Nazi Almanyasının Müslüman Lejyonları
Follow @dusuncemektebi2
Kaynak: Mecra
22 Haziran 1941 günü Alman birliklerinin SSCB’ye baÅŸlattığı hücumdan 4-5 ay gibi kısa bir süre sonra Almanların esir kamplarında 3.8 milyon Kızıl Ordu askeri birikmiÅŸti. SavaÅŸ boyunca Almanların elindeki Kızıl Ordulu esirlerin toplam sayısını Alman kaynaklar 5 milyon 270 bin kiÅŸi olarak gösterirken, Rusya Federasyonu Genelkurmay BaÅŸkanlığı bu sayının 4 milyon 559 bin olduÄŸunu ifade ediyor.
Ä°yi teçhiz edilmiÅŸ Alman ordularının karşısında hazırlıksız yakalanan Sovyet ordusunun 3.8 milyon askeri savaşın ilk aylarında neredeyse hiç savaÅŸmadan Almanlara esir düÅŸmüÅŸtü. Almanlar da bu kadar çok esir alacaklarını tahmin etmemiÅŸ olmalılar ki, ilk aylardan bu esirleri nasıl deÄŸerlendirecekleri ile ilgili kafa yordular. Birinci aÅŸamada özellikle ilk iÅŸgal edilen bölgeler olan Ukrayna ve Beyaz Rusya’da esir alınanlardan ibaret, sayıları 600 bin ile 1.4 milyon arasında olduÄŸu tahmin edilen "Yardımcılar (Hiwis: Hilfswillige)" diye anılan birlikler oluÅŸturuldu.
Almanlar esir düÅŸen Kızıl Ordu mensuplarıyla birlikte iÅŸgal ettikleri bölgelerde yerli halktan gönüllü toplama ve bunları Sovyetlere karşı kullanma formülünü de yürürlüÄŸe koydular.
Almanlara esir düÅŸen Sovyet askerlerinin büyük bir çoÄŸunluÄŸu esir kamplarında açlık, salgın hastalık, soÄŸuk ve Alman subayların keyfi davranışları sonu ölürken belli bir kısmı oluÅŸturulan lejyonlarda Sovyetlere karşı cepheye sürüldü. 1941-1945 yılları arasında esir düÅŸen 5.2 milyon Sovyet askerlerinden 3.3 milyonunun kamplarda öldüÄŸü Alman tarihçiler tarafından da yazılıyor.
Esir kamplarından kurtulmayı baÅŸaran 1919 Türkistan doÄŸumlu Alim Alamat kendisinin olduÄŸu kampta 80 bin esirden 6 ay içinde sadece 3 bin kiÅŸi kaldığını söylüyor. Alim Alamat her gün ortalama 100 kiÅŸinin cesedini arabalarla çukura attıklarını anlatıyor. 1916 Kuzey Kafkasya doÄŸumlu Sefer Aymergen kendisinin de içinde olduÄŸu 16 binlik Kızıl Ordu askeri esiri olarak Çekoslovakya’ya çıktıkları yolculuktan geriye 2500 askerin kaldığını anlatıyor.
Esir düÅŸen Sovyet askerleri anılarında Fransız esirlerin olduÄŸu komÅŸu kamplarda gıdalanmanın iyi seviyede olduÄŸunu anlatırken, Sovyet esirlerin olduÄŸu kamplarda ise açlıktan yüz binlerce insanın öldüÄŸünü ifade ediyorlar. Esirlikten kurtulan Sovyet askerleri bunun sebebini Alman subaylara sorduklarında “Stalin’in Kızılhaç Örgütü’ne girmeyi kabul etmediÄŸini ve sebepten gıda yardımı alamayacakları” cevabını duyduklarını anlatıyorlar.
Beklenmedik bir ÅŸekilde çok fazla Sovyet askerinin esir alınması 1941 yılının Kasım- Aralık aylarında Hitler’e iletildiÄŸinde gayri-Rus esirlerin Sovyetlere karşı nasıl kullanıla bilir konusunda düÅŸünceler belirdi. Hitler Rus esirlere güvenmiyordu, çünkü eski bir Sovyet generali olan tümgeneral Andrey Vlasov komutasında Rus esirlerden oluÅŸturulmuÅŸ Rusya KurtuluÅŸ Ordusu’ndan firarların ve karşı safa geçme olayları sık yaÅŸanıyordu. Rus esirler daha çok arka cephe diye tabir edilen edilen silah fabrikalarında ya da güney cephesinde savaÅŸtırılıyordu.
