Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

İhsan Süreyya Sırma: Müslümanlar sultana hatalarını hatırlatmayı Muaviye ile birlikte unuttular

Diriliş Postası’ndan Hüseyin Yahya Şekerci, İslam Tarihçisi Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma ile Müslümanların tarihi üzerine yaptığı söyleşiyi önemine binaen tekrar Düşünce Mektebi okurlarının dikkatine sunuyoruz.



Öncelikle son olarak telif ettiÄŸiniz esere iliÅŸkin bir soruyla baÅŸlamak istiyorum. “Ä°slam Tari i” ibaresi sizin neredeyse ilgili her konferansınızda tashih etme ihtiyacı duyduÄŸunuz bir ÅŸeydi. Daima doÄŸrusunun “Müslümanların Tarihi” olduÄŸunu ifade ediyordunuz. Nitekim bu meseleyi geniÅŸçe anlattığınız bir eser kaleme aldınız. Bu meseleyi biraz açar mısınız?

Ä°slam Tarihi demek bir dinin tarihi, Ä°slam dininin tarihi demek oluyor; Hıristiyanlık Tarihi gibi. Bu bana manasız gelir çünkü bir dinin tarihi olmaz; o din kim tarafından yaÅŸanıyorsa onların tarihi olur. Yoksa dinin kendisi tarih deÄŸil bir vakıadır. Allah (CC) tarafından gönderilen bir vahiydir. Onun içindir ki ben Müslümanların Tarihi tabirini kullandım. Ve ilk Müslüman Adem Aleyhisselam olduÄŸu için oradan baÅŸladım. Adem Aleyhisselam, diÄŸer Peygamberler ve neticede günümüze kadar getirdim.

Genel itibariyle tarih okumaları yapıldığında, ÅŸüphesiz çok kıymetli çalışmalar var ancak, özellikle hükümdarların tarihi, siyasetin tarihi, yönetenlerin tarihi merkeze alınarak ÅŸekillenmiÅŸ bir anlayışla karşılaşıyoruz. Bu dünyadaki neredeyse tüm tarihi çalışmalar için böyle. Buna mukabil sosyal ve kültürel tarihe biraz daha ışık tutmak adına, Müslümanların Tarihi biraz da iÅŸin o kısmını ilgilendirdiÄŸi için soruyorum, bu anlamda daha derin çalışmalar nasıl yapılabilir? Siz nasıl yaptınız?

Bu konuda son 2-3 asır hariç Müslümanlar çok zengindirler. Mesela altmışa yakın tarih çeÅŸidi vardır; müfessirlerin, tefsirin tarihi, muhaddislerin, hadisin tarihi, hastanelerin tarihi, camilerin tarihi… Bu ÅŸekilde altmışa yakın tarih çeÅŸidi. Bizim meÅŸhur tarihçi Es-Sehavi bunları kitabında anlatır.

Benim üzerinde durduÄŸum, kendilerine Müslüman diyen bizim gibi insanların serüvenini anlatmak. Ve ÅŸu kanaatteyim: Müslümanlar bugün de kendi tarihlerini bilmedikleri için, birçok problemle karşı karşıyadırlar. Bugün batılıların uydurduÄŸu ‘OrtadoÄŸu coÄŸrafyasında’ -ben ona Ä°slam coÄŸrafyası diyorum- hiç de Ä°slam’la baÄŸdaÅŸmayacak olaylar cereyan ediyor; Mısır’da, Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Arabistan’da ve Türkiye’de tabi. Bunun acizane bir tek sebebi olduÄŸunu düÅŸünüyorum. BaÅŸka meslektaÅŸlarımız belki baÅŸka sebepler bulabilir. Ben diyorum ki: Kendilerine Müslüman diyenler, Ä°slam’ı bilmiyorlar, kendi tarihlerini bilmiyorlar ve bu ikisini biliyorlarsa o zaman, korkunç bir ÅŸey aklıma geliyor. Bunlar dinlerine inanmıyorlar. Çünkü Allah (CC)’ın (CC) peygamberine gönderdiÄŸine inanan Müslüman bu ÅŸekilde davranamaz. O halde iki ihtimal kalıyor; ya bunlar inanmıyorlar veya inanıyorlar ama neye inandıklarını bilmiyorlar.

