Evet, bu sorunun da cevabını yine tarih verdi bizlere. Kabul etmek gerekir ki yeniçeri ocağını kaldırmak büyük bir adımdı ancak bu kadar büyük yaptırım gücüne sahipolan bir kurumun kapatılıp daha sonra da yerini dolduracak bir gücün üretilememesi ya da bulunamamasının ne kadar vahim bir durum olduÄŸunu anlatmaya bile gerek yoktur. Çok deÄŸil, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından 20 yıl sonra, 1859 yılında tarihe Osmanlı’daki ilk modern darbe giriÅŸimi olarak geçecek olan Kuleli Vak’ası gerçekleÅŸmiÅŸtir. Sultan Abdülmecid’in yönetiminden memnun olmayan bir grubun, PadiÅŸah’ı tahtan indirmek suretiyle yerine Abdülaziz’i tahta çıkarmayı hedefleyen ancak amacına ulaÅŸmamış bir darbe giriÅŸimidir. Olayın Kuleli Askeri Lisesi ile bir alakası olmamasına raÄŸmen tutuklananların burada tutulması ve davaların burada görülmesinden dolayı Kuleli Vak’ası denilmiÅŸtir.
13 Eylül 1859 ÇarÅŸamba günü, günümüzde Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay BaÅŸkanlığı görevine denk düÅŸen, dönemin Seraskeri Rıza PaÅŸa telaÅŸ içinde soluÄŸu padiÅŸahın huzurunda alır. Gizli bir örgütlenmenin olduÄŸunu ve amaçlarının PadiÅŸah’ı tahtan indirmek suretiyle yönetimi ele geçirmek olduÄŸunu anlatır. Bu örgütte üst seviyedeki askerlerden devlet içinde bir çok kademede çalışana, medrese hocalarından muhallebicilere kadar toplumun bir çok kesiminden insanın olduÄŸunu belirtmiÅŸtir. Bu grubun ivedilikle dağıtılması gerektiÄŸine aksi taktirde, cuma selamlığında halkla arasında hiçbir engel kalmayan padiÅŸaha suikast düzenleyerek hedeflerine ulaÅŸabileceklerini ifade etmiÅŸtir.
Darbenin nedeni olarak 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı ve 1856’da ilan edilen Islahat Fermanı’ndan dolayı azınlıklara gereÄŸinden fazla özgürlük verildiÄŸini, bu durumun dinin elden gitmesi suretiyle toplumu oluÅŸturan insanlar arasında karmaÅŸaya neden olduÄŸunu, dolayısıyla Åžer-i hükümlerin artık uygulanamadığını ve bu hükümlerin sadece bu grup tarafından yeniden hayata geçirilebileceÄŸi gösterilmiÅŸtir.
Örgüt darbeyi gerçekleÅŸtireceÄŸi yer olarak Kılıç Ali PaÅŸa Cami olarak belirlemiÅŸti çünkü sultana en rahat ulaÅŸabilecekleri yer burasıydı. Sultan Aldülmecid cuma selamlığına vardığında ulema dini kitapları yere atarak darbe giriÅŸiminin baÅŸladığını bildirecekti. Bu esnada kapılar tutularak, dönemin deneyimli Çerkez askerleri tarafından suikast gerçekleÅŸtirilecekti. Ä°lk planda hazır bekleyen örgüt elemanlarına haber verilecek, müteakibinde ateÅŸlenecek iÅŸaret fiÅŸekleriyle Ä°stanbul’un çeÅŸitli yerlerinde bekleyen örgüt elemanları teyakkuza geçirilecekti. Onlarda telgraf tellerini kesecek, köprüleri tutacak ve hedeflerini engelleyecek her ÅŸeyi silah zoruyla ortadan kaldıracaklardı.
Osmanlı Devleti’nin tarihindeki bu ilk modern darbe giriÅŸimi baÅŸarısız olmuÅŸtur. Aralarında dönemin en üst düzey askerlerinden Cafer Dem PaÅŸa’nın, Åžeyh Feyzullah ve Åžeyh Ahmed’in, Ä°malat Meclisi üyelerinden Binbaşı Rasim Bey’in, muhallebici Erzurumlu Mehmet’in, hatta ve hatta Tophane-i Amire Katiplerinden Arif Bey’in de aralarında bulunduÄŸu grup darbeyi gerçekleÅŸtirecekleri camide tutuklanmıştır. Bu olay tarihe “Tanzimat’ın getirdiÄŸi reformlardan hoÅŸnut olmayan bir grup insanın, bu reformların uygulanmasını engellemek için giriÅŸtikleri gerici bir deneme” ÅŸeklinde geçmiÅŸtir.
1859 gerçekleÅŸen Kuleli Vak’ası birçok açıdan kendisiyle çeliÅŸen ve “Tarih tekerrürden ibarettir” sözünü kanıtlayacak nitelikle bir olaydır.Kendiyle çeliÅŸmesi açısından bakacak olursak, din elden gidiyor diye darbe giriÅŸiminde bulunacak olan kiÅŸilerin darbeyi gerçekleÅŸtirecekleri yer olarak Kılıç Ali PaÅŸa Cami’ni seçmeleri gerçekten de trajikomik bir durumdur. Çünkü siz bir padiÅŸahı dine sahip çıkmamakla suçlayıp sonra da onu cami de öldürürseniz onu halkı gözünde nasıl bir konuma getireceÄŸini bilemezsiniz. Yinede bunun kötü bir intiba olmayacağı kesindir.
Bu vak’aya günümüzle iliÅŸkilendirmek gerekirse, Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması yanlış bir tutum deÄŸildir. Ancak ne kadar kontrolden çıkmış olursa olsun, bu askerler tüm dünyanın çekindiÄŸi, ilk modern düzenli orduyu temsil ediyorlardı. Onların yarattığı boÅŸluÄŸun kullanılmak istenmesi çok doÄŸaldır. Ä°lginçtir ki, yukarıda da belirttiÄŸimiz gibi, Türk Milleti tarihin tekerrüründen nasibini fazlasıyla almaktadır. Düzenli ordumuz olan Türk Silahlı Kuvvetleri yıpratılmakta ve dönüÅŸtürülmektedir. Bundan 150 yıl önce bu boÅŸluktan yararlanmak isteyen insanlar,topluluklar, lobiler elbette bugün de amaçlarından hiçbir ÅŸekilde vazgeçmemiÅŸlerdir.
Belki de olayın akıllarda daha iyi yer edinmesi ve ve günümüze ne derecede paralel olduÄŸunun ortaya çıkması adına sözlerimize ÅŸu anekdotla söz vermek manidar olacaktır:
Gazeteci ve dönemin aydınlarından olan Namık Kemal, Kuleli Vak’ası cereyan ettiÄŸinde “Hürriyet” gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni’dir. Bu gazete vasıtasıyla darbecilerin hukuka aykırı olarak yargılandığını belirtmiÅŸ ve hükumeti zalimlikle suçlamıştır. Dönemin diÄŸer ünlü gazetecisi Åžinasi’nin de olaylarla hiçbir alakası olmamasına karşın, soruÅŸturma tutanaklarında Namık Kemal ile isminin geçmesine engel olamamıştır.
Gazete Bilkent
Henüz yorum yapılmamış.