Sosyal Medya

Güncel

Klasik dönem Osmanlı saray akademisi: Enderûn Mektebi

Osmanlı Sarayı’nda Enderûn Mektebi sayesinde birçok sanat dalında kendini gösteren; etnik köken esasından uzak, eğitime ve liyakâte dayanan bir aristokrasi doğdu. Sultân olmaksızın imparatorluğu idare edebilecek nitelikte devlet adamları yetişti.



Osmanlı Sarayı, Bîrûn, Enderûn ve Harem olmak üzere üç ana kısımdan oluÅŸur. Sarayın bütün yapıları ve iÅŸleyiÅŸi bu üç kısma göre düzenlenmiÅŸtir. Dış hizmetlerin görüldüÄŸü Bîrûn’un sona erdiÄŸi yerde bulunan ve AkaÄŸalar kapısı da denilen Bâbü’s-sa’âde kapısından sonra Enderûn adı verilen kısım baÅŸlar. Harem de bu kısımda yer alır.

“Ä°ç, iç saray, sarayın iç hayatı” anlamına gelen Enderûn, hem sultânın gündelik hayatının geçtiÄŸi yerdi, hem de Osmanlı Devleti’ne zeki, kabiliyetli, donanımlı ve sultâna sadakatle baÄŸlı seçkin idareciler yetiÅŸtirme müessesesi vasfıyla medrese dışındaki en önemli eÄŸitim kurumu konumundaydı. Resmî ve özel hayatın bir arada sürdüÄŸü Enderûn’da yer alan saray kadrosu için “Enderûn halkı” tabiri kullanılırdı.

KuruluÅŸu hakkında farklı görüÅŸler bulunsa da Enderûn mektebinin ilk nüvesi I. Murad zamanında Edirne Sarayı’nda teÅŸekkül etti. II. Murad devrinde geliÅŸen ve ders cetveline birçok yeni dersle birlikte ÅŸiir, inÅŸa, mûsikî dersleri ilave edilen Enderûn, tam anlamıyla teÅŸkilatlı ve klâsik vasfını Fâtih Sultân Mehmed devrinde Topkapı Sarayı’nda kazandı.

Kölelerin eÄŸitilip idarî ve askerî kadrolar halinde kullanılma yöntemi OrtadoÄŸu ve Akdeniz havzasında kurulmuÅŸ birçok devlette görülür; ancak Osmanlı’da görülen kul sistemi Anadolu Selçuklularından alınmıştı. Osmanlılar bu sistemi daha da geliÅŸtirerek etkili bir biçimde kullandılar. Kulların eÄŸitimi için mektep özelliÄŸi bakımından daha önceki devletlerde görülmeyen kurumsal bir yapı oluÅŸturdular. Denebilir ki Eflatun’un devlet adamı için önerdiÄŸi sistemi ilk defa hayata geçirdiler. Merkez ve taÅŸra bürokrasisine iyi eÄŸitimli, askerî ve idarî alanlarda kabiliyetli, her açıdan donanımlı ve aynı zamanda gerçek bir Müslüman, savaÅŸçı fakat baÅŸta ÅŸiir, mûsikî ve hat olmak üzere sanatla irtibatlı, yüksek estetik düzeye sahip sadık kullar yetiÅŸtirmek Enderûn’un en temel iÅŸleviydi. Bu amaca baÄŸlı bir ÅŸekilde teÅŸkilatlandırılan Enderûn’da sultânın ÅŸahsi hizmetlerini görürken ciddi bir eÄŸitime tabi tutulan iç oÄŸlanları öncelikle Edirne Sarayı, Galata Sarayı, Ä°brahim PaÅŸa Sarayı ve Ä°skender Çelebi Sarayı’nda özel bir ön eÄŸitimden ve terbiyeden geçerek gelirlerdi. Ön eÄŸitim öncesinde gürbüz yapılı, yetenekleri ve diÄŸer özellikleri sınırlı görülenler yeniçeri adayı olarak Anadolu’daki Türk köylülerinin yanına gönderilirdi. Bir kısmı da bostancı olarak Ä°stanbul’da bulunan sarayların bahçelerine verilirdi. Ön eÄŸitim aÅŸamasında “Acemi oÄŸlanları” konumundaki devÅŸirmelere Türk-Ä°slâm terbiyesi aşılanır, binicilik ve silah talimi yaptırılır, eÄŸilimlerine ve kabiliyetlerine göre sanat eÄŸitimi verilirdi. Bu süreci tamamlayanların en zeki, kabiliyetli ve iyi huylu olanları “Çıkma” konumuna gelir ve “Gılmân-ı Enderûn” - “Gılmân-ı Hassa” denilen Topkapı Sarayı iç oÄŸlanları zümresine katılır, sultânın gündelik yaÅŸamını geçirdiÄŸi Enderûn’da muazzam derecede disiplinli asıl ve yüksek eÄŸitim sürecine dahil olurlardı.

