlı”  denilmekteydi.

Küçük ve Büyük Odalar meslek okulu konumunda hazırlık sınıflarıydı. İki oda arasındaki fark sadece büyüklük farkıydı. Sultânın ölümünde Kur’ân okuma hizmetini bu odaların zabitleri görürdü. Ders programlarında Kur’ân-ı Kerim, tecvid, ilm-î hâl, Arapça, Farsça, yazı, cilt, tezhib, oymacılık, kıraât, meşk, hat, mûsikî ve resim bulunurdu. Ağırlıklı bir şekilde okuma, yazma ve sanat eğitimi alırlardı. Sanatlarda başarılı bulunanlar ayrı tutulur ve devrin en güçlü sanatkârlarından meşk ederlerdi. Bütün bunlarla birlikte güreş, ok atma, koşu, binicilik, kılıç çekme gibi alanlarda da eğitilirlerdi. Kabiliyet gösterenler statü bakımından yüksek olan diğer odalara terfi ettirilebilir veya kâtipliğe geçirilirdi. Vezîr çocukları, saray erkânının çocukları ve hanım-sultanların oğulları bu odalara alınabilirdi. XVII. yüzyılda kadrosu iki yüz elli sekiz’e ulaşan bu odalar 1675’te lağvedildi.

Hâne-i Bâzyân da denilen Doğancı Koğuşu’ndaki iç oğlanların görevi ise sultâna ait şahin, doğan gibi hayvanları beslemek ve uçurmayı öğretmekti. Av sırasında sultâna yakın bulunma imtiyazına sahiptiler. Av ile ilgili bazı hizmetlerle birlikte Hazine Odası’nın temizlik günleri nöbeti de buradaki iç oğlanlara verilmişti. Kırk kadar iç oğlanın bulunduğu bu koğuş IV. Mehmed döneminde kaldırıldı. Doğancıbaşının görev ve yetkileri Bîrûn halkından çakırcıbaşıya verildi. 

IV. Murad devrinde oluşturulan Seferli Koğuşu’na Hâne-i Seferi de denilirdi. 70 kişiden oluşan kadrosu XVII. yüzyılın sonlarında yüzü aşmıştır. Sultânın çamaşırlarının yıkanması ve katlanması bu koğuşa mensup iç oğlanlarının göreviydi. Sultânın namaz kılacağı seccadeyi de bu koğuş ağası sererdi. Koğuş halkı ve ağası sarayın elbiselerinden ve seccadelerinden de sorumluydu. Koğuşun iç oğlanları ramazan ayının on beşinde sultâna lahur suyu sunardı. Sultân saraydan çıktığında bazı koğuş mensupları beraberinde çıkar ve sultânın silahını, üniformasını temizleme görevini yerine getirirlerdi. Koğuşta dilsizler ve cüceler de vardı. Dilsizler, sultânın özel görüşmelerinde kapıyı tutar veya huzurda bulunurlardı. Cüceler ise daha çok sultân ile Harem arasındaki iletişimde vazife görürlerdi.

Seferli Koğuşu sana mektebi gibiydi

Küçük ve Büyük Odalar ile Doğancı Koğuşu’ndan derece bakımından üstün olan Seferli Koğuşu zaman içinde sanat mektebi hüviyeti kazandı. Burada verilen eğitimle birçok şâir, mûsikîşinas ve hanende yetişti. Ayrıca pehlivan, berber, hamamcı gibi vasıflara sahip kimseler de bu koğuştan yetişenler arasındadır. Enderûn mehterhanesinin de yer aldığı Seferli Koğuşu 1831 yılına kadar açık kaldı. Koğuş mensupları bu tarihten itibaren Kiler Koğuşu’na ve Hazine Odası’na nakledildiler.

