Sosyal Medya

Kürsü

Yıldıray Oğur: Referandumda kabul edilen yeni sistemle Meclis’in yasama kalitesi, gücü artmadı

Yıldıray Oğur- Karar



03.24.
 
17 Ocak PerÅŸembe gecesi Meclis genel kurulunda “Sinema Filmlerinin DeÄŸerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanunda DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin görüÅŸülmeye baÅŸlandığı saat bu. 
 
Sinema iÅŸletmecileriyle öncülüÄŸünü Cem Yılmaz, Yılmaz ErdoÄŸan, Åžahan Gökbakar’ın yaptığı sinema yapımcıları arasındaki patlayan mısırlı-sinema bileti tartışmasını bitirmek için fazla mesai yaptı Meclis ve kanun o geceki görüÅŸmelerde kabul edildi. 
 
Meclis’ten kanunun geçmesiyle ilgili yapılan haberlerde ise bir tuhaflık vardı.
 
KiÅŸi başına düÅŸen tuhaflık sayısının mevsim normallerinin üzerinde seyrettiÄŸi bu zamanlarda bu tuhaflık dikkatinizi çekmemiÅŸ olabilir. Bir haberden okuyalım: 
 
“Mısırlı bilet tartışmasına son. Sinemada iÅŸletmeci-yapımcı tartışmasını bitirmesi için hazırlanan düzenleme Meclis’ten geçti. Mısır satışı uygulamasıyla ilgili tartışmalara Kültür ve Turizm Bakanlığı da dahil olmuÅŸ ve yeni bir yasa tasarısı hazırlamıştı. O tasarı dün Meclis’te kabul edildi.”
 
Haberdeki tuhaflık dikkatli gözlerden kaçmamıştır.
 
Çünkü CumhurbaÅŸkanlığı sistemine göre artık Meclis’te hükümet tasarıları görüÅŸülmüyor, bakanlıklar yasa hazırlayıp Meclis gündemine getiremiyor. Yasaları milletvekilleri hazırlıyor ve önerebiliyor.
 
Hatta Referandum tartışmaları sırasında yeni sistemde Meclis’in gücünün azalacağını iddia edenlere karşı çıkanların en önemli argümanlarından biriydi bu.
 
“Güçlü Meclis” sloganıyla gidilen referandum paketini savunanlara göre yeni sistemle Meclis esas görevi olan yasamayı hakkıyla ifa edecek, milletvekilleri üzerindeki hükümet baskısı azalacak, yasa kalitesi artacaktı. 
 
Türkiye’de sözler havada uçup kayboluyor.
 
O günlerde hararetle bu tezi savunanlardan, sistemin tasarımında da yer almış bir kaçının ne dediÄŸini de hatırlayalım:
 
“Yasalar ilgili bakanlıklarda hazırlanıyor artık hazırlanmayacak. Bizimkiler halkla iliÅŸkiler yaparlar. Amerika’daki parlamenterler klasörlerle geziyorlar bizimkilerde kanun yapacaklar. Artık parlamentodakilerin kanun yapacak nitelikte insanların olması gerekiyor. Amerika'da 70 komisyon var. Bu komisyonlar ülkenin sorunları ile ilgili yasa hazırlıyor. Biz de yasama faaliyetini yerine getiren bir sistem getireceÄŸiz. Tüzük, komisyonlar, parlamenterlerin çalışma sistemi deÄŸiÅŸecek." 
 
“Tam tersine Meclis yeni sistemde çok güçleniyor. Yürütmenin, kanun tasarısı sunma hakkı yok. Kanun teklifini sadece  milletvekilleri verecek, yürütüme buna katılamayacak. Yani yürütmenin yasama üzerindeki hükümranlığına son verilmiÅŸ olacak. Bu parlamentoyu özgürleÅŸtirir.”
 
Oldukça iddialı vaatlerdi bunlar.
 
Aslında bir noktada haklılar, haberi hazırlayan Meclis muhabirlerinin, editörlerin yanıldığı bir yer var çünkü.
 
Gerçekten de oldukça ayrıntılı, teknik maddeler içeren bu yasanın altında Kültür Bakanlığı’nın deÄŸil, 16 AK Partili milletvekilinin imzası vardı.
 
ÇoÄŸunluÄŸu hukukçu, ilahiyatçı ve inÅŸaat mühendisi olan bu deÄŸerli milletvekilleri içinde tasarıyla ilgili olabilecek tek isim eski Kültür Bakan Yardımcısı Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman.
 