Gayri Rus esirlerin nasıl daha verimli deÄŸerlendirilebilir düÅŸüncesi akıllarına geldiÄŸinde Almanlar Türkiye’deki Alman büyükelçisi Franz von Papen aracılığıyla Türkiye’deki Turancı liderlerden bu konuda yardım talep edilmesini kararlaÅŸtırdılar. Frans Von Papen Alman Dış Ä°ÅŸleri Bakanlığı’na sunduÄŸu raporda bu konuda istifade edilecek kiÅŸilerin isimlerini yazar. Bunlar, Åžükrü YembaÄŸçı, Nuri Killigil (Enver PaÅŸa’nın kardeÅŸi), Zeki Velidi Togan, Cafer Ahmet, Memduh Åževket, general Hüsnü Emir Erkilet’tir.
Nuri PaÅŸa konuyla ilgili nasıl bir yol izlenir düÅŸüncesiyle aynı yıl Berlin’e gider. GörüÅŸmeler esnasında Nuri PaÅŸa Almanya’ya bir dizi somut önerilerde bulunur. Nuri PaÅŸa öncelikle Türk ve Müslüman esirlerin diÄŸer Sovyet esirlerinden ayrıştırılmasını ve onlar için Birinci Dünya Savaşı sırasında Berlin’in yakınındaki Wünsdorf’ta bulunan bir kampa benzer özel bir kampa kurulmasını talep eder. Nuri PaÅŸa ayrıca Almanların iÅŸgal ettikleri topraklarda Türk ve Müslüman halklarının yönetiminin Türklerin kendilerine verilmesini ÅŸart koÅŸar. Almanlara konuyla ilgili tüm idareyi kendisinin üstlenebileceÄŸini söyleyen
Nuri PaÅŸa Almanya’ya taşınmaya hazır olduÄŸunu da bildirir. Nuri PaÅŸa’nın planları arasında organizasyonu idare etmek için Berlin’de bir Turan Propaganda Merkezi’nin kurulması da vardı.
Almanlar Harp Akademisi Eski Komutanı Ali Fuat Erden ile Tatar kökenli Emekli General Hüsnü Emir Erkilet paÅŸalar için Almanya’ya gezi düzenledi. Nuri Kıllıgil, Hüsnü Emir Erkilet, BaÅŸkurt Zeki Velidi Togan, Kırımlı Cafer Seyidahmet Kırımer, Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Hüsrev Gerede, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kurucularından ve eski CumhurbaÅŸkanı Mehmet Emin Resulzade, Åžeyh Åžamil’in torunu Muhammed Zahid Åžamil, Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti eski DışiÅŸleri Bakanı Dağıstan’lı Haydar Bammat’ın da katıldığı Berlin’de aylarca süren toplantılar gerçekleÅŸtirildi. Müslüman liderler Almanların DoÄŸu Halkları Ljyonları kurulması fikirlerini desteklerken aynı zamanda da savaÅŸ sonrası Almanlardan Kafkasya ve Türkistan için bağımsızlık istiyorlardı. Lakin Almanların bir türlü bağımsızlık sözü vermemeleri ve Müslümanlara ikinci sınıf bir muamelede bulunma istekleri toplantıları verimsiz kıldı ve katılımcılar toplantıları yarıda keserek ülkelerine döndüler.
Nazi Partisi ideologlarından Alfred Rosenberg ele geçirilen Ukrayna ve Baltik halklarını diÄŸerlerinden ayırma teklifi ile birlikte esir düÅŸen Türklerden ve Kafkasyalılardan gönüllü birliklerin kurulması yönündeki fikirlerini dile getiriyordu. Lejyonların kurulması için resmi emir verilmeden Alman ordu istihbaratı 2 özel birlik kurmuÅŸtu bile. Yüzbaşı Mayer-Marder komutasındaki birinci birlik 6 Türkistan, 1 Azeri taburundan oluÅŸuyordu ve bu birlik sonradan "Piyade Taburu, 450" diye adlandırıldı. Ä°kincisi ise tamamen Kafkasyalılardan oluÅŸuyordu ve "Özel Bergmann BirliÄŸi adıyla Ekim 1941'de kurulmuÅŸtu.
Türkistan Lejyonu
13 Ocak 1942’de resmi olarak Türkistan ve Kafkasya Müslümanlarının askeri birliklerinin kurulması emri verildi. Türkistan lejyonunun komutanlığına Binbaşı Mayer-Mader getirildi. Ona ÅŸimdiye kadar talim ettirip, düzenlediÄŸi 7 taburun sayısını Karakalpak, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek ve Tacik kökenli savaÅŸ esirlerini de katarak geniÅŸletmek görevi verildi. Türkistan Lejyonu askerlerinin sayısının 100 bin civarında olduÄŸu ifade ediliyor.
