Güncel
Filipinler’de Moro-Mindanao halkı referanduma gidiyor - Mehmet Özay
1976 yılından itibaren bölgede bağımsızlık mücadelesi verilmesi ve ardından dönemin getirdiği koşullar altında özerklik anlaşmasında karar kılınması bölge halklarının taleplerinin etnik milliyetçilik gibi kısır bir bağlamda ele alınmamasını gerektiriyor.
Mehmet Özay
Filipinler’in güneyinde Müslüman topluma özerk yönetimin kapısını aralayacak referandum 21 Ocak 2019’da yapılacak.
Bu geliÅŸme, Moro Ä°slami KurtuluÅŸ Cephesi (MILF) ile Filipinler merkezi hükümeti arasında 1997 yılında baÅŸlayan ve dönem dönem inkıtalara uÄŸrayan görüÅŸmelerin uzun yıllar sonra meyvesini vermek üzere olduÄŸunu gösteriyor.
2014 anlaşmasından referanduma
Filipinler merkezi hükümetiyle MILF arasında Bangsamoro Kapsamlı AnlaÅŸması (BKA) bir önceki devlet baÅŸkanı Benigno Aquino döneminde, 27 Mart 2014 tarihinde imzalanmıştı. Aquino’nun çabalarına raÄŸmen, yasayı ulusal kongreden geçirememesi üzerine süreç akamete uÄŸramıştı.
2018 yılı Mayıs ayında yapılan görüÅŸmeler sonrasında senatodan geçen BangsamoroTemel Yasası (BTY) halkın referandumuna hazır hale getirildi. Kapsamlı anlaÅŸmadan hareketle oluÅŸturulan Bangsamoro Özerk Yönetim Organik Yasası devlet baÅŸkanı Rodrigo Duterte tarafından imzalanmasıyla referandum kapısı açılmış oldu.
Referandum engellenebilir mi?
Kongre yasada, özerk yönetime verilen bazı hakları geri alma yönünde inisiyatif geliÅŸtirse de, MILF tarafı yasayı ‘mükemmel olmamakla birlikte iyi bir baÅŸlangıç diyerek’ kabullenmiÅŸ gözüküyor.
Birbiri ardı sıra gelen gecikmelere son dakikada bir yenisinin eklenmesi ihtimali de Manila çevrelerinde konuÅŸulan konular arasında. Bu endiÅŸe, Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu referanduma dair yapılan iptal baÅŸvurularını dikkate alarak 21 Ocak sürecine engel olmasından kaynaklanıyor.
Devlet BaÅŸkanı Rodrigo Duterte, geçen hafta yaptığı bir açıklamada, Anayasa Mahkemesi’nin bu dilekçeleri dikkate almayacağını umduÄŸunu, aksi takdirde bölgenin yeniden çatışma ortamına dönebileceÄŸi uyarısında bulundu.
Yukarıda dikkat çekilen olumsuz geliÅŸme olmadıkça, Müslüman halkın çoÄŸunlukta olduÄŸu Mindanao Adası ve Sulu Takımadaları’nda belli bölgelerde 21 Ocak’ta yapılacak referandumun kabul edilmesi bekleniyor. Barış görüÅŸmelerinin son aÅŸaması kabul edilen bu referandum, sadece Moro-Mindanao halkı için deÄŸil, baÅŸta Filipinler olmak üzere GüneydoÄŸu Asya toplumları için de önem taşıyor.
Moro-Mindanao Müslümanlarının siyasi temsilcisi konumundaki MILF yetkilileriyle daha barış görüÅŸmeleri sürecinde yaptığımız görüÅŸmelerde referandumdan umutlu olduklarını ifade ediyorlardı.
Referandumun olumlu sonuçlanması MILF’i yönetime taşıyacak. Özerk yönetim valisi ise, büyük bir deÄŸiÅŸiklik olmazsa MILF lideri Hacı Murad Ä°brahim’in bu görevi üstlenmesi ve 2019-2022 döneminde bölgeyi yönetmesi bekleniyor.
