Özel / Analiz Haber
Kemal Sayar FETÖ'nün zihni psikolojisini anlattı: Sosyal bağlam, 'karıncayı ezmez' zannedilen birini vahşi bir mücrim kılabilir
Follow @dusuncemektebi2
Kült liderleri mutlak itaat, sadakat ister ve eleştiriyi bastırır. Etraflarına çok özel bir bilgi ile donanmış ve ilahı bir güce sahip oldukları fısıltısını yayarlar. İnsanları kendilerine bağlamak için aile bağlarını ve dışarıda sahip oldukları sağlıklı ilişkilerini zayıflatır, kurulabilecek yegâne ve iyi ilişkinin kendileri ile olduğuna inandırırlar.
KEMAL SAYAR / LACÄ°VERT DERGÄ°
'Tarihimizde ilk defa bayrağı olmayan bir düÅŸmanla savaşıyoruz' dedi arkadaşım, 'bu çok tuhaf bir durum'. Körü körüne itaatin katil robotlara çevirdiÄŸi vahÅŸilerin, dini referanslarla hareket ediyor gibi görünmeleri pek çok kiÅŸiyi irkiltti. Bir suç teÅŸkilatı olarak çalışan bu yapıyı nasıl anlamalıyız? Onu dini bir cemaat olarak mütalaa edebilir miyiz, yoksa Batı dünyasında örneklerine sıkça rastladığımız kültlerden birisi midir? Dilimizde, kelimeyi birebir karşılayacak bir kavram olmaması nedeniyle kullanımda yer eden kült terimi, Amerikan Psikiyatri SözlüÄŸü'nde; "Bir dogma yahut dini öÄŸretiye dayalı, genelde toplumun kabul görmüÅŸ inanç ve deÄŸerleriyle karşıtlık gösteren inanç ve ritüeller sistemi" olarak tanımlanır.
Önder tarafından sevilmek isterler
Kült tarzı yapılanmalara katılan insanların iki temel motivasyonu var: Ä°lki, hayatlarında eksikliÄŸini hissettikleri manevi anlam arayışı, ikincisi ise kompleks bir dünyada kendilerine yol gösterecek daha üst seviyede ve bilgili bir otoritenin kılavuzluÄŸuna duydukları ihtiyaç. Külte katılan kiÅŸiler 'Tanrı'nın dünyaya bir ihsanı' olarak gördükleri önderleri tarafından sevilmek ve ilgilenilmek isterler.
Önderlerinin büyüklenmeci benliÄŸi onların aç benliÄŸini doyurur, gruplarının ve önderlerinin güçlerini içlerine alarak kendilerini güçlenmiÅŸ hissederler. Kültler insanın belirsiz bir dünyada kesinlik ihtiyacına duydukları arzuyu sömürür. Herkesin ruhunda mükemmel ebeveynlere sahip olma, sevecen ve ilgili bir grubun parçası olma gibi istekler vardır. Bu, istekten öte bir ihtiyaçtır. Paylaşılan bir düÅŸünce, bir barınak vaat eder. Ä°deolojik bir kardeÅŸlik, elinden tutacak bir dost ağı, bir yazgı kardeÅŸliÄŸi...
Bu paylaşımın sıcaklığı, karşı konulması zor bir ayartmadır. Uygun bir fırsat doÄŸduÄŸunda, bu ihtiyaç, muhakeme yeteneÄŸini ve algıyı etkileyerek kiÅŸiyi bir kültün sömürüsüne açık hale getirir. Ä°nsanlar bir külte katıldığı zaman grubun korumasından istifade ederler. Ancak bunun bir bedeli olacaktır. KiÅŸi özgür bir birey olmaktan vazgeçer ve kendi özgün fikirlerini dışarıda bırakarak tek tipleÅŸmeyi kabul eder. Kült müntesibi kapana kısılmış, gerçekçi olmayan ve kaskatı bir düÅŸünce sisteminin içine kilitlenmiÅŸ kiÅŸidir.