Türkistan Lejyonu’nun kurulmasında Almanya'daki Milli Türkistan Birlik Komitesi ve komitenin başındaki Veli Kayyum Han’ın ve Mustafa Çokay’ın çok ciddi çabaları oldu. Milli Türkistan Birlik Komitesi esir kamplarında bulunan Türkistanlı esirlerin kamplardan kurtarılıp belirlenen bölgelerde çalıştırılması ve oluÅŸturulan askeri lejyonlarda görev alması için çeÅŸitli araçlarla Nazi Hükumetine baÅŸvurularda bulundular ve bizzat Hitler’in kendisiyle görüÅŸme fırsatı buldular. Özbekistanlı Hüseyin Ä°kram Han Türkçe’ye de çevrilmiÅŸ hatıra kitabında Veli Kayyum Han’dan tüm Türkistanlı esirlerin övgü ve minnetle söz ettiÄŸini belirterek kendisine saygı ve liderlik ifadesi olarak “Ata” denildiÄŸini yazıyor.
Komite bünyesinde Milli Türkistan, Milli Edebiyat mecmuaları ve Yeni Türkistan adından haftalık Türkçe gazete çıkarılıyordu. Ä°lk BaÅŸlarda 15 bin basılan Milli Türkistan mecmuasının tirajı savaÅŸ sırasında 80 bine kadar çıkmıştı. Milli Türkistan dergisi 1978 yılına kadar Berlin'de yayınlanmaya devam etti. Milli Türkistan Komitesi tarafından basılan tüm yayınlar Türkistan Lejyonu üyelerine dağıtılıyordu. Komite ayrıca Radyo Veneta ismiyle bir radyoya da sahipti ve Berlin’in düÅŸtüÄŸü güne kadar yayınlarına devam etti.
Almanların maÄŸlup olması sonrası Milli Türkistan Komitesi feshedildi ve baÅŸkan Veli Kayyum Han, Nazi liderlerinin de yargılandığı Nürnberg Uluslararası Mahkemesinde Sovyet ve Müttefik Kuvvetler tarafından yargılandı. 2 yıllık mahkûmiyet sonrası Veli Kayyum Han serbest bırakıldı ve 1993 yılındaki ölümüne kadar Almanya’da mücadelesini sürdürdü.
Azerbaycan Lejyonu
1942’de kurulan Kafkas Lejyonu Azerbaycan Türklerinden, Dağıstan Halklarından, Çeçen ve Ä°nguÅŸlardan oluÅŸuyordu. 2 AÄŸustos 1942’de Kafkas Lejyonu adını Azerbaycan Lejyonu olarak deÄŸiÅŸtirdi ve diÄŸer daÄŸlı halklar Kuzey Kafkasya Lejyonu adı altında toplandı. Azerbaycan Lejyonu "Azerbaycan Milli Birlik Komitesi"nin destekleri ile yönetiliyordu ve lejyonun askeri sorumlusu Abdurrahim Bey Fetalibeyli Düdengski’ydi. Ayrıca Ä°kinci Dünya Savaşı sonrası 1955-1961 yılları arası Türkiye’nin Almanya BüyükelçiliÄŸi’nde basın ataÅŸesi olarak çalışacak olan Fuad Emircan Azerbaycan Lejyonu’nun idari iÅŸlerinden, Abbas bey Atamalıbeyov ise diplomatik iÅŸlerinden sorumluydu.
BolÅŸeviklerin Azerbaycan’ı iÅŸgal etmesinden sonra Avrupa’ya kaçmak zorunda kalan Azerbaycanlı aydınlar ve Ä°kinci Dünya Savaşı’nda Alman ordularına esir düÅŸen Azerbaycanlı asker ve subayların katılımıyla 1943 senesinde Berlin’de Azerbaycan Milli Kongresi yapıldı. Büyük katılımın gerçekleÅŸtiÄŸi kongrede Azerbaycan’ın Sovyet iÅŸgalinden kurtulup bağımsız olması için Almanlara iÅŸbirliÄŸi yapmanın önemi vurgulandı.
Abdurrahim bey Düdenginski savaÅŸtan sonra Almanya’da kalarak Amerikanlıların Özgürlük radyosunun Azerbaycan ÅŸubesinin başına geçti ve 1954 yılındaki ölümüne kadar bu görevi üstlendi. Düdengski 1954 yılında Azerbaycan Lejyonu’nda kendi komutası altında olan, sonradan tekrar Sovyet saflarına geçen Azerbaycanlı bir askerin suikastına uÄŸrayarak 46 yaşında vefat etti. Vefatından sonra ailesi Ankara’ya taşındı, Ankara’dan ABD’ye göç ettiler.
