Özel / Analiz Haber
Tabutunda yaşamış bir filozof: Sinoplu Diyojen
Sinoplu Diyojen "Dışarıdan güçlü görünüyor olabilirsin ama savaşlar içeride kazanılır..." Beytullah Çakır / Lacivert Dergi
"Lüks, yumuÅŸaklık, endiÅŸe ve kölelik… Bunlar benim kanaatkâr bir ÅŸekilde beslenmemden kaynaklanan sıskalığımdan çok daha ağır hastalıklardır." Bir yanda tüm insanların peÅŸinden koÅŸtuÄŸu nimetler, öte yanda herkesin sakındığı olumsuzluklar; bunların hepsini insanın en büyük hastalıkları olarak niteleyen bu sözler M.Ö. 2 ve 3'üncü yüzyıllarda yaÅŸayan sıra dışı filozof Diyojen'e ait. Belki de insanlık tarihinin gördüÄŸü en uyumsuz, en nüktedan, en sivri dilli, en kural tanımaz, en aksi, en çılgın düÅŸünürlerden biri olan Diyojen'e… Aslında hemen hepimiz onu, tarihin en büyük imparatorlarından biri olan Büyük Ä°skender'le karşılaÅŸması esnasında gösterdiÄŸi umarsız tavrı ve insanlığa miras bıraktığı veciz deyiÅŸiyle tanıyoruz. Kendine mesken tuttuÄŸu, o dönemlerde tabut iÅŸlevi de gören fıçısında gökyüzünde parıldayan güneÅŸin tadını çıkarırken yanına gelip herhangi bir dileÄŸi olup olmadığını soran Büyük Ä°skender'e verdiÄŸi ÅŸu cevabıyla: "Gölge etme, baÅŸka ihsan istemem."
Diyojen'in hayatı, cüretkâr ve pervasız görünen söz konusu tavrının sadece Büyük Ä°skender'le sınırlı kalmadığını gösteren örneklerle dolu. Mevki, statü, ÅŸan, ÅŸöhret, zenginlik gözetmeden karşılaÅŸtığı her insana hatta bizzat hayata karşı benzer yaklaşımları adet edinmiÅŸ bir isim bahsettiÄŸimiz. ÖrneÄŸin Atina'nın sadece tek kiÅŸinin geçebileceÄŸi dar sokaklarından birinde karşılaÅŸtığı bir soylunun üstenci bir edayla; "Ben sefillere yol vermem" demesi üzerine; "Ama ben veririm" diyerek kenara çekilen bir ironi ve hiciv ustası. Uzatmadan söyleyelim ki düÅŸünürümüzün sıklıkla baÅŸvurduÄŸu bu davranış tarzı duygusal tepkilere dayanmıyor. Toplumsal düzene karşı durmayı seçen bir adamın bilinçli ve iradi bir tercihi burada söz konusu olan… Bu tavrın dayandığı felsefi bir zemin var zira Diyojen, Sokrates'in en sıkı takipçilerinden olan Antisthenes tarafından kurulan "kinik ekolü"ne baÄŸlı bir filozof ve Antisthenes'in en sadık öÄŸrencisi. Kinik felsefesinin ÅŸartlarını yaÅŸamına öylesine abartılı yansıtmış ki hocasını dahi gölgede bırakmış deyim yerindeyse. Bugün Kinikler üzerine bir araÅŸtırma yaptığımızda karşımıza çıkan ilk ismin Diyojen olmasının sebebi de bu esasen. Bu kısa girizgâhtan sonra kinizmin nedemek olduÄŸuna ve Diyojen'in yaÅŸamının ayrıntılarına geçelim isterseniz.