Aile bağlarını zayıflatırlar
Kült liderleri mutlak itaat ve sadakat ister ve eleÅŸtiriyi bastırır. Etraflarına çok özel bir bilgi ile donanmış ve ilahi bir güce sahip oldukları fısıltısını yayarlar. Ä°nsanları kendilerine baÄŸlamak için aile baÄŸlarını ve dışarıda sahip oldukları saÄŸlıklı iliÅŸkilerini zayıflatır, kurulabilecek yegâne ve iyi iliÅŸkinin kendileri ile olduÄŸuna inandırırlar.
Kült liderleri büyük bir gizlilik içinde yaÅŸar. Ä°nsanların zihninde göksel ve kutsi bir imgeye sahip olmak ve üstünlük fantezisini sürdürebilmek için olabildiÄŸince gizli bir hayat sürdürürler. Mutluluk, bilgelik ve aydınlanma sözü verirler ancak insanları götürüp bıraktıkları uçurumda katı düÅŸünce ve mutsuzluk vardır.
Sorgusuz sualsiz teslimiyet
Kült müntesibi, dışarıdaki gerçeklikleri fark etmesin diye sürekli meÅŸgul tutulur. KuÅŸandığı at gözlüÄŸü yüzünden dışarıdaki insanların bakış açısını anlayamaz hale gelir ve bu yüzden farklı düÅŸüncelere tahammülü azalır. Zihni iÄŸdiÅŸ edilmiÅŸ ve ruhun selametinin narsist grup liderine sorgusuz sualsiz teslimiyette yattığına inandırılmıştır. Kült içerisinde kiÅŸilerin bireysel düÅŸünce özgürlüÄŸü yoktur.
Yek diÄŸerinden farklı olmak manasında bir bireylikleri de yoktur. Aslında gruptan ayrı düÅŸünebilmek insanı derinleÅŸtirir ve bir farkındalık yaratır. Oysa bu bir kült liderinin özellikle kaçınacağı ÅŸeydir. O yüzden benzeÅŸ düÅŸünceler ödüllendirilirken, farklılık ve ayrıksı düÅŸünceler alabildiÄŸince cezalandırılır. Kültün ana düÅŸüncelerinden birisi de ÅŸudur: "Biz güvendeyiz ve doÄŸru ÅŸeyi yapıyoruz, ötekiler yanlış yapıyor ve günaha giriyor." EÄŸer bir kültün içindeyseniz kendinizi dışarıdakilerden dini olarak ve ahlaken daha üstün hissedersiniz.
Bir sonraki aÅŸama, "öteki kötü, biz iyi tarafız" anlayışıdır. Bu anlayış çok tehlikelidir çünkü önce nesneleÅŸtirilen sonra da yaÅŸamı negatifleÅŸtirilen, ötekine zarar verme, ÅŸiddete yönelme eÄŸilimi de artabilir. Öteki, kült üyesinin gözünde herkes tarafından yaÅŸam hakkı elinden alınabilecek, hak sahibi olmayan bir 'homo sacer'dir. Dışarıdaki kötü olarak algılanınca onları yok etmek veya onları türlü yöntemlerle 'kurtarmak' meÅŸrulaÅŸtırılır. Hiçbir kült 'belki de biz yanlışızdır' diye düÅŸünmez ve sorgulamaz çünkü o zaman o kült var olamaz.
Hayatlarının bir dönemi karanlık
Kültlerin en güvendiÄŸi ÅŸey esnek ve farklı düÅŸünme yeteneksizliÄŸidir. Bu açıdan, kültler müntesiplerini iktidarsız bırakan, onları çocuklaÅŸtıran bir doÄŸa sergilerler. HiyerarÅŸide altta olanlar arasında sahte bir rekabet yaratılır, böylece liderin gözüne girmenin önemi artırılır.
Bu ÅŸekilde hiyerarÅŸide altta olanlar üstte olanların gözüne girmek, terfi almak ve cezalandırılmamak için her türlü ÅŸeyi yapmaya teÅŸnedir. Kültün deÄŸerleri her türlü kurumsal deÄŸerin önüne geçmeye baÅŸlar, mevcut sistem dönüÅŸtürülerek yeni bir sistem yaratılır ve verilen güç çift yönlü bir istismara yol açar. Kült liderleri çoÄŸu zaman hastalıklı narsizme duçar olmuÅŸ, hayatlarının bir döneminde bir karanlık uyanış yaÅŸamış yıkıcı liderlerdir.