Bu ÅŸedid gruplardan bahsediyorsunuz?

Bunlar ve daha öncekilerden. Daha önce de problemler vardı. Hz. Ali’yi öldüren bir Müslümandı. Onların o Ä°slam’ı bilmeme cehaletlerinden dolayı bu oldu. Bugünkü olaylar da bundan kaynaklanıyor. EÄŸer Müslümanlar kendi tarihlerini bilmezlerse birileri bize bir tarih anlatır, birileri bize bir din çeÅŸidi anlatır ve ona göre gideriz.

DüÅŸünebiliyor musunuz; birkaç asırdır bundan daha önce yazılan tarihler yok. Bundan bin iki yüz sene evvel yaÅŸamış Taberi. Bin iki yüz yıl önce on ciltlik tarih yazıyor; genel tarih. Ä°ki yüz senedir Ä°slam aleminde böyle bir tarih yazılmadı; bu kadar imkana raÄŸmen. Ä°bn Asakir elli cilt eser yazıyor. Bunu nasıl yazıyor; aÅŸkla ve inançla.

19. yüzyıldan itibaren Müslümanlarda batıdan gelme bir hastalık var: ilmi ilim için yapıyorlar. Ä°lim için ilim diye bir ÅŸey bizim dinimizde yoktur. Bizim mefkuremizde yoktur. Ne için yapılır ilim? Ä°nsanlara faydasının dokunması için yapılır. Åžimdi günümüzde insanlar üniversitelerde doktor olmak için, profesör olmak için yapıyorlar bu ilmi ve o yapılan ilim kütüphane raflarında kalıyor tezler halinde. Hiç bir ÅŸeye de yaramıyor. Topluma bir çözüm getirmiyorlar. Oysa daha önceki tarihçilerimiz, toplum aydınlansın ve geçmiÅŸi bilsin diye yapıyorlardı. GeçmiÅŸi bilen geleceÄŸini yapmasını bilir.

Biz ÅŸimdi tarihten kopuk olduÄŸumuz için bir gelecek inÅŸası tahayyülünde de bulunamıyoruz.

Yapamazsınız! Bunu bir nehre benzetiyorum; Ä°slam ve Tarih adlı kitabımda. Diyelim ki Fırat nehri daÄŸlar arasında akıp gidiyor. Akıllı bir jeolog gelip bunun önüne bir baraj yaparsa, onun bir kısmını ovaya akıtır, bir kısmından cereyan elde eder, bir kısmını da çiftliklerde kullanır. EÄŸer onu kullanma ilmini bilmese Fırat kendine akar gider. Tarih de böyledir. EÄŸer insan tarihte ne olduÄŸunu bilirse gelecekte ne olacağını bilir.

Fransa’da doktora yaptığım zaman hocamın 40 öÄŸrencisi vardı; 35’i Müslüman. Dünyanın deÄŸiÅŸik yerlerinden gelmiÅŸler ve doktora yapıyoruz yanında. Sadece 5 Fransız vardı. Ben merak ettim niye? O hoca ve onun gibi oryantalistler, bakıyorsunuz Fransız olanları çok enteresan tezler veriyorlar. Mesela ‘Afganistan’ın falan bölgesindeki kabileler’ Niye bunu yapıyor? Çünkü orayı bilecek ve orayı nasıl sömüreceÄŸini öÄŸrenecek. Mesela ben Fransa üzerine çalışmak istedim hoca bulamadım. “Bizi bize mi anlatacaksın” dediler. Ama burada onlar gelip bizim üzerimize çalışıyorlar. Çünkü bizi sömürmek istiyorlar dolayısıyla siz batıda onlar üzerine bir çalışma yapmak isterseniz müsaade etmezler. Ne istiyorlar? “Siz kendi memleketinizi alın bize malzeme verin.”

Az önce ifade buyurduÄŸunuz bu batı tipi tarih kurgusunun neresine itiraz ediyorsunuz?