Kiler Koğuşu’nda ise XVI. ve XVII. yüzyıllarda sayıları otuz ile yüz arasında değişen iç oğlanları bulunuyordu. Bunlar da önceki koğuşlarda görüldüğü gibi eğitime tabi tutuluyor, okuma ve yazmayla birlikte dönemin ilimlerini tahsil ediyorlardı. Aynı zamanda sultânın sofrasını kurmakla, yemeklerini pişirmekle, şurupları ve reçelleri hazırlamakla görevliydiler. Bu vazifeleri Harem için de görürlerdi. Koğuş mensupları nisan yağmurları başladığında yağmur suyu biriktirerek sultâna sunarlardı. Saray odalarının ve mescidlerin mumları da bu koğuş tarafından temin edilirdi. Kilerci Başı bütün bu hizmetlerin gözetiminden, denetiminden ve tatbikinden sorumluydu. Koğuşun nöbetçi başısı sultâna ait mutfak malzemelerini temizlemekle ve saklamakla görevli olduğu gibi eczaneye mahsus görevleri de yerine getirmekteydi. Koğuş kadrosunun sayısı XVIII. yüzyıla kadar yüz otuz dört ila yüz kırk dört arasında değişmiştir. Kilâr-ı Âmire ve Kilerci Başılık halifeliğin kaldırılmasına kadar devam etmiştir.

Derece bakımından önceki dört odadan üstte bulunan Hazine Odası’ndaki iç oğlanların sayısı altmıştan aşağı düşmemiş süreç içinde yüz elliyi bulduğu olmuştur. Hazinedar Başı ve Hazine Kethüdası yönetimindeki odanın görevlileri saray hazinelerinin korunmasıyla yükümlüydüler. Hazinedar Başı savaş ve barış zamanlarında sürekli sultânın yanında bulunurdu. Sultâna gelen hediyelerin muhafazasını emri altındaki koğuş azasıyla birlikte yerine getirirdi. Sultânın emri olmaksızın ve odanın diğer kadrosu hazır bulunmaksızın Hazine Odası açılmazdı. Cülus bahşişini bu oda mensupları dağıtırdı. Hazine Kethüdası ise saraya bağlı yaklaşık iki bin sanatkârın oluşturduğu ehl-i hiref teşkilatının da reisi konumundaydı.

En yüksek kademe: Has Oda

Enderûn mektebinin en yüksek kademesini ise Has Oda teşkil etmekteydi. Bu aynı zamanda eğitim ve öğretim bakımından da en yüksek aşamaydı. Teoriden çok uygulamaya ağırlık verilen bu eğitim sürecinde kişiler idarecilik yönünden yetiştirilmeye çalışılırdı. Oda oğlanlarının sayısı kırktı; mensupları Enderûn mektebinin en seçkinleriydi. I. Selim’den itibaren Hırka-i Şerîf dairesine bakmak bu odanın görevleri arasındaydı. Has Oda Başı merasimlerde sultânın elbisesini giydirip çıkarmakla yükümlüydü. Diğer birçok ağaya sultân huzurunda kürk giydirmek de onun göreviydi. Has Oda zabitlerinden Silâhdâr Ağa resmi törenlerde sultânın kılıcını at üzerinde sağ omzunda tutarak taşır, sarayda sultâna ait silah konumundaki araçları korur, sultân avdayken ve bahçede gezerken yanında bulunurdu. Diğer zabitlerden olan Çûhadâr Ağa sultânın yağmurluğunu taşır, kaftanına ve kürklerine bakardı. Bir diğer zabit Rikâbdâr Ağa’dır. Onun görevi ise sultânın çizmelerini muhafaza etmek, ayakkabılarını giydirmek, ata bineceği zaman üzengisini taşımaktı. Has Oda ileri gelenlerinden olan Tülbenddâr da sultânın sarıklarından, çamaşırlarından sorumluydu. Gerektiğinde sultâna bunları giydiren Tülbenddâr merasimlerde at üstünde sultânın sarığını taşırdı. Silâhdâr, Çûhadâr, Rikâbdâr ve Tülbenddâr ağaları sultânın huzuruna çıkıp doğrudan maruzatta bulunabildikleri için “Arz Ağaları” olarak da anılırlardı. Bütün bunlardan başka Has Oda’nın diğer önde gelen kişileri de vardı ki bir kısmı şunlardır: Anahdar Ağası, Berber Başı, İbrikdâr Başı, Peşkirci Başı, Çeşnici Başı, Zağarcı Başı, Tezkereci Başı...