2018’in son haftasında Meclis’e sunulmuÅŸ 13 maddelik tasarı mısır tartışması patlayınca 9 Ocak’ta Milli EÄŸitim Gençlik Kültür Spor Komisyonu’nun gündemine alındı, 14 Ocak’ta buradan hızlıca çıktı ve iki gün sonra da gece yarısı Meclis’ten geçirildi.
 
Bu 16 milletvekilinin böylesine teknik bir yasayı ne zaman, kimlerle görüÅŸerek hazırladığı sorularının cevabını ise Meclis komisyonundaki tartışmaları okuyunca öÄŸreniyorsunuz.
 
BilindiÄŸi gibi eski sistemde bakanlıklar tarafından hazırlanan ve önerilen yasalar, ilgili komisyonlarda ve genel kurulda görüÅŸülürken, bakanlar yanlarına bürokratlarını da alarak vekillere karşı tasarılarını savunurdu. Ama artık yasa tasarılarını vekiller yapacağı için buna gerek kalmamıştı. 
 
Ama yeni sisteme uyum için deÄŸiÅŸtirilen Meclis Ä°ç TüzüÄŸü’ne eklenen bir kaç maddeyle bakanların ve bürokratların Meclis genel kurulu ve komisyon toplantılarına katılabilmesinin önü açıldı. Ama önerge verme ve oylama hakları bulunmuyor.
 
Bunun ilk uygulamasını Meclis genel kurulundaki bütçe görüÅŸmeleri sırasında gördük. Bakanlar eskiden olduÄŸu gibi kendi bütçeleri konuÅŸulurken bu kez sorulara cevap vermek üzere Meclis’e geldiler. Hulusi Akar-Özgür Özel tartışması da bu sırada yaÅŸandı. 
 
Sinema tasarıyla ilgili görüÅŸmelerde de Meclis komisyonunda bakan yardımcısı Haluk Dursun da hazır bulundu.
 
Komisyon baÅŸkanı tasarının görüÅŸmelerine tasarıyı hazırlayan vekiller adına ilk sözü Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’a vererek baÅŸladı. Ardından ikinci sözü ise nedense bakan yardımcısına verdi. Ve bakan yardımcısı Dursun da ÅŸöyle dedi:
 
“Çok uzun bir dönemden beri belki de üzerinde en çok çalışılan
 
konulardan bir tanesi bu oldu. Bu çalışma sırasında sinema sanatının önünü açmak, sorunlarını aÅŸmak, desteklemek, tanıtmak amaçlı bir çalışma yapıldı ve bu çalışma sırasında ana fikir olarak da “Ben yaptım, oldu.” DüÅŸüncesi yerine “Gelin, beraber yapalım.” düÅŸüncesi hâkim oldu ve sektörün bütün
 
paydaÅŸları çok uzun bir süre bu çalışmalara katıldılar, ortak emeklerle bir sonuç ortaya çıktı.”
 
Daha sonra görüÅŸmeler sırasında vekillerin maddelerle ilgili bazı itirazlarına ve sorularına da komisyonda hazır bulunan Kültür Bakanlığı bürokratları cevap verdiler.
 
ÖrneÄŸin maddelerdeki bir kelime yönelik bir itiraza karşı söz alan Kültür Bakanlığı Sinema Genel Müdürü ÅŸöyle dedi:
 
“Yönetmelik atfından dolayı koymak durumunda kaldık.”
 
Bu komisyona izleyen gazetecilerin haberi bakanlığın hazırladığı tasarı diye vermesi çok da tuhaf deÄŸilmiÅŸ. 
 
Ä°ncil’den Batı dillerine yerleÅŸmiÅŸ “yeni ÅŸiÅŸede eski ÅŸaraplar”  deyimini anımsatan bu tuhaflığın iyice ayyuka çıkması ise sinema yasasının sabaha karşı saat 03.24’de Meclis genel kurulunda görüÅŸülmesine neden olan bir önceki 71 maddeli “torba kanun” oldu.
 
71 maddeli torba kanunun tam adı “Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeÄŸiÅŸiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”. 
 
Ä°çerisinde Türk hava Kurumu’ndan, tarım ürünlerine lojistik depoya, yaÅŸlılık aylığından, Gaziantep Bilim ve Teknoloji Üniversitesi adının Gaziantep Ä°slam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi olarak deÄŸiÅŸtirilmesine kadar birbiriyle alakasız 71 madde bulunuyor. 
 
