Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Kadın firavun 35 asır sonra intikamını nasıl aldı?

Olaya sahne olan tapınağı Haçepsut yaptırmıştı...



MURAT BARDAKÇI / HÜRRÄ°YET ARŞİV

Bir darbeyle tahtından edilirken ‘‘Ä°ntikamım her an gelebilir, bekleyin’’ deyip kayıplara karışmıştı Kraliçe... Mısır turizminin sonunu getiren saldırı Haçepsut'un 35 asırdır beklenen intikamı olabilir mi, ne dersiniz?

Kraliçe Haçepsut, 35 asırlık aradan sonra adından tekrar bahsettiriyor... Mısır'da hafta başındaki turist kıyımı Lüksor'daki Haçepsut tapınağının başında yaÅŸandı ve kraliçenin adı günler boyu dünyanın önde gelen ne kadar yayın kuruluÅŸu varsa hepsinde tekrar tekrar telâffuz edildi...

Tapınaktaki kıyımı iÅŸittiÄŸim anda aklıma önce ne terörün ulaÅŸtığı boyut geldi, ne kendilerine ‘‘Ä°slâmi örgüt’’ diyen Mısır'daki yasadışı silâhlı grupların varlığı ve ne de Mısır turizminin bu olayla beraber artık sona erdiÄŸi... Bir anda Haçepsut'u hatırladım... Ä°sa'dan önce 1477'den itibaren Mısır'ı 19 yıl boyunca tek başına idare eden, bütün tanrısal güçleri bedeninde topladığına inanılan ama bir darbeyle tahtından edilen ve ‘‘Ä°ntikamım her an gelebilir, bekleyin’’ dedikten sonra ortadan kaybolan Kraliçe Haçepsut'u...

Haçepsut, Mısır tarihinin en esrarlı isimlerindendi. Tahta çıkışı gibi ortadan kayboluÅŸu da bu esrar perdesinin arkasında kaldı...

Mısır'ın 18. firavunlar sülâlesinden geliyordu... Firavun Birinci Tutmosis'le Kraliçe Anmose'nin kızıydı. O yılların Mısır'ında garip adetler hakimdi... Firavun sülâlesi sadece aile içinden evlenir, kardeÅŸlerin birbirleriyle nikâhlanması olaÄŸan, sıradan bir iÅŸ sayılırdı... Zira tanrı Horus'un ilâhi gücünü firavunlara devrettiÄŸine inanılır, bu gücün sıradan halka gitmemesi için aileye dışarıdan hiç kimse alınmazdı...

Haçepsut da böyle yaptı, üvey kardeÅŸinin, Ä°kinci Tutmosis'in karısı oldu, ondan bir de çocuk yaptı: Prenses Nefure... Ama kocası cariyelerden birinden bir oÄŸul sahibi olmuÅŸ, ve kendi adını vermiÅŸti çocuÄŸa. Bir Tutmosis daha girmiÅŸti aileye...

Haçepsut'un kocası, yani Tutmosisler'in ikincisi, günün birinde birdenbire ölüverdi... Ölümünde kraliçenin parmağı olduÄŸu söylendi ama korkudan kimseler aÄŸzını açamadı... Devletin sahibi Haçepsut'tu artık... Üvey oÄŸlunu bir kenara itti, kendi hükümdarlığını ilân etti ve binlerce senelik Mısır tarihinin ilk ve son kadın firavunu oldu... Erkek elbiseleri giyiyor, firavunlara mahsus tanrısal gücün temsilcisi olan sembolik sakalı kullanıyor ve tek başına idare ediyordu Mısır'ı...

Memleketin başında demir bir pençeyle oturuyordu ama Haçepsut'un iktidar yılları Mısır'da asırlardır görülmemiÅŸ bir refah devri oldu... Sınır boylarında bütün ÅŸiddetiyle devam eden savaÅŸlara son verdi, hemen her tarafa kervanlar çıkartıp ticareti geliÅŸtirdi, bilinmeyen topraklara denizden ticaret filoları yolladı ve en önemlisi, Mısır'da bir ‘‘imar çağı’’ baÅŸlattı... Her taraf mimarlık ÅŸaheserleriyle donatılırken, adını ölümsüz kılacak bir inÅŸaata giriÅŸti Haçepsut: Mimar sevgilisi Senemut'a Lüksor'un az dışında, Deyr el Bahari'deki meÅŸhur tapınağı yaptırdı...