Enderûn’da mûsikî eğitimi

Enderûn’da mûsikî eğitimi Hazine ve Has Oda mûsikîşinasları tarafından verilirdi. Bu görev için ayrıca saray dışından maaşlı hocalar da tahsis edilirdi. Mûsikî dersleri, sistematik çalışma biçimini on yedinci yüzyılın ilk yarısında kazanan meşkhâne adlı yerde, temel ilkesi usûl vurma ve eseri hafızaya alma olan meşk sistemiyle yapılırdı. Sazendebaşı yönetimindeki meşkhânede mûsikî üstadlarının karşısına oturan iç oğlanları ellerini dizlerine vurarak sazla veya sazsız mûsikî eserleri öğrenirlerdi. Türk mûsikîsi nazariyatı ve repertuarı derslerinin verildiği, rakkasların yer bulduğu bu mekanda akşama doğru mehter takımı tâlim yapardı. İcra edilen enstrümanlar arasında tanbûr, ney, kemençe, santur, rebab, ud, çöğür, def, zurna gibi sazlar ağırlıktaydı. Cemaât-i Mutribân denilen yevmiyeli mûsikî erbabından müteşekkil bir heyetin mevcut bulunduğu Enderûn’da, eğitimler neticesinde mûsikînin gerektirdiği incelikleri kazananlar fasl-ı hümâyûna katılırdı.

Enderûn’daki eğitim sürecinde uyumsuzluk, kötü ve kurallara aykırı davranış sergileyenler dayaktan yakası yırtılarak saraydan kovulmaya kadar varan cezalara tabi tutulurdu. Üstün başarı gösterenler zaman zaman odaları ziyaret eden sultân tarafından sözle, nesnel değerlerle, daha önemli görevlere getirilmek suretiyle mükâfatlandırılırdı. Enderûn’da yetişen kişilerin yükselebileceği en üst rütbe ise vezir-i âzamlıktı. Teorik eğitimler, koğuş laları, dönemin şöhretli ilim adamları ve sanatkârları tarafından verilirken, pratiği de saray içinde ve dışında, bürokratik işleyişler arasında ve sultânın çevresinde tecrübe edilirdi. Eğitimler neticesinde başta mûsikî, şiir, hat, minyatür ve nakş olmak üzere birçok sanat dalında kendini gösteren kabiliyetler kültür ve sanat tarihimizin şekillenmesinde önemli rol oynadı. Aynı gelişmeler toplumsal yapı ve siyasal alanda da kendini gösterdi. Etnik köken esasından uzak, eğitimle ve liyakâtle bir aristokrasi doğdu. Sultân olmaksızın imparatorluğu idare edebilecek nitelikte devlet adamları yetişti. Sarayın dili, üslubu ve ritüeli etrafında birleşen, sultâna sadakatle bağlı, protokole tartışmasız riayet eden ve katı disiplinli saray yaşamı içinde hemen her alanda mükemmel bir yetkinlik kazanan bu kişilerden oluşan Osmanlı yönetici zümresi asırlar boyu devletin ve kıtaların kaderine yön verdi.

 

Abdullah Çevik/DünyaBizim

Yararlanılan kaynaklar:

