Güncel
ERHAN AFYONCU / Osmanlı döneminde Karadeniz’de kenevir ekilirdi
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Yeniden kenevir üreteceğiz’ sözleri Kastamonu ve Rize-Kendirli başta olmak üzere daha önce bu bitkinin üretildiği yerlerde sevinçle karşılandı. Osmanlı döneminde kenevir en önemli bitkilerden biriydi. 16. yüzyılda genellikle gemi sanayiinde kullanılıyordu ve daha çok Karadeniz bölgesinde ekiliyordu
Erhan Afyoncu - Sabah
Türkçe'de kenevir yerine kendir ismi de kullanılır. "Çedene tohumu" da denir. Kendir, kenevir bitkisinin sapından çıkarılan lifin ismidir. Kenevir lifleri ve tohumundan istifade edilen bir bitkidir. UyuÅŸturucu özelliÄŸinden dolayı birçok ülkede yasaklanmıştır. Ama kenevir kumaÅŸ, ip, denizcilik malzemeleri, kozmetik ilaç, otomobil kaportası, sabun, selüloz gibi birçok ÅŸeyin üretiminde kullanılır. Osmanlı döneminde çok yaygın olarak ekilen bu bitkinin üretimiyle ilgili Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü'nün çalışkan hocalarından Mehmet TaÅŸdemir'in Türk Kültürü Ä°ncelemeleri Dergisi'nde yayınlanmış "Karadeniz Bölgesinde Kendir-Keten Üretimi Ve Kullanım Alanları (XV. Yüzyıl Sonu XVII. Yüzyıl Ä°lk Yarısı)" isimli önemli bir makalesi vardır. Bu makaleden kenevirin Osmanlı dönemindeki ekimini aktarıyoruz.
(Anadolulu Türk köylüleri)
KENEVÄ°R ÜRETÄ°MÄ°
Kenevir üretimine ilk olarak Asya'nın doÄŸusunda ılıman iklime sahip bölgelerinde rastlanır. Daha sonra Batı Asya, Anadolu, Mısır ve Avrupa'da ekilmeye baÅŸlandı. 17. yüzyılda Amerika'da ekildi. Kenevir, Osmanlı döneminde "kendir, kettan, kendir lifi, kendir teli, tel kendir" ismiyle anılırdı. Kenevirin lifleri baÅŸta sicim, ip, urgan ve kumaÅŸ üretiminin önemli hammaddesiydi. Osmanlı donanmasının ihtiyacı olan urgan, halat gibi malzemelerin çoÄŸu da kendirden yapılmaktaydı. Osmanlı topraklarında kenevir daha çok Karadeniz bölgesinde ekilirdi. Samsun, Sinop, Kastamonu, TaÅŸköprü, Vezirköprü, Amasya, GümüÅŸhacıköy, Merzifon, Çorum, Tokat, Yozgat, ÇarÅŸamba, Terme, Ünye, Fatsa, Ordu, Trabzon, ÖdemiÅŸ, Tire, Burdur, Urfa, Suruç, Birecik ve Malatya bölgelerinde kenevir ekimi yoÄŸun olarak yapılırdı. Sinop, Kastamonu, TaÅŸköprü ve Vezirköprü'de kenevir ekimi yanında iÅŸlenip, mamul madde hâline de getirilirdi. Köylüler mahsulün bir kısmını pazarlar, bir kısmını ise kışın evlerinde bez, sicim, urgan, halat, çuval gibi ürün hâline getirirlerdi. Bu yolla bölgede küçük aile imalâthaneleri meydana gelmiÅŸti. Kastamonu ve çevresi, kendir üretimi bakımından fazla mahsul alınan ekim alanlarına sahipti. Özellikle Gök Irmak'ın etrafındaki verimli araziler ve bu nehrin vadilerle birleÅŸtiÄŸi bölgeler kendir ve keten ekiminin yapıldığı yerlerdi. Bölge kendir üretiminin yanında imalinin ve ihracının yapıldığı önemli bir yerdi. TaÅŸköprü ve civarı kenevirin en çok ekildiÄŸi yerlerdendi. Kendircilik ve urgancılık imparatorluÄŸun sonuna kadar bölgede canlılığını korumuÅŸtu. Bölgede kendir ve kendir ürünlerinin satıldığı, kendirci esnafının çalıştığı Kendir Hanı vardı. Kastamonu ve civarından donanma için ve tüccarlar tarafından satın alınan ürünler Ä°nebolu iskelesinden ihraç edilirdi.
(Tokat Belediyesi Åžehir Müzesi'nde temsili urgan üreten esnaf)
KASTAMONU, TRABZON, TOKAT, SAMSUN
TaÅŸköprü'de 1520'de 90 bin 981 kilo, Tokat ve çevresinde 1574'te 20 bin 484 kilo, Trabzon'da 1554'te 345 bin 794 kilo, Akçaâbâd'da 1554'te 349 bin 858 kilo kenevir üretilmekteydi. Samsun bölgesi de önemli üretim merkezlerindendi. Evliya Çelebi Samsun ve halkı için "kendirciyândır, kendir ipleri meÅŸhurdur" der. Bölgedeki tarım üretiminin yaklaşık yüzde 10'u kendirdi. Devlet ihtiyacı olan kendiri Samsun ve civarından vergilerine karşı toplamaktaydı. Bölgedeki 5 bin 612 ev 285 bin 600 kilo kendiri vergi olarak devlete vermekteydi. Kenevir ve bu bitkiden imal edilen ürünler Samsun Limanı'ndan gönderilirdi.
