Güncel
Bir şair ve düşünür olarak Sezai Karakoç
Sezai Karakoç, İslâm kültürünün unsur ve imgelerini, izlerini modern bir şiir anlayışı ile yeniden yorumlama çabası içinde olmuştur. Hem İslâm düşüncesi hem de Batı düşüncesine uzanan bağlantıları vardır onun şiirinin. Şakir Kurtulmuş yazdı.
Toplumları içinde bulunulan durumdan baÅŸka bir duruma çağıran; dönüÅŸtürme, deÄŸiÅŸtirme çabası içinde olan sorumluluk duyan yazarlar, düÅŸünürler her dönemde olmuÅŸ ve bu görevlerini özveri ile yapmışlardır. Bireyler olarak biz de bu önerilen dönüÅŸüm üzerinde çalışma, anlama gayreti içinde olmaya çalışırız. Asıl deÄŸiÅŸimi, dönüÅŸümü gerçekleÅŸtirecek, bu mesele üzerinde kafa yoracak olanlar ise yazarlar, sosyologlar, toplumu yönetenlerdir.
Sezai Karakoç bir düÅŸünür olarak, bir yazar ve ÅŸair olarak duyduÄŸu sorumluluÄŸu ilk günden beri açıkça ortaya koymuÅŸ, bu projeyi de ‘diriliÅŸ’ olarak adlandırmış önemli bir isimdir. 60 yıl kadar önce ilk kez ‘diriliÅŸ’ dediklerinde bunu yanlış deÄŸerlendirenlerin olduÄŸunu, ama bugün gelinen noktada daha iyi anlaşıldığını, diriliÅŸin esasında ruhun diriliÅŸi demek olduÄŸunu Ä°slâm medeniyeti ve kültürü yeniden diriltilirse, toplumun kurtuluÅŸunun, diriliÅŸinin böyle gerçekleÅŸeceÄŸine inanmaktadır. Ä°slâm medeniyetinin kurulusunun ancak böyle bir ‘diriliÅŸ’le gerçekleÅŸebileceÄŸini söyler. DiriliÅŸ bir umuttur. Yenilenme, büyüme, yeniden oluÅŸ, harekete yeni bir sinerji ile ivme kazandırmadır. Sezai Karakoç, bütün eserlerinde ‘diriliÅŸ’ düÅŸüncesi üzerinde durmakla, diriliÅŸi anlatmakla yeniden diriliÅŸin insanı kurtuluÅŸa, toplumu ise dönüÅŸtürmeye varan yola götüreceÄŸine inanır. DiriliÅŸ, insanlığın hakikatle, sanatla, kültürle, edebiyatla, edep ve ahlakla yeniden bir araya gelme, buluÅŸma isteÄŸinin bir çabasıdır.
DiriliÅŸ, hakikate çaÄŸrının bir diÄŸer adıdır: “DiriliÅŸ, asıl unsurları bir araya getirdikten sonra onlara üflenecek ruhtan oluÅŸur. Bu can verme bir çağırışla vasıflandırılmaktadır Kur’an’da... DüÅŸmüÅŸ bir milletin ayaÄŸa kalkışı, bir önderin ortaya çıkışı, hakikate çağırış ile baslar, unsurlar yavaÅŸ yavaÅŸ bir araya gelir ve takdirde varsa, canlanış ve diriliÅŸ gerçekleÅŸir.” Mevlana’dan, Yunus Emre’den, Mehmet Akif’ten, Necip Fazıl’dan sürüp gelen bir yol üzerindedir. Sezai Karakoç, bu kutlu yol üzerinde toplumun tümünde olan sorumluluÄŸu tek basına üstlenmiÅŸ, hakikati terennüm eden, vahyin ışığında, ‘diriliÅŸ’i anlatarak, diriliÅŸe çağıran bilge bir düÅŸünürdür. Onu sadece bir ÅŸair olarak deÄŸerlendiremeyeceÄŸimiz gibi, sadece bir yazar, bir düÅŸünür ya da bir teorisyen olarak da görmek yanlış olur. Bütün bu özelliklerin kendisinde toplandığı diriliÅŸ düÅŸüncesinin mimarı olan hakiki manada bir dava adamıdır o. Fakat her ÅŸeyden önce bir ÅŸairdir. Åžiiri ile düÅŸüncesini harmanlayan, diriliÅŸ düÅŸüncesini eylemle birlikte diriliÅŸ ideali ile besleyen bir ÅŸairdir. Daha ilk gençlik yıllarında yazdığı ÅŸiirlerle edebiyat dünyasında kendisine yeni bir yer açmış, eski ÅŸiiri önemsiz sayan görüÅŸe karsı tavır almış, kendine has imgelerle ortaya koyduÄŸu ürünler ÅŸiirimize yeni bir nefes olmuÅŸ, yeni bir tat vermiÅŸtir.
