İnsanların kendi sorunlarını mahkemelerde değil, canlı yayınlarda çözme arayışına girmesi
Follow @dusuncemektebi2
Yeni Akit Yazarı Ali Osman Aydın, ‘Ekrandaki Paralel Yargıya Dikkat!’ başlıklı yazısında insanların kendi sorunlarını mahkemelerde değil, canlı yayınlarda çözme arayışına girmesiyle paralel bir yargının baş gösterdiğini belirtti.
Ä°nsanlar adli sorunlarını mahkemelere deÄŸil de televizyon ekranlarına taşıyor, çözümü ÅŸov programlarında arıyor ve yargılamalar, savunmalar, tutuklamalar canlı yayında yapılıyorsa sizin gül gibi bir paralel yargınız var demektir. (Sevgili okurlarım burada bir siyasi kavrama dönüÅŸen “paralel”den bahsetmediÄŸimi anlayacaklardır elbette.)
****
Söz konusu paralel yargı, adalet sisteminizden daha güvenilir, daha hızlı, daha çözüm odaklı görülüyorsa, verdiÄŸi kararlar halkta “Adalet yerini buldu!” intibaı oluÅŸturuyorsa, adalet sistemiyle ilgili çözmeniz gereken çok acil ve çok büyük bir sorununuz var demektir.
****
Paralel yargı her gün ekranlarını katillere, tecavüzcülere, gaspçılara, pedofililere, büyücülere, kör cahillere açıyorsa; toplumunuz her gün katilleri, tecavüzcüleri, gaspçıları, pedofilileri, büyücüleri, kör cahilleri konuÅŸuyorsa; ve hatta konuÅŸmaktan memnun oluyor, bu minvaldeki programlara yüksek reytingler armaÄŸan ediyorsa psikolojik travma geçiren bir toplumunuz var demektir.
****
Çocuklar, gençler Palu ailesi gibi kriminal olayları izliyorlarsa, ebeveynleri tarafından bu programların korku politikasıyla yönlendiriliyorlarsa, bilinçaltları kötülükle dolduruluyorsa çok büyük bir beka meseleniz var demektir. Patlamaya hazır bir bombanın üzerinde oturuyorsunuz demektir... Çünkü bilinçaltı bir bumerang gibidir, ona ne atarsanız size geri döner. Eninde sonunda döner…
****
EÄŸer gerçekten kültür konusu “terör ve dış siyaset kadar” ehemmiyetli kabul ediliyorsa, sadece kadın programları deÄŸil, diziler ve haber bültenleri de dahil edilerek; ekranlar psikolojik ve fiziksel ÅŸiddetten, magandalıktan, müstehcenlikten, cehaletten temizlenmeli. Unutmayın heyecan konusunda azalan verimler yasası iÅŸler… Yani, izleyiciler belli bir dozda ÅŸiddete alışınca, onları tekrar ÅŸaşırtmak için daha yüksek dozda ÅŸiddet içeren kurgulara ihtiyacınız olacaktır. Yani izleyiciyi artık Palu ailesinin vahÅŸeti kesmeyecektir.
****
Hükümetimiz çevreyi korumak için poÅŸetlerin para ile satılmasını öngören bir karar aldı. Müge Anlı’nın yaptığı tarzda gündüz kuÅŸağındaki programlar ve ÅŸiddetti merkeze alan diziler de paralı olsa mesela. Parasını ödeyen izlese… Tamam kulaÄŸa komik geliyor olabilir ama bir düÅŸünün… Çevre poÅŸetle kalıcı bir ÅŸekilde kirleniyor da insan kötülükle kirlenmiyor mu? Bence paralı olsun bu programlar ve hem çevreye, hem insana, hem de hayvanlara hatırı sayılır bir faydamız dokunsun… Çünkü bu programların formatladığı insanlar, insana da, çevreye de, hayvana da zarar veriyorlar.
****
Ekranlarda Palu ailesi konuÅŸuluyorken, Sosyal medya bu konuyla alakalı fokur fokur kaynıyorken…
Kültür Bakanının…
Milletvekillerinin…
Parti temsilcilerinin…
Neden hiç sesleri çıkmıyor acaba diye düÅŸündüm?
Bu ülkenin kültüründen sorumlu bir kiÅŸi olarak sayın Bakan ne düÅŸünüyor acaba bu reyting ÅŸampiyonu program ve dizilerle ilgili?
Ayrıca vekiller... Bu tarz programlarla ilgili bireysel görüÅŸleri yok mu?
Hiç televizyon izlemiyorlar mı?
İzleyenlerden duymuyorlar mı?
Ülkesinin kanallarında bu tür programlar yayımlanmasından utandığını beyan edecek siyasiler yok mu?
Yalnızca Müge Anlı’nın sansasyonel programından bahsetmiyorum; ekranlarda bin bir çeÅŸidi sergilenen ÅŸiddete siyaset neden kör?
Müge Anlı ile Tatlı Sert tam beÅŸ yıldır aynı tarz yayın yapıyor… Bunu siyaset, bürokrasi ve kanalın sırtını dayadığı muhafazakar çevreler nasıl görmezler?
****
Apaçık görünüyor ki ekranlardaki paralel yargıya dur demezseniz adalet sisteminizin hiçbir hükmü kalmayacak. Müge Anlı gibiler Adalet Bakanı gibi olacak…Kendi adaletini saÄŸlama anlayışı, toplumsal güvensizlik yaygınlaÅŸacak ve toplumun varoluÅŸsal temelleri dinamitlenmiÅŸ olacak. Bunun da yolu iÅŸi ekranlara bırakmayacak ÅŸekilde adil ve süratli bir adalet sistemi oluÅŸturmak…
TRT 1’Ä°N YENÄ° DÄ°ZÄ°SÄ°: VUSLAT
Ä°yi adam, kardeÅŸini kötü adamların elinden kurtarmaya çalışıyor.
Önce kötü adamlardan bir kaçını usta bir sporcu edasıyla dövüyor. Sonra iki kiÅŸiyi silahla vurup öldürüyor. Daha sonra, kötü adamların liderini tek vuruÅŸta duvardaki demire saplayarak korkunç bir ÅŸekilde öldürüyor.
Åžiddeti konuÅŸuyorduk, iÅŸte yine ÅŸiddet…
Bu sahneler, reyting için ÅŸiddeti kullanan herhangi bir diziden deÄŸil... Kamu yayıncılığı yaptığı için toplumun ruh saÄŸlığını özellikle gözetmesi gereken TRT’nin son dizisi “Vuslat” tan. Onun ilk bölümünden…
Görmekten bıktığımız hangi kliÅŸe yok ki dizi de…
Holding patronları, lükse boÄŸulmuÅŸ hayatlar, görkemli evler, son model arabalar; yoksullar, mutasavvıflar, meczuplar, magandalar ve mistik fon müzikleri ve tuhaf dini ifadeler…
****
Ä°ÅŸin içine birkaç mutasavvıf koyup, ney çalıp, Facebook’tan fırlamış sembolik dini sözler söyletince, meczuplara bilirkiÅŸilik yaptırınca milli manevi deÄŸerlere uygun bir dizi yapmış oluyorsunuz! Öyle saydığınız için de kimse ballandırarak gösterdiÄŸimiz cinayetlere, hiçbir yenilik barındırmayan vasat hikayemize bakmaz diye düÅŸünüyorsunuz belki ama yanılıyorsunuz...
Burada hiçbir diziye iltimas geçilmediÄŸini köÅŸeyi takip edenler bilir. Kaldı ki, ödediÄŸim vergilerle kendimi TRT dizilerinin doÄŸal sponsoru olarak gördüÄŸüm için eleÅŸtirmek en tabii hakkım diye düÅŸünüyorum. TRT kamu yayıncılığı ilkelerine uygun olmayan, açıkça ÅŸiddet güzellemesi yapan sahnelere, konseptlere onay vermemeli, veremez… Zaten toplum ÅŸiddet olaylarıyla sarsılıyor. Müdahale edeni olmadığı için ÅŸiddet bir yayıncılık enstrümanı olarak her kanalda kullanıyor… TRT’ye düÅŸen böyle bir ortamda güvenli bir liman olmayı baÅŸarabilmektir. TRT’de böyle yaparsa…
Ä°nsanlar kamu kaynaklarıyla ayakta duran bir kanal olduÄŸu ve yayıncılıketik ilkelerine özen gösterdiÄŸini düÅŸündükleri için TRT’yi tercih ediyorlar. Buna raÄŸmen TRT içerik olarak, zeka olarak, yaklaşım olarak, entelektüel olarak diÄŸer kanalların yapımlarını hiç de aratmayan dizilere imza atabiliyor, “Vuslat”ta olduÄŸu gibi.
Bir TRT dizisinde ÅŸu repliÄŸi duymuÅŸluÄŸum bile var: “En iyi arkadaşımın kocasına aşık olmak benim suçum mu?” Bu yayın politikası çok yanlış. Özellikle ÅŸiddet konusunda Vuslat’ın ilk bölümde ortaya koyduÄŸu manzara da bu. Dizi hiçbir rakip dizinin yayımlanmadığı bir günde bile 4,4 gibi düÅŸük bir reyting aldı. Galiba iÅŸin önemli boyutu burası. Bu dizi büsbütün kötü olsa, reytinglerde dibi bulsa, TRT bu diziyi yayından kaldırır mı dersiniz?
Yoksa nasıl olsa gelirim vergilerden diyerek zararına da olsa diziyi yayımlamaya devam mı eder?
Henüz yorum yapılmamış.