Özel / Analiz Haber
Akif Emre'nin arşivinden: Beyaz Türk'ün Beyaz Kürt'leşmesi
Follow @dusuncemektebi2
Rahmetli Akif Emre'nin bugün de önemini koruyan yazılarından birini daha Düşünce Mektebi okurunun dikkatine sunuyoruz.
Akif Emre / Yeni Åžafak ArÅŸiv
Her kültür kendi kavramlarını üretir. Her kavram ait olduÄŸu medeniyetin deÄŸer yargılarını taşır. Hiçbir kavram bu anlamda nötr deÄŸildir. Her kavram doÄŸduÄŸu iklimin, tarihsel sürecin, toplumsal iliÅŸkilerin ürünüdür. Ve kavramlarla düÅŸünme yeteneÄŸine sahip yegane yaratık olarak insan bilincini, düÅŸünüÅŸ, kavrayış biçimini bu yolla ÅŸekillendirir.
Gerek küresel ölçekte medya pazarının tüketime sunduÄŸu deÄŸerler, kavramlar, telkin ettiÄŸi davranış, ahlak ilkeleri gerekse Türkiye'nin yaÅŸadığı süreç her ÅŸeyden önce kavramların içini boÅŸalttığı gibi paradigmatik olarak uzlaÅŸması imkansız deÄŸer yargılarını da birbirine monte etti.
Söz gelimi siyasal baskılar sonucunda baÅŸörtüsü yasağı ile karşılaÅŸan kitleler bu haksız engeli aÅŸmak adına ödünç alınmış kavramlara, gerekçelere baÅŸvurdular. Muhtevası itibariyle dini deÄŸerleriyle yan yana durması mümkün olamayan 'tercihler'le 'insan hakları' çerçevesine buluÅŸmayı tercih edenler oldu. Belki pratik gerekçelerle baÅŸlayan dayanışma zamanla deÄŸer yargılarının, ilkelerin, hatta referans kaynaklarının dönüÅŸümünü getirdiÄŸi de bir gerçek. Metodolojik olarak sosyal bilimci çözümlemelerin Müslüman okumuÅŸ-yazmışlar nezdinde karşı karşıya bulunduÄŸumuz sorunları açıklamada temel referans olmaya baÅŸlaması ne kadar hayati bir konudur?
KulaÄŸa hoÅŸ gelen 'Ä°nsan hakları' gibi söylemlerini felsefi arkaplanı sorgulamadan içselleÅŸtirilmesinin Müslümanca yaÅŸama iddiasındaki kitlelerin kendi deÄŸerleri açısından neleri kapsayıp neleri dışta bıraktığı düÅŸünülmeden içselleÅŸtirildi.. Oysa 'insan' tanımı gibi 'hak' tanımı da pek ala farklı anlamlar içerebilirdi. Kaldı ki 'evrensel deÄŸer' olarak takdim edilen ve yeri geldiÄŸinde pek ala siyasal bir araç olarak da kullanılan 'insan hakları' tanımının nötr, herkesi kuÅŸatan bir tanımı ve içeriÄŸinin olduÄŸu söylenemez.
Benzer durum 'nefret suçları' konusunda da yaÅŸanmaktadır. Kutsala, dine yapılan saldırıları engellemek adına nefret suçu kapsamına alınması yahut bu tanıma sığınılarak dine saldırıların cezalandırılması yaklaşımının dini düÅŸünce ile ne kadar örtüÅŸtüÄŸü sorusu bile sorul/a/mamaktadır.
Bu konuda son geliÅŸme olarak, gazetelere yansıyan yasa tasarısı haberi aceleye getirmeden ciddiyetle ve etraflıca konuÅŸmayı gerektirmektedir. Adalet Bakanı'nın yaptığı açıklamaya göre; 'Artık Türkiye'de kiÅŸilerin dilinden, dininden, renginden, mezhebinden, kanaatinden, cinsiyetinden, cinsel tercihinden dolayı önyargılarla ÅŸiddetle karşılaÅŸması veya hakarete uÄŸrayacak ÅŸekilde bir saldırıya maruz kalması bir ÅŸekilde ceza müeyyidesi ile bir yaptırıma baÄŸlanacak.'
Belli ki ABD'de yapılan 'hakaret filmi'nden sonra yaÅŸananların da etkisiyle, uzun süredir belli çevrelerin siyasi, medyatik çabaları sonucunda bir tür 'nefret suçu' yasalaÅŸtırılma aÅŸamasına gelmiÅŸ bulunuyor. YasalaÅŸtırılmaya çalışılan taslak, kutsal sayılan deÄŸerlerle yani dinle dinin suç saydığı, lanetlediÄŸi fiilin aynı katagoride deÄŸerlendiriliyor olması baÅŸtan beri söylediklerimizin son örneÄŸi.
Kutsala karşı saldırıları önlemek adına ilkesel olarak dinin karşı olduÄŸu fiiliyat düzeyine indirgeyen bir yaklaşımın mahiyeti, sonuçları üzerinde hem hukuki, ahlaki ve toplumsal sonuçlarlı bakımından düÅŸünülmüÅŸ müdür? Dine karşı hakareti, saldırıyı önlemek için bizzat o dinin lanetlediÄŸi tutum ve tercihlerle aynı çerçeveye sıkıştırılmasının neleri meÅŸrulaÅŸtıracaktır? Ä°nsanların dini deÄŸer ve kutsallarını bu çerçevede korumanın, bizzat dine karşı bir eyleme dönüÅŸme tehlikesi yok mudur? Kuranın 'hayasızlık-çirkinlik' olarak tanımladığı fiiliyatla Ä°slamın korunması ve ya aynı paranteze alınabilir mi? Bu taslak yasalaÅŸtığı takdirde camide bir vaiz dinin gereklerini anlatırken bu hayasızlıktan söz edebilecek mi?
Bu baÄŸlamda temel soru, dini inanç ve ibadetleri yerine getirme özgürlüÄŸü modern paradigmanın tanımladığı anlamda bir 'insan hakları' konusu mudur? Dine karşı hakaret, saldırlar batılı bir toplumun tanımladığı türden bir 'nefret suçları' kapsamına mı girmektedir? Felsefi arkaplanı, batı toplumunda geçtiÄŸi tarihsel süreç ve kazandığı anlamlar göz önüne alınmadan, Ä°slam söz konusu olduÄŸunda, din kolay kolay bu kavramların parantezine alınamaz.
Batı da bile, tüm toplumsal kesimlerce toplumun yerleÅŸik deÄŸerleri, siyasal yapısı, kültürü, deÄŸerleri göz önüne alınarak tüm boyutlarıyla kıyasıya tartışıldıktan sonra yasal düzenlemelere gidildiÄŸini hatırlatmak zorundayız.
Åžimdilik toplumsal yapı, gelenek, ahlak anlayışı, özgürlük, ayrımcılık gibi çok boyutlu bir konuda sessizliÄŸe karşı giriÅŸ yazısıydı. Umulur ki muhafazakar-demokrat bir iktidar baÄŸlayıcı adımlar atmadan yeniden düÅŸünür.
Henüz yorum yapılmamış.