Sosyal Medya

Kürsü

Mehmet Ocaktan : Esad'ın kankası Maduro da Trump da bize uymaz...

Mehmet Ocaktan - Karar



Dünyanın neresinde olursa olsun darbe kötüdür ve bir insanlık suçudur. Dolayısıyla seçilmiÅŸlere karşı yapılan bütün darbelere ve darbe giriÅŸimlerine karşı olmak ve hatta lanetlemek özgür bir bireyin en insani görevidir. Darbeler konusunda herkesin bildiÄŸi bir gerçeÄŸi tekrarlayarak yazıya baÅŸlamanın çok da matah bir ÅŸey olmadığının farkındayım. Bunu bile bile böyle yapıyorum ki, kafaları belli ÅŸablonlara ayarlı bazı kesimlerin “Bak Maduro’dan nefret ediyorlar, ama ona karşı darbe çaÄŸrısı yapan Amerikan emperyalizminin yanında saf tutuyorlar” gibi cehalet katsayısı yüksek Maduro üzüntülerine bir nebze teselli olur diye...
 
Venezüela’da sistemin iÅŸleyip iÅŸlemediÄŸi, ya da nasıl iÅŸlediÄŸi Amerika’yı ilgilendirmez, hele de demokratik deÄŸerlerin altını oymaya çalışan Trump gibi bir ihtiyarı hiç ilgilendirmez. Daha da önemlisi, yöneticileri halkın oyu ile belirlenen ülkeler söz konusu olduÄŸunda sandığın iradesine saygı esastır.
 
Ancak hemen belirtmek gerekiyor ki Venezüela’da olup bitenlerin bizim bildiÄŸimiz demokratik sistemlerle pek alakası yok. Bir kere bu cilalı sosyalist Maduro, halis muhlis bir diktatör ve aynı zamanda darbeci birisi, Esad’ın kankası yani... Esad da, Maduro da seçilmiÅŸ baÅŸkanlar ama zalimler. Esad halkını katletti, milyonlarca Suriyeli baÅŸka ülkelerde muhacir olarak yaşıyor. Maduro halkını aç bıraktı, zulmetti ve 4 milyon insan ülkesini terketmek zorunda kaldı.
 
Türk medyasının Maduro heveslisi müstesna(!) kalemlerinin “Hepimiz Maduroyuz” demek için kuyruÄŸa girmeye hazırlandığı ÅŸu günlerde, Maduro denen sosyalist ÅŸaklabanın 2017 yılında kendi atadığı Anayasa Mahkemesi eliyle bir yargı darbesi yaparak Meclis’in yasa yapma haklarını kendinde topladığını, yani  Maduro’nun Meclis’i devre dışı bıraktığını hatırlatmakta yarar var.
 
Bilelim ki yolsuzluÄŸun ve çürümüÅŸlüÄŸün iktidarı olan Maduro, bizzat kendisi bir darbeci. Dolayısıyla Maduro’yu demokrat zannedip alelacele, “Venezuella’da bütün demokratik dünyanın gözetiminde ve desteÄŸinde çağımızın en iki yüzlü, en hırsız darbe giriÅŸimi yaÅŸanıyor” diye palavra demokratlık yapmaya heveslenen kalemlerin biraz sakin olmasında fayda var.
 
Esas itibariyle, göstermelik seçimlerle oluÅŸan parlamentonun bile devre dışı bırakıldığı, demokratik kurumların tümden baskı altına alındığı bir ülkeden söz ediyoruz. Dolayısıyla “Trump mı haklı, Maduro mu?” gibi bir noktada deÄŸiliz. Demokratik kriterler açısından Trump ne kadar ahlaksızsa, Maduro da o kadar ahlaksız... EÄŸer meselemiz gerçekten demokrasiyse, her ikisinin de üzerine çizgi çekmekte bir beis yoktur.
 
Maduro’nun bekası için için gözü yaÅŸlı yazılar kaleme alan ve “Nerde kaldı demokrasi, nerde kaldı insanlık” diyerek yerli ve milli savunma hattı oluÅŸturmalarına hiç gerek yok. BoÅŸuna kendinizi yormayın, ne Maduro’dan, ne de Trump’tan demokrasi çıkmaz.
 
DoÄŸrusu Türkiye’de neden bu kadar Maduro sevdalısının olduÄŸunu anlamakta biraz güçlük çekiyorum. Açıkçası bir diktatör için bu kadarı biraz fazla... Ama meselenin biraz arka planına baktığımızda, medyadaki bazı kalemlerin Maduro üzerinden Müslüman dünyanın yaÅŸadığı despotizm sefaletine bahane üretme çabasının olduÄŸunu görüyoruz. Bu kalemlere göre Batı dünyası, kendi adamlarını Ä°slam ülkelerinin başına diktatör olarak musallat etmiÅŸ...
 
GördüÄŸünüz gibi çözüm son derece basit; aslında Ä°slam ülkeleri çok demokrat, özgürlüklere ve insan haklarına riayet eden, hukukun üstünlüÄŸüne inan ülkelermiÅŸ ama Batılılar buna izin vermiyormuÅŸ... Evet bütün suçu baÅŸkalarının üzerine at ve rahat et... YaÅŸasın despotik Müslüman dünya!, öyle mi?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.