Güncel
Kur'an tilavetinde İstanbul tavrı ve Hafız Hasan Akkuş
Hasan Akkuş elinden geldiğince herkesin yardımına koşar. Öğrencilerin maddi manevi bütün dertleriyle ilgilenir. Gariban, fakir birçok Kur’an talebesinin elinden tutar. Müezzinliği ve imamlığı döneminde hem bu görevleri ifa eder hem de Kur’an öğretmeyi bırakmaz; tâ ki 1960 yılına kadar... Muaz Ergü yazdı.
Cumhuriyetin ilanından sonraki yıllar Kur’an okuma ve öÄŸretme açısından zor yıllardı… Tevhid-i Tedrisat Kanunu, Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması, Latin Harflerinin Kabulü gibi olgular bu zor yılların etkenlerinden… ModernleÅŸme, çaÄŸdaÅŸ dünyayla bütünleÅŸme gibi iddialar dolayısıyla dine ve geçmiÅŸ kültüre ait bütün iÅŸaretler, kurumlar tasfiye edildi. Yalnız halkı dininden, geleneklerinden koparmak sanıldığı kadar kolay olmadı. Olmayacaktı da…
1895’de Kızılcahamam’ın BeÅŸkonak köyünde doÄŸan Hafız Hasan AkkuÅŸ, bahsettiÄŸimiz kopuÅŸun baÅŸarılı olmadığının kanıtlarından. Babası Osman Efendi çalışmak, çocuklarına helal lokma yedirebilmek için Ä°stanbul’a gider. OÄŸlu dört yaşına gelince onu da yanına alır. Bir süre iÅŸçilik yaptıktan sonra Sirkeci Emirler Mescidi’nde müezzinlik yapar. O dönemin din adamları, klasik eÄŸitimin son halkaları olmalarına raÄŸmen saÄŸlam dini eÄŸitim alan, medresede ilim tahsil eden, musikiyle hemhal olan, imamlığı ya da müezzinliÄŸi salt geçim kapısı görmeyen insanlardı.
Onun okumalarının farklı bir ruhaniyeti olduğuna inanılırdı
ÇocukluÄŸu Sirkeci’de geçen Hafız Hasan, ilk dini eÄŸitimini babasından alır. Ä°lk tahsilini ise Hamidiye Mektebi’nde tamamlar. Eyüp Kızıl Mescit imamı Hafız Hüsnü Efendi’nin yanında hafızlığa baÅŸlar. Hafızlığı tamamladıktan sonra Ayasofya Merkez RüÅŸtiyesi ve buradan sonra Ayasofya Medresesi’nde tahsiline devam eder. Bu arada ÇemberlitaÅŸ Dizdariye Camii’ne müezzin olarak atanır. Bu yıllar Osmanlı’nın en zor yılları. Ä°mparatorluk ayakta kalma savaşında. Onlarca cephede harp var. Hafız Hasan kısa bir eÄŸitimden sonra Yemen cephesine gönderilir. Burada savaşırken Ä°ngilizlere esir düÅŸer. Türlü badirelerden sonra tekrar hürriyet ve müezzinlik görevine geri dönüÅŸ.
Zorlu cephe tecrübesinden sonra Kur’an öÄŸrenmeye yoÄŸunlaşır. Aynı zamanda öÄŸretmeye… Nihayet 1926’da büyük hizmetlerinin gerçekleÅŸeceÄŸi Nuruosmaniye CamiihatipliÄŸine, sonra da ikinci imam-hatipliÄŸe tayin edilir. Burada ufacık kayyımhanede çocuklara, gençlere Kur’an öÄŸretir. Kendisi de meÅŸhur hocalardan ders almaya devam eder. On yıl sonra aynı camiye baÅŸ imam-hatip olarak tayin edilir. 1940’da tekrar cepheye gider. Bir yıl kadar Diyarbakır’da ihtiyat zabiti olarak görev yapar. Terhisinden sonra camideki görevine tekrar baÅŸlar.