Benim itirazım ÅŸu: Batılılar pragmatisttirler. Tarih üzerine yaptıkları araÅŸtırmaları kendi memleketine yarayacak ÅŸekilde yapıyorlar. Ä°slam ülkelerinde öyle bir ÅŸey yok. Yani Türkiye’de bir tarih talebesi “ben doktora yapınca ben memleketime nasıl faydalı olurum” diye bir ÅŸey düÅŸünmüyor. DiÄŸer taraftan, diyelim ki Fransa’dayız. Fransız bir talebe “bu tez Fransa’ya ne getirir” diye yaparlar tezi. Yoksa lüzumsuz görürler.

Bir tarih bilinci oluÅŸturmak nasıl mümkündür sizce nasıl olur bu iÅŸ? GeleneÄŸe mi dönülmelidir? Akademi mi ıslah edilmelidir?

Hayır hayır. Bilmem ÅŸöyle bir tabir kullanabilir miyiz; tarihçilere hürriyet vermeliyiz. Yani bir tarih mezunu “ÅŸöyle bir tez alırsam hocalarım kabul eder mi” diye sormaması lazım. Bu olduÄŸu müddetçe tarih geliÅŸmez bu memlekette. Bakın ben size bir örnek vereyim: Allah (CC) rahmet eylesin Cengiz Orhonlu hoca vardı. Fransa’dan döndüÄŸüm esnalarda doçentlik için tez yazmam lazımdı. Ve ben Endülüs üzerine çalışmaya karar verdim. Türkiye’de hiç kimse çalışmamış. Makul bir insandı hoca. “Süreyya” dedi, “tamam çalışırsın ama bizim tarihçiler uzaÄŸa gitmek istemiyor. Bizimle baÄŸlantılı olacak.” Åžu anlayışı görüyor musunuz! “Ne yapayım” diye sorduÄŸumda dedi ki: “Ben HabeÅŸistan çalıştım, sen de Yemen’i çalış.” Böylece Yemen üzerinde çalışmaya baÅŸladım. Daha felaket bir ÅŸey; ben doçentlik tezimi hazırlayınca, Yemen isyanlarının dini anlayışları üzerine, tamamen arÅŸive dayalı olarak, baktım ki tezim reddedilmiÅŸ. Merak ettim. Erzurum’daydım o zaman, geldim. Hocalarımla görüÅŸeyim, kusurlarımı bileyim ona göre düzelteyim diye. Birine gittim sordum. Dedi ki: “Bize hocalarımız ne zaman derse ki sen tamam oldun, piÅŸtin, doçentliÄŸe müracaat edebilirsin, o zaman olur. Ama sen hiç kimseye sormadın, bize sormadan müracaat ettin.” Böyle bir anlayış olur mu ya hu! Dedim “ben sizin gibi düÅŸünmüyorum, siz Farsça hocasısınız, tarih jürisinde ne iÅŸiniz var? Bir defa bunu düÅŸünsenize” Böyle bir anlayışla bir yere varamayız.

Ve bundan ötesi. Sadece Türkiye’de deÄŸil bütün Müslüman ülkelerde bir virüs var. Bunu bilerek söylüyorum. Nedir o? Milliyetçilik. Tüm Ä°slam ülkelerinde tarihçiler milliyetçi bir kafayla, milliyetçi bir gözle olaylara bakıyorlar. Neticede birbirimizi yiyoruz.

Yani ilm-i tarih ideolojiye kurban ediliyor diyorsunuz.

Ä°lim ideoloji için yapılmış oluyor evet. Aynı ÅŸey yani. Bu ilim deÄŸil. Adem Aleyhisselam’dan bugüne kadar tarih benim tarihimdir. Bu tarih içinde falan sultan bir hata yaptıysa ben bunu söyleyebilmeliyim. Ben onu söylemezsem aynı hatayı bugünkü reis-i cumhur yapar. Diyelim ki sultan bir gazaya, cihada gidecek, yahut bir cami yaptıracak eÄŸer danışmıyor, kendi kafasına göre yapıyorsa o Harun ReÅŸid bile olsa hata yapar. Hataları en aza indirmesi için istiÅŸarelerde bulunması lazım. Nitekim Allah (CC)-u Teala bunu Kur’an’a koymuÅŸ. Müslümanın siyaseti Kur’an’dadır. Nedir o? “Müslümanlar iÅŸlerini ÅŸura ile yaparlar” ayeti. Ama Müslümanlar bunu unuttular. Muaviye ile beraber unuttular. Sultan istediÄŸini yapıyor.

