Sosyal Medya

Kürsü

Ömer Lekesiz: Kudüs’ü esfanelerden arındırılmış olarak tanımak için ziyaret asıldır

Ömer Lekesiz- Yeni Şafak



Müslümanların hakimiyetinde olsaydı Kudüs (Mescid-i Aksâ) için, biri kozmolojik diÄŸeri zamansal olmak üzere iki tarihten söz edebilirdik.
 
Zira, Sezai Karakoç’un dilimize pelesenk ettiÄŸimiz “Ve Kudüs ÅŸehri. Gökte yapılıp yere indirilen ÅŸehir” dizesinde “özet-lenmiÅŸ” olarak dile getirdiÄŸi Kudüs’ün yaratılış hakikati, baÅŸta Ä°bn Haldun olmak üzere (Mukaddime), Na’îmî (Fezâ’il’i Kuds) ve Muhammed el-Yemenî (Tuhfetü’l Âşıkîn Fezâil-i Mekke ve’l-Medine ve’l Kudüs) vd. tarafından kozmolojik ve zamansal tarih boyutuyla anlatılmıştır.
 
Buna göre Kudüs, Peygamber efendimizin bir hadisine de konu olduÄŸu ÅŸekliyle Mescid-i Haram’dan (Beytullah’tan) kırk yıl sonra (Hz. Adem’den iki bin yıl önce) yaratılmış, kimi rivayetlere göre her iki Beyt de, Hz. Adem tarafından Rabbimizin emri ve tarifiyle bizzat inÅŸa edilmiÅŸtir.
 
1917’de Ä°ngiliz hakimiyetine geçmesinden sonra ise, Irgun - Lehi adlı Ä°srail terör örgütlerinin çocuk, kadın, genç, yaÅŸlı demeden 254 Filistinliyi, ani bir baskınla hunharca katlettikleri 9 Nisan 1948 tarihli Deir Yasin acısından itibaren kullanılan en-Nakba’yı (Felâket Günü’nü) son yüz yılın tamamına teÅŸmil ederek baktığımızda, Kudüs’ün “Filistin Sorunu”nu tek başına temsil ettiÄŸini görüyoruz.
 
Dolayısıyla kozmolojik ve zamansal tarihine göre, siyasi durumunun en somut resmi olarak en-Nakba devri, kendi zamanımızın gerçekleri ve bizim Kudüs ile sorumlu ve sorunlu iliÅŸkimizin hikayesi olması bakımından birinci sıraya yerleÅŸmektedir.
 
Sorumlu ve sorunlu iliÅŸkimizden kastımın bir yönü de, Peygamber Efendimizin emri olarak Kudüs’ü ziyaretimizin maksadını tayin etmekle alakalıdır.
 
Kudüs’ün kozmolojik tarihi inanç ile mukayyet ve ancak hâl ile müdrik olunabilecek bir tarihtir.
 
Tavaf ehli olarak, Beytullah’ta kalbini Hacerü’l-Esved’e raptedip, kendi zamanının saatini tersinden kat ederek, kendisinin henüz Allah’ın bilgisinde varolduÄŸu zamana dönmeyi (diÄŸer bir söyleyiÅŸle, zamansızlığa eriÅŸmeyi) tecrübe edebilen bir mümin, bunu Kudüs’te, taÅŸlara iÅŸleyen o tarihi fiili olarak okumak suretiyle gerçekleÅŸtirir.
 
Zira attığı her adım bir nebinin hatırasına, döndüÄŸü her yön Hakk’a dair zahirî ve batınî bilginin nikahlanmasına çıkar. Bu hakikatleri -belirttiÄŸimiz baÄŸlamda- hiç bir dil (lisan) kuÅŸatamaz (ve anlatamaz), bunlar ancak Beytullah’ta ve Kudüs’te ferden-ferdâ yaÅŸanarak, kendi ÅŸimdiki zamanımızın içinde yorumlanabilir.
 
Bu yoruma baÄŸlı olarak, söz konusu hakikatler, kaynakları belirsiz rivayetlerle hormonlanma özelliÄŸine de sahip olduklarından, muhtelif mitleÅŸtirmelere, efsaneleÅŸtirmelere açık durur ki, Peygamber Efendimizin ilgili hadisleriyle bizzat kendisinin kayıt altına aldığı ve dolayısıyla bilgisini bizzat kendisinin çerçevelediÄŸi isra (gece yürüyüÅŸü) ve miracı da mezkur yakıştırmalardan kendisini kurtaramaz.
 
Kudüs rehberlerinden, tanıklığına ve sözüne güvendiÄŸim bir dostumun naklettiÄŸi ÅŸu hususu buna örnek verebilirim:
 
FETÖ artığı bir rehber, Hacerü’l-MüÅŸerrefe maÄŸarasında, küçük mihrabın yanıbaşındaki bir girintiyi göstererek, dinleyenlerine ÅŸunları söylüyor:
 
“Bu girintinin sebebine gelince: Peygamberimiz, miracı için geldiklerinde, iki rekat namaz kılmak üzere bu maÄŸaraya iniyorlar. Olacak ya, namazını kılarken, secde aralığını dar tuttuÄŸundan, mübarek başı kayaya deÄŸecek gibi olunca, kaya haÅŸyetle kendisini geriye çekiyor ki, mübarek başı ona deÄŸmesin. Ä°ÅŸte bu girinti o zamanda meydana gelmiÅŸ girintidir.”
 
Zamansal tarih açısından da durum, belirttiÄŸimiz manada çok farklı deÄŸildir. Zira burada da Hz. Musa’dan baÅŸlanılarak Hz. Süleyman’da ve giderek Hz. Ömer ile Selahaddin Eyyübi’de zirvesine ulaÅŸan bir efsaneler silsilesine girilir.
 
Dolayısıyla Kudüs’ü ziyarette, son yüz yılın gerçekliÄŸi olan en-Nakba devri, ÅŸimdiki zamanın ziyaretçileri için en korunaklı sebep haline gelir ki, bu ziyaret mevcut iÅŸgalin ve istilanın boyutlarını tüm vahametiyle bizzat yerinde görme, bu manada yaÅŸanan faciaya bizzat tanıklık etme imkanını beraberinde getirir.
 
Kudüs’e girmeleri yasaklanan tur rehberi arkadaÅŸlarımızdan biliyoruz ki, bu, iÅŸgalci Yahudilerin hiç mi hiç hazzetmedikleri bir durumdur ve bu nedenle Kudüs’ün ziyaretçilerine orada kozmolojik ve zamansal tarihinin anlatılması, en-Nakba devrinin anlatılmasının kendiliÄŸinden önüne geçmiÅŸtir.
 
Ne var ki, bu öne geçiÅŸ, belirttiÄŸimiz uydurmalarla da bitiÅŸtirilerek, istismarcılığı din edinmiÅŸ kimi ahlaksızlara, ÅŸerefsizlere, namussuzlara, haysiyetsizlere.. bir zemin de oluÅŸturabilmektedir.
 
Son günlerde, sosyal medyada yoÄŸunca paylaşılan, “hüzün” vurgulu bir tur afiÅŸi bu konuda düÅŸülebilecek zilletin son örneÄŸidir.
 
Kudüs’ü esfanelerden arındırılmış olarak tanımak, fiili durumuyla birlikte anlamak için ziyaret asıldır.
 
Bunun dışındaki her ziyaret, Kudüs’ün hakikatine tecavüzde, Yahudi zihniyetine rahmet okutmak olacaktır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.