Kürsü
Abdurrahman Dilipak: Bir zamanlar satrancı tartışanların çocukları bugün konken’i de meşrulaştırdılar
Follow @dusuncemektebi2
Abdurrahman Dilipak- Yeni Akit
Åžeytan aklımızı çeliyor ve her ÅŸeyin suyunu çıkarıyoruz. Kim neyin maÄŸruru olursa ya da neyi ihtirasla isterse Allah onu o ÅŸeyle imtihan ediyor. Bizim bazı baÅŸörtülü kızlarımız da artık uzun tırnakları ojeli. ÇoÄŸu artık namaz da kılmıyorlar da, gusülde mi almıyor diyeceksiniz ama, hayır yanıldınız, onlar “Helal” sertifikalı, altına su geçiren oje kullanıyorlar! Helal Adanalı Celal! Ä°ÅŸte bu!
Ha! Sahi, bu “Helalcilik” de nereden çıktı! Biz bu iÅŸi çok sevdik. Suudi Arabistan’da “Helal Sertifikalı bira, likör, ÅŸarap, ÅŸampanya bile var! Hacca Umreye gittiÄŸinizde getirin bol bol, artık ziyaretinize gelenlere hep Zemzem ikram edecek deÄŸilsiniz ya, “Helal” ojeli bayanlara Helal Åžampanya yakışır! “Ä°ç bade, sev güzel varsa aklı ÅŸuurun” deÄŸil mi! Gönlün bir hatuna meyletti ise “TürkiÅŸ bir mut’a” çakarsın olur biter. Yeter ki siz isteyin, biz sizin talebinize uygun bir fetva buluruz! “Modern, ÇaÄŸdaÅŸ Ä°lahiyatçılarımız” emrinize amadedir bu konuda!
“Helal Cert” denince ilk akla gelen Arabistan, Malezya ya da Türkiye deÄŸil. Dünyadaki “Helal” sertifikalarının %80’i “Made in Switzerland”.
Ya hu, Müslüman kardeÅŸim, hani biz “Ä°baha”dan söz ediyorduk. Haram olmayan her ÅŸey “Mübah”tı. Buna mübahat diyorduk. Ne oldu da Yahudilerin “KoÅŸer”ini TürkçeleÅŸtirip “Helalci” olduk. Tamam, helal de var haram da! Evet de zaten bunların sayısı belli. DiÄŸer helal ve haram hükümlerinin çoÄŸu müteÅŸabih. Kimi illetinden dolayı haram, kimi kendiliÄŸinden, MüteÅŸabih olan bir ayetin yorumu ile ilgili olarak bir mezhebe göre haram olan bir baÅŸkasına göre haram deÄŸildir. Bakın “Helal” demiyorum. Bir ÅŸeyin helal olması için, haram demek için gerek olduÄŸu gibi, Kur’an ya da Sünnette açık bir hüküm bulunması gerek.
Bu arada Yahudilerin KoÅŸer standartları, bizimkilere göre yüz kat daha ciddi. Bizimkiler üfürükten tayyare! Daha çok piyasa, pazar, market, dostlar alışveriÅŸte görsün kabilinden iÅŸler. Sünnet olan da var Müstehab olan da, Vacib olan da, Mekruh olan da. Bugün bizdeki durum “dostlar alışveriÅŸte görsün” kabilinden yapılan bir iÅŸ. Bu konuda birilerinin iyi niyeti, bu iÅŸleri aklamaya yetmez. Unutmamak gerekir ki, cehennemin yolları iyi niyet taÅŸları ile döÅŸelidir. Bize “Åžeytan sizi Allah’la aldatmasın” diye boÅŸuna denmedi. Yahu biz bir “yerli” etiketi üretelim dedik, ilk kullanan Kola firması oldu. Oh ne ala!
Biz “onlara benzemeyelim” diyoruz. Bizimkiler “yani cep telefonu da mı kullanmayacağız” diyorlar. Tam da bu kafa o çaÄŸdaÅŸ kafa iÅŸte. Kenan Evren kafası!