Kendilerinin özel olduÄŸuna ve her sorunun cevabının kendilerinde bulunduÄŸuna kati bir surette inanmışlardır. Kendilerini izleyenlerden mutlak bir itaat beklerler. Kendilerini çok deÄŸerli, diÄŸerlerini ise aÅŸağı görürler. EleÅŸtiriye katlanamazlar ve bütün bu çarpık kiÅŸiliklerine raÄŸmen, yakın çevreleri yine de bu kiÅŸilere baÄŸlanır. Habis narsisizm olarak isimlendirilebilecek bu durum, paranoid beklentilerle sarmalanmış psikopatik eÄŸilimleri içerir.
BaÅŸka birey veya grupları özsaygılarını tehdit eden ve kendilerinin deÄŸersizleÅŸtirilmiÅŸ yönlerini temsil eden ÅŸeyler olarak görür ve saldırgan zaferlerle onları yok etmek, aÅŸağılamak isterler.
Üyeler kiÅŸiliksizleÅŸtirilir
Ä°nsan olarak gruplar içinde var olmaya eÄŸilimliyiz. Çünkü bir grup içinde var olmak hayatın belirsizliÄŸini azaltır, bize bir anlam, ülkü ve deÄŸer saÄŸlar. Bir grup içerisinde kendi faniliÄŸimiz ile yüzleÅŸmemiz daha kolaydır. Kült yapılanmalarındaki eÄŸitim sonucunda üyeler, dünyanın nasıl algılanması gerektiÄŸine dair farklı perspektif ve dil kazanırlar. Orwell'in 1984'ünde afazi yaratmanın bir yöntemi olarak tanımladığı, 'çift düÅŸün-yeni konuÅŸ' benzeri bir dejenerasyona maruz kalırlar.
Bu ÅŸekilde düÅŸüncenin tüm farklı türleri feshedilir ve olanaksızlaÅŸtırılır. Bununla da kalınmaz, üyeler kiÅŸiliksizleÅŸtirilir. Bu, aÅŸağılama, korkutma, ayartılma yöntemleriyle yapıldığı gibi katı ritüeller (özellikle en akıldışı olacak ÅŸekilde tasarlanırlar) ve birtakım metinlerin sistematik ve biteviye okutulmasıyla da saÄŸlanır. Tüm bu kiÅŸiliksizleÅŸtirme neticesinde örselenmiÅŸ kült üyesi ve habis narsist lider birbirlerinin kendilik nesnesi haline gelir.
Cezalar baÅŸlar
Zaman içinde kült grubunun soÄŸuk ve cezalandırıcı tarafı ortaya çıkmaya baÅŸlar. Kültün inanç ve tutumlarını sorgulayan üyeler dışlanır ve yalnız bırakılır. Böylece ÅŸu mesaj verilir: 'Grup sana vermeyi bildiÄŸi gibi almayı da bilir'. Ceza almaktan ve hikmetinden sual olunmaz lider tarafından aÅŸağılanmaktan korkan kiÅŸi, kendisi de etik olmayan yollara sapmaktan, türlü hile ve desiselerle insanları yıldırmaktan ve kandırmaktan imtina etmez.
Külte katılmadan önce sahip olunan ilke ve ahlaki ölçütler yoktur artık o kiÅŸide. 'Grubun selameti adına' ve 'grubun üstün menfaatleri için' gerekçeleriyle ahlak dışı davranışlar rasyonalize edilir.
Fanteziyi sorgulamak ÅŸeytani kabul edilir
Kült liderleri otoriterdir. Önce lider, sonra aile ve sevdiklerimiz gelir. Üyenin grup dışındaki insanlarla kurduÄŸu yakın iliÅŸki çeÅŸitli ÅŸekillerde zayıflatılır. KiÅŸinin dışarda bağımsız, saÄŸlıklı ve kendi olgunlaÅŸmasını destekleyen iliÅŸkiler kurması engellenir. Farklılık bağımsızlığı, çeÅŸitliliÄŸi destekler ve bu durum kültün hoÅŸuna gitmez. Fanteziyi sorgulamak, kültün güvenliÄŸini tehdit eder ve bu davranış tarzı ÅŸeytani olarak tarif edilir.