"Çıldırmış bir Sokrates"
Sokrates'in yaÅŸamı boyunca sürdürdüÄŸü kuram-eylem birliÄŸinden ve en çok da kanaatkârlık öÄŸretisinden etkilenerek oluÅŸturulmuÅŸ bir ekol olan kinizm, Yunanca köpek/köpeksi gibi manalara gelen "kunikos" sözcüÄŸünden türetilmiÅŸ bir kelime. Bir felsefi okul için oldukça aÅŸağılayıcı sayılabilecek bu isim, kiniklerin muhalifleri tarafından verilmiÅŸ kendilerine. Kinikler; temsilcilerinin kabalığı, ağızlarının bozukluÄŸu, görünüÅŸlerinin pespayeliÄŸi, örf, adet, gelenek, dinden kaynaklanan bütün kurumsallığa ve içinde yaÅŸadıkları dönemin hâkim ideolojisine karşı uzlaÅŸmaz bir tavır takınmaları sebebiyle böyle bir isimle anılmışlar. Muhaliflerinin kendileriyle alay etmek maksadıyla taktıkları bu isimden gocunmak yerine giderek bu ismi benimsemiÅŸ hatta yüceltmiÅŸler. Öyle ki Diyojen'in "Sana niçin köpek diyorlar" diye soran bir adama verdiÄŸi ÅŸu cevap, kinik sıfatını nasıl içselleÅŸtirdiÄŸini göstermesi bakımından oldukça manidar: "Çünkü ben hakikati yalancı insanların yüzüne vururum ve kendileri hakkında gerçeÄŸi söylerim. Ä°yi insanlara kuyruk sallar, kötülerinse yüzüne hırlarım."
Sokrates ve hocası Antisthenes'ten öykünerek geliÅŸtirdiÄŸi felsefesini, selefl erine rahmet okutacak bir aşırılıkla yaÅŸamına tatbik eden Diyojen, doÄŸaya ait olmayan ve sonradan kazanılmış her ÅŸeyin, edinilmiÅŸ bütün ihtiyaçların ve hazzın her türlüsünün insan için ağır bir yük hatta saçmalık olduÄŸuna inanıyordu. Bu saçmalıklara matematik, sanat, müzik gibi insanlar tarafından sonradan icat edilen bütün disiplinler de dâhildi. Diyojen, içinde yaÅŸadığı toplumun aşırı inceliklerine avama özgü bir dobralık ve oldukça zeki bir mizahla karşı geliyordu. KiÅŸinin yaÅŸam koÅŸullarının duygu ve düÅŸünceleri üzerinde çok etkili olduÄŸu düÅŸünen Diyojen'e göre insanın duygu ve düÅŸüncelerinin saÄŸlıklı bir zemine oturmasının yolu evvela yaÅŸam koÅŸullarını deÄŸiÅŸtirmesinden geçiyordu. Bunun için de insanın kendisine medeniyet diye "yutturulan" her ÅŸeyden bir an evvel kurtulması gerekiyordu. Buradan da anlaşılacağı üzere Diyojen'in öÄŸretisinde aslında sosyal olmayan bir muhteva hâkimdi. Diyojen, bilerek yahut bilmeyerek insanın bir yönüyle sosyal varlık oluÅŸunu ıskalamış görünüyordu; insanların yaÅŸadığı toplumda mutlu olmasından ziyade kiÅŸisel kurtuluÅŸlarının nasıl gerçekleÅŸeceÄŸi üzerine odaklanıyordu sadece. Bir tür sosyal anomi hâlinde sabitliyordu düÅŸüncesini. DiÄŸer her ÅŸey bir yana söylediklerinin ve eylediklerinin kabul edilebilir bir zemine oturmadığı en kritik noktalardan biri burasıydı. Platon'un, onu "Kendisinden baÅŸka hiç kimseyi duymayan bir borazan ve Sokrates'in delirmiÅŸ hâli" olarak tanımlamasının kökenleri de buraya dayanıyordu muhtemelen.
Hayatın nihai amacının mutluluk olduÄŸunu, bu amaca ulaÅŸmanın yolunun da ancak bağımsız ve erdemli bir hayattan geçtiÄŸini düÅŸünen Diyojen için gerçek anlamda bir mutluluÄŸa ulaÅŸmanın yolu sözde basit, eylemde ise oldukça zorlu bir süreçten geçiyordu: "Ä°htiyaçsızlaÅŸmak!" Diyojen'in ihtiyaçsızlaÅŸmaya yaptığı vurgudan esas amacı insanın en kısıtlı yaÅŸam koÅŸullarında bile mutlu ve özgür olabileceÄŸini göstermekti. Diyojen'in bu zorlu süreci gerçekleÅŸtirmek adına yaÅŸamına uyguladığı dört ilke ise ÅŸu ÅŸekildeydi: Kendi kendine yetmek (otarÅŸi), sadeliÄŸe dayalı bir yaÅŸam tarzı, sözünü sakınmadan söylemek ve kendini hem ruhsal hem de bedeni anlamda disipline etmek.