Biz yeni bir medeniyet inÅŸa edecektik, kendi hayallerimizi onların kavram ve kurumları ile anlatmaya çalışıyoruz. Ödünç kavramlar ve kurumlarla medeniyet inÅŸa edilmez benim canım abim, ablam! Tamam “Hikmet mü’minin yitik malıdır, nerede bulursa alır” da, bu bir alet almak deÄŸil ki, bir kavram, kurum, ahlak anlayışı, yaÅŸam tarzı dedikleri ÅŸeyi, yediÄŸiniz içtiÄŸiniz ÅŸeyleri, zorunlu olmayan, aksine zararlı olan ÅŸeyleri alıyorsunuz. Onların eÄŸitim modellerini alıyorsunuz. Vatikan’ın eÄŸitim metodolojisini, ya da Amerikan mutfağını, Fransız ekmeÄŸini, Batı mimarisini olduÄŸu gibi alacak, savunacaksanız, biz niye Fulbright’e karşı çıkıyoruz ki!
Vatikan bu eÄŸitim modelini, Hristiyanlarla diÄŸer inanç mensupları arasında ortak bir algı mekanizması oluÅŸturmak üzere bir misyonerlik tekniÄŸi olarak yapılandırdı. Bunlara karşı bir savunma refleksi gerçekleÅŸtirmek için bunu öÄŸrenebiliriz. Hatta buradaki bazı teknikleri ıslah ederek yeniden yapılandırmak sureti ile kendi projemizde bir malzeme olarak kullanabiliriz. Ama bunu onların markası ile onların koydukları kurallar çerçevesinde ve onların kurguladıkları ve denetleyip yönettikleri bir biçimde alamayız. Alırsanız ne olur! Almış olursunuz. Zaten alıyorsunuz. NLP de alıyoruz, baÅŸka ÅŸeyler de. Sahi, ÅŸu, “Alameti farikamız” denen ÅŸeye ne oldu. Hani bizi biz yapan, bizi ötekilerden ayıran ÅŸeylerimiz vardı. “Unisex” bir toplum olduk. Herkes yurtdışında okumaya can atıyor. Ä°çeride de yabancı kolejler bizim zenginler için ayrı bir itibar meselesi.
Hani hiç gidilmez deÄŸil. Gidelim, öÄŸrenelim de o bulunduÄŸumuz yerde biz bir “yabancı”yız, bunun farkında olalım. Onlarla aranızda bir fark yoksa, sizi tanımayan biri fikir, düÅŸünce, hayat tarzı itibarı ile sizinle onlar arasında bir fark göremiyorsa, “Men teÅŸebbehe” ikazının muhatabı olmuÅŸsunuz demektir. “EÄŸitim” zaten netameli bir konu. Bir de daha küçücük çocukların zihinlerini bu kalıplara dökerseniz, rasyonalist, pragmatik, determinist, baÅŸarıya ve kariyere odaklı bu çocuklar evlenip kendi ailelerini kurduklarında yapılan büyük hatanın farkına varırsınız ama artık vakit çok geç olur.
Sahi eÄŸer bu yabancı eÄŸitim metotları, kurumları çok doÄŸru bir tercihse, falan Exeter’miÅŸ, Morrison’muÅŸ, Fulbrigt’miÅŸ, falan, bilmem neymiÅŸ diye niye konuÅŸup duruyorsunuz ki. Mason locaları da çok iyi örgütlenmiÅŸ yapılardır. Ä°ttihatçılar da Mason localarını örnek alan “Müslüman locaları” kurmuÅŸlardı. Sahi sonuç ne oldu biliyor musunuz! Ah ÅŸu bizim tatlı su Müslümanları. Bir ÅŸeyi yapmak istiyorlarsa, hemen o ÅŸeyi meÅŸrulaÅŸtırıveriyorlar. Bir yol buluyorlar o ÅŸeyi yapmak için. Hani derler ya, kedi yavrusunu yemeye karar verirse, yavrusunu fareye benzetirmiÅŸ. Bizimkiler de birine, bir ÅŸeylere benzetiyorlar iÅŸte. Ha, sahi, altına su geçiren ojenin altındaki tekrar dışarıya nasıl akıtılıyor, ona pek aklım ermedi. Herhalde abdest alırken de “Helal kozmetik” kullanıyorsunuzdur. Ruj’unuz, far’larınız, allık’larınız