AKDENİZ İlhan, “Türk Mûsikîsi’nde Enderûn’un Yeri ve Önemi”, Sanat Dergisi, S.4, 2003;AKKUTAY Ülker, Enderûn Mektebi, Ankara 1984; AKKUTAY Ülker, “Osmanlı Eğitim Sisteminde Enderûn Mektebi”, Osmanlı, c.V, Ankara 1999; AKYÜZ Yahya, Türk Eğitim Tarihi, Ankara 1989; Ali Ufki Bey, Saray-ı Enderun, İstanbul 2013; ALİKILIÇ Dündar, İmparatorluk Seremonisi, İstanbul 2004; BAYKAL İsmail H., Enderun Mektebi Tarihi, İstanbul 1953; BEHAR Cem, Ali Ufkî ve Mezmurlar, İstanbul 1990; BEHAR Cem, Aşk Olmayınca Meşk Olmaz, İstanbul 1998; BÜLBÜL Zekeriya, Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi, Ankara 2013; Domenico Hierosolimtano, Bir Yahudi Doktorun Harem, Saray ve İstanbul Hatıraları, İstanbul 2017; Enderunlu Abdüllatif, Âyîne-i Derûn, İstanbul 2013; ERGİN Osman Nuri, Türkiye Maarif Tarihi, c.1-2, İstanbul 1977; ; ERTUĞ Zeynep Tarım, “Topkapı Sarayı” DİA, c.41, 2012; GÜNGÖR Tahir, Enderun Saray Mektebi’nde Has Oda Teşkilatı, (Marmara ÜSBE. Yük. Lis. Tezi), İstanbul 2007; GÜRBÜZ Harun, Meşk Sistemi Türk Musikisine Katkıları ve Günümüze Yansımaları, (Haliç ÜSBE Yük. Lis. Tezi) İstanbul 2010; Hafız Hızır İlyas Ağa, Tarih-i Enderun Letaif-i Enderun, İstanbul 1987; IŞIK Abdülcelil - GÜNEŞ Engin, “Türk Tarihinde Özel Yeteneklilerin Eğitimi: Osmanlı Enderun Mektebi”, Üstün Zekalılar Eğitimi ve Yaratıcılık Dergisi, c.4, S.3, 2017; İNALCIK Halil, Devlet-i Aliyye I, İstanbul 2009; ; İNALCIK Halil, Osmanlı İmparatorluğu Klâsik Çağ, İstanbul 2003; İPŞİRLİ Mehmet, “Enderun”, DİA, c.11, 1995; İPŞİRLİ Mehmet, “Galata Sarayı”, DİA, c.13, 1996; KARAKUŞ Turgut, 16. Yüzyıl Osmanlı Devlet Yönetim Sisteminde Enderun Saray Mektebi’nin Yeri ve Yönetim Sistemi Üzerindeki Etkisi, (İstanbul Sabahattin Zaim ÜSBE Yük, Lis. Tezi), İstanbul 2014KARATAŞ Özgür Sadık, “Klâsik Türk Müziği Eğitimi’nde Bir Saray Üniversitesi: Enderûn Mektebi”, Elektronik Türk Çalışmaları, c.9, S.2, 2014; KAZICI Ziya, Osmanlı’da Eğitim Öğretim, İstanbul 2016; KAZICI Ziya, Osmanlı’da Toplum Yapısı, İstanbul 2016; KESKİN Muhammed, Enderun Saray Okulu’nda Hasoda Teşkilatının Önemi, Uygulanan Eğitim Yönetimi ve Stratejileri, (Yeditepe ÜSBE. Yük. Lis. Tezi) İstanbul 2009; KIRAN Batuhan İsmail, “Grup, Kimlik ve Aidiyet Üzerine Bir İnceleme: Osmanlı Sarayında İç Oğlanları”, Tarih ve Gelecek Dergisi, c.4, S.2, 2018; KIRAN Batuhan İsmail, Osmanlı Saray Teşkilatında Doğancı Koğuşu, (Eskişehir AÜSBE. Yük. Lis. Tezi) Eskişehir 2014; KIRAN Batuhan İsmail, Osmanlı Saray Teşkilatında İç Oğlanlığı Müessesesi, (Eskişehir AÜSBE. Doktora Tezi), Eskişehir 2018; ; KOÇU Reşad Ekrem, Topkapı Sarayı, İstanbul 2015; KOLUKIRIK Kubilay, Türk Müzik Tarihinde Dârü’l-Elhân, Kırşehir 2015;  KÖMÜR Erol, Osmanlı Devleti Enderun Mektebi’nde Eğitim Sistemi ve Türk Eğitim