Kürsü
İsmail Kılıçarslan: Hayvanseverliğin yegâne yolu bir hayvana sahip olmak değildir
Follow @dusuncemektebi2
İsmail Kılıçarslan- Yeni Şafak
Son zamanlarda “sokak köpeÄŸi” olarak isimlendirilen sahipsiz hayvancağızlarla ilgili akıl almaz haberler okuyoruz. Hatırlayacaksınız, en son Kayseri’de 25 köpeÄŸin saldırısı sonucu bir lise öÄŸrencisi hayatını kaybetti.
Tespit edebildiÄŸim kadarıyla memlekette iki türlü düÅŸüyor köpekler sokaÄŸa. Birincisi zaten sokakta doÄŸanlar ve tabiri caizse sokağın raconunu böylelikle bilenler. Ä°kincisi ise bir ÅŸekilde sahiplenildikten sonra sahibi tarafından sokaÄŸa tekrar salıverilenler.
KonuÅŸtuÄŸum uzmanlar, “çeteleÅŸme” faaliyetinin daha ziyade bu ikinci gruptan köpeklerin marifeti olduÄŸunu anlattı. SokaÄŸa salınmak bu hayvanlarda bir ÅŸekilde öfkeye, paniÄŸe, ÅŸaÅŸkınlığa sebebiyet verebiliyormuÅŸ. Dahası “racon” da bilmedikleri için “sokakta yaÅŸamak” bu hayvanlar için bir tür büyük sınava dönüÅŸebiliyormuÅŸ.
Aslında bu argüman pekâlâ insanlar tarafından oluÅŸturulan bir takım çeteleÅŸmeler için de kullanılabilir ama konumuz o deÄŸil malum. Dolayısıyla “bir ünlem iÅŸareti” koyalım buraya ve devam edelim yolumuza.
Bir hayvanı sahiplenmek yahut satın almak (ki kedi-köpek cinsleri için bu ikincisine fena halde karşıyım) gerçekten büyük sorumluluk. Aileniz iki kiÅŸiyse üç, üç kiÅŸiyse dört fert oluyorsunuz. Gününüzü, tatillinizi, hayatınızı ailenizin bu yeni ferdine göre belirliyorsunuz. Bir süre size “iyi fikir” olarak gelen hayvan beslemeden sıkılıp ondan kurtulmak istediÄŸinizde ise çoÄŸunlukla evcil hayvan için felâket sayılabilecek bir vicdansızlık biçimine dönüÅŸüyor verdiÄŸiniz karar.
Åžunu ÅŸöylece söylemek lazım: Modern insan için “evcil hayvan besleme düÅŸüncesi” genellikle özenti ve hayranlık ile baÅŸlayıp yine genellikle bıkkınlık ve kurtulma fikriyle son buluyor.
Oyuncak ya da hobi olsa sıkıldığınızda tavan arasına kaldırıp kurtulursunuz. Fakat söz konusu bir canlı olunca iÅŸler epeyce deÄŸiÅŸir deÄŸil mi?
Sosyal medyada hemen her gün hayvanseverlerin “sahipleri tarafından sokaÄŸa atılmış hayvancağızlar”ı sahiplendirme çaÄŸrılarını ve çabalarını görüyorum.
Ne yapılması gerekir peki? Nasıl olmalı bu işler?
Öncelikle kıymetli dostum Ersin Çelik’in radikal önerisi ile baÅŸlayayım. Ersin diyor ki “evcil hayvan sahibi olmak isteyen insanlara bir çeÅŸit yasal düzenleme ile bazı ÅŸartlar konulsun. Niçin evcil hayvan almak istediÄŸini belirtsin insanlar, evcil hayvana bakıp bakamayacakları tespit edilsin. Evin küçük çocuÄŸu istedi diye alınıp üç gün sonra sokaÄŸa bırakılacak hayvanların sahiplenilmesinin önüne geçilsin.”
Bana her bakımdan ilginç geldi bu öneri. Pratikte uygulanamaz belki ama bir çeÅŸit “evcil hayvan bakabilir ehliyeti” zannediyorum modern insanın vicdansızlığının önüne bir miktar geçebilir.
DiÄŸer yandan belki ÅŸunu ısrarla anlatmak lazım insanlara: HayvanseverliÄŸin yegâne yolu bir hayvana sahip olmak deÄŸildir.
Ne demek istiyorum? Åžunu: Kızım mesela, neredeyse konuÅŸmaya baÅŸladı baÅŸlayalı eve kedi almak istiyordu. Biz bunun yerine “sokak hayvanlarını besleme, onlara göz kulak olma” fikrini aşıladık ona küçüklüÄŸünden bu yana. Åžimdi sokağımızın bütün kedileriyle ve kıdemli köpeÄŸiyle arasında gayet şık bir iliÅŸki var. Åžimdi büyüdü de. Ä°sterse bir, hatta iki kedinin tüm sorumluluklarını üstlenebilecek durumda. Fakat gördüÄŸüm kadarıyla sokak hayvanlarının dertleriyle dertlenmek ona yetiyor da artıyor.
Bir hatırlatma da bu konuda üzerine düÅŸeni layıkıyla yapmayan yerel yönetimlere olsun. Yasada “sokak hayvanlarının kısırlaÅŸtırılması ve sonra tekrar kendi doÄŸal ortamlarına salınması” sarahaten belirtilmesine raÄŸmen çoÄŸu yerel yönetim bu iÅŸle ilgilenmiyor. KısırlaÅŸtırma olmayınca sahipsiz hayvan sayısı artıyor, sahipsiz hayvan sayısı arttıkça sorunlar katlanıyor.
Allah göstermesin, bir yavrumuzu daha kurban verip “vah tüh” etmemek için hayvanseverlerin, yerel yönetimlerin ve ilgili bakanlığın el ele verip bir eylem planı yapması ÅŸart…
Henüz yorum yapılmamış.