Kalpazanlıktan filozofluğa
Ömrünce kendine has bir ahlak anlayışının savunusunu yapmış olan Diyojen'in sadece teoride kalmadığına, hayatını bu dört ilkeye göre sürdürdüÄŸüne dair pek çok anekdot mevcut. ÖrneÄŸin, çeÅŸmeden eliyle su içen bir çocuÄŸu gördükten sonra "Artık buna ihtiyacım yok" diyerek su tasını parçalamasıyla sadeliÄŸini, gündüz vakti elinde bir kandille pazar yerinde insanların yüzüne baka baka adam aradığını, fakat ne yazık ki bulamadığını haykırabilmesiyle sözünü nasıl sakınmadan söyleyebildiÄŸini, bir fıçı içinde tek başına yaÅŸayarak kendine nasıl yetebildiÄŸini ve yazın kızgın kumlarda çıplak ayakla koÅŸarak kışın ise kar yaÄŸarken soÄŸuk mermerlere sarılarak hem bedenini hem de ruhunu nasıl disipline ettiÄŸini öÄŸreniyoruz devrin referans kaynaklarından.
M.Ö. 410 yılında Sinop'ta dünyaya gelen ve tarihte Sinoplu Diyojen namıyla ün salan bu ilginç adamın kaderi doÄŸduÄŸu ÅŸehirde devlet bankasından sorumlu bir banker olan babasının yaptığı usulsüzlükle bambaÅŸka bir noktaya sürüklenmiÅŸti. Perslere ödenecek devlet vergisini sahte para basmak suretiyle zimmetine geçiren babası Hakesios'un yaptığı usulsüzlük ortaya çıkınca oÄŸlu ile birlikte Atina'ya sürgün edilmiÅŸlerdi. Tabii, ellerinde, avuçlarında hiçbir ÅŸey bırakılmamak suretiyle… Atina sokaklarında periÅŸan hâlde yaÅŸarken Sokrates'in sıkı takipçilerinden olan Antisthenes'in doÄŸaya uygun yaÅŸama çaÄŸrısını iÅŸiterek soluÄŸu onun yanında alan Diyojen, güç bela kendini kabul ettirmiÅŸti hocasına. Sonrasında ise yukarıda ana hatlarıyla vermeye çalıştığımız hayat hikâyesi çıkmıştı ortaya.
Diyojen'i en başından itibaren böylesine bedbaht bir hayatın içine iten, bir ÅŸekilde içine düÅŸtüÄŸü yüz kızartıcı tecrübe miydi yoksa tamamen özgür iradesiyle yaptığı bir seçim miydi, bilemiyoruz. Emin olduÄŸumuz tek ÅŸey, içine düÅŸtüÄŸü berbat yaÅŸam koÅŸullarına felsefe sayesinde katlanabildiÄŸiydi zira felsefe ile talihin cilvelerine karşı hazırlıklı olmayı öÄŸrendiÄŸini bizzat kendisi söylüyordu. Ölümünün üzerinden yaklaşık 2 bin 500 yıl geçmesine raÄŸmen Diyojen'in gerek ismiyle gerekse özgün tavırlarının verdiÄŸi ilhamla manen hâlâ yaÅŸadığını söylersek sanırım abartmış olmayız. Kimi zaman adının verildiÄŸi bir mizah dergisinde, kimi zaman Ekmek Teknesi dizisindeki Kirli karakterinin imrenilesi rahatlığında, kimi zaman Erdener Abi karikatür tiplemesinin kayıtsızlığında tanık olabiliyoruz onun yansımalarına. Hepsinden öte modern hayatın kurallarından, dayatmalarından bunaldığımız anlarda bazen hepimizin içinde taşıdığı bir Diyojen dışarı taÅŸabiliyor?
Henüz yorum yapılmamış.