Bütün bu iÅŸlerle uÄŸraşırken bir baÅŸka konu, üvey oÄŸlu Üçüncü Tutmosis'in tahtta gözü olabileceÄŸi aklına hiç gelmemiÅŸti ve günün birinde patlayan askeri ayaklanmaya karşı koyamadı... Üvey oÄŸlu orduyu ele geçirmiÅŸti ve liderliÄŸini yaptığı darbe bir hayli kanlı oldu... Ama saraya giren askerler kadın firavunun ne ölüsünü bulabildiler, ne dirisini... Haçepsut'un sadık adamları, Kraliçe'nin ‘‘Åžimdi gidiyorum... Ama intikamım her an gelebilir, bekleyin’’ deyip ortadan kaybolduÄŸunu söylediler... Yeni firavun Tutmosis, üvey annesinin adının yazılı olduÄŸu herÅŸeyi imha ettirdi; Haçepsut'un adı her taÅŸtan silindi ama tanrıların gazabından korkulduÄŸu için en büyük eserine, Deyr el Bahari'deki tapınaÄŸa dokunulmadı...

Haçepsut'un öyküsü, kısaca iÅŸte böyle... Lüksor'da onun inÅŸa ettirdiÄŸi tapınakta yaÅŸanan terör Mısır ekonomisinin can damarı olan turizme daha ÅŸimdiden büyük darbe vurdu... Mısır, uzun bir süre devam edecek ekonomik sıkıntıya girmiÅŸ gibi... Bütün bunları gördükçe ben Haçepsut'u hatırlıyorum... ‘‘Mısır'dan intikamım acı olacak’’ diyerek bilinmezlere karışan kraliçe kendisine yapılan ihanetin acısını 3 bin 500 yıl aradan sonra çıkartıyor olabilir mi, ne dersiniz?

‘‘Mezarımı açanı mahfederim’’demiÅŸti, dediÄŸini yaptı

Mısırlılar, firavun mezarlarının lânetine inanırlar ve lânete örnek olarak, Tutankamon' un mezarının bulunup açılmasında görev alan hemen herkesin birkaç sene içinde garip bir ÅŸekilde can vermesini gösterirler...

Tarihe hazineleriyle geçen Tutankamon M.Ö. 1361'de küçük bir çocukken çıktığı tahtta sadece dokuz yıl kalabilmiÅŸ, esrarlı bir ÅŸekilde ölmüÅŸ ve mumyası muhteÅŸem bir mezara konmuÅŸtu... Mezarı Amerikalı arkeolog Howard Carter 32 asır sonra, 1925 Åžubat'ında ortaya çıkardı...

Ä°ÅŸte, ileriki senelerde bilim-kurgu kitaplarına kadar geçen ölümler bundan sonra baÅŸladı... ‘‘Firavun'un, kendisini huzursuz edenleri cezalandırdığı’’ söyleniyordu... Önce, Carter'ın en büyük destekçisi olan Lord Carnavon'ı bir sivrisinek soktu ve Lord üç hafta içinde ölüverdi... Carter'ın sekreterliÄŸini yapan Lord Westbury,yedinci kattaki bir apartmanın penceresinden aÅŸağı çakıldı... Derken Carter'le beraber mezar odasına ilk giren kiÅŸi olan Mace, mezarın fotoÄŸraflarını çeken Burton, mumyanının röntgenini alan Archibald Douglas Reid ve firavuna ait eÅŸyaların analizini yapan Lucas peÅŸpeÅŸe can verdiler... Birkaç yıl sonra, mezarı ortaya çıkartan Howard Carter dışında hiç kimse saÄŸ kalmamış ama firavunun lâneti Carter'a her nedense uzanmamıştı...

Arkelologlar her ne kadar ‘‘bunların hepsi tesadüf’’ derlerse de, Tutankamon'un mezarını ortaya çıkartanların akıbetleri, iÅŸte böyle...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.