Büyüklenmeci ve paranoyak olan kült liderleri grubun dış dünyadan kopmasını destekler. ÇeÅŸitlilik dışarıda bırakıldığı zaman grup kendini ve fikirlerini üstün görür, fikirlerini korumak ve etkilenmemek için kendini dış dünyaya kapatır. Ä°nsanlar grubun içinde oldukça, kutsal lider sayesinde korunduklarını, kurtarıldıklarını veya Tanrı'yı bulduklarını hissetmek ister. Dışarıdaki insanları hor görüp acır ve kültten çıkan bir üyeyi adeta ölmüÅŸ, hayatta kaybolmuÅŸ kiÅŸi gibi düÅŸünürler.
Terör örgütüne böyle dönüÅŸürler
Gruptan olmayanı deÄŸersiz görmek dışarıdaki insanlara etik veya ahlaki olmayan davranışları da meÅŸrulaÅŸtırır. Bu tür tutumlar gösterildiÄŸinde piÅŸmanlık ve suçluluk hissedilmez. Ötekinin deÄŸersizleÅŸtirilip nesneleÅŸtirilmesi ile birlikte kült üyelerinin iyi, özel ve her ÅŸeyi hak ediyormuÅŸ gibi hissetmesi güvence altına alınır.
Kült üyelerinin gerçeklik algısı böylece zayıflatılmış olur. Zayıflamış algı üzerinden kült lideri üyeleri manipüle eder, insanlığa ve ahlaka karşı kullanışlı bir alet, ölümcül bir silah gibi kullanır. Dışarıya kapalı ve yalıtılmış bir grup olan kült, zaman içinde hissedilen bazı iç ve dış baskıların veya sosyopolitik ortamdaki deÄŸiÅŸikliklerin etkisiyle farklılaşır. Kült mensupları içinde bulundukları ülkeye ait olmadıkları hissiyatını yaÅŸayabilirler. Liderlerin etrafında safları sıklaÅŸtırarak onları çevreleyen kötülüÄŸü bertaraf edeceklerini düÅŸünebilirler.
Kült lideri grup psikolojisinin etkilerini kullanarak kendisini mutlak anlamda doÄŸru, hakikat olarak gösterir. Dış dünyada gidecek bir yeri kalmayan ve kendisini grup dışında sudan çıkmış balık gibi hisseden kült üyeleri için itaat, var olmanın yegâne yöntemi haline gelir. KiÅŸi var oluÅŸunu sadece itaat etmeye baÄŸladığında; sorgulama, gerçekliÄŸi sınama, empati kurma gibi becerilerin kullanımı azalır ve gruba uyum hayattaki en önemli düstur haline gelir. Bunun bir adım sonrasında verilecek katliam emirlerine uymak iÅŸten bile deÄŸildir.
Kültün bir terör örgütüne dönüÅŸümü de iÅŸte bu noktada olur. Terörist gruba katılanların gerçeklik algısı, belirli bir ölçüde zedelenmiÅŸtir ve kararlarını dış gerçeklikten ziyade psikolojileri, fantezileri, iç dünyaları etkiler. Terörist saldırı ve giriÅŸimler, terör grubunun bastırdığı var olma, yok olma kaygısını azaltmaya yarar. Zaten bozuk olduÄŸunu düÅŸündükleri ve canavarlaÅŸtırdıkları bir sistem yahut kitleye, saldırıların sorumluluÄŸunun onlarda olduÄŸunu bildirirler söylemlerinde.