Küçük ve Büyük Odalar meslek okulu konumundaydı

Enderûn mektebinde eÄŸitim Küçük ve Büyük Odalar, DoÄŸancı KoÄŸuÅŸu, Kiler KoÄŸuÅŸu, Hazine Odası ve Has Oda ÅŸeklinde düzenlenmiÅŸ yerlerde verilirdi. IV. Murad devrinde Seferli KoÄŸuÅŸu da bunlar arasına eklendi. Giydirilen kıyafetler sebebiyle Küçük ve Büyük Oda gılmânlarına “Dolamalı”, diÄŸer odalardakilere “Kaftanlı”  denilmekteydi.

Küçük ve Büyük Odalar meslek okulu konumunda hazırlık sınıflarıydı. Ä°ki oda arasındaki fark sadece büyüklük farkıydı. Sultânın ölümünde Kur’ân okuma hizmetini bu odaların zabitleri görürdü. Ders programlarında Kur’ân-ı Kerim, tecvid, ilm-î hâl, Arapça, Farsça, yazı, cilt, tezhib, oymacılık, kıraât, meÅŸk, hat, mûsikî ve resim bulunurdu. Ağırlıklı bir ÅŸekilde okuma, yazma ve sanat eÄŸitimi alırlardı. Sanatlarda baÅŸarılı bulunanlar ayrı tutulur ve devrin en güçlü sanatkârlarından meÅŸk ederlerdi. Bütün bunlarla birlikte güreÅŸ, ok atma, koÅŸu, binicilik, kılıç çekme gibi alanlarda da eÄŸitilirlerdi. Kabiliyet gösterenler statü bakımından yüksek olan diÄŸer odalara terfi ettirilebilir veya kâtipliÄŸe geçirilirdi. Vezîr çocukları, saray erkânının çocukları ve hanım-sultanların oÄŸulları bu odalara alınabilirdi. XVII. yüzyılda kadrosu iki yüz elli sekiz’e ulaÅŸan bu odalar 1675’te laÄŸvedildi.

Hâne-i Bâzyân da denilen DoÄŸancı KoÄŸuÅŸu’ndaki iç oÄŸlanların görevi ise sultâna ait ÅŸahin, doÄŸan gibi hayvanları beslemek ve uçurmayı öÄŸretmekti. Av sırasında sultâna yakın bulunma imtiyazına sahiptiler. Av ile ilgili bazı hizmetlerle birlikte Hazine Odası’nın temizlik günleri nöbeti de buradaki iç oÄŸlanlara verilmiÅŸti. Kırk kadar iç oÄŸlanın bulunduÄŸu bu koÄŸuÅŸ IV. Mehmed döneminde kaldırıldı. DoÄŸancıbaşının görev ve yetkileri Bîrûn halkından çakırcıbaşıya verildi. 

