Sosyal Medya

Kürsü

D. Mehmet Doğan: İngilizler Paşa’yı isteselerdi Samsun’da engelleyebilirlerdi

D. Mehmet DoÄŸan- Karar



Birinci Dünya Savaşı’nın resmî olarak sona eriÅŸ tarihi olarak Osmanlı Devleti’nin 30 Ekim 1918’de imzaladığı Mondros mütarekesi kabul edilebilir. Geçen sene 100. Yılı idi. Pek hatırlanmak istenmedi. Bizim için kara günlerin baÅŸlangıcı idi.
 
Mütareke’yi Osmanlı Devleti adına imzalayan Rauf Bey’e göre, çok fena halde idik, her halde bu mütarekeyi imzalamaktan baÅŸka çaremiz yoktu.  Genel Kurmay BaÅŸkanlığı’nın Ä°stiklal Harbi kitabında, “müzakerelere baÅŸlandığı sıralarda Osmanlı orduları sanıldığı gibi büsbütün güçsüz deÄŸillerdi denilmektedir” (C.1, sf. 49). Vahidetdin daha sonra Mütareke’nin zarurî hâle gelmesini “M. Kemal PaÅŸa’nın kumandası altında olan kuvvetlerle ‘Toros daÄŸlarına zelilane sığınması”na baÄŸlar.
 
Mütareke’den sonra Ä°stanbul baÅŸta olmak üzere Türkiye’nin bazı bölgeleri iÅŸgal edilir. Tabiî buna karşı tepkiler de ortaya çıkar. 18 Ocak 1919’da Paris Konferansı’na Ä°ngiliz Hariciye Nazırı Lord Kurzon, ÅŸu çözümü teklif eder: Müstakil bir Arabistan ve Ermenistan’dan baÅŸka müstakil bir Türk Devleti kurulmalı. Bu devlet geçmiÅŸte olduÄŸu gibi, Anadolu yarımadasının sınırları icinde kalmalı ve baÅŸkenti ya Bursa veya Ankara olmalı. Daha o zaman Ä°stanbul’un baÅŸkent olmadığı bir çözüm teklifi ilgi çekici deÄŸil mi?
 
***
 
1919’da hem iÅŸgal acıları yaÅŸanır hem ülkenin kurtuluÅŸu için birtakım faaliyetler baÅŸlar, bunlar yer yer direniÅŸe dönüÅŸür. Bu yıl ideolojik resmi tarih fanatiklerinin bildik sloganlarla kamuoyunu yanıltma çabalarına ÅŸahid olacağız. Bu ideolojik kesimde olmamakla beraber bilgisiz geniÅŸ bir kesim bu efsaneleri baÅŸ tacı edecekler. Gerçekte bu seneyi yakın tarihimizi doÄŸru kavrama yılı ilan etmeliyiz!
 
Ä°zmir’in Yunanlılar tarafından iÅŸgalinin de yüzüncü yılındayız. 15 Mayıs’da Yunan kuvvetleri Ä°zmir’e çıkmaya baÅŸlamıştır. Ä°zmir’de Yunan iÅŸgali, Ä°ngilizlerin, Fransızların ve Ä°talyanlar’ın iÅŸgallerinden daha büyük bir tepkiye yol açmıştır.
 
Bu iÅŸgali Ä°ngilizler açısından taktik bir hamle olarak görebiliriz. Yoksa bu iÅŸgalin bir sonuç vermeyeceÄŸini onlar da bilir. Ä°ÅŸgalden bir ay önce Ä°ngiliz Hariciye Nazırı Lord Curzon Ä°zmir’in Yunanistan’a verilmesi kararı hakkında muhtıra hazırlar: “Selânik kapılarının 5 mil dışında asayiÅŸi saÄŸlayamayan Yunanistan’ın Aydın vilayetinde barış ve güvenlik saÄŸlamakla nasıl görevlendirilebileceÄŸini anlayamıyorum.”
 
Mustafa Kemal PaÅŸa’nın Anadolu’ya görevlendirilmesi meselesi yine hurafe halinde önümüze konulacaktır. Bu hurafeyi PaÅŸa’nın Nutku’nun beslediÄŸini hatırdan çıkarmayalım.
 