Nuruosmaniye Kur’an Kursu’nun internet sitesinde ÅŸöyle bir bilgi yer alıyor: “Hasan AkkuÅŸ Hoca Efendi, 1936’dan itibaren Nuruosmaniye Camii baÅŸ imam-hatibi ve Ä°stanbul ikinci hafız muallimi sıfatıyla halk arasında ÅŸöhret bulmuÅŸ; Ayasofya, Sultan Ahmet camilerinde imamet hizmeti gördükten sonra Aksaray Valide Camii imam-hatipliÄŸine tayin edilmiÅŸ olan TekfurdaÄŸlı Hafız Ä°dris Okur’la birlikte ünlü mevlithanlar arasında yer almışlardır. Hafız Sami, Hafız Burhan, Hafız Kemal, Hafız Osman ve Hafız Cemal gibi ünlü hafız ve gazelhanların yanı sıra Hasan AkkuÅŸ ve Ä°dris Okur ikilisi de mevlithanlıkta ön sıralarda yerlerini almıştır. Çünkü Ä°stanbul’un eÅŸrafı tarafından okutulan mevlitlerin, bu ikili ile daha farklı bir ruhaniyet kazandığına inanılmıştır.”
Kur’an tilavetinde Ä°stanbul tavrının en önemli temsilcilerinden biri
Hafız Hasan AkkuÅŸ, dönemin bütün zorluklarına ve yöneticilerin baskılarına raÄŸmen Kur’an öÄŸretmekten ve okutmaktan geri durmaz. En kötü ortamlarda bile öÄŸretme aÅŸk ve heyecanını yitirmez. Yılgınlığa düÅŸmez. Nitekim Nuruosmaniye Camii’ndeki kayyımhanede baÅŸladığı Kur’an eÄŸitimini camideki mütevelli odasını sınıf yaparak ve daha sonra külliyedeki viraneye dönmüÅŸ on iki odalı medreseyi Kur’an kursuna çevirerek devam ettirir. Bugünkü Kur’an kursu sisteminin baÅŸlatıcısı diyebiliriz. Bunu yaparken yaÅŸadığı sıkıntıları göz önüne getirmemiz mevzuun önemini gösterir.
Kur’an öÄŸretme alanındaki azmi ve baÅŸarısı Kur’an tilavetinde de kendini gösterir. Çok güzel okuyor… Yrd. Doç. Dr. Fatih Çollak, Kur’an tilavetinde iki farklı tavırdan bahseder. Mısır merkezli Arap tavrı ve Ä°stanbul merkezli Türk tavrı. Çollak, Hafız Hasan AkkuÅŸ’un Kur’an tilavetinde Ä°stanbul tavrının en önemli temsilcilerinden biri olduÄŸunu belirtiyor.
Hasan AkkuÅŸ hareketli, ÅŸakacı bir insan olarak tanınıyor. Elinden geldiÄŸince herkesin yardımına koÅŸuyor. ÖÄŸrencilerin maddi manevi bütün dertleriyle ilgileniyor. Gariban, fakir birçok Kur’an talebesinin elinden tutuyor. MüezzinliÄŸi ve imamlığı döneminde hem bu görevleri ifa ediyor hem de Kur’an öÄŸretmeyi bırakmıyor; tâ ki 1960 yılına kadar.
Doç. Dr. Durak Pusmaz hoca, Hafız Ä°smail Biçer’le ilgili bir yazısında ÅŸu bilgiyi veriyor: “Rahmetli Hafız Hasan AkkuÅŸ zaman zaman dünürünün yanına Göynük’e gidermiÅŸ. 958’in baÅŸlarında yine Göynük’e gittiÄŸinde bir mevlit merasiminde Kur’an okuyan küçük bir hafız dikkatini çekmiÅŸ. Merasimden sonra yanına çağırtmış, ilgilenmiÅŸ ve yakınlarına, ‘Bu küçük hafız köyde kalmasın, hemen Ä°stanbul’a, Nuruosmaniye Kur’an Kursu’na benim yanıma getirin’ demiÅŸ. Onlar da getirip Hafız Hasan AkkuÅŸ Hocaefendiye teslim etmiÅŸler. Ä°smail Biçer’deki güzel Kur’an okuma kabiliyetini ilk keÅŸfeden ve onu yetiÅŸtirmeye çalışan Hasan AkkuÅŸ Hocaefendi olmuÅŸtur. Hoca Efendi onunla özel olarak ilgilenir, gittiÄŸi dini merasimlere mutlaka onu da götürür, Kur’an okuturmuÅŸ.”
Hasan AkkuÅŸ Hoca 1960 yılında imam-hatiplik ve Kur’an öÄŸretmenliÄŸinin /öÄŸreticiliÄŸinin bir arada yürütülmesinin sona erdirilmesiyle imam-hatipliÄŸi seçiyor. On yıl daha imam-hatiplik yaptıktan sonra emekliye ayrılıyor. 1972 yılında vefat ediyor.
Ruhu ÅŸad olsun. Mekânı Cennet…
Hafız Hasan Akkuş - Aşr-ı Şerif
Henüz yorum yapılmamış.