ÇocukluÄŸu, ilk oruç günleri…
1933 Diyarbakır-Ergani doÄŸumludur. 4 yaşında iken ilk kez o ramazanda oruç tutuyor. Aile bu durumu sevinçle karşılıyor, akÅŸam oruç açınca omuzlarına alıyorlar, çeÅŸitli hediyelerle ödüllendiriyorlar. 5 yaşında okula baÅŸlıyor. Ä°lkokul 3-4. sınıftayken babasının kitapları arasında bir kıraat kitabı buluyor ve 15 gün kendi kendine çalışarak kendi yazımızı öÄŸreniyor. Bir roman bulup okuyor, bir iki kitap daha okuduktan sonra bir antoloji buluyor ve içinde Namık Kemal’in, Abdülhak Hamid’in, Ziya PaÅŸa’nın, Mehmet Akif’in, Tevfik Fikret’in, Ziya Gökalp’in yazı ve ÅŸiirlerinden seçmeler okuyor. Parasız yatılı sınavlara girerek MaraÅŸ’ta okumaya baÅŸlar. Okul dersleri yanında evden getirdiÄŸi birkaç kitapla Arapça ve Farsçaya çalışır. Ortaokul sıralarındadır. Milli EÄŸitim Bakanlığı o yıllarda klasik eserlerin çevirisini yayımlamaya baslar. Sezai Karakoç daha o yıllarda çıkan belli baÅŸlı klasik eserlerin tamamını bu ÅŸekilde okumuÅŸ olur.
Büyük DoÄŸu ve Necip Fazıl Kısakürek
Yine ortaokul yıllarında çok etkilendiÄŸi Büyük DoÄŸu dergisi ile tanışır. Büyük DoÄŸu’nun hayatındaki önemini ÅŸu sözlerle anlatır: “O güne kadar Ä°slâm, içimizde sakladığımız bir inanç idi. Kimselere pek açılamıyorduk. Yasak, mazlum ve maÄŸdur bir düÅŸünce gibiydi ruhumuzda. Ama iÅŸte görmüÅŸtük, Ä°stanbul’da çıkan bir dergide onu çaÄŸdaÅŸ üslupla savunan bir kalem vardı. Ä°slâm’ın yeni, yükselen canlı sesiydi bu. Bu benim için büyük bir mutluluk olmuÅŸtu. Çünkü bir umut doÄŸmuÅŸtu. Bütün sıkıntıları göÄŸüsleyebilirdim.” (Hatıralar, DiriliÅŸ, S.30, 13 Åžubat 1989) Ä°lk ÅŸiiri de Büyük DoÄŸu’da Mehmet LeventoÄŸlu imzasıyla yayımlanır. Daha sonraları Üstad Necip Fazıl’la tanışırlar ve sık sık yanına giderek bürodaki iÅŸlere yardımcı olur. Ä°lahiyat veya felsefe okumak istediÄŸi halde parasızlık nedeniyle burslu olarak Ankara’da Siyasal Maliye Bölümüne girer. Necip Fazıl’ı Ankara’ya konferans için geliÅŸlerinde mutlaka gidip dinler. Üstadın ‘Malatya Davası’nı izler. 1954’te yeniden Büyük DoÄŸu’yu çıkarmak istediÄŸinde Necip Fazıl, Sezai Karakoç’u da Ä°stanbul’a çağırır ve Sezai Bey Ä°stanbul’a gelir; sınavlar için Ankara’ya döner, bir dersten kalır ve okulu uzatır. 1955 yılında Ankara Siyasal’dan mezun olur ve Maliye Bakanlığı’nda ise baÅŸlar daha sonra sınava girerek Maliye MüfettiÅŸ Muavini olarak göreve devam eder. Büyük DoÄŸu, günlük gazete olarak yayınlanır ve mesai çıkışlarında Sezai Bey sürekli Büyük DoÄŸu’da, Necip Fazıl’ın yanındadır. Åžiir Sanatı dergisini çıkarır, iki sayı yayımlanan dergi oldukça ilgi görür.