IV. Murad devrinde oluÅŸturulan Seferli KoÄŸuÅŸu’na Hâne-i Seferi de denilirdi. 70 kiÅŸiden oluÅŸan kadrosu XVII. yüzyılın sonlarında yüzü aÅŸmıştır. Sultânın çamaşırlarının yıkanması ve katlanması bu koÄŸuÅŸa mensup iç oÄŸlanlarının göreviydi. Sultânın namaz kılacağı seccadeyi de bu koÄŸuÅŸ aÄŸası sererdi. KoÄŸuÅŸ halkı ve aÄŸası sarayın elbiselerinden ve seccadelerinden de sorumluydu. KoÄŸuÅŸun iç oÄŸlanları ramazan ayının on beÅŸinde sultâna lahur suyu sunardı. Sultân saraydan çıktığında bazı koÄŸuÅŸ mensupları beraberinde çıkar ve sultânın silahını, üniformasını temizleme görevini yerine getirirlerdi. KoÄŸuÅŸta dilsizler ve cüceler de vardı. Dilsizler, sultânın özel görüÅŸmelerinde kapıyı tutar veya huzurda bulunurlardı. Cüceler ise daha çok sultân ile Harem arasındaki iletiÅŸimde vazife görürlerdi.

Seferli KoÄŸuÅŸu sana mektebi gibiydi

Küçük ve Büyük Odalar ile DoÄŸancı KoÄŸuÅŸu’ndan derece bakımından üstün olan Seferli KoÄŸuÅŸu zaman içinde sanat mektebi hüviyeti kazandı. Burada verilen eÄŸitimle birçok ÅŸâir, mûsikîÅŸinas ve hanende yetiÅŸti. Ayrıca pehlivan, berber, hamamcı gibi vasıflara sahip kimseler de bu koÄŸuÅŸtan yetiÅŸenler arasındadır. Enderûn mehterhanesinin de yer aldığı Seferli KoÄŸuÅŸu 1831 yılına kadar açık kaldı. KoÄŸuÅŸ mensupları bu tarihten itibaren Kiler KoÄŸuÅŸu’na ve Hazine Odası’na nakledildiler.

Kiler KoÄŸuÅŸu’nda ise XVI. ve XVII. yüzyıllarda sayıları otuz ile yüz arasında deÄŸiÅŸen iç oÄŸlanları bulunuyordu. Bunlar da önceki koÄŸuÅŸlarda görüldüÄŸü gibi eÄŸitime tabi tutuluyor, okuma ve yazmayla birlikte dönemin ilimlerini tahsil ediyorlardı. Aynı zamanda sultânın sofrasını kurmakla, yemeklerini piÅŸirmekle, ÅŸurupları ve reçelleri hazırlamakla görevliydiler. Bu vazifeleri Harem için de görürlerdi. KoÄŸuÅŸ mensupları nisan yaÄŸmurları baÅŸladığında yaÄŸmur suyu biriktirerek sultâna sunarlardı. Saray odalarının ve mescidlerin mumları da bu koÄŸuÅŸ tarafından temin edilirdi. Kilerci Başı bütün bu hizmetlerin gözetiminden, denetiminden ve tatbikinden sorumluydu. KoÄŸuÅŸun nöbetçi başısı sultâna ait mutfak malzemelerini temizlemekle ve saklamakla görevli olduÄŸu gibi eczaneye mahsus görevleri de yerine getirmekteydi. KoÄŸuÅŸ kadrosunun sayısı XVIII. yüzyıla kadar yüz otuz dört ila yüz kırk dört arasında deÄŸiÅŸmiÅŸtir. Kilâr-ı Âmire ve Kilerci Başılık halifeliÄŸin kaldırılmasına kadar devam etmiÅŸtir.

Derece bakımından önceki dört odadan üstte bulunan Hazine Odası’ndaki iç oÄŸlanların sayısı altmıştan aÅŸağı düÅŸmemiÅŸ süreç içinde yüz elliyi bulduÄŸu olmuÅŸtur. Hazinedar Başı ve Hazine Kethüdası yönetimindeki odanın görevlileri saray hazinelerinin korunmasıyla yükümlüydüler. Hazinedar Başı savaÅŸ ve barış zamanlarında sürekli sultânın yanında bulunurdu. Sultâna gelen hediyelerin muhafazasını emri altındaki koÄŸuÅŸ azasıyla birlikte yerine getirirdi. Sultânın emri olmaksızın ve odanın diÄŸer kadrosu hazır bulunmaksızın Hazine Odası açılmazdı. Cülus bahÅŸiÅŸini bu oda mensupları dağıtırdı. Hazine Kethüdası ise saraya baÄŸlı yaklaşık iki bin sanatkârın oluÅŸturduÄŸu ehl-i hiref teÅŸkilatının da reisi konumundaydı.

