Sosyal Medya

Kürsü

Hayrettin Karaman: Sözde dini korumak maksadıyla din ve söz hürriyetini kısıtladıklarının farkında değiller

Hayrettin Karaman- Yeni Åžafak



Anayasanın 24. maddesinin son fıkrası ÅŸöyle diyor:
 
“Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kiÅŸisel çıkar yahut nüfuz saÄŸlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan ÅŸeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.”
 
Eskiden bir de aÅŸağıdaki 163. Madde vardı, keyfi yorumlar ve hükümlerle nice canları yakmıştı:
 
‘Devletin sosyal ve ekonomik veya siyasi veya hukuki düzenini, kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla veya siyasi amaçla veya siyasi menfaat temin ve tesis eylemek maksadıyla, dini veya dini hissiyatı veya dince mukaddes tanınan ÅŸeyleri alet ederek (...) propaganda yapan veya telkinde bulunan kimse, beÅŸ yıldan on yıla kadar hapisle cezalandırılır’.
 
Ä°mam Hatip okulları, seçmeli dini dersler konularında yapılan deÄŸiÅŸiklikler ve yenilikler laikçileri rahatsız ettiÄŸi için yine bu meÅŸhur ‘istismar’ maddesini gündeme sokmuÅŸlardı.
 
Bu iktidar, Ä°mam Hatip okullarının orta kısmına imkan tanımak, Din bilgisi, Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin (s.a.) hayatı derslerini okullara seçmeli olarak koymak suretiyle ‘dini istismar’ ediyormuÅŸ. Eskiden olsa hemen anayasa mahkemesine baÅŸvurur, düzenlemeyi iptal ettirirler, bununla da yetinmez, partinin kapatılması için dava açarlar, bunu da elde ederlerdi. Åžimdi bu imkanları, halkın iradesiyle ellerinden alındı, bu yüzden ‘istismar konusunu’ yalnızca bir korkuluk olarak kullanıyor ve sık sık dile getiriyorlar.
 
Ä°ÅŸin hakikatine bakılacak olursa siyasi veya gayr-i siyasi bir ÅŸahıs, inandığı ve samimi olarak istediÄŸi bir ÅŸeyi dile getirir ve bunu yaparsa ona ‘istismar ediyorsun’ denemez. Ä°nanmadığı ve istemediÄŸi halde sırf hedef kitleyi etkilemek ve onlardan almak istediÄŸini alabilmek için söylüyor ve yapıyorsa burada istismar gerçekleÅŸir.
 
‘Ä°ktidar istismar ediyor’ diyenlerin, parti mensuplarının beyin ve kalplerine girmeleri, samimi olup olmadıklarını orada görmeleri gerekiyor; bunu yapmadıkça istismardan söz edilemez, aksi halde bu kavram istismar edilmiÅŸ olur.
 
Mevcut anayasada din, düÅŸünce ve söz hürriyeti de var:
 
“MADDE 24- Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
 
14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak ÅŸartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir.”
 
“Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.”
 
“MADDE 25- Herkes, düÅŸünce ve kanaat hürriyetine sahiptir.”
 
“Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düÅŸünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düÅŸünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.”
 
“MADDE 26- Herkes, düÅŸünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya baÅŸka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliÄŸini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine baÄŸlanmasına engel deÄŸildir.”
 
Bugünlerde yine bir istismar hikayesi aldı başını gidiyor; sözde dini korumak maksadıyla din ve söz hürriyetini kısıtladıklarının farkında deÄŸiller. Bir kimse siyasi veya ÅŸahsi çıkar saÄŸlama maksadı bulunmaksızın düÅŸünce ve kanaatini açıklıyorsa veya inancının gerektirdiÄŸi gibi davranıyorsa buna istismar denemez, din ve söz hürriyetinin kullanılması denir. Ä°stismar diyenlerin önce bunu (samimi deÄŸil, istismar için olduÄŸunu) bilmeleri ve ispat etmeleri gerekir.
 
Åžöyle bir tuzak veya asıl maksadı istismar ile örtme ihtimali de aklımdan geçmiyor deÄŸil:
 
LaikliÄŸi din edinmiÅŸ laikçiler ile Ä°slam’ı laikleÅŸtirmeye çabalayanlar öteden beri dini “Ä°nanç, ibadet ve ahlak” çerçevesine hapsetmek ve hayatın diÄŸer alanlarının din ile alakasını kesmek (dini siyasetten, devletten, dünyadan… ayırmak) isterler. Onlara göre hukuk, siyaset, ekonomi, sosyal düzen, estetik, bilim, hayat tarzı medeniyet, kültür dinin etki ve müdahale alanı dışında kalır. Bu alanları insanlar kendi akıl, bilgi ve arzularına göre düzenlerler ve yaÅŸarlar. EÄŸer bir kimse çıkar da bu alanlara giren bir konuyu dine dayandırarak açıklar, sınırlar, düzenler, “caizdir, deÄŸildir” derse “dini istismar” etmiÅŸ, alanının dışına taşırmış ve ona kötülük etmiÅŸ olur.
 
Ä°slam tarihi boyunca bütün ulemaya (müçtehitlere, mezheplere), bugün de Ä°slâmî ilimler alanında çalışan Müslümanların kahir ekseriyetine (ve ehl-i sünnete göre) Ä°slam ile laiklik baÄŸdaÅŸmaz. Ä°slam hayatın bütün alanlarını kapsar, Müslüman ayakkabısını giyerken sağı kullanmaktan baÅŸlayarak atacağı her adımın Ä°slam’a uygun ve Allah’ın razı olduÄŸu adım olmasını ister, bunu gerçekleÅŸtirmeye çalışır.
 
Referandum, seçim, ülkenin düzeni, liyakat, adalet, ahlak… dinin, yerine göre baÄŸlayıcı, uyarıcı, yol gösterici, sınırlayıcı, serbest bırakıcı… talimat ve düzeni dışında deÄŸildir. Bu konularda dinî düÅŸünce ve kanaatini açıklayanlara istismarcı diyenler korkarım bu kavramı istismar ediyorlar!
 
Bir hanımefendi köÅŸesinde benim “referandumda evet demek farzdır” demiÅŸ olduÄŸumu ileri sürerek bunu istismara örnek gösteriyor. Bu yazı giriÅŸ oldu, gelecek yazıda “o mesele ne idi?” sorusundan baÅŸlayalım.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.