Böylece mutlak kötü olan düÅŸmanla kendi varoluÅŸ amaçları ve onurları için, mutlak iyi olarak dövüÅŸmek zorunda kaldıklarına giderek daha fazla inanırlar. Bu noktada gerçeklik algısı daha da zedelenir. Kendilerini kurtarıcı olarak ilan eder ve ötekini ÅŸeytanlaÅŸtırırlar. Kendilerini sadece önderlerinin dediÄŸini yapan adanmış kiÅŸiler olarak görür ve sorumluluÄŸu üzerlerine almazlar. Saldırı sonuçlarını küçümser, maÄŸdurların bu saldırıyı hak ettiÄŸini düÅŸünürler.
Grup narsisizmi
Ä°nsan Yıkıcılığının Anatomisi adlı kitabında Erich Fromm, 'grup narsisizmi' kavramını ortaya atmıştı. Onun tarifine göre grup narsisizmi, kiÅŸinin kendi grubuna ve o grubun ülkülerine sorgusuz sualsiz bir itaat, sadakat ve beÄŸeniyle baÄŸlanmasını ve eleÅŸtirel tutumların düÅŸmanlık olarak algılanmasını ifade ediyordu.Grup narsisizmine duçar olan toplumsal yapılar kendilerini seçilmiÅŸ, mükemmel ve seçkin olarak tanımlarken dışarıda kalanları da muhtemel düÅŸmanlar olarak algılayabilir. "Bizim iddia ve doÄŸrularımız, diÄŸerlerinin doÄŸrularını belirler" diye düÅŸünür.
Narsistik grubun üyesi, "eÄŸer kendi grubumdan olan insanlara yardım edersem, bu beni daha iyi bir insan yapar" diye fikir yürütür ve böylece grup-içi dayanışma, diÄŸer gruplarla dayanışmanın önüne geçer. Kolektif narsizm, büyüklenmeci kendilik imgesine bir saldırı algıladığında, öfke ve saldırganlıkla mukabele edebilir.
Kolektif narsisizm ve terör
Kollektif narsisizme maÄŸlup olmuÅŸ FETÖ gibi gruplarda ÅŸiddete veya tahakküm kurmaya dönük eylemler için, yüksek ve saf ahlaki güdüler sunulabilir müntesiplere. Bütün bunlar derinlerde yatan kendine hizmet etme güdüsünü, bencilliÄŸi ve grup çıkarlarını gizliyor olabilir. Masum yurttaşı öldüren cani darbecinin suyunu çömelerek üç yudumda besmeleyle içmesi veya darbe giriÅŸimi gecesi insanları katledenlerin Fetih suresini okuyarak bu katliama kendilerini motive etmeleri örnek verilebilir. Onlara kalırsa dünyayı kötülükten arındıracaklardır. Bir nefret teolojisi etrafında örgütlenen bu nihilizm her an yok etmeye ve yıkmaya hazırdır.
Bu tarz bir düÅŸüncenin izlerini Bush veya Ladin'de birbirinin karbon kopyası olarak bulabilirsiniz: 'Ya bizimlesinizdir, saflık ve arılığı temsil ediyorsunuzdur, ya da onlarla, yani kötülük ve kirliliÄŸin yanındasınızdır.' Zizek'in sözüyle, özcü terörist, "Ä°nanmaz, doÄŸrudan bilir." O, kendini gördüÄŸü biçimiyle, Tanrı'nın iradesidir ve onun eylemi, aÅŸkın olanla kendi bireysel ölümlü varlığı arasındaki mesafeyi kapatan Tanrısal bir eylemdir. Böylece inanç kesin bilgiye, kutsal olan dünyevi olana dönüÅŸür ve hınç, yıkıp yok ederek, dünyayı eski saflığına döndürmeyi hedefler.
Grup narsisizmine duçar olan toplumsal yapılar kendilerini seçilmiÅŸ, mükemmel ve seçkin olarak tanımlarken dışarıda kalanları da muhtemel düÅŸmanlar olarak algılayabilir. "bizim iddia ve doÄŸrularımız, diÄŸerlerinin doÄŸrularını belirler" diye düÅŸünür. Narsistik grubun üyesi, "eÄŸer kendi grubumdan olan insanlara yardım edersem, bu beni daha iyi bir insan yapar" diye fikir yürütür ve böylece grup-içi dayanışma, diÄŸer gruplarla dayanışmanın önüne geçer.