Sistemine Etkileri, (Beykent ÜSBE. Yük. Lis. Tezi), İstanbul 2010; KURBAN Samed, “Osmanlı Yönetim ve Siyaset Geleneğinin Üretilmesinde Rol Oynayan Kurumlar Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme: Enderun Mektebi ve Medreseler”, Josress, V.2/4, 2016; Mehmet Halife, Târih-i Gılmânî, İstanbul 1976; OĞUZ Murat, Osmanlı Devletinin Yükselme Döneminde Enderun Saray Okulunun Yeri ve Önemi, (Yeditepe ÜSBE. Yük. Lis. Tezi) İstanbul 2008; ORTAYLI İlber, Osmanlı Sarayında Hayat, İzmir 2008;ORTAYLI İlber, Osmanlı’yı Yeniden Keşfetmek, İstanbul 2006; ORTAYLI İlber, Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi, Ankara 2017; Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi (Ed. Ekmeleddin İhsanoğlu), c.I-II, İstanbul 1994-98; ÖZCAN Abdülkadir, “Çuhadar”, DİA, c.8, 1993; ÖZCAN Abdülkadir, “Rikâbdar”, c.35, 2008; ÖZCAN Abdülkadir, “Devşirme”, DİA, c.9, 1994; ÖZDEN Erhan, Osmanlı Maarifinde Musiki, Ankara 2015; ÖZDEN Erhan; “Osmanlı’nın Mûsikî Okulları”, Rast Müzikoloji Dergisi, c.1, S.2, 2013; ; ÖZSES Mustafa Ali, Enderûn ve Türk Mûsikîsi, (Haliç ÜSBE. Yük. Lis. Tezi), İstanbul 2009; ÖZTUNA Yılmaz, Büyük Osmanlı Tarihi, c.6, İstanbul 1994; PAKALIN Mehmed Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, 3 cilt, İstanbul 1993; SAYDAM Abdullah, Osmanlı Medeniyeti Tarihi, İstanbul 2017; SOMAKÇI Pınar, “Osmanlı Saraylarında Uygulanan Müzik Eğitimi ve Müzik Kurumları”, Uluslararası Disiplinlerarası ve Kültürlerarası Sanat, c.2, S.2, 2017; ŞAKİR-TAŞ Aziz Nazmi, Adrianopol’den Edirne’ye, İstanbul 2009; ŞİMŞİRGİL Ahmet, Bir Müstakil Dünya Topkapı Sarayı, İstanbul 2016; TANRIKORUR Cinuçen, Osmanlı Dönemi Türk Musikisi, İstanbul 2016; TAŞKIN Ünal, “Klâsik Dönem Osmanlı Eğitim Kurumları”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, V.1/3, 2008; Tayyârzâde Atâ, Osmanlı Saray Tarihi Târih-i Enderûn, 5 cilt, İstanbul 2010; TURAN Şerafettin, “Silâhdar”, c.37, 2009; TÜFEKÇİOĞLU Seda, “XV. Yüzyıl Mûsikî Metinleri Özelinde “Meşk” Kavramı”, Ahenk Müzikoloji Dergisi, S.1, 2017; UZUNÇARŞILI İsmail Hakkı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı, Ankara 1988; UZUNÇARŞILI İsmail Hakkı, “Osmanlılar Zamanında Saraylarda Musiki Hayatı”, TTK Belleten, c. XLI, S.161; ; ÜNAL Mehmet Ali, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Isparta 1997; ÜNLÜ Muhammet Mustafa, “Enderun ve Sanat Eğitimi”, Akra Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi, c.6, S.14, 2018; YAVUZ Mehmet, “Klasik ve Modern Dönem Yönetici Yetiştirme Sistemlerinin İncelenmesi: Kurumlar ve Kişiler”, Atatürk ÜİİBD., c.31, S.2, 2017; YILDIRIM Sefa – KILIÇ Ümit, “Klasik Dönem Osmanlı Devleti’nde Eğitim ve Öğretim”, Atatürk ÜSBED., 2018.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.