Sosyal Medya

Kürsü

Taha Akyol: Siyasi gücü artırmak ve meşrulaştırmak için dinin kullanılması…

Taha Akyol- Karar



Falanca siyasi partiye oy vermenin “mahÅŸerde berat belgesi olacağını” söylemek, bütün Ä°slam tarihinde yaÅŸanan bir problemin dışavurumudur: Siyasi gücü artırmak ve meÅŸrulaÅŸtırmak için dinin kullanılması…
 
Zihnimizi güncel kavgalarla kısıtlamayıp daha kapsamlı düÅŸünmeliyiz bu fevkalade ciddi problemi: Din-siyaset iliÅŸkilerinde ve din-hukuk iliÅŸkilerinde yaÅŸanan karışıklık...
 
Bu, Ä°slamiyet’in tabiatından gelen bir problem deÄŸildir. Avrupa’da da 18. Yüzyıla kadar mutlak kralların “Tanrı tarafından atandığı”na inanılıyor, kralların meÅŸruiyeti bu varsayıma dayanıyor, kanlı din savaÅŸları yaÅŸanıyordu.
 
Hadisler bile uyduruldu
 
Ä°slam tarihinde din-siyaset iliÅŸkilerindeki ağır sorunları anlamak için deÄŸerli hadis âlimi Mehmed Said HatiboÄŸlu hocamızın “Siyasi Ä°çtimai Hâdiselerle Hadis Münasebeti” adlı eserini mutlaka okumak lazım. (Otto Yayınları)
 
Hz. Ali’ye karşı Muaviye’nin iktidar mücadelesinden baÅŸlayarak nasıl siyasi hadisler uydurulduÄŸunu örnekle anlatır. Peygamber Efendimizin Muaviye’yi, hatta Yezid’i öven sözler söylediÄŸine dair Emeviler zamanında hadisler uydurulmuÅŸtu.
 
Abbasiler zamanında da onları öven uydurma hadisler.
 
Mezhep taassubuyla, Ä°mam-ı Azam’ı lanetleyen uydurma hadisler ortaya atılmıştı.
 
Güç ve taraftar kazanmak için…
 
Sünni-Åžii kutuplaÅŸmasının temelinde hilafet yani iktidar kavgası vardı.
 
Bugünkü Müslüman toplumlara bu tarihin aktardığı en önemli sorun, dini referanslarla karışmış siyasi kültürdür. Onun için hâlâ siyasi güç mücadeleleri dini referanslarla veya karşıt radikal tavırlarla yürütülüyor!
 
Allah’ın yer yüzündeki gölgesi!
 
Muhterem HatiboÄŸlu hocamız, bu din-siyaset karmaÅŸasının eski âlimler tarafından eleÅŸtirilmediÄŸine dikkat çekiyor. Din referanslı hilafet ve saltanat kavgalarını tahlil etmek, hatalarını tespit etmek ve dersler çıkarmak yerine “içtihat farkıdır” deyip geçtiler.
 
Hocamızın deyiÅŸiyle “onların muhakemesini Allah’a bırakarak bütün olmuÅŸ bitmiÅŸ ÅŸeyleri külleyivermek cihetine gidilmekle her ÅŸey hallolunmuÅŸ sanıldı.” (Aynı eser, s. 148)
 
Otoritenin böyle kutsanması hükümdara “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi” denilmesine kadar tırmandı. Kendini böyle gören hükümdarların egosunu ve boyun eÄŸmeyen âlimlere yaptıkları zulümleri düÅŸünün.
 
Cevdet PaÅŸa dönemin hukukçularını kast ederek “ağız açmaya korkarlardı” diye yazar.
 
Bu siyaset-din karışıklığı yüzünden “kanun” fikri ve “kamu hukuku” geliÅŸmedi. Osmanlı’nın yükselme dönemi Ä°slam tarihinde hukuk bakımından da en ileri dönemdir ama nasıl bozulduÄŸunu daha 17. Yüzyılda Koçi Bey risalesinde okuyabilirsiniz.
 
GannuÅŸi’nin sözleri
 
Avrupa’da ise tarihi ve sosyolojik sebeplerle 17. Yüzyıldan itibaren geliÅŸen bilimsel düÅŸüncenin bir boyu da “siyaset bilimi”nin ve “hukuk” düÅŸüncenin geliÅŸmesiyle otoritenin sorgulanması olacaktı.
 
Montesquieu, 1748’de “Kanunların Ruhu”nu yayınlayacak, “kuvvet ayrılığı”nı savunacaktı.
 
Ä°slam dünyasında da 19. Yüzda siyaset-din karışıklığının sakıncalarını görenler oldu, bizde Tanzimatçılarla Ä°kinci MeÅŸrutiyet Ä°slamcıları böyledir. Türkiye’nin hukuki ve kurumsal modernleÅŸme geleneÄŸi vardır; diÄŸer Ä°slam toplumlarında bu çok daha cılızdır.
 
Toplumsal düzeyde ise asırların yarattığı bu karışıklık hâlâ hayli etkilidir. Hâlâ siyasi propagandada dini motifler çok yoÄŸun olarak kullanılıyor, somut sorunlar ve rasyonel çözümler bu ölçüde konuÅŸulmuyor.
 
Tunus’taki Ä°slami hareketin âlim ve bilge lideri RaÅŸit El GannuÅŸi bu ağır sorunu görüyor ve bakın ne diyor:
 
“Tunus artık bir demokrasidir. Dini faaliyetleri ve siyasi faaliyetleri birbirinden ayırmak istiyoruz. Bu siyasetçiler için iyi olacak çünkü artık çıkarları için dini manipüle etmekle suçlanmayacaklar. Din için de iyi olacak çünkü artık siyasetin rehinesi olmayacak.” (AFP, 29 Mayıs 2016)
 
Samimi dindar bir insan özel ve siyasi hayatında dinin manevi ve ahlaki kavramlarını normal olarak elbette kullanır ama bunun siyasi propaganda için kullanılması dine de hukuka da büyük zarar vermektedir.
 
Dindarlar, siyasi sorunların dine yüklenmesine sebep olmaktan özellikle sakınmalıdır, deÄŸil mi?
 
Din için de siyaset için de salim yol özgürlükçü demokratik laik hukuk devletidir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.