Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Yaşayanlara saygı borcumuz vardır, ama ölülere hakikatten başka bir şey borçlu değiliz

“Yaşayanlara saygı borcumuz vardır, ama ölülere hakikatten başka bir şey borçlu değiliz.” Voltaire



Yapay Tarih’in Esirleri adıyla raflarda yerini alan bu söyleşi ve yorum türündekieserin adının neden böylesine çarpıcı olduğunu anlamak için kitabın ilk sayfalarına şöyle bir göz atmak yeterli olacaktır. Prof. Dr. Ali Akyıldız’a göre bu kitabın yazılma amacı toplumun alt katmanlarında varlığını sürdürdüğü halde hissiyatı aksettirdiği ve toplumsal kimliğin şekillenmesinde güçlendirici bir etki yaptığı için zararsız olduğu düşünülen tarihe yönelik romantik yaklaşımlar, toplumun üst kesimlerine de yansıyarak ciddi bir toplumsal gelecek sorununa dönüştüğü için bu probleme dikkat çekmek kaçınılmaz hale gelmişti. Yaşanan problemlerin nedeni bu grupların bu tarih algısına inanması ve oluşturdukları sahte ve sanal tarih bilincini toplumun kimliklerinin bir parçası olarak görmesidir. 
 
Ali Akyıldız kitabın henüz başlarında toplumumuzdaki güncel tarih algısını tarif ederek konuya geniş bir yelpazeden bakmamızı sağlıyor. Akyıldız’a göre refah seviyesinde belli bir yükselişin yaşanması, toplumun kısmen muhafazakârlaşması ve tarihi konu edinen dizilerin artmasıyla toplumumuzda tarihe olan ilgi artmıştır. Yalnız söz konusu olan ilginin tarihi iyisiyle kötüsüyle bir bütün ve rasyonel ölçütlerle ele alma ve değerlendirme düzeyinde değildir. Buradaki amaç günümüzdeki başarısızlıkları gizleyerek sadece tarihteki başarılar üzerinde sanal bir tatmin yaratmaya çalışmaktır. Böyle bir sosyal tutuma sahip grupların zaman zaman tarihte bazı olumsuzlukların yaşandığının belirtilmesiyle bunu tarihi bir tespitten ziyade kendi kimliklerine yapılmış bir saldırı olarak kabul ediyorlar. 
 
Yapay Tarih’in Esirleri isimli eser tarihe olan bakış açımızı anlattıktan sonradiğer bölümünde yazarın “Haremin Padişahı Valide Sultan” isimli diğer kitabında Osmanlı hareminin bugüne kadar yoğun olarak oryantalist yorumlar içerisinde kaybolduğunun ve bu eser ile Osmanlı hareminin belgeleriyle ilk kez bu kadar derinlemesine ele alındığından bahsediyor ve harem hakkında ilginç bilgiler sunuyor. 
Bilindiği gibi Fatih döneminden itibaren padişahların bir kadına bağlanıp kalmaları harem kurallarına göre arzulanan bir durum değildi. Bunun nedeni çocuk ölümlerinin yüksek olması ve hanedanın sınırlı çocuk sayısında kalmasıydı. Bu yaklaşıma rağmen, Kanuni’nin Hürrem Sultan, II. Selim’in Nurbanu Sultan, III. Murad’ın Safiye Sultan ve I. Ahmed’in Kösem Sultan gibi bir kadına bağlandığını da görüyoruz.  Valide sultanlar Osmanlı tarihinde son derece önemli bir yere sahiptirler. Öyle ki valide sultanlar 16. yüzyılın sonlarında sadece şehzadelerden değil, padişahtan bile fazla imparatorluğun en yüksek maaşını almaktaydılar. Nitekim III. Mehmed günlük 1.000 akçe alırken annesi Safiye Sultan’ın günlük tahsisatı 3.000 akçe idi. Valide sultanlar bu gelirleriyle mektep, medrese, kütüphane, darüşşifa, hastane ve köprü gibi halka hizmet verecek eserler yaptırarak kamuoyuna etkilerini ve varlıklarını hissettirmişlerdir. 
 
Mali alanda ciddi zenginliklere ulaşan valide sultanlar siyaset alanlarında da etkili olmaya başlamışlardır. Özellikle Nurbanu ve Safiye Sultan’ın oğullarının iktidarlarına ortak olarak alınan kararları yönlendirdikleri bilinmektedir. Nurbanu Sultan kendisine gelen hediyeler neticesinde dış politikada Venedik lehine kararlar aldırırken, Safiye Sultan’ın da bu siyaseti sürdürerek yabancı elçilerden hediyeler aldığı saray içinde ciddi potansiyelde bir rüşvet ağı kurulduğunu öğreniyoruz.
 
Valide sultanların bu derece önemli konumlarda olduğunu ve sarayda haremin sadece padişahın yatak odasından ibaret olmadığını Ali Akyıldız titiz çalışmalarıyla bir kez daha ortaya koymuştur.
Tüm bu bilgileri yoğun çalışmaları ve emekleriyle bizlere kazandırmış olan Ali Akyıldız hakkında kısaca bilgi verecek olursak kendisi Osmanlı bürokratik yapısı, para politikası ve finansman üzerine çalışmalar yaptı. Demiryolları ve denizcilik işletmeleri üzerine de çalışmalar yaparak Osmanlı’nın ikmal lojistiğini inceledi. Sonra da sarayın içine girerek Haremin Padişahı Valide Sultan isimli eserini yazdı.  Ali Akyıldız bu çalışmalarıyla tarih dünyasında ilgileri üzerine çekti ve ilk defa verilen Halil İnalcık Ödülüne layık görüldü. Bu ölçekte başarılı olmanın sırrını Ali Akyıldız şöyle tarif ediyor: “Doktora temizi hazırlarken günde 16 saat sadece zorunlu ihtiyaçlar için kalkmak suretiyle bilgisayarın başında çalıştığımı bilirim. Hala da disiplinli bir şekilde günde 8-10 saat çalışmaktayım. Bir kitabı veya makaleyi yazarken bir sonraki kitabımın verilerini toplamakla meşgul olurum. Böylece birinin yazımı tamamladığımda diğerinin malzemesi hazır olur ve tezgâhım hiçbir zaman boş kalmaz.”
 
Prof. Dr. Ali Akyıldız’ın çalışmalarından ve toplumun popüler tarih algısından bahsedildiği Yapay Tarih’in Esirleri kitabını sizlere önemle tavsiye ediyorum. Ayrıca bu değerli eseri bizlere kazandıran Sayın Prof. Dr. Ali Akyıldız’a teşekkürlerimi sunuyorum. 
 
SAMET ŞAHİN
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.