Özerk yönetim
Bu yasanın yürürlüÄŸe gireceÄŸi bölgeler, ‘Müslüman Mindanao Özerk Bölgesi’ adıyla anılıyor ve bölgedeki siyasi yapı iki farklı birimden oluÅŸuyor. Bunlardan ilki, Filipinler’in ikinci büyük adası Mindanao ile Sulu Takımadaları’nda beÅŸ eyalet ve iki ÅŸehri kapsıyor.
Yani, Mindanao Adası’nda Maguindanao ve Lanao del Sur eyaletleri; Sulu Takımadaları’nda ise Basilan, Sulu ve Tawi-Tawi eyaletleri. Mindanao Adası’ndaki Marawi ve Lamitan ÅŸehirlerindeki halk da sandık başına gidecek.
Ä°kinci grupsa, 2001 yılında yapılan referandumda özerk bölge yapısı içerisinde yer almayı onaylayan Cotabato ve Isabela ÅŸehirleri Lanao del Norte’de altı kasaba ve Kuzey Cotabato’da 39 ilçe bulunuyor.
Devlet baÅŸkanı Duterte bir süre önce, söz konusu Organik Yasa’nın ülkenin güneyinde Müslümanların çoÄŸunlukta olduÄŸu Mindanao ve Sulu Takımadaları’nda yönetim yapısına yönelik yasal düzenleme olduÄŸuna vurgu yaptı.
Ancak bu geliÅŸme, bölgede böylesi bir uygulamanın ilk defa ortaya konulduÄŸu anlamı taşıyor. Aksine, 1989 yılında uygulanmaya baÅŸlanan Müslüman Mindanaou Özerk Bölgesi adıyla bilinen kısmi özerklik içeren uygulamanın baÅŸarısızlığı bölgede çatışmaların devam etmesine neden olmuÅŸtu. 2014 yılındaki anlaÅŸmanın ardından geliÅŸme gösteren düzenlemeler ise mevcut durumu yani, özerklik uygulamasını daha da geliÅŸtirmeyi ve kapsamlı hale getirmeyi amaçlıyor.
Yerel parlamento ve yeni yönetim kültürü
Özerk yönetim, yeni bir idari uygulama olarak 80 sandalyeli yerel parlamentonun hayata geçirilmesine ve Müslümanların kendi kendilerini yönetmelerine olanak tanıyacak.
Merkezi hükümet, söz konusu bu parlamentonun sürekliliÄŸini saÄŸlayacak alt yapıyı oluÅŸtururken, aynı zamanda savaÅŸ dönemi sonrasında beÅŸ yıllık rehabilitasyon sürecinde ilave bütçe ile bölgenin sosyo-ekonomik kalkınmasını saÄŸlayacak.
Özerk yönetimin Mindanao ve Sulu Takımadaları bölgesinde kayda deÄŸer toplumsal, ekonomik ve siyasi deÄŸiÅŸimleri beraberinde getireceÄŸine kuÅŸku yok.
Bu noktada, öncelik bölgede barışın tesisi ve sürekliliÄŸi olduÄŸundan etnik ve dini yapılar arasındaki iliÅŸkiler, güvenlik, ekonomik kalkınma, eÄŸitim, ulusal ve dini yasaların uygulanması baÅŸta gelen konular arasında bulunuyor.
Organik yasa, yeni bir yönetim yapısını ve yönetim kültürünü bölgeye adapte etmenin alt yapısını oluÅŸtururken, uygulamada karşılaşılacak sorunların, herhangi bir çatışma ortamına meydan vermeden çözüme kavuÅŸturulması iÅŸte bu yeni siyasi kültürün hususiyetleri olacak.
Özerk yönetimin, mevcut toplumsal kurumlar nezdinde de bir deÄŸiÅŸim ve yenilenme anlamı taşıyacaktır. Bu noktada, yeni yönetim baÅŸta Müslüman kitle ve bölgedeki diÄŸer dini ve etnik toplumların hayatına yenilikler getirecek uygulamaları, tarafların ortak katılımı ve rızasıyla gerçekleÅŸtirmelidir.
Bu sürecin saÄŸlıklı bir ÅŸekilde sürdürülebilirliÄŸini saÄŸlamada en önemli sorumluluÄŸu toplumsal ve siyasal liderlere yüklüyor. Hiç kuÅŸku yok ki, bu liderler arasında dini liderler önemli bir yer tutuyor.
