Yeni Akit yazarı: Ebeveynler siyasetle yatıp kalkarken, çocukları eşcinsel müzik gruplarına aşk besliyorlar
Follow @dusuncemektebi2
Değerli okurlarım, sizlere çok tehlikeli, çok sinsi ama doğrudan önlem almanızın da mümkün olmadığı bir problemden söz etmek istiyorum. ALİ OSMAN AYDIN / YENİ AKİT
Bu problemden ilk kez ortaokul müdürü bir arkadaşım söz ettiÄŸinde haberdar oldum. Dini eÄŸitim de veren bir okulun müdürüydü arkadaşım. “Bu okuldaki kızların büyük kısmı onlara aşık” demiÅŸti…
Şaşırmıştım.
KastettiÄŸi BTS adıyla anılan Güney Kore’li müzik grubuydu ve sözünü ettiÄŸi kızlar 13 yaÅŸlarındaydı…
İnanılır gibi değildi.
Yedi üyesi vardı grubun ve Kpop diye tanımladıkları sıradan bir müzik yapıyorlardı.
Tüm dünyada büyük bir fanatik dinleyiciye sahiplerdi. Ä°nternette grubun isminin basılı olduÄŸu tiÅŸörtler, aksesuarlar yüksek rakamlardan alıcı bulabiliyordu.
Müzikleri her yerde çalınıyor, danslarıyla süsledikleri klipleri herkes tarafından konuÅŸuluyordu.
Fakat grubu bu kadar tehlikeli yapan, bütün bu özellikleriyle birlikte “cinsiyetsiz toplum” projesinin bir parçası olmasıydı.
Bu yüzden giyindikleri kıyafetlerden verdikleri demeçlere, ÅŸarkı sözlerindeki imalardan sosyal medya paylaşımlarına ve renk renk saçlarına kadar özel olarak tasarlanmış bir ürün gibiydiler.
Åžu meÅŸhur deyiÅŸi bilirsiniz: Söyleyecek ciddi bir ÅŸeyin varsa onu gülerek söyle…
Topluma vermek istediÄŸiniz önemli bir mesajınız varsa onu eÄŸlence yoluyla verin. Mesajınız normalde ne kadar rahatsız edici olursa olsun, kabul görmesi ve benimsenmesi bu yolla inanılmaz kolaylaşır.
****
BTS’yi bir otomobil gibi tasarlayıp piyasaya sürenler de böyle yapmışlar. EÅŸcinselliÄŸi meÅŸru bir hale getirmek için müziÄŸin, sosyal medyanın ve modanın gücünü kullanmışlar.
EÅŸcinselliÄŸi ve eÅŸcinselliÄŸin feminen tarzını, gökkuÅŸağı renkleri gibi sembollerini, 18 yaÅŸ altı çocuklar arasında sevilen, onaylanan popüler deÄŸerler haline getirmeyi BTS ile baÅŸarmış görünüyorlar. BTS’ nin dinlendiÄŸi her yerde eÅŸcinselliÄŸe duyulan sempati artış gösteriyor. Böylelikle daha çocuk yaÅŸta eÅŸcinsel kimliÄŸin temelleri atılıyor belleklere. Hayranlık üzerinden eÅŸcinselliÄŸe kapı aralanıyor.
Grubun arkasındaki canavar ÅŸirket, gençler arasında seçmeler yaparak ve yetenekli olanları yetiÅŸtirerek grubun devamlılığını saÄŸlamayı amaçlıyor. Hedef daha fazla kültüre daha uzun süre nüfuz ederek eÅŸcinsel deÄŸerleri savunan hayran orduları yetiÅŸtirmek…
Tamamı eÅŸcinsellerden oluÅŸan bu grubun yaptığı propaganda nedeniyle Güney Kore’de kadın gibi makyaj yapan erkek çocukların sayısında büyük artış gözlenmiÅŸ. Benzer bir etkinin, grubun ulaÅŸtığı diÄŸer ülkelerde de görülmesi, grupla pazarlanan giyim kuÅŸamın yaygınlaÅŸması an meselesi. Yani kadın gibi giyinen ve kadın gibi makyaj yapan genç erkeklerden bahsediyoruz… Güney Kore’den binlerce kilometre uzakta yaÅŸayan bizim kızlarımızdan bir kısmı ise bu grubun üyeleriyle platonik aÅŸk yaşıyorlar. AÅŸk diyorum çünkü baÄŸlılıkları hayranlığın sınırları rahatça aÅŸacak boyutta. Erkek hayranlar bile, grup üyelerinin eÅŸcinsel kimliklerini yadırgamadıkları gibi onlara karşı büyük bir sempati besliyorlar.
****
Popüler kültür endüstrisinin bu yeni ve görünmez silahı alnımıza dayanmış durumda. Fakat ebeveynler olarak siyasetle yatıp kalktığımız, kısır tartışmalar içinde boÄŸulduÄŸumuz, popüler kültürün etkisini hafif aldığımız ve gençlerin dünyasından bihaber olduÄŸumuz için durumun vahametini kavramaktan çok uzağız. Devlet olarak bir kültür politikamız da yok maalesef. Yani gençlik çayıra salınmış durumda… Burada “kültür” bahsini her açtığımızda bazıları entel dantel, gereksiz meseleler hakkında konuÅŸtuÄŸumuzu sanarak yüzünü ekÅŸitiyor. Halbuki kültür meselesi BTS konusunda olduÄŸu gibi çok yakın, çok acımasız bir tehditlerle ilgili ve buna karşı hiçbir savunma aracımız yok! Kuru hamaseti bırakıp, kültürel anlamda doÄŸru alternatifler üretmekten baÅŸka…
SÄ°YASETTEN “BERAAT” BELGESÄ°
GeçtiÄŸimiz günlerin benim açımdan manidar gündemlerinden biri, eski Savunma ve Milli EÄŸitim Bakanı Ä°smet Yılmaz’ın yaptığı açıklamaydı.