Terör, uzlaşının bildik yöntemlerini kullanmaksızın, yarattığı tedhiÅŸ ve yıldırma duygusuyla hedefine ulaÅŸmak ister. Bu amaçla da toplumu infiale uÄŸratacak, ümitsizliÄŸe sürükleyecek ve gelecekten duyduÄŸu emniyet hissini zedeleyecek eylemlerde bulunur. Vatan evvelemirde bir güvenlik duygusudur. Bize saÄŸladığı aÅŸinalık ve tarihsel süreklilik hissiyle, kendimizi emin hissettiÄŸimiz yerdir. Terör iÅŸte o güvenlik duygusunu yok ederek kötülüÄŸünü gösterir. Günübirlik hayat tedhiÅŸ edilir, hayatın doÄŸal ritmi ve akışkanlığı bozulur.
Günümüzde terör, sadece politik amaçlara ulaÅŸmak istemiyor, aynı zamanda psikolojik hasar da bırakmak istiyor. Ä°kincil örseleme yoluyla eyleminin çeperlerini geniÅŸletiyor: Teröre bizatihi tanık olan insanların dışında daha geniÅŸ bir kitle, iletiÅŸim araçları üzerinden teröre tanık olarak, ruhsal anlamda örseleniyor. Bir de 'ahlaki hasar' bırakıyor üzerimizde, kötülüÄŸe tanık olup da onu engelleyememenin yarattığı hasardır bu.
SeçilmiÅŸlik hissi
FETÖ gibi terör örgütleri, kapalı organizasyonlar. Bu kapalı organizasyonlara ait olmak müntesiplerine seçilmiÅŸlik duygusu verir. 'Ben seçilmiÅŸ biriyim ve toplumun diÄŸer kalan kısmından üstünüm' diye düÅŸünmeye baÅŸlar kiÅŸi. Önceden sıradan, kimsesiz, gariban sayılan bir genç birdenbire sözüm ona çok soylu, sözüm ona çok yüce bir amaca hizmet ettiÄŸini düÅŸünen bir kimse haline gelir. Bu özellikle gençler açısında çok önemli bir süreç.
Zaten varlığıyla ilgili, aidiyeti ile ilgili bir sürü sorular sormakta olan kiÅŸi birdenbire bir hücreye dâhil olmakla varlığına çok büyük bir anlam kattığını düÅŸünür. Ä°kincisi, bu güya soylu dava için ölümünden sonra isminin yaÅŸatılacağı, kendisinin ve ailesinin saygın ÅŸekilde anılacağı örgüt tarafından empoze edilir. Üçüncüsü, bu tür insanların bu görevlere hazırlanmadan evvel bir hücre eÄŸitimine daha çok da birebir eÄŸitime tabi tutulduÄŸunu söyleyebiliriz. Bu birebir eÄŸitimlerde kiÅŸi aslında madden ve manen kendisini feda etmekle davalarına çok mühim bir katkı sunacağına inandırılır.
Yani bir 'beyin yıkama' iÅŸlemi gerçekleÅŸtirilir. Kendi varlığınızı grubun varlığına ve o sözüm ona soylu bir amaç uÄŸruna feda etmeniz beklenir. Ä°ÅŸte bütün bu endoktrinasyon süreçleri aslında sıradan kendi halinde bir insanı bile çok keskinleÅŸtirip hayatını feda edecek bir konuma getirebilir. Zaten toplumsal düzeyde de bu saygınlık ritüelleri sürdürülür. Hayatı feda etme üzerinden yeni bir mitoloji, bir kahramanlık kültürü üretilir. Darbeciler o gece 'ya kahraman olacağız ya da hain' diyorlardı.
KolaylaÅŸtırıcı etkenler arasında tabii ideolojik örgütün kapalı yapısından dolayı toplumla o örgüt arasındaki düÅŸünce farklılıklarının abartılması da var. Normalde kiÅŸi topluma çıktığı zaman, farklı görüÅŸten insanla konuÅŸtuÄŸunda çok yoÄŸun olarak algılayamayacağı o farklılaÅŸmayı örgütün içindeki endoktrinasyon sonucunda 'biz ve onlar' ÅŸeklinde tam bir ikilik halinde algılamaya baÅŸlıyor.
