Güncel
Ruhumuz neden bizden geride kalıyor?
Ruhun huzura ermesine açılan kapının, kişinin kendini bilmesi, iç dünyasını tanıması, kendini dinlemesi, bu dünyada niçin var olduğunu idrak edip açıklayabilmesiyle aralanabileceğini ifade ediyor Selçuk Alkan kitabında. Aslı Şimşek yazdı.
“Huzuru bulmanın bir yolu var mıdır?” diye soruyor Selçuk Alkan, kitabın önsözünde… Çünkü insanlığın, var oluÅŸundan bu yana cevabını aradığı soru bu olsa gerek, diye düÅŸünüyor. Hele ki günümüzde; bilgi ve hız çağını yakalamış insanın bu debdebe, ihtiÅŸam ve curcuna içerisinde maddi tatminlerin peÅŸinden koÅŸup daha çok tüketmek için; daha çok çalışıp geliÅŸmiÅŸlik adına büyük ÅŸehirlerde yaÅŸayıp ama kendisini beton duvarlar arasına hapsedip de hâlâ huzuru aradığı ÅŸu günümüzde, ruhların epeyce huzursuz olduÄŸuna dikkat çekiyor.
Artık insanlar çaÄŸdaÅŸ nimetlere daha kolay ulaÅŸabilse de huzuru ve mutluluÄŸu bunlarda bulabileceÄŸine inansa da elde edilen maddi tatminlerin hiçbirinin her daim huzuru saÄŸlayamadığını ifade den Selçuk Alkan, sorunun nerede olduÄŸuna gönderme yaparak diyor ki:
“Ä°nsanoÄŸlu beynini eÄŸitmekte, en güzel okullara gitmekte, bilgi-iletiÅŸim çağında taze ve sıcak bilgiye her an ulaÅŸmakta, en çaÄŸdaÅŸ eÄŸitim teknolojilerini kullanmakta; eve, arabaya, yazlığa sahip olmakta, uçaÄŸa binmekte, her yıl yaz tatili yapmakta… Bununla birlikte adını koymadığı bir tatmin duygusunun, duruluk dolu bir sükûnun arayışını her daim yüreÄŸinin en hassas noktalarında tesirli bir ÅŸekilde hissetmektedir.”
Peki, huzuru yakalamanın bir yolu yok mudur? Yazar, “Elbette vardır” diyor ve teÅŸhisi ÅŸöyle koyuyor: “Huzuru yakalayan insanlar, bunu öncelikle iç dünyalarında gerçekleÅŸtirebilenlerdir. Ä°ç dünyamız, ruhumuza açılan bir penceredir. Ruhumuzu ihmal ettiÄŸimiz takdirde, her türlü maddi-fiziksel tatminler, geçici teskinler saÄŸlayan ilaçlardan farklı olmayacaktır.”
Önce bataklığı kurutmalı
Ve ardından, ruhun huzur bulamamasının nedenini ÅŸöyle dile getiriyor: “Ruhun huzur bulamaması bir semptomdur. Ve bu semptomun ‘nedenleri’ vardır. Ä°nsanoÄŸlu bu nedenleri ihmal ederek semptomların sonuçlarından kaynaklanan rahatsızlıklarını gidermeye çalışmaktadır; tıpkı sivrisineklerle savaÅŸmak gibi… Bataklığı kurutmadığımız sürece binlerce sivrisinek öldürmemiz neye yayar ki?”
Ruhun huzura ermesine açılan kapının, kiÅŸinin kendini bilmesi, iç dünyasını tanıması, kendini dinlemesi, bu dünyada niçin var olduÄŸunu idrak edip açıklayabilmesiyle aralanabileceÄŸini ifade ediyor Selçuk Alkan. Ve ekliyor: “Çağımızın hız dünyasında o denli sürat yapıyoruz ki, o denli çalışıyor ve koÅŸturuyoruz ki, ruhumuzu bu yarışta geride bırakıyoruz. Geride kalan ruh acı çeker.”