Tasarının altındaki imzalara göre bu 71 teknik konuyla ilgili paketi Konya Milletvekili Ziya Altunyıldız ile birlikte yedi AK Partili milletvekili hazırlamış.
 
Diğer yedi milletvekili sırayla Adana, Adıyaman, Afyon, Ankara, Amasya, Balıkesir ve Bursa milletvekilleri.
 
Yedi vekilin illerinin A’dan baÅŸlayarak harf sırasına göre sıralanması galiba rastlantı deÄŸil.
 
Herhalde Gaziantep’teki bir üniversitenin adının deÄŸiÅŸtirilmesi için Konya, Adana, Adıyaman milletvekillerinin teklif vermesi tuhaf bulunacağı için son anda Gaziantep milletvekili Nejat Koçer de bir dilekçeyle teklife imzasını koymuÅŸ.
 
Aslında torba kanun eski sitemden kalma bir gelenek. Ä°ÅŸleri hızlandırmak isteyen iktidar partileri bakanlıkların ihtiyacı olan yasaları diÄŸer komisyonlarda tek tek görüÅŸülmesi çok vakit almasın diye bir torbaya doldurup, Plan ve Bütçe Komisyonu’na getiriyor ve tasarılar oradan ivedilikle çıkarılıyordu.
 
Fakat eski sistemin pek de demokratik olmayan yasama kurnazlığında bile bu kadar ayrıntılı maddenin sahibi olarak vekiller karşılarında Maliye Bakanı’nı buluyor ve ona hesap sorabiliyorlardı. Åžimdi ise bakanlıklarla ilgili ayrıntılı maddelerin yer aldığı torba kanunu savunma iÅŸi, altında imzaları olsa da kendi hazırlamadıkları konuya hakimiyetlerinden belli olan vekillere düÅŸüyor. Halbuki vekillerin esas iÅŸi yürütmenin icraatlarını savunmak deÄŸil, denetlemek.
 
Zaten tutanaklara göre hem iktidar hem de muhalefet vekillerinin komisyonda ÅŸikayetçi oldukları bu garip rol bölüÅŸümü yüzünden 71 maddelik tasarı üç günde komisyondan geçip, Meclis genel kurulunda kabul edildi.
 
Yani hala merak edenler varsa referandumda kabul edilen yeni sistemle Meclis’in yasama kalitesi, gücü artmadı, parlamento da özgürleÅŸmedi.
 
Maalesef mevcut durum eski sistemin baÅŸka bir kılıkta sürmesi bile deÄŸil.
 
Çünkü eski sistemdeki gibi yine yasaları bakanlıklar hazırlıyor ama bu kez atanmış bakanların bakanlıkları bunlar. SeçilmiÅŸ vekillerin üzerinde herhangi bir tasarrufları olmayan bakanların bakanlıkları.
 
SeçilmiÅŸ vekillerin bu yasaların hazırlanmasında bir rolleri olmadığı gibi,  bakanlıkların ihtiyacı olan teknik uzmanlık isteyen yasaları vekillerin nasıl yapacağıyla ilgili bir mekanizma da düzenlenmemiÅŸ.
 
Bulunan formül, bakanlıklarda hazırlanan yasaların altına iktidar partisi vekillerinden uygun olanların, hatta bazen harf sırasına göre seçilenlerin imza atması. 
 
Halbuki örneÄŸin Amerikan baÅŸkanlık sistemindeki yasama yürütme ayrımının temelinde Meclis’in bu yasama gücü var. BaÅŸkan ve bakanlar bir konuda Kongre’den yasa geçirmek için önce isteklerini tartışma odalarına taşıyıp lobi yapıyorlar, Kongre’nin ilgili komisyonlarına gidip ihtiyaçları olan yasalar için onları ikna etmeye çalışıyorlar. 
 
Türkiye’deki sistemin son halinde ise seçilmiÅŸ vekillere düÅŸen, kendi hazırlamadıkları tasarıları, ÅŸanslılarsa komisyona gelecek atanmış bakan yardımcıları ve bürokratlarla muhatap olup, doÄŸru düzgün tartışamadan onaylamak.
 
Hatta bazen sabaha karşı 03.24’de neden bu kadar acil olduÄŸu anlaşılamayan bir sinema paketini bakanlık temsilcilerinin bakışları arasında görüÅŸüp, onaylamak. 
 
Üstelik patlamış mısır bile bu pakete dahil deÄŸil...

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.