Kürsü
İsmail Kılıçarslan: İnsanların savaştan kaçma hakları vardır
Follow @dusuncemektebi2
İsmail Kılıçarslan- Yeni Şafak
Aslında bu konuda yazmayacaktım. Bezdim çünkü bu konuda yazmaktan. Ama bezdiÄŸim baÅŸka bir ÅŸey varsa o da faÅŸizmin ve yabancı karşıtlığının yükseliÅŸidir. O yüzden “yine de bir gayret etmek gerekir” diyerek kalem oynatmayı deneyeceÄŸim.
Önce hatırlayalım: Yılbaşı akÅŸamı Taksim Meydanı’nda bir grup Suriyeli mülteci ve bir miktar Arap turist bayrak açıp halay çektiler. Benim açımdan ilginç bir görüntüydü bu. Ülkemizde yerleÅŸik hale gelmiÅŸ Suriyelilerin ve Taksim’i merkez üs haline getirmiÅŸ Arap turistlerin “yılbaşı” denilen olayı halayla kutlamalarını “ilginç” bulmayayım da ne yapayım? Sosyoloji ilmini, sosyologları ve ülke sosyolojisini düÅŸünmeyi itiyat haline getirenleri bir miktar ilgilendiren bir ilginçlik hem de.
Fakat mesele burada kalmadı deÄŸil mi? FaÅŸistliÄŸini ve yabancı düÅŸmanlığını Kemalizm, milliyetçilik, solculuk, yerlicilik, millicilik, Ä°slâmcılık ya da liberalizm elbisesinin hemen altına giyinmiÅŸ bir takım kimseler bu görüntü üzerinden tabiri caizse “yükselsin faÅŸizmin bayrağı” diyerek salındılar meydan yerinde.
Temelde iki tezleri vardı bu grubun. Ä°lk tezleri “efendim, bizim MehmetçiÄŸimiz Suriye’de can verirken bu Suriyeli mültecilerin burada böyle eÄŸlenmesi kanımıza dokunuyor” idi.
Her bakımdan saçma bu tezin saçmalığını kalemimizin döndüÄŸü kadar izah etmeye çalışalım. Öncelikle, Taksim Meydanı’nda açılan bayrağın Özgür Suriye Ordusu’nun kullandığı Suriye bayrağı olduÄŸunu tespitle baÅŸlayalım iÅŸe. Ardından da Suriye’de Özgür Suriye Ordusu bileÅŸenlerinin MehmetçiÄŸimizle bazen sırt sırta, bazen omuz omuza, bazen de MehmetçiÄŸimizin önünde savaÅŸtığını hatırlatalım.
DiÄŸer yandan, “x’ler savaşırken y’ler burada eÄŸleniyor” kalıbı bir baÅŸka bakımdan da saçma. Allah göstermesin elbette, misal Türkiye’ye bir ÅŸey olduÄŸunda, ülkemiz bir savaÅŸ durumuna geçtiÄŸinde ben ülkem için savaÅŸmayı seçerim. Ancak aramızda ülkemiz için savaÅŸmayı seçmek yerine market kuyruÄŸuna dizileceklerin, ATM sırasına gireceklerin, evlerinin ışıklarını sıkı sıkıya kapatacakların olduÄŸunu da bilirim. Çok da uzaÄŸa gitmeme lüzum yok bu gerçeÄŸin böyle olduÄŸunu anlamam için. 15 Temmuz gecesi gayet yeterli bir “delil galerisi” serdi önüme.
Gelelim ikinci teze. Bu grup diyor ki “efendim, yaÅŸlılar, kadınlar ve çocuklar gelsin gelecekse de, genç erkekler toprakları için savaÅŸmak yerine niçin Türkiye’dedirler?”
Ä°lk anda neredeyse hak verecek gibi oluyorsunuz bu teze. DoÄŸru yani. “Gencecik adamsın, git savaÅŸ” deÄŸil mi? DeÄŸil tabii ki. Ä°nsanların savaÅŸtan kaçma hakları vardır. Göç etme hakları vardır. Hicret etme hakları vardır. YaÅŸları ya da cinsiyetleri ne olursa olsun böyledir bu.
Kaldı ki “Suriyeli genç erkekler” meselesi de tam olarak öyle deÄŸil. Hemen hemen 6-7 yaÅŸlı, kadın ve çocuÄŸa bir Suriyeli genç erkek refakat ediyor anladığım kadarıyla. Bu da son derece normal… Ne yani, baÅŸka bir ülkeye göç edecek kadını, çocuÄŸu, yaÅŸlıyı bir baÅŸlarına mı gönderselerdi? Ekonomileri, korunmaları, barınmaları nasıl olacaktı?
Biraz daha ilerletelim mi konuyu?
Åžu mu: “Yılbaşında eÄŸlenmek, yılbaşı kutlaması yapmak herkesin hakkıdır; ancak sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaları kaydıyla. Suriyelilerin, hele Suriyeli genç erkeklerin eÄŸlenmeye hakları yoktur.” Ä°ÅŸte yabancı düÅŸmanlığı tam budur, faÅŸizm tam budur. Bunun nitelik olarak Almanya’da Türklere, Fransa’da MaÄŸriplilere yönelen yabancı düÅŸmanlığından, merkez Avrupa’yı kasıp kavuran Ä°slâmofobi’den zerre farkı yoktur.
Åžunu biliyorum tabii ki. Bu kadar çok mülteci hangi ülkeye gitse orada bir tedirginlik oluÅŸur, mülteciler üzerinden geliÅŸen kimi sorunlar olur. Fakat bir hakkı da teslim etmek gerekir. Türkiye, mülteci yönetimi meselesini büyük bir baÅŸarıyla halletmiÅŸtir. Ne suç oranı yükselmiÅŸtir, ne büyük toplumsal patlamalar yaÅŸanmıştır… Kendisine yakışanı yapmıştır ülkemiz ve bizim bununla gurur duymamız gerekir.
“TOKÄ° Suriyelilere ev dağıtıyor”, “Suriyeliler PTT’den maaÅŸ alıyorlar”, “dilencilerin tamamı Suriyeli”, “Suriyelilerin dükkânlarından vergi alınmıyor”, “Suriyeliler istedikleri üniversitede sınavsız okuyorlar”, “Suriyeli hastaların diÅŸ protezlerine kadar her ÅŸey ücretsiz” gibi devasa yalanları yayarak yabancı düÅŸmanlığını körükleyen faÅŸist pisliklere raÄŸmen Türkiye genel olarak çok önemli, çok kritik bir sınavı baÅŸarıyla atlatıyor.
Son söz: Suriye, Irak, Afganistan, Ermenistan, Afrika ülkeleri ve benzerlerinden ülkemize gelen mülteci ve göçmen topluluklara nasıl davrandığımız bir çeÅŸit turnusol kâğıdıdır. Ä°nsanı faÅŸistten, hakikiyi “laylon”dan ayıran bir turnusol kâğıdı. Üç beÅŸ faÅŸist pisliÄŸin propagandasına alet olup tuzaÄŸa düÅŸersek vay insanlığımızın haline…
Henüz yorum yapılmamış.