En yüksek kademe: Has Oda

Enderûn mektebinin en yüksek kademesini ise Has Oda teÅŸkil etmekteydi. Bu aynı zamanda eÄŸitim ve öÄŸretim bakımından da en yüksek aÅŸamaydı. Teoriden çok uygulamaya ağırlık verilen bu eÄŸitim sürecinde kiÅŸiler idarecilik yönünden yetiÅŸtirilmeye çalışılırdı. Oda oÄŸlanlarının sayısı kırktı; mensupları Enderûn mektebinin en seçkinleriydi. I. Selim’den itibaren Hırka-i Åžerîf dairesine bakmak bu odanın görevleri arasındaydı. Has Oda Başı merasimlerde sultânın elbisesini giydirip çıkarmakla yükümlüydü. DiÄŸer birçok aÄŸaya sultân huzurunda kürk giydirmek de onun göreviydi. Has Oda zabitlerinden Silâhdâr AÄŸa resmi törenlerde sultânın kılıcını at üzerinde saÄŸ omzunda tutarak taşır, sarayda sultâna ait silah konumundaki araçları korur, sultân avdayken ve bahçede gezerken yanında bulunurdu. DiÄŸer zabitlerden olan Çûhadâr AÄŸa sultânın yaÄŸmurluÄŸunu taşır, kaftanına ve kürklerine bakardı. Bir diÄŸer zabit Rikâbdâr AÄŸa’dır. Onun görevi ise sultânın çizmelerini muhafaza etmek, ayakkabılarını giydirmek, ata bineceÄŸi zaman üzengisini taşımaktı. Has Oda ileri gelenlerinden olan Tülbenddâr da sultânın sarıklarından, çamaşırlarından sorumluydu. GerektiÄŸinde sultâna bunları giydiren Tülbenddâr merasimlerde at üstünde sultânın sarığını taşırdı. Silâhdâr, Çûhadâr, Rikâbdâr ve Tülbenddâr aÄŸaları sultânın huzuruna çıkıp doÄŸrudan maruzatta bulunabildikleri için “Arz AÄŸaları” olarak da anılırlardı. Bütün bunlardan baÅŸka Has Oda’nın diÄŸer önde gelen kiÅŸileri de vardı ki bir kısmı ÅŸunlardır: Anahdar AÄŸası, Berber Başı, Ä°brikdâr Başı, PeÅŸkirci Başı, ÇeÅŸnici Başı, ZaÄŸarcı Başı, Tezkereci Başı...

Enderûn’da mûsikî eÄŸitimi

Enderûn’da mûsikî eÄŸitimi Hazine ve Has Oda mûsikîÅŸinasları tarafından verilirdi. Bu görev için ayrıca saray dışından maaÅŸlı hocalar da tahsis edilirdi. Mûsikî dersleri, sistematik çalışma biçimini on yedinci yüzyılın ilk yarısında kazanan meÅŸkhâne adlı yerde, temel ilkesi usûl vurma ve eseri hafızaya alma olan meÅŸk sistemiyle yapılırdı. Sazendebaşı yönetimindeki meÅŸkhânede mûsikî üstadlarının karşısına oturan iç oÄŸlanları ellerini dizlerine vurarak sazla veya sazsız mûsikî eserleri öÄŸrenirlerdi. Türk mûsikîsi nazariyatı ve repertuarı derslerinin verildiÄŸi, rakkasların yer bulduÄŸu bu mekanda akÅŸama doÄŸru mehter takımı tâlim yapardı. Ä°cra edilen enstrümanlar arasında tanbûr, ney, kemençe, santur, rebab, ud, çöÄŸür, def, zurna gibi sazlar ağırlıktaydı. Cemaât-i Mutribân denilen yevmiyeli mûsikî erbabından müteÅŸekkil bir heyetin mevcut bulunduÄŸu Enderûn’da, eÄŸitimler neticesinde mûsikînin gerektirdiÄŸi incelikleri kazananlar fasl-ı hümâyûna katılırdı.