Azerbaycan Lejyonu’nun ana karargahı iÅŸgal edilmiÅŸ Polonya topraklarında bulunuyordu. Sonradan Nazilerin Fransa cephesine yönlendirilen Azerbaycan lejyonu burada kendilerine irtibat bürosu kurdular. 1942 yılında Azerbaycan Lejyonu’nun 804, 805,806 ve 807 numaralı taburları Almanlarla beraber Kafkas ve Stalingrad cephelerinde Sovyet orduların karşı savaÅŸtılar ve bu savaÅŸlardaki faaliyetlerinden dolayı Alman ordusu tarafından çeÅŸitli dereceli madalya ve unvanlarla mükafatlandırıldılar. Ön cephede savaÅŸan Müslüman Lejyonları ile birlikte Müslüman askerlerden iÅŸçi taburları da kurulmuÅŸtu. Azerbaycan Lejyonu’ndaki askerlerin tam sayısı belli olmasa da kaynaklar bu rakamın 36-70 bin arasında olduÄŸunu yazıyor.
Berlin’de Azerbaycan’ın bağımsızlığı için mücadele eden aydınların kurduÄŸu ve Naziler tarafından da desteklenen Azerbaycan Milli Birlik Komitesi aracılığıyla çeÅŸitli basın yayın faaliyetleri yürütülüyor, Azerbaycan Lejyonu askerleri için propaganda amaçlı haftalık “Azerbaycan” gazetesi yayınlanıyordu. Ayrıca komite tarafından savaÅŸlarda gösterdikleri kahramanlıklara göre Azerbaycan lejyonu askerlerine “Azerbaycan Bağımsızlığı” ve “Boz Kurt” isimli niÅŸanlar veriliyordu.
Kuzey Kafkasya Lejyonu
Kuzey Kafkasya Lejyonu daha önce adı Kafkasya Lejyonu olan gruptan ayrılan Dağıstan Halkları, Çeçen ve Ä°nguÅŸların birlikteliÄŸinden kurulmuÅŸ bir lejyondu. Lejyonun oluÅŸturulması Eylül 1942 yılında baÅŸlandı ve 800, 802, 803, 831, 835, 836, 842 ve 843 numaralı sekiz taburdan ve özel amaçlı "Highlander" (Sonderverband Bergmann) taburundan oluÅŸuyordu.
Kuzey Kafkasya Lejyonu Berlin’deki Kuzey Kafkasya Komitesi öncülüÄŸünde organize ediliyordu ve komitenin önderi de 1918’de kurulan BirleÅŸik Kafkasya Cumhuriyeti’nin savunma bakanı Oset kökenli Alihan Kantemir’di. Alihan Kantemir’le birlikte Sultan Kılıç Girey ve Ahmed Nabi Mogama da lejyonun kuruluÅŸ ve idaresinde önemli görevler üstlenmiÅŸlerdi.
Lejyona baÄŸlı özel Bergman Taburu Almanların ünlü komutanlarından Theodor Oberlender komutasında, 900 Kafkasyalı, 300 Almandan oluÅŸan özel paraÅŸütçü birlikti. Bu tabur daha çok Almanların Kuzey Kafkasya cephesinde, diÄŸer taburlar ise Normandiya, Hollanda ve Ä°talya cephelerinde görev aldılar. Kuzey Kafkasya Komitesi lejyon askerli için Rusça, haftalık “Gazavat” isimli gazete çıkarıyordu.
"Kafkasya Bağımsızlık Komitesi" önderlerinden de olan Sultan Kılıç Girey savaÅŸ sonrası Sovyetlere teslim edildi ve 16 Ocak 1947 yılında idam edildi.
Ä°dil Ural Lejyonu
1942 yılının Nisan Mayıs aylarında kurulan Ä°dil Ural Lejyonu, Ä°dil Tatarları, BaÅŸkurtlar, Mariler, ÇuvaÅŸlar, Udmurtlar ve Mordovyalılardan oluÅŸmaktaydı.Toplam sayısı tahmini 40 bin olan Ä°dil Ural Lejyonu 7 saha taburundan ve inÅŸaat, demiryolu ve diÄŸer yardımcı birimlerde görevlendirilmek üzere Sovyetlerden esir alınan Ä°dil bölgesi halklarından oluÅŸmaktaydı.
Henüz yorum yapılmamış.