Ekonomik kalkınma barışta süreklilik
Bir diÄŸer önemli konu ise, uzun dönem hakim olan çatışma süreci nedeniyle ekonomik geri kalmışlığın ortadan kaldırılması konusundaki çalışmaları içeriyor. Bölgenin Güney Çin Denizi gibi önemli su yolları üzerinde bulunması, Adalar’ın doÄŸal zenginlikleri ile denizaltında zengin enerji kaynaklarının varlığı merkezi hükümet ile MILF arasındaki görüÅŸmelerin önemli bir bölümünü teÅŸkil ediyordu.
Önümüzdeki süreçte doÄŸal kaynakların paylaşımının bölgedeki geniÅŸ toplum kesimlerine refah getirmesinin yollarını aramak yeni yönetimin en önemli sorumluluk alanlarından biri olacak.
Bununla birlikte, geniÅŸ halk kesimlerinin bölge yönetimine güven beslemesini saÄŸlayacak ekonomik kalkınma konusunda kısa sürede mesafe alınabilmesini beklemek yerine, bu süreci sürdürülebilir bir ÅŸekilde geliÅŸtirmek ve bu durumu halka anlatmak önem taşıyor. Aksi takdirde kısa süreli beklentilerin halkı boÅŸ bir umuda sevk etmesi barış sürecinin zedelenmesi anlamına gelebilir.
Bu baÄŸlamda, ülkenin ulusal ekonomik ve toplumsal kesimlerin ekonomik kalkınmışlık düzeylerinin Mindanao ve Sulu halkı için bir örneklik teÅŸkil ettiÄŸini düÅŸünerek, ortada pek de ümitvâr bir durum olduÄŸunu söylemek mümkün deÄŸil.
Bu çerçevede, bölgede barış sürecine konu olmuÅŸ bölgelerin aradan geçen süreçte halen ekonomik geri kalmışlıkla anılıyor olmasını Moro Müslümanları siyasi temsilcilerinin dikkate almaları gerekiyor.
Bölgenin kayda deÄŸer ÅŸekilde hammadde zenginliÄŸi düÅŸünüldüÄŸünde, yapılması gereken mevcut kaynakların üretim süreçlerine aktarılmasında uygulanacak idari ve teknik mekanizmanın saÄŸlanması. Bu sürecin saÄŸlıklı ve sürdürülebilir ÅŸekilde yönetilebilmesi için özerk yönetimin merkezi hükümetin yanı sıra, özellikle uluslararası çevrelerle iÅŸbirliÄŸine önem vermesi gerekiyor.
Yine bölge ülkelerinin olumsuz bir üne sahip olmasına yol açan yolsuzluk olgusundan Müslüman özerk yönetiminin azade olması için de kapsamlı idari yasaların ve ahlaki edimin birarada ele alınacağı bir yaklaşıma ihtiyaç var.
Mindanao ve Sulu bölgesinin tarihin erken dönemlerinden itibaren Ä°slamlaÅŸma sürecine konu olması ve bölgede kurulan site devletlerinin varlığı yüzyıllar boyunca Ä°slam kültür ve geleneÄŸinin varlığına iÅŸaret ediyor.
Bu çerçevede 1976 yılından itibaren bölgede bağımsızlık mücadelesi verilmesi ve ardından dönemin getirdiÄŸi koÅŸullar altında özerklik anlaÅŸmasında karar kılınması bölge halklarının taleplerinin etnik milliyetçilik gibi kısır bir baÄŸlamda ele alınmamasını gerektiriyor.
Müslüman halkın gerek demografik, gerekse teritoryal hakimiyet olarak uzun sömürgecilik evresi ve ardından Filipinler ulus devleti ile devam eden süreçte sürekli gerilemeye maruz kalması, bölgedeki Malay Müslümanların haklarının ve taleplerinin göz ardı edilmesini deÄŸil, bilakis dikkatli bir incelemeye tabi tutularak bu haklarının tam anlamıyla verilmesini gerektiriyor. Yukarıda dikkat çekilen ‘organik yasa’nın böylesi bir iÅŸlevi olacağı varsayılıyor.
Henüz yorum yapılmamış.