Yılmaz, Sivas belediye baÅŸkanı adayı Hilmi Bilgin için oy isterken “Ä°nanıyorum ki vereceÄŸiniz destek yarın mahÅŸerde beraat belgelerinizden biri olacaktır” dedi. Gerçekten tam olarak böyle söyledi.
Yılmaz bu sözleriyle, adaylarına verilecek oyun mahÅŸer gününde kurtuluÅŸa vesile olacağını söylemiÅŸ oldu açıkça.
Din, siyasetin katalizörü olmuÅŸ oldu böylece…
Tıpkı insanların günahlarının affı ve cennete yer alabilmek amacıyla para ödeyerek aldıkları endülüjans belgesinin, Papalık için ciddi bir gelir kapısı olması gibi…
Siyasetin dini terminoloji kullanılarak yapılması geçmiÅŸte büyük ve önü alınmaz sorunlar yaÅŸattı Müslüman toplumlara. Bu dil önce toplumları din üzerinden kutuplaÅŸtırdı ki bu da korkunç felaketler yaÅŸanmasına neden oldu. Müslümanların paramparça tarihi bu tasnifin ne kadar pahalı ve ne kadar gaddarca neticeler doÄŸurduÄŸunu anlamamız için akıl almaz örneklerle dolu.
****
ÖrneÄŸin, geçmiÅŸte din, Emevi ailesi tarafından, büyük bir ustalıkla saltanatçı iktidarın iÅŸlevsel bir aracı haline getirildi. Bir makama kayyum atar gibi, hakikate el koyduklarını düÅŸünen iktidar seçkinleri, siyasi anlayışlarına sempati duymayan büyük imamlara karşı bile devlet gücü kullanmışlardı. Onları iÅŸkenceden geçirmiÅŸlerdi. Suçları açıktı, cari anlayışı kabul etmemek… Siyasetin, tabiri caizse dine el koyması, tek sahih din yorumunu kendi yorumu kabul etmesi asırlar boyunca baÅŸvurulan bir metot oldu. Bugün hala Müslüman dünyası bu hastalığın pençesinde kıvranıyor. “Tek hakikat benim” yaklaşımı toplumları paramparça ediyor. Belki biraz abartılı olacak ama, ÅŸimdilerde siyasetin dinleÅŸmesi gibi ilginç bir tehlike ile karşı karşıyayız.Kendi adayına oy vermeyenleri vekil beyin kurtuluÅŸ beratına layık görmemesi siyasetin kendini deyim yerindeyse dinin yerine koyduÄŸu, hatta Allah adına konuÅŸtuÄŸunun bir göstergesi deÄŸil mi?
Üstelik FETÖ gibi uzun soluklu bir dini çarpıtma tecrübesi yaÅŸamışken… Bu tecrübe nedeniyle din dilinin hoyratça kullanılmasının ne kadar tehlikeli yerlere varacağına bizzat ÅŸahit olmuÅŸken, bu sözlerin sarf edilmesi olanlardan ders alınmadığını göstermiyor sadece….
Ayrıca, dinin özel mesajının da anlaşılmadığını gösteriyor. Dinin temel hedeflerinden biri ayrıştırmak deÄŸil, sosyal bütünlüÄŸü ve bu bütünlüÄŸü tesis eden ortak noktaları pekiÅŸtirmek…
Siyasetin ya da belli bir siyasi anlayışın kendini din ile, vatan ile özdeÅŸ veya eÅŸit görmesi, siyaset kurumuna kutsiyet yükleyerek, onu itiraz edilemez bir noktaya taşır kaçınılmaz olarak. (Bu anlamda Osmanlı devletinde müesses nizama muhalefet edenlere yapılan ve bir nevi aforoz anlamına gelen “zındık” yakıştırmasının tarihine bakılabilir.)
Oysa siyaset gayet açık ve net ÅŸekilde dünyevi bir kurumdur.
Aldığı bütün kararlar günlük hayatla ilgili olacağı için tartışılır, hizmetleri de pekala eleÅŸtirilebilir. Desteklenebilir ya da desteklenmeyebilir. Sad Ä°bn Ubade’nin Hz. Ebubekir’e biat etmediÄŸi unutulmamalıdır. Ayrıca, dünyevi bir kurumun vaatlerinin de, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması; yoksulluÄŸun kalıcı bir ÅŸekilde ortadan kaldırılması, açlık sınırında yaÅŸayan milyonlarca insanın hayat ÅŸartlarının iyileÅŸtirilmesi, kültürel bariyerler oluÅŸturulması gibi dünyevi ÅŸeyler olması beklenir. “Beraat belgesi” gibi, uhrevi ÅŸeyler deÄŸil…
Henüz yorum yapılmamış.