DiriliÅŸ dergisi ve kitaplar
1960 yılında DiriliÅŸ dergisini çıkarır, dergi 2 sayı yayımlanır fakat dairedeki iÅŸi nedeniyle turneye çıkınca yayına ara vermek zorunda kalır. Ä°stanbul’da bulunduÄŸu süre içinde yazı ve ÅŸiirlerini çeÅŸitli pastanelerde yazar. ÇeÅŸitli dergi ve gazetelerde yazılar yazmaya baslar. 1966 yılında DiriliÅŸ yeniden çıkar. Dergide yer alan yazılarından derlediÄŸi ‘Ä°slâm’ın Dirilisi’ ve ‘Ä°slâm Toplumunun Ekonomik Strüktürü’ isimli iki kitap yayımlar. DiriliÅŸ’in yayınına ara verir. Ä°ssiz olduÄŸu için derginin masraflarını karşılamada güçlükler yasamaktadır. Derginin yayımına ara vermesi üzerine ÅŸiir üzerinde yoÄŸunlaşır. 1967 Mayıs ve Haziran ayında bir medeniyetin ÅŸiiri olan ‘Hızır’la Kırk Saat’i bu ÅŸekilde her akÅŸam mesai çıkısında geldiÄŸi Yenikapı’daki bir çay bahçesinde yazar. Her aksam bir bölümünü yazdığı ÅŸiiri tamamladığında kitaba ‘Hızır’la Kırk Saat’ ismini verir. En uzun soluklu ÅŸiir olarak edebiyat çevrelerini ÅŸaşırtan bir eser olur, Hızır’la Kırk Saat. Ardından Taha’nın Kitabı, Gül MuÅŸtusu, Ruhun DiriliÅŸi kitapları yayımlanır. 1969 yılında DiriliÅŸ üçüncü kez yayımlanır ve 16 sayı çıkar. Ekonomik sıkıntılardan kurtulmak için yeniden memuriyete döner ve Ankara’da çalışmaya baÅŸlar.
Ä°stanbul’u özlemektedir, bu özlemle ‘Sürgün Ülkeden BaÅŸkentler BaÅŸkent’ine ÅŸiirini yazar. “Zamana Adanmış Sözler” ÅŸiir kitabı yayımlanır. 1973 yılında tekrar memuriyetten ayrılır ve derginin ve kitapların yayınına odaklanır. 1979 yılına kadar çok verimli bir dönem geçirir, bu arada DiriliÅŸ Neslinin Amentüsü, Sur, Gündönümü, Yitik Cennet, Ä°nsanlığın DiriliÅŸi, ÇaÄŸ ve Ä°lham, Leyla ile Mecnun, Ayinler, Meydan Ortaya Çıktığında isimli deneme, ÅŸiir ve hikâye kitapları yayımlanır. Bütün eserleri, DiriliÅŸ düÅŸüncesinin anlatılması ve anlaşılması için çeÅŸitlilik oluÅŸturur. Denemelerinde diriliÅŸ düÅŸüncesinin ne anlama geldiÄŸini, ne anlamamız gerektiÄŸini, dirilisin nasıl gerçekleÅŸeceÄŸine yönelik umutları, görüÅŸlerini bulduÄŸumuz gibi hikâye ve tiyatro eserlerinde ise doÄŸrudan kahramanlar aracılığı ile diriliÅŸ düÅŸüncesinin ÅŸahıslarla anlatıldığını görürüz.
Denemelerinde açıklıkla gördüÄŸümüz DiriliÅŸ düÅŸüncesi, üslubu, diriliÅŸ erlerinin görev ve sorumlulukları tiyatro eserlerinde ÅŸahıslar üzerinden daha çok hissedilir. ArmaÄŸan isimli tiyatroda genç adam