Kürsü
Hüseyin Likoğlu: “İtilaf Devletleri” ifadesinin yerine “Fetullahçı Terör Örgütü” ifadesini yazın
Follow @dusuncemektebi2
Hüseyin Likoğlu: “Yeni Şafak
Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu derin sorunların tamamının kökü, 100 yıl önce bizi Anadolu’dan söküp atmak isteyen emperyalist planların ürünüdür. Emperyalistler bizi yenilgiye uğrattıkları 1. Dünya Savaşı sonrası imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nı yeniden oturup düşünmenin vakti geldi, geçiyor. Mondros’ta 25 maddelik antlaşma ile emperyalistler bizimle ilgili gelecek planlarını tek tek sıralamışlardı. Merak edenler bugün içinde bulunduğumuz durumu o 25 madde ile kıyaslayarak analiz etsinler.
Mondros’un 1. maddesi coğrafi ve stratejik üstünlüğümüzü hedef alıyor. 5. maddesi tam da bugünlerde en çok konuştuğumuz milli ordu ihtiyacını gözler önünü seriyor. Bugün bize “ekseniniz kaydı” diyenler Mondros’un 23. maddesinde “Osmanlı hükümeti, merkezi devletlerle bütün ilişkilerini kesecektir” demişlerdi.
Bütün bunları Mondros’un analizini yapmak için yazmıyorum. Mondros’u zaten Kurtuluş Savaşı ile çöpe attık. Ama emperyalistlerin planları bitmiyor. Mondros Antlaşması’nda geçen “İtilaf Devletleri” ifadesinin yerine “Fetullahçı Terör Örgütü” ifadesini yazın bakın, nasıl da cuk diye oturuyor o ifade.
Kurtuluş Savaşı ile çöpe attığımız Mondros planı 2.Dünya Savaşı’ndan sonra Marshall Planı ile yeniden hayatımıza girdi. Ama bu kez çok sinsi ve çok alçakça. Tam da Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde, “Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir” ifadelerinde yer aldığı gibi 15 Temmuz gecesi bir baktık, “Düşman hile ile bütün kalelerimizi zaptetmiş.”
15 Temmuz’dan bu yana verilen mücadelelerle kalelerimizi geri almaya çalışıyoruz. Önemli ölçüde başarılı olsak da bazı yerlerde sıkıntılar yaşanıyor. Bazı durumlarda içeriden ve dışardan çetin dirençlerle karşılaşıyoruz. Daha da çetin dirençlerle karşılaşacağız. Yukarda bahsettiğim gibi mesele öyle basit bir mesele değil.
150-200 yıllık bir emperyalist planla karşı karşıyayız. Fetullahçı terör meselesini de bundan dolayı hafife alamayız. Mesele öyle dini duyguları istismar eden basit bir terör örgütü meselesi değil. Mesele 100 yıl önce bütün emperyalistlerin silah zoruyla yaptıramadıklarını, şimdi hile yoluyla yaptırma meselesidir.
Kurtuluş mücadelesiyle 1. Mondros’u tarihin çöplüğüne atarken, 15 Temmuz direnişi ile 2. Mondros’u da çöpe atabiliriz. Onun için bugünlerde yeni Mondros hayallerine dikkat etmemiz gerekir. 15 Temmuz zaferinden sonra bütün alanlarda olduğu gibi yerli ve milli ordu konusunda da büyük fırsat yakaladık.
Mondros’un 5. maddesi, “Hudutların korunması ve iç asayişin temini dışında Osmanlı ordusu derhal terhis edilecektir” şeklinde. Yani, bu coğrafyada Türk ordusu istemiyorlar. Bu dayatmaya rağmen Türk ordusu oluşturduk. Bu kez hile ile hainlerini yerleştirerek ele geçirmeye çalıştılar. 15 Temmuz’da temizledik bu hainleri. Şimdi sıra yeniden milli ve yerli orduyu yeniden oluşturmaya geldi.
15 Temmuz’dan sonra askeri liseleri kapattık, Milli Savunma Üniversitesi kurarak, memleketin evlatlarına Peygamber Ocağının mensubu olma fırsatı açtık. Sadece insan kaynağını değil, milli ordunun ihtiyaç duyduğu silah, araç-gereçleri de millileştirmeye başladık. Bu durum birilerini çok çok rahatsız edecek. Bunun sabote edilmesi için her türlü hile ve entrikaya başvurulacak.
İşte böyle hassas bir süreçten geçiyoruz. Herkese fazlasıyla büyük sorumluluklar düşüyor. Böyle fırsatlar 100 yılda bir gelir bir milletin önüne. Yeniden millileşme konusunda böylesine büyük fırsat yakaladığımız bir dönemde kırk düşünüp bir yapacağız. Askeri usuller adı altında adam harcamaya kalkanlara, millet “15 Temmuz sürecinde bu usuller neredeydi?” diye sorar. Şimdi askeri usulden çok milli ordu oluşturma zamanı…
Henüz yorum yapılmamış.