PadiÅŸahı kandırmak bir yana Ä°ngilizleri atlatarak Karadeniz’e açılma, Bandırma vapurunun takibi ve her nasılsa yakalanamama gibi efsaneler hala ders kitaplarında durmaktadır. Oysa Samsun mart ayında bir Ä°ngiliz birliÄŸi tarafından iÅŸgal edilmiÅŸtir! Ä°ngilizler PaÅŸa’yı isteselerdi Samsun’da engelleyebilirlerdi. M. Kemal PaÅŸa, Büyük Millet Meclisi’nin açılışından bir gün sonra, bu hadiseyi çok farklı ÅŸekilde ele almakta ve “Samsun’a çıkmak” yerine “Samsun’da iÅŸe baÅŸlamak” tabirini kullanmaktadır.
 
Erzurum Kongresi’nin Kemal PaÅŸa tarafından toplanmadığını bu fanatiklere nasıl kabul ettireceÄŸiz? PaÅŸa’nın kongreye üye olması Erzurum’lu bir üye istifa ettirilerek saÄŸlanmıştır. Daha önemlisi, Erzurum Kongresi Milli Mücadele’nin ilk kongresi deÄŸildir. 28 Haziran 1919’da Birinci Balıkesir Kongresi’nin toplanmıştır.
 
Balıkesir Kongresi, Erzurum Kongresi’nden yaklaşık bir ay önce, M. Kemal PaÅŸa’nın düzenlenmesini planladığı Sivas Kongresi’nden ise iki ay önce toplanmış olmasına raÄŸmen Nutuk’da sözü edilmemiÅŸ, inkılâp tarihlerinde üzerinde gerektiÄŸi ÅŸekilde durulmamıştır. Millî Mücadele’nin sivil anlatımı, oluÅŸumun sırf Mustafa Kemal ekseninde ele alınması yüzünden ihmal edilmiÅŸtir.
 
***
 
Erzurum Kongresi ile ilgili Nutuk’ta yer almayan ÅŸu iki paragraf bilhassa önemlidir:
 
“Anadolu’daki memuriyetime, bilhassa Ä°ngilizler tarafından hazm ü tahammül olunmayacağı ve dahilden de birçok ifsadat ve tezviratın karışacağı, daha o zaman kestirilerek; alenen, gerek Sadrazam PaÅŸa’ya ve gerekse ricali marufa-i devlete söylenmiÅŸ ve bilhassa, Zât-ı Akdes-i Hazret-i PadiÅŸahi’ye de bilmünasebe, maruzatta bulunmuÅŸ idim.”
 
“Bu konudaki sırların ve haberleÅŸmelerin ve mukaddes padiÅŸahın ÅŸahsı ile geçen maruzat ve görüÅŸ alışveriÅŸlerinin, ÅŸimdilik yayılması uygun olmayıp, inÅŸallahü teala, mübarek vatan ve milletin, bilfiil kurtuluÅŸa erdiÄŸini idrak edince, kitap halinde yayını ve o zaman bugünkü Kongre muhterem heyetini teÅŸkil buyuran kıymetli kiÅŸilere de millî hatıra olarak takdimi düÅŸünülmektedir.” (Fahreddin KırzıoÄŸlu, Erzurum Kongresi, sf. 21-22)
 
Birinci paragraf, Samsun’a çıktıktan sonra olup bitenler konusunda temsilcileri tatmin etmek maksadıyla konulmuÅŸa benzemektedir. Yani, böyle ÅŸeylerin olabileceÄŸi hususunda yetkililer, sadrazam ve kutsal padiÅŸah haberdardır. Bu mevzu onlarla görüÅŸülmüÅŸtür! Bu olup bitenlerin taraflarca bilinen senaryoya ters düÅŸmediÄŸi ÅŸeklinde algılanabilir.
 
Ä°kinci paragraf ise, iÅŸin bilhassa gizli–kapalı, esrarengiz kısmı ile ilgilidir. M. Kemal PaÅŸa, PadiÅŸah’la arasındaki hususiyeti açıkca hissettirmekte, fakat bunun faÅŸ edilmesini ÅŸimdilik uygun bulmamaktadır. Bu ancak kurtuluÅŸtan sonra açıklanabilecek bir sırdır…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.