Böyle ikilikçi ve mutlak bir düÅŸünce yerleÅŸiyor. Terör örgütleri hayat ve düÅŸünceyi basitleÅŸtiriyor. Hayat eylem yoluyla dönüÅŸtürülmüÅŸ oluyor. Ä°yinin ve kötünün sınırları, üzerinde düÅŸünülmeyecek kadar net hale geliyor: 'Onlar ne olurlarsa olsunlar kötüdür, biz nasıl olursak olalım iyiyiz'. Kahramanlık ve sadakatin ÅŸahikası da kiÅŸinin kendi hayatını feda etmesi olarak resmediliyor.
Kimdir HaÅŸhaÅŸi?
Bu kiÅŸiler habis narsisizmden muzdarip liderlerin baÅŸtan çıkarıcı büyüsüne râm oluyor ve iyi tasarlanmış bir ÅŸartlanma programıyla, mutlak itaat üzerinden hayatın kafa karıştırıcı sorularına kolay cevaplar buluyor. BaÅŸka bazı yazarlar pek çok radikalin veya teröristin aslında sıradan insanlar olduÄŸunu ve onları haddi aÅŸmaya teÅŸvik eden ÅŸeyin içinde yaÅŸadıkları özgül durumlar olduÄŸunu dile getirir.
Bu görüÅŸe göre sosyal baÄŸlam, "karıncayı ezmez" zannedilen birini sınırın öte yakasına taşıyarak onu vahÅŸi bir mücrim kılabilir. Bunun örneklerini kendisini dini cemaat olarak sunan FETÖ'de görüyoruz. Halim selim görünüÅŸlü insanların ölüm kusan canavarlara dönüÅŸebildiÄŸini o meÅŸum gecede idrak ettik. Herkesin düÅŸündüÄŸünün aksine politik ÅŸiddet psikopatlığa eÄŸilimli ve genel olarak belli bir psikolojik profil çizen birkaç delinin davranışları sonucu ortaya çıkmaz. Politik ÅŸiddet, zeki bir aklın stratejik planlaması sonucu ortaya çıkar.
Her ne kadar bu süreç diÄŸer insanlara zararlı, etik ve yasal olmayan bir ÅŸekilde gelse de, politik ÅŸiddetin ve bu tarz grupların planlarının dikkatli ve hedefe kilitlenmiÅŸ akıllardan çıktığını unutmamak gerekir. Son darbe giriÅŸiminin de gösterdiÄŸi gibi yıllarca bekler, planlar ve kendileri için en doÄŸru zamanda eyleme geçerler. Kimlik konusunda belirsizlik yaÅŸayan insanlar, bir grupla özdeÅŸim kurmaya daha meyillidir.
Bir gruba ait olmak kiÅŸinin kimliÄŸiyle ilgili belirsizliÄŸini azaltır, o gruba ait özellikleri doÄŸrudan kendi özellikleriymiÅŸ gibi üstüne almasına neden olur. Seçtikleri gruplar ise çok fikrin barındığı, farklı kutuplarda yorum ve özelliklerin bulunduÄŸu gruplar olmaz. Genelde homojen ve benzer düÅŸünceye sahip olan insanların oluÅŸturduÄŸu grupları seçerler ki hissettikleri belirsizlik ortadan kalksın, üzerlerine alacakları özellikler kesin ve net olsun. Büyük sebepler genç insanlara her zaman çekici gelir.
Bir güç, bir seçilmiÅŸlik, anlam ve cemaat duygusu verir. Anomiden kaçış onları hayatın getirdiÄŸi hayal kırıklıklarından korur. Katil darbeciler, ister dini isterse de seküler bir amaç uÄŸruna hareket etsinler, ölüm tarikatı tarafından büyülenmiÅŸ, ona ram olmuÅŸlardır. Yeni, gizli ve güçlü bir teÅŸkilatın parçası olmakla geçmiÅŸin hayal kırıklığını tamir edecek bir kimliÄŸe kavuÅŸurlar. Bütün özcü hareketler modern hareketlerdir.