(Trabzon)
KENEVÄ°RDEN Ä°MAL EDÄ°LEN ÜRÜNLER
Kenevir hasadından sonra da yorucu çalışma isteyen bir bitkiydi. Lifler, sapından ayrıldıktan sonra dövme safhasına geçilirdi. Sapından ayrılan lifler yassı bir taÅŸ üzerinde aÄŸaç tokmaklarıyla ezilirdi. Ardından lifler tarandıktan sonra imalat safhasına geçilirdi. Osmanlı döneminde kenevir iÅŸlenerek ÅŸu ürünler imal edilird;
Kınnap: Ä°mal edilen ürünlerin en incelerinden olup iki veya üç telli olurdu. Özellikle Rize ve civarında imal edilirdi ve bölgenin en önemli geçim kaynaklarındandı. Yazlık giyim için elbise, yatak ve yorgan çarÅŸafı ile baÅŸörtüsü imal edilirdi. Ayrıca tente, balık ağı, çuval ve halı dokumasında çözgü ipi, çadır ve branda imali yapılırdı.
Sicim: Kınnaplardan daha kalın olarak üretilirdi.
Urgan: Kullanım alanı en geniÅŸ olan üründü. Paketleme ve balyalama iÅŸlerinde kullanılırdı. Ya sipariÅŸi verenin arzu ettiÄŸi ebat ve uzunlukta yapılır, ya da standartlara uygun bir ÅŸekilde üretilerek satılırdı. Bozuk tellerden üretim yapan urgancılar, halkın huzurunda teÅŸhir edilirdi.
Halat: Urgandan daha kalın olup, özellikle gemiler için üretilirdi.
Ä°NGÄ°LÄ°Z, FRANSIZ, RUS, ALMAN VE AMERÄ°KAN MÄ°LLETLERÄ° NASIL OLUÅžTU?
Lıah Greenfeld'in "Milliyetçilik, Moderniteye Giden 5 Yol, Ä°ngiltere, Fransa, Rusya, Almanya ve Amerika Örnekleri" isimli kitabı dünya tarihine yön veren beÅŸ milleti ele alıyor. Eserde Ä°ngiliz, Fransız, Rus, Alman ve Amerikan milletleri örneklerinde modernleÅŸirken millet oluÅŸumlarını kendi dillerinde yazılmış kaynaklara dayanarak inceleniyor.
Greenfeld, Ä°ngiliz kimliÄŸinin oluÅŸumunda Protestanlığın ve aristokrasinin rolünü, kraliyet ve dinin deÄŸiÅŸen konumunu, kültürel ve bilimsel geliÅŸmeler ile Ä°ngilizce'nin geliÅŸimini, Fransa'da ise kraliyetin dini gücünü kaybetmesiyle birlikte Fransızlığa sarılması, kralın kulluÄŸundan yurttaÅŸlığa ve vatanseverliÄŸe giden süreci ele alıyor. Rusya'yı Çar Petro devrimleri, Ortodoks kilisesi ve Rus ordusunun baÅŸarılarıyla köylü topluluklarının Rus milletine dönüÅŸümünü inceliyor. Alman kimliÄŸinin oluÅŸumunda aydınların rolü ve Fransa'nın Prusya ordularını maÄŸlup etmesinin kimlik inÅŸasındaki rolü üzerinde duruluyor. Amerikan kimliÄŸinin oluÅŸumunda göçmenlik, özgürlük ve eÅŸitlik fikrinin rolünü inceliyor. Eserde aydınların millet-inÅŸasındaki rolü üzerinde de duruluyor.
Greenfeld Türkçe baskıya yazdığı önsözde "Modern dünyada politika milliyetçilik tarafından oluÅŸturulmuÅŸtur" diye durum tespiti yaparken, eserinin sonunu ise ÅŸu cümlelerle bitiriyor: "Milli kimlik temelinde bir haysiyet meselesidir. O insanlara gurur duymaları için nedenler verir... Milliyetçilik tarihsel bir olgudur. Åžayet milliyetçilik ortadan kaybolursa, artık içinde yaÅŸadığımız bu dünya olmayacak ve yerine zümreler toplumunun yerini aldığını bildiÄŸimiz dünyadan farklı olarak, baÅŸka bir dünya kurulacak bu milli-sonrası dünya gerçekten post-modern olacaktır, çünkü milliyet modernliÄŸin kurucu ilkesidir.... Milliyetçilik çağı sona ermiÅŸ deÄŸil, yeni milliyetçilik çağına da girmiÅŸ deÄŸiliz". Dünyanın beÅŸ önemli milletinin milli kimliklerinin oluÅŸumunu anlamak için bu kitabın okunması gerekiyor.
Henüz yorum yapılmamış.