Enderûn’daki eÄŸitim sürecinde uyumsuzluk, kötü ve kurallara aykırı davranış sergileyenler dayaktan yakası yırtılarak saraydan kovulmaya kadar varan cezalara tabi tutulurdu. Üstün baÅŸarı gösterenler zaman zaman odaları ziyaret eden sultân tarafından sözle, nesnel deÄŸerlerle, daha önemli görevlere getirilmek suretiyle mükâfatlandırılırdı. Enderûn’da yetiÅŸen kiÅŸilerin yükselebileceÄŸi en üst rütbe ise vezir-i âzamlıktı. Teorik eÄŸitimler, koÄŸuÅŸ laları, dönemin ÅŸöhretli ilim adamları ve sanatkârları tarafından verilirken, pratiÄŸi de saray içinde ve dışında, bürokratik iÅŸleyiÅŸler arasında ve sultânın çevresinde tecrübe edilirdi. EÄŸitimler neticesinde baÅŸta mûsikî, ÅŸiir, hat, minyatür ve nakÅŸ olmak üzere birçok sanat dalında kendini gösteren kabiliyetler kültür ve sanat tarihimizin ÅŸekillenmesinde önemli rol oynadı. Aynı geliÅŸmeler toplumsal yapı ve siyasal alanda da kendini gösterdi. Etnik köken esasından uzak, eÄŸitimle ve liyakâtle bir aristokrasi doÄŸdu. Sultân olmaksızın imparatorluÄŸu idare edebilecek nitelikte devlet adamları yetiÅŸti. Sarayın dili, üslubu ve ritüeli etrafında birleÅŸen, sultâna sadakatle baÄŸlı, protokole tartışmasız riayet eden ve katı disiplinli saray yaÅŸamı içinde hemen her alanda mükemmel bir yetkinlik kazanan bu kiÅŸilerden oluÅŸan Osmanlı yönetici zümresi asırlar boyu devletin ve kıtaların kaderine yön verdi.

 

Abdullah Çevik/DünyaBizim

Yararlanılan kaynaklar:

