Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

İhsan Süreyya Sırma: Allah rahmet etsin o yiğit 'Müslüman Devrimci'ye...

1968 yılı Mayıs ayıydı. Paris'te General De Gaulle'a karşı öğrenci hareketleri başlamıştı, her tarafa ve bu arada Sorbonne'un tepesine 'kızıl bayraklar' asılıyordu. Sadece Paris değil, bütün Fransa felç olmuştu adeta... Ve orada öğrenci olduğumuzdan, kendimizi içerisinde bulduğumuz bu hareket, daha sonra Dünya literatürüne '1968 olayları' olarak geçti.



Bu sosyalist öÄŸrenci hareketinin en karakteristik sloganı ÅŸuydu: Le patron a besoin de toi, tu n'as pas besoin de lui! (Patronun sana ihtiyacı var, senin patrona ihtiyacın yok!)
Ä°ÅŸte bütün bu olaylar olduÄŸunda, kitapları kapış kapış okunan 'gerçek bir solcu' vardı ki, adı Roger Garaudy'di. Garaudy'nin solculuÄŸu, hem teoride hem de pratikte yerini buluyordu. Çünkü o, hem ideolojisini kitaplaÅŸtırıyor, hem de kitaplaÅŸtırdığı ideolojisini, Fransız Senatosu'nda Komünist Partisi'ni temsilen 'Senato BaÅŸkan Yardımcısı' olarak fiiliyata koyuyordu.
Ä°RAN DEVRÄ°MÄ° ONU Ä°SLAM'A YAKLAÅžTIRDI
Fakat 1968 olaylarıyla, Fransız Komünist Partisi ile Fransız sosyalist gençliÄŸinin arası açıldı. Komünist Partisi'ne raÄŸmen, Garaudy gençlerle teması sıkılaÅŸtırınca, partisiyle arası açıldı. Ona göre partisi, olup biteni anlamıyordu. Ve Garaudy, bu düÅŸüncelerini 1968'de ikinci baskısını yaptığı "Pour un modèle français du socialisme" (Editeur Gallimard, Idées) adlı kitabında ortaya koydu; bu ÅŸekilde bir bakıma onlarla ipleri koptu.
Garaudy gerçek bir sosyalist olup, dünyanın neresinde olursa olsun bütün halk hareketlerine yardımcı oluyordu. Nitekim, bizzat Prag'ta ÅŸahit olduÄŸum meÅŸhur '68 Prag gençlik ayaklanması'nda üstadın çok rolü olmuÅŸtu.
Sonra biz doktorayı bitirip Türkiye'ye dönünce, üstattan fazla bilgi alamadım. Sadece bizim Türkiye solcu(!)larının tercüme ettikleri kitaplarını takip ediyordum.
Derken Ä°ran'da hiç kimsenin beklemediÄŸi bir 'Ä°slâm Devrimi' oldu ve yapılan bu devrim her devrimci gibi, Garaudy'nin de dikkatini çekti. Bunun üzerine Garaudy hem Ä°ran'daki bu beklenmedik hareketle, hem de bu hareketin motoru olan Ä°slâm'la ilgilenmeye baÅŸladı.
DAYANAMADIM TESLÄ°M OLDUM
Ve bir gün, o kabına sığmayan büyük devrimcinin Müslüman olduÄŸunu öÄŸrendik.
1982'de 'Müslüman Devrimci Garaudy' Ä°stanbul'a geldi. Onu Türkiye'ye davet eden arkadaÅŸlar, birkaç gün kendisine tercümanlık yapmak üzere beni de davet ettiler. Bir gün programdan sonra Ä°stanbul'da, bir lokantada yemek yerken, fırsatını bulup üstada ÅŸu soruyu sordum: 'Efendim, sizleri hiçbir din, hiçbir ideoloji ve yıllarca savunmasını yaptığınız sosyalizm tatmin etmezken, nasıl oldu da Müslüman oldunuz?'
Bana verdiÄŸi cevap, hâlâ kulağımda çınlıyor: 'Je n'ai pu plus, et j'ai soumis! (Daha fazla yapamadım ve teslim oldum)'.
Sonra devam etti: 'Aklım bloke oldu ve evreni anlamaya yetmedi; hiçbir ÅŸeyi istediÄŸim gibi anlayamıyordum; aciz kaldım, Yaratıcı'ya teslim oldum'.
O günden sonra uluslararası birçok konferansta bir arada olduk.
Ve en son görüÅŸmemiz Paris'te, 24 Ekim 2003 Cuma günü oldu...
Bir konferans için Paris'e gitmiÅŸtim. Konferanstan sonra, Üstad'ı ziyaret etmek istedim ve arkadaÅŸlarım Ahmet Bakcan'la ReÅŸat Yılmaz bu teklifimi kabul ettiler; Hoca'ya gittik.
Garaudy, Paris'in güney banliyösünde Chennevières köyünde, Sucy Sokağı'nda, 69 numarada oturuyordu... Küçük, fakat güzel aÄŸaç ve çiçeklerle süslenmiÅŸ bir bahçe içerisinde, iki buçuk katlı bir ev...
Hoca'ya takdim edeceÄŸimiz çiçeÄŸi aldıktan sonra, kapıya vardık. Kapıyı, Hoca'nın Fransız olan ve ilk defa Güney Afrika'da Cape Tawn'da karşılaÅŸtığım hanımı açtı.
BATI TERÖRÜ'NDEN NOTLAR
GiriÅŸ kapısının hemen sağındaki küçük odaya alındık. Bir iki dakika bekledikten sonra, uluslararası bir çok konferansta karşılaÅŸtığım ve beraber program yaptığımız, bazen da kendisini tercüme ettiÄŸim Üstad içeriye girdi.
Bir ayağını zor kullanan Üstad'ı tarih ve olaylar yormuÅŸtu artık. Geride bıraktığı doksan senesini mücadele ile geçirmiÅŸ bir Üstad'ın sonunu müÅŸahede etmek beni hem üzüyor, hem de uyarıyordu... Artık ölümün kapısında olması beni üzüyor, bu hâlde iken bile uÄŸraÅŸ vermesi ise beni uyarıyor, kamçılıyordu...
Normal hâl-hatır sormalarından sonra, hem Hoca'yı fazla yormamak, hem de boÅŸuna oturmamak için, sorular sormaya baÅŸlıyorum, çağımızın bu yiÄŸit insanına. Üstad hâlâ kitap yazıyordu... Bana imzalayıp verdiÄŸi son kitabının adı, 'Le terrorisme Occidental' (Batı Terörü)'ydü. Benden sonra Ahmet, Hoca'ya sorular sorarken, Hoca'nın, Batı Terörü adlı bu kitabının arka kapağı üzerindeki ÅŸu dizelerini okudum:
'Ben bir gece bekçisi deÄŸilim
Fakat yangının komÅŸu evlerini sardığını gördüm,
Ve rüzgâr onu size doÄŸru itiyordu.
Ve ben ÅŸu son çığlığı attım.
Sizi uyandırmak için!
YaÅŸayanın SÖZÜ olsun!'
Üstad, birinci cildini bir hafta içerisinde bitireceÄŸini söylediÄŸi ve tamamının üç cilt olacak son kitabını ÅŸöyle özetliyordu bana:
'Son kitabım, ÅŸu üç temayı iÅŸliyor ki, her birine bir cilt ayırdım:
1. Sadece Allah bilir,2. Sadece Allah verir,3. Sadece Allah emreder!'
Beyin kanaması geçirdiÄŸini söyleyen Hoca, beyninin ancak 1/5ini kullanabildiÄŸini ifade edince hayli üzmüÅŸtü beni. O zamanlar doksan yaşında olan Üstad, bu yarı beyinle hâlâ yazıyor, saÄŸlam(!) beyni olan Müslümanlarsa, beyinlerini kullanıp kullanmadıklarını dahi bilmiyorlardı!...
Bir daha Üstad'ı göremedim. Son görüÅŸmemizden sonra Paris'e her gittiÄŸimde aradım, fakat sıhhati el vermediÄŸinden ziyaretine gidemedim. En son geçtiÄŸimiz Nisan ayında yine Paris'e gitmiÅŸ, fakat asırlık Hoca'yı göremeden dönmüÅŸtüm. Hayatına bir çok araÅŸtırma sığdıran, mücadele örneÄŸi veren, inancından asla taviz vermeyen ve Tayyip Bey'den önce, aynı kelimeleri kullanmamış olsa bile Avrupa'nın göbeÄŸinde, Paris'te Siyonizm'e karşı açıkça bayrak açan korkusuz bir kahramandı.
Ve 14 Haziran 2012 PerÅŸembe günü Garaudy Paris'te Hakk'a yürüdü...
Allah rahmet etsin o yiÄŸit 'Müslüman Devrimci'ye...
Sois tranquille à l'Au-delà...
* Prof. Dr., Ä°slam Tarihçisi/Yazar Kaynak: Bir yiÄŸit insan Garaudy - Ä°hsan Süreyya Sırma -Yeni Åžafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.