da tabii ki su geçiren cinstendir ve “Helalll” sertifikalıdır. Onlar “ÇaÄŸdaÅŸ”tı deÄŸil mi, siz Osmanlı takılıyorsunuz, “Asri” olmalısınız. Sahi “Men teÅŸebbehe” kuralı ne oldu! “Helal sertifikası” ile hadisleri by-pass mı edeceÄŸiz.. “Ä°lim ve hikmet” içermeyen sadece moda, zevk ve “baÅŸarı” bahanesinin arkasına saklanarak algı ve davranışlarımızı maniple edecek birtakım uygulamaları meÅŸrulaÅŸtırabilir miyiz! Bir zamanlar satrancı tartışanların çocukları bugün konken’i de meÅŸrulaÅŸtırdılar, bilgisayar oyunlarını da. Nasıl olsa “iskambil” oynamıyorsunuz. Tavla da! Siz sigarayı tartışadurun Åžeytan fes giyip, elinde nargile ile gelip ÅŸark köÅŸesine baÄŸdaÅŸ kuruyor. Duvarda nefis bir hat: “Ah minel aÅŸk!” Ayet ve hadisten ilham alarak “aÅŸk” üretmedik!. “AÅŸk derdi ile bir hoÅŸ” oldu başımız ya, ÅŸimdi de yeni “hurafeler”le içmeden “serhoÅŸ” olduk! AÅŸk ve öfke’den sakının. Her ikisi de aklı izale eder ve aklı izale eden her ÅŸey “batıl”dır. Sonra gidip “Menvi aÅŸk” uÄŸruna FETÖ’cü filan oluyorsunuz. Din ve devlet büyüklerinizi “Ä°lah ve Rab” edinmeye kalkıyorsunuz! Ha! Sahi size çok yakında e-water’le, siber drink egzotik narkotik içecekler sunabileceÄŸiz. Tabii ki “Helal” ve ne de “polis farkında olacak bu iÅŸin”. DüÅŸünsenize (!) hayal gücünüz ve düÅŸünce hızınızla uçacaksınız!
Biz de artık “Mütrefin”lerden olduk. Hani ÅŸu “Hedonist” diyorlar ya onlardan. Biz “özgür” çocuklarız. Ne saÄŸcı-ne solcu, futbolcu! Spor olsun diye! “BaÅŸarı” bizim için her ÅŸey! Gayeye giden her yol meÅŸrudur. Heyecan duyacağımız ÅŸeyler yapmamız gerek. Keyifli bir hayat gerek bize. Hüzün ve çile’den yorulduk. Gül ve eÄŸlen. “HoÅŸgörülü” olacaksın. Neyse, size Osman Yüksel’den bir Asrilik dersi (çok özet bir ÅŸekilde). Üzgünüm o size ABD, Ä°ngiliz, Vatikan belgeli sertifika veremiyor. Bu sözlerin TSEK, EU garantisi de yok. “Asrilik ne demektir anlaması biraz zor / Ä°ç yüzünü öÄŸrenmek istersen gel bana sor, - Dikkatli bak görürsün ne kadar tersine iÅŸ / Uçuruma sürükler cemiyeti bu gidiÅŸ, - Otuz yıldır gezerim mühiti adım adım / Her inkılap devrinde bir terakki ardım, - Yazık ki rastlamadım çok gayret ettimse de / Bizdeki asriliÄŸi görmedim hiç kimsede, - Bir hasbihal edelim ben sana anlatayım / Bu çok mühim yarayı deÅŸeyim kanatayım, - Biraz daha geçerse can evine girecek / Asrilik denen afet bünyeni kemirecek, - O tertemiz varlığın çürüyüp kanayacak / Kangren olup çıban her yerini saracak, - Asrilerde bulunmaz dostluk, vefa, meveddet / Yalandır, hep riyadır; samimiyet, muhabbet, - Ä°ÅŸit, fakat inanma o yıldızlı sözünü / Elinden gelse oyar birbirinin gözünü”..
Sonuna kadar yazmayayım, çünkü içimizdeki birileri çok üzülür sonra. ÇaÄŸdaÅŸ ya da eski tabirde “Asri” deyince bunun ekonomisi, siyaseti, eÄŸitimi, yaÅŸamı her ÅŸeyi var. ÇYDD de zaten bunun için vardı. Bizim “baÅŸörtülü ve sakallı çaÄŸdaÅŸlar” çıkınca onlara gerek kalmadı! Selâm ve dua ile.
Henüz yorum yapılmamış.