AKDENÄ°Z Ä°lhan, “Türk Mûsikîsi’nde Enderûn’un Yeri ve Önemi”, Sanat Dergisi, S.4, 2003;AKKUTAY Ülker, Enderûn Mektebi, Ankara 1984; AKKUTAY Ülker, “Osmanlı EÄŸitim Sisteminde Enderûn Mektebi”, Osmanlı, c.V, Ankara 1999; AKYÜZ Yahya, Türk EÄŸitim Tarihi, Ankara 1989; Ali Ufki Bey, Saray-ı Enderun, Ä°stanbul 2013; ALÄ°KILIÇ Dündar, Ä°mparatorluk Seremonisi, Ä°stanbul 2004; BAYKAL Ä°smail H., Enderun Mektebi Tarihi, Ä°stanbul 1953; BEHAR Cem, Ali Ufkî ve Mezmurlar, Ä°stanbul 1990; BEHAR Cem, AÅŸk Olmayınca MeÅŸk Olmaz, Ä°stanbul 1998; BÜLBÜL Zekeriya, Osmanlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tarihi, Ankara 2013; Domenico Hierosolimtano, Bir Yahudi Doktorun Harem, Saray ve Ä°stanbul Hatıraları, Ä°stanbul 2017; Enderunlu Abdüllatif, Âyîne-i Derûn, Ä°stanbul 2013; ERGÄ°N Osman Nuri, Türkiye Maarif Tarihi, c.1-2, Ä°stanbul 1977; ; ERTUÄž Zeynep Tarım, “Topkapı Sarayı” DÄ°A, c.41, 2012; GÜNGÖR Tahir, Enderun Saray Mektebi’nde Has Oda TeÅŸkilatı, (Marmara ÜSBE. Yük. Lis. Tezi), Ä°stanbul 2007; GÜRBÜZ Harun, MeÅŸk Sistemi Türk Musikisine Katkıları ve Günümüze Yansımaları, (Haliç ÜSBE Yük. Lis. Tezi) Ä°stanbul 2010; Hafız Hızır Ä°lyas AÄŸa, Tarih-i Enderun Letaif-i Enderun, Ä°stanbul 1987; IÅžIK Abdülcelil - GÜNEÅž Engin, “Türk Tarihinde Özel Yeteneklilerin EÄŸitimi: Osmanlı Enderun Mektebi”, Üstün Zekalılar EÄŸitimi ve Yaratıcılık Dergisi, c.4, S.3, 2017; Ä°NALCIK Halil, Devlet-i Aliyye I, Ä°stanbul 2009; ; Ä°NALCIK Halil, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu Klâsik ÇaÄŸ, Ä°stanbul 2003; Ä°PŞİRLÄ° Mehmet, “Enderun”, DÄ°A, c.11, 1995; Ä°PŞİRLÄ° Mehmet, “Galata Sarayı”, DÄ°A, c.13, 1996; KARAKUÅž Turgut, 16. Yüzyıl Osmanlı Devlet Yönetim Sisteminde Enderun Saray Mektebi’nin Yeri ve Yönetim Sistemi Üzerindeki Etkisi, (Ä°stanbul Sabahattin Zaim ÜSBE Yük, Lis. Tezi), Ä°stanbul 2014KARATAÅž Özgür Sadık, “Klâsik Türk MüziÄŸi EÄŸitimi’nde Bir Saray Üniversitesi: Enderûn Mektebi”, Elektronik Türk Çalışmaları, c.9, S.2, 2014; KAZICI Ziya, Osmanlı’da EÄŸitim ÖÄŸretim, Ä°stanbul 2016; KAZICI Ziya, Osmanlı’da Toplum Yapısı, Ä°stanbul 2016; KESKÄ°N Muhammed, Enderun Saray Okulu’nda Hasoda TeÅŸkilatının Önemi, Uygulanan EÄŸitim Yönetimi ve Stratejileri, (Yeditepe ÜSBE. Yük. Lis. Tezi) Ä°stanbul 2009; KIRAN Batuhan Ä°smail, “Grup, Kimlik ve Aidiyet Üzerine Bir Ä°nceleme: Osmanlı Sarayında Ä°ç OÄŸlanları”, Tarih ve Gelecek Dergisi, c.4, S.2, 2018; KIRAN Batuhan Ä°smail, Osmanlı Saray TeÅŸkilatında DoÄŸancı KoÄŸuÅŸu, (EskiÅŸehir AÜSBE. Yük. Lis. Tezi) EskiÅŸehir 2014; KIRAN Batuhan Ä°smail, Osmanlı Saray TeÅŸkilatında Ä°ç OÄŸlanlığı Müessesesi, (EskiÅŸehir AÜSBE. Doktora Tezi), EskiÅŸehir 2018; ; KOÇU ReÅŸad Ekrem, Topkapı Sarayı, Ä°stanbul 2015; KOLUKIRIK Kubilay, Türk Müzik Tarihinde Dârü’l-Elhân, KırÅŸehir 2015;  KÖMÜR