Dinin daha doÄŸru ve saf bir biçimini uyguladıklarını iddia etseler de dini 'yenilikçi ve radikal' bir biçimde yorumlar ve bu uÄŸurda her ÅŸeyi eÄŸip bükebilirler. Kendi ideolojileriyle uyum içinde olmayan herkesi dünyadan temizlemenin derdindedirler. Tevazu, hoÅŸgörü gibi aldatıcı görünümler içeride kaynayan ÅŸiddeti ve güç tutkusunu örtmek için bulunmuÅŸ kılıflardır, tıpkı aşırı mahviyetkârlığın eÅŸi benzeri olmayan bir kibri maskelemek için kullanılması gibi.
Terörist aşırılıkçı hareketlerde bu hayatın karmaÅŸasını siyah ve beyaza indirgeme eÄŸilimi mevcuttur. DüÅŸünce esnek deÄŸildir ve olayları bir baÅŸkasının gözünden görmeye çalışma yoktur. ÇeÅŸitli bilimsel veriler bize düÅŸünsel esneklik ile empati arasında yakın bir iliÅŸki bulunduÄŸunu gösteriyor. Bu tür kimi hareketlerin kıyamet beklentilerini de hatırda tutmak gerek.
Apokaliptik anlatı, dünyanın bütün yaÅŸanan bozulmalar neticesinde sonunun geldiÄŸini, ahir zaman alametlerinin belirdiÄŸini ve iyilerle kötüler arasında nihai bir savaşın yakın olduÄŸunu söyler. Tarihteki diÄŸer binyılcı gruplar gibi mesiyanik bir hareket olarak FETÖ de dünyayı arındırmak ve kendisine göre yeni bir dönemi açmak derdindedir. Binyılcı proje, dünyayı her zaman, dini veya politik olarak, olduÄŸundan daha saf bir hale getirmeyi hedefler. Apokaliptik gruplar, bir dünyayı kurtarmak için onu yok ederler.
Egoyu sıfırlarlar
Kültte öÄŸretilen ÅŸeylerden birisi de kendini unutmaktır. 'Sıfır ego' bir hedef olarak tayin edilir. Ä°nsanın dünyayı bütün olarak algılayabilmesi, çevreyle baÄŸlantıda olabilmesi ve kendi niyetlerinin farkında olabilmesi için, kendi kendinin farkında olan kendi eylemleri üzerine düÅŸünebilen bir varlık olması gerekir. Ancak kültün iÅŸine gelen ÅŸey, insanın kendini kaybetmesi ve kendi üzerine daha az denetime sahip olmasıdır. Böylece muhakeme yeteneÄŸi zayıflar, çevreyle iliÅŸkisi kopmaya baÅŸlar, sorgulama ve farkındalık azalır.
Borges, Duvarlar, Kitaplar adlı denemede Çin Seddi'ni yapan imparator Shih Huang Ti'nin kendi döneminden önce yazılmış tüm kitapların da yakılmasını emrettiÄŸinden bahseder. Ayrıca yazıtlarında kendi dönemindeki her ÅŸeyin kendilerine layık adlar almasıyla da övünüyordu imparator. GeçmiÅŸi iptal ederek afazi yaratmak ve yeni kavramlarla bu afaziyi berkitmek güç sahibi kötücül narsistlerin ortak yöntemidir. Bazen bir büyük ÅŸer bin hayra gebedir.
Bu, acı tecrübe bize saÄŸlıklı bir 'ben' idrakinin ne kadar önemli olduÄŸunu, sual eden zihinlere ne büyük bir ihtiyaç duyduÄŸumuzu öÄŸretti. Kült yapılanmalarına ancak soru soran bir zihinle karşı durabiliriz. Ä°rade Allah'ın bize verdiÄŸi bir emanettir ve devredilemez. Ruhun yükselmek için binlerce yolu vardır. Teslimiyet kula deÄŸil yalnızca Allah'adır.
.
Henüz yorum yapılmamış.