Bugün dünya üzerinde demokratik ülkeler var. Gerçi ben inanmıyorum. Elhamdulillah ben demokrat da deÄŸilim, laik de deÄŸilim. Åžunu da söylüyorum: Bir Müslüman kendisine “ben Müslümanım diyor, aynı zamanda ben demokratım diyorsa, o ya demokrasiyi bilmiyor ya Ä°slam’ı bilmiyor.” Müslümanın bir ÅŸahsiyeti olmalı. Sizin bir farkınız olacak insanlardan. EÄŸer ben 21. yüzyılda Taberi gibi düÅŸünürsem olmaz. Ä°bn Esir gibi düÅŸünürsem olmaz. Küçümsemek için söylemiyorum. Hayır, onlar bizim selefimizdir. Onlardan her ÅŸeyi öÄŸrendik ama bu imkanları onlar görmedi. Böyle ucube devletleri de görmediler.

Kürtlere iliÅŸkin, tarihlerine iliÅŸkin müstakil bir çalışma yapılmalı mı sizce?

Bence böyle bir çalışmaya gerek yok. Çünkü Allah (CC) bunun kuralını koymuÅŸ: Müminler ancak kardeÅŸtirler. “Türkler ancak kardeÅŸtirler, Kürtler ancak kardeÅŸtirler dememiÅŸ” Allah (CC). Ama 19. yüzyıldan sonra, özellikle Fransız Devrimi’nden sonraki nasyonalizmi aldık başımıza bela oldu. Onun için virüs dedim. Batılılar Ä°kinci Dünya Savaşı’ndan sonra uyandılar. Dedikler ki “ birbirimizi niye öldürüyoruz ben Almanım sen Fransızsın diye. Bu hastalığı verelim Müslümanlara. Onlar birbirini öldürsün.”

Osmanlı’nın bünyesinde elli iki çeÅŸit kavim vardı. Ama hepsi Osmanlı’ydı. Gayr-i Müslim’in de bir hukuku vardı. Onlar da hukuklarına razı olmuÅŸtu. Allah (CC) Rasulü de (AS) onlara haklarını vermiÅŸti.

Åžimdi biliyorsun OrtadoÄŸu’da birileri kalkıyor kendi başına fetvalar veriyor, insanları öldürüyor. Ben size bir siyer hocası olarak söyleyeyim. Rasulullah (AS) vefat ettiÄŸinde devlet baÅŸkanıydı. Üç milyon kilometre kareye hükmediyordu. Devletin merkezi Medine’deydi. Vefat ettiÄŸinde ise Medine’de Hırıstiyan vardı, Yahudi vardı hatta müÅŸrik vardı. Bunlara bir ÅŸey demiyordu. Yeter ki Ä°slam’a, Müslümana müdahale etmesinler. Günümüzde Müslümanlar birbirlerini kesiyorlar! Bu fetvaları hangi kitaptan çıkarıyorlar bilmiyorum. Kur’an’da yok, sünnette yok. En güzel örnek olan Rasulullah (AS) sahabileri arasındaki yanlışları ölümle cezalandırdı mı? Hayır. Hatta Mekke’nin fethinde sahabenin birisi Mekke devletini haberdar etmek için bir mektup yazıyor. Allah (CC) vahiyle bunu bildiriyor Peygamberine. Çağırılıyor Hatip B. Ebi Bataa adlı bu sahabi, ve neden yaptığı soruluyor. “Ailem fakirdi, onlara haber gönderdim kaçsınlar diye. Zayıf bulundum” diye cevap veriyor. Hz. Ömer diyor ki, “ÅŸu adamın kafasını keseyim” ancak Rasulullah “hayır” diyor; “o bedridir.” Allah (CC) Rasulu bu büyük savaÅŸ suçunu bile affediyor. Åžimdi ise camiye bomba atılıyor. Ben ÅŸahsen namaz kılan insanlara bomba atanların Ä°slam’a inandıklarına inanmıyorum.

Allah (CC) aÅŸkına bu Araplar, Kürtler, Türkler niye birbirini öldürüyorlar? Ä°slam için mi? Hayır! Ne için peki? Milliyetçilik uÄŸruna. Oysa hiç kimse bir ırka mensup olduÄŸunu ispat edemez. Milliyetçilik batının bizi uÄŸrattığı en büyük kötülüktür.

Son zamanlarda tırmanan teröre karşı Türkiye hem PKK ve hem de IŞİD’e yönelik operasyonlar düzenliyor. Bu konuyla alakalı görüÅŸleriniz, yorumlarınız nelerdir?

Ben diyorum ki bir hastalığa baÅŸka bir hastalıkla cevap verilmez. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu iÄŸrenç milliyetçilik getirildi ve bu milleti birbirine düÅŸürdüler. Ben 2-3 sene önce Hakkari’ye gitmiÅŸtim bir konferansa. Hakkari’de bana vali diyor ki “hocam ÅŸu yazıyı hâlâ kaldıramadık” Ne yazıyor orada: ne mutlu Türküm diye yazıyor. Orada her gün kalkıyor onu görüyor ve iÄŸreniyor. Ve tabii olarak ne mutlu Kürdüm diyene diyor. Bunu bilinçli olarak getirdiler bizi bölmek için. Bir yerde Türkçülük oldu mu orada Kürtçülük de olur.

Ben 72 yaşındayım, iÅŸte bu kitaplar içinde yaÅŸlandım. Bütün dünyayı gezdim. VarabildiÄŸim yer odur: Müslümanları bitiren milliyetçiliktir.

Osmanlı Devleti hatalarıyla beraber büyük devlettir. Allah (CC) onlardan razı olsun. Kimsenin diline karışmamış. Bugün Kürdistan dediÄŸimiz bölgede Kürt medreseleri istedikleri gibi okuyorlardı. Kürtçe yazıyorlardı, Kürtçe bir sürü divan var. Ama ben çocukken yasaktı. Medresede okuyamadım.

Bugün o tohumlar yeÅŸerdi, ırkçılığın istediÄŸi bir nesil çıktı ortaya ve birbirleriyle savaşıyorlar. O bakımdan Müslümanların kafalarını ellerinin arasına alarak düÅŸünmeleri lazım. “Ben Müslümanca mı düÅŸünmeliyim yoksa bir ırk merkezinde mi” diye. Etnik olarak baktıkları müddetçe uçuruma giderler.

Bugün din düÅŸmanı olanlar memleketin üst tabakası olmuÅŸlar. Bu memleketi onlar mı aldı yahu! Enver PaÅŸa diye birisi, bu memlek ete o kadar büyük kötülük yaptı ki. Bazıları da savunuyor hâlâ. Sultan Abdulhamit tüm dünyayı elinde tutuyordu. Osmanlı Devleti’nin en son sultanı ve en akıllısı. Enver PaÅŸa gitti onu devirdi. Jöntürklük falan… Sonra ne oldu? Bizi cihan harbine soktu, Balkanlara yenildi, cihan harbinde de yenildi, Alamanlarla beraber geldi Ä°stanbul… iÅŸte hikayeyi biliyorsunuz. Bu hale geldik. Ama hâlâ Enver PaÅŸa’ya bir kahraman olarak bakılıyor. Sultan Abdulhamit, Çin’de dahi adına üniversite yapıldı. Gittim buldum. Fransız hocam bir gün dedi ki “senin bu sultanın var ya, bastonunun ucunu Akdeniz’e sokuyor ama Karadeniz bulanıyor. Ne yapacağı belli deÄŸil ” Böyle büyük bir siyaset ve devlet adamını Enver PaÅŸa, Talat PaÅŸa, Cemal PaÅŸa, -onların çocukları bugün memleketi karıştırıyor- Abdulhamit’i batılıların sevdası uÄŸruna al aÅŸağı ettiler. Bu hale getirdiler memleketi. Onun için ırkımız ne olursa olsun o Ä°slam kardeÅŸliÄŸini tesis etmemiz lazım. Yoksa her gün cenazeler olur. O tabutların bir kısmı Elazığ’a, bir kısmı Siirt’e gider. Görüyorum ki Kürt çocukları da ölüyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.