Erol, Osmanlı Devleti Enderun Mektebi’nde EÄŸitim Sistemi ve Türk EÄŸitim Sistemine Etkileri, (Beykent ÜSBE. Yük. Lis. Tezi), Ä°stanbul 2010; KURBAN Samed, “Osmanlı Yönetim ve Siyaset GeleneÄŸinin Üretilmesinde Rol Oynayan Kurumlar Üzerine KarşılaÅŸtırmalı Bir Ä°nceleme: Enderun Mektebi ve Medreseler”, Josress, V.2/4, 2016; Mehmet Halife, Târih-i Gılmânî, Ä°stanbul 1976; OÄžUZ Murat, Osmanlı Devletinin Yükselme Döneminde Enderun Saray Okulunun Yeri ve Önemi, (Yeditepe ÜSBE. Yük. Lis. Tezi) Ä°stanbul 2008; ORTAYLI Ä°lber, Osmanlı Sarayında Hayat, Ä°zmir 2008;ORTAYLI Ä°lber, Osmanlı’yı Yeniden KeÅŸfetmek, Ä°stanbul 2006; ORTAYLI Ä°lber, Türkiye TeÅŸkilat ve Ä°dare Tarihi, Ankara 2017; Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi (Ed. Ekmeleddin Ä°hsanoÄŸlu), c.I-II, Ä°stanbul 1994-98; ÖZCAN Abdülkadir, “Çuhadar”, DÄ°A, c.8, 1993; ÖZCAN Abdülkadir, “Rikâbdar”, c.35, 2008; ÖZCAN Abdülkadir, “DevÅŸirme”, DÄ°A, c.9, 1994; ÖZDEN Erhan, Osmanlı Maarifinde Musiki, Ankara 2015; ÖZDEN Erhan; “Osmanlı’nın Mûsikî Okulları”, Rast Müzikoloji Dergisi, c.1, S.2, 2013; ; ÖZSES Mustafa Ali, Enderûn ve Türk Mûsikîsi, (Haliç ÜSBE. Yük. Lis. Tezi), Ä°stanbul 2009; ÖZTUNA Yılmaz, Büyük Osmanlı Tarihi, c.6, Ä°stanbul 1994; PAKALIN Mehmed Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri SözlüÄŸü, 3 cilt, Ä°stanbul 1993; SAYDAM Abdullah, Osmanlı Medeniyeti Tarihi, Ä°stanbul 2017; SOMAKÇI Pınar, “Osmanlı Saraylarında Uygulanan Müzik EÄŸitimi ve Müzik Kurumları”, Uluslararası Disiplinlerarası ve Kültürlerarası Sanat, c.2, S.2, 2017; ÅžAKÄ°R-TAÅž Aziz Nazmi, Adrianopol’den Edirne’ye, Ä°stanbul 2009; ÅžÄ°MŞİRGÄ°L Ahmet, Bir Müstakil Dünya Topkapı Sarayı, Ä°stanbul 2016; TANRIKORUR Cinuçen, Osmanlı Dönemi Türk Musikisi, Ä°stanbul 2016; TAÅžKIN Ünal, “Klâsik Dönem Osmanlı EÄŸitim Kurumları”, Uluslararası Sosyal AraÅŸtırmalar Dergisi, V.1/3, 2008; Tayyârzâde Atâ, Osmanlı Saray Tarihi Târih-i Enderûn, 5 cilt, Ä°stanbul 2010; TURAN Åžerafettin, “Silâhdar”, c.37, 2009; TÜFEKÇÄ°OÄžLU Seda, “XV. Yüzyıl Mûsikî Metinleri Özelinde “MeÅŸk” Kavramı”, Ahenk Müzikoloji Dergisi, S.1, 2017; UZUNÇARÅžILI Ä°smail Hakkı, Osmanlı Devletinin Saray TeÅŸkilatı, Ankara 1988; UZUNÇARÅžILI Ä°smail Hakkı, “Osmanlılar Zamanında Saraylarda Musiki Hayatı”, TTK Belleten, c. XLI, S.161; ; ÜNAL Mehmet Ali, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Isparta 1997; ÜNLÜ Muhammet Mustafa, “Enderun ve Sanat EÄŸitimi”, Akra Kültür Sanat ve Edebiyat Dergisi, c.6, S.14, 2018; YAVUZ Mehmet, “Klasik ve Modern Dönem Yönetici YetiÅŸtirme Sistemlerinin Ä°ncelenmesi: Kurumlar ve KiÅŸiler”, Atatürk ÜÄ°Ä°BD., c.31, S.2, 2017; YILDIRIM Sefa – KILIÇ Ümit, “Klasik Dönem Osmanlı Devleti’nde EÄŸitim ve ÖÄŸretim”, Atatürk ÜSBED., 2018.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.