Kürsü
Kemal Öztürk: Ataların izinde mikro milliyetçiliğin kıskacında
Follow @dusuncemektebi2
Kemal Öztürk- Yeni Şafak
Kars’ta bir akÅŸam yemeÄŸindeydik. Bölgenin en önemli kültür geleneÄŸi olan iki aşık geldi. Sazlarını omuzlarına astılar. Aşık Bilal Ersan ve Ensar Åžahbaz. ‘Kıpçak Türklerinin (Karapapak) müziklerini okuyacağız’ dediler.
Sonra aşık Bilal bana döndü. “Siz AÄŸrı/TaÅŸlıçaylısınız. Sizin oralarda çok dinlenen bir türkümüz var. Onu söyleyeceÄŸim” dedi.
Türkü, Asya’dan Anadolu’ya göçen Kıpçak Türklerinin kaderini anlatan hüzünlü bir hikayeyi dile getiriyordu.
Sazın tellerine vurdu, benim yüreÄŸim titremeye baÅŸladı.
“Başımın sertacı befalı (vefalı) oÄŸul
Gardaşda gardaşı bele mi arar
Her yandan kesildi umut yollarım,
Gardaşda gardaşı bele mi arar
Cebel oynar daÄŸ üstüne daÄŸ düÅŸtü
Geçti müddet ara yere çaÄŸ düÅŸtü
Bel büküldü saçlarıma aÄŸ düÅŸtü
Gardaşda gardaşı bele mi arar
… (Soskert köyülü (Kars) Aşık Mehmet Hicrani)
ATALARIMIZIN HÜZÜNLÜ HÄ°KAYESÄ°
Zorunlu göç yollarına düÅŸmüÅŸ, yüzlerce milletin kaderi benzerdir. KardeÅŸ kardeÅŸi kaybeder, oÄŸul babadan, kız anadan kopar. Göç yolu çile yoludur.
Kıpçak Türkü olan dedelerimin hikayesi de böyleydi. KardeÅŸler birbirini kaybetmiÅŸ, yıllarca hasret yaÅŸamışlar. Babam yıllarca bu Türküleri söyleyip, acılarını içinde yaÅŸattı. O da kardeÅŸlerine hasret içinde hayata gözlerini yumdu.
Sanırım bir çoÄŸunuzun dedesine, babasına ait hikayeler de aynıdır.
Anadolu bir ana gibi, Asya’dan göçen bütün milletlere ÅŸefkatle kucağını açtı. Ancak tüm varlıklarını, kıymetlerini, hatıralarını bırakıp göçenlerin yakasını fakirlik, yokluk hiç bırakmadı. Belki de en acısı, kültürlerini yaÅŸatamadıkları için duydukları hicrandı.
Ä°nsanın en kıymetli varlığı olan kardeÅŸini kaybetmesi üzerine yazılmış bu Türkü, ‘at üstü makamı’ ile söylenmiÅŸ. Makamın ismine bakar mısınız? At üstüne göç edenlerin, yine at üstünde sazlarıyla dile getirdikleri ağıtlar bunlar.
MÄ°KRO MÄ°LLÄ°YETÇÄ°LÄ°K TEHLÄ°KESÄ°
Kültürel olarak ilk defa çocukluÄŸumun sisler içindeki anıları, müzik tınıları, sesleri, bulanık hatıraları canlanırken, bunun ülkem için kültürel bir zenginlik olduÄŸunu ve yaÅŸatılması gerektiÄŸini de anladım.
Lakin Kars’ta bir ÅŸey daha gördüm. O da ‘mikro milliyetçilik’ tehlikesi. Karapapaklar (Kıpçak Türkleri), Yerliler (Ahıska Türkleri) ve Kürtler arasında kıyasıya bir rekabet var. Seçim öncesinde iyice gün yüzüne çıkan bu rekabetin, mikro milliyetçilik üzerinden yapılıyor olması hem üzücü, hem tehlikeli.
Kıpçak, Ahıska Türkü ya bir Kürt’ün kendi kültürünü, geleneÄŸini, müziÄŸini yaÅŸatması normaldir. Buna ‘kültürel milliyetçilik’ denir ki, hepimiz için bir zenginliktir. Desteklemeliyiz. Ancak bir kiÅŸinin kendi kültürünü diÄŸerinden üstün görmesi, ötekini hor görmesi ve dışlaması ise ırkçılığa kayan bir milliyetçilik. Ä°ÅŸte dünyayı kasıp kavuran, savaÅŸlar çıkartan ÅŸey de budur.
Bir ÅŸehri meydana getiren etnik gruplar arasında kültürel rekabetin olması zenginliktir.
Siyaseten de bu mücadele yapılabilir.
Belediye seçimlerindeki rekabetin zemini, ‘ben daha iyi hizmet ederim’ ÅŸeklinde ise, bu kazançtır. Ancak rekabet, ‘öteki kötü’ ÅŸeklinde olursa, tehlike çanları çalmaya baÅŸlar. Öteki neden daha kötü? sorusuna verilen cevap, ‘çünkü o Karapapak/Kürt/Yerli’ dendiÄŸi anda ırkçılık baÅŸlar.
KÜLTÜREL MÄ°LLÄ°YETÇÄ°LİĞİ DESTEKLEMEK GEREK
‘Bu seçimde bana oy verin, çünkü daha iyi hizmet edeceÄŸim’ yerine, ‘ötekine oy vermeyin çünkü o baÅŸka etnik milletten’ diyen baÅŸkan adayları, sanırım sadece Kars’ta, Ardahan’da AÄŸrı’da deÄŸil, birçok kozmopolit ÅŸehirde de vardır.
Micro milliyetçiliÄŸin varacağı yer, ırkçılıktır. Dünyada yükselen aşırı milliyetçilik ve ırkçılığın rüzgarına kapılmamak için, kültürel milliyetçiliÄŸi yaygınlaÅŸtırmak ve güçlendirmek gerek.
Aksi takdirde zenginliÄŸimiz kaybolur, huzursuz bir topraÄŸa dönüÅŸür Anadolu.
Henüz yorum yapılmamış.