Gerçekte ruhumuzun geride kalma ya da herhangi bir sürat eksikliÄŸinin ya da sorununun olmadığını ifade eden yazar, ÅŸöyle devam ediyor: “Aslında ruhumuzun hızına yetiÅŸmemiz mümkün bile deÄŸildir. Rüyamızda kilometrelerce ötelere bir anda gider, geçmiÅŸte ya da gelecekte yer alabiliriz ruhumuz sayesinde… O hâlde çağımızın koÅŸturmacası içerisinde ruhumuz neden geride kalıyor? Gerçekte ruhumuz bunu bilerek yapıyor, bizi ikaz etmek istiyor, onu dinlememizi istiyor. Ruhumuz geride kalarak dikkatimizi çekmek istiyor, kendisini ihmal ettiÄŸimizi hatırlatıyor bizlere… Bu hatırlatma da genellikle ‘ruhun huzursuzluÄŸu’ ÅŸeklinde ortaya çıkıyor. Nasıl ki başımızın aÄŸrıması orada bir sorun olduÄŸunu ve önlem almamızı iÅŸaret ediyorsa, ruhun huzursuzluÄŸu da kendimiz için bir önlem alıp toparlanmanın gerektiÄŸini hatırlatıyor bize…”
Huzura ermenin bir formülü var mı?
Ruhun Huzuru adlı kitapta, huzura giden yolların kapılarını aralamaya çalıştığını söylüyor yazar ve üst perdeden ahkâm kesmekten kesinlikle kaçınıyor. Bunun nedenini ise ÅŸöyle açıklıyor: “Zira bir matematik formülü gibi huzura ermenin denklemlerini vermeyi iddia etmek, insanları boÅŸ yere heveslendirmek ve kandırmaktan baÅŸka bir ÅŸey olamaz. EÄŸer formül varsa, bu, herkese göre deÄŸiÅŸkenlik gösterebilir, çünkü her insan ayrı bir dünyadır. Ama her insanın da ortak paydada buluÅŸup huzura ulaÅŸabilmesini saÄŸlayan yollar da mevcuttur. Bunlardan en önemlisi kiÅŸisel farkındalıktır. KiÅŸi, kendini ne kadar iyi tanırsa ve bu dünyaya gönderiliÅŸinin hakiki nedenini kavrayabilirse; sevginin, saygının, bilginin, hikmetin, erdem ve faziletin deÄŸerini bilip bunları yaÅŸadığı dünyada gerçekleÅŸtirirse, o zaman yüreÄŸindeki huzur tomurcuklarının büyümeye ve kendi kalbini olduÄŸu kadar baÅŸka insanların da kalbini aydınlatan bir meÅŸaleye dönüÅŸtüÄŸünü görecektir.”
Ä°nsanoÄŸlunun beynini eÄŸitmek için en güzel okullarda okuduÄŸunu; mühendisler, doktorlar, öÄŸretmenler, akademisyenler ve seçkin birçok meslek erbabı yetiÅŸtirdiÄŸini ama kalp eÄŸitiminde geride kaldığını ifade eden Selçuk Alkan, iÅŸte çağımızdaki ruh huzursuzluÄŸunun ana kaynağı olarak “kalp eÄŸitiminin” ihmal edilmesini gösteriyor. Yine de umutsuz olmamak gerektiÄŸini ve huzurun, elbette ulaşılabilir bir ÅŸey olduÄŸunu söyleyen yazar, esas mim noktasını ÅŸöyle koyuyor:
“Huzur, insanın içerisinde yaÅŸayabilir ancak. Huzuru cebinizde taşıyamazsınız, kovaya dolduramaz, cebinize koyamazsınız. Huzurun mahrem olabileceÄŸi tek mekân kalbinizdir. Ruhun huzuru ise ruhu dinlemek ve onu beslemekle gerçekleÅŸir. Mideyi doyurduÄŸumuz kadar ruhumuzu da doyurmalıyız. Ruhu doyurmak için maddi ÅŸeylere de gerek yoktur. Ruh; dinlemek, düÅŸünmek ve yaratılışımızın gerçeÄŸini kavrayarak Allah’a yönelmekle huzura kavuÅŸur. Allah’tan baÅŸka yöneldiÄŸimiz ya da yücelttiÄŸimiz, kalbimize baÅŸ tacı ettiÄŸimiz hiçbir ÅŸey ruhumuzu teskin etmeyecektir.”
Selçuk Alkan, Ruhun Huzuru, Mevsimler Kitap.
Aslı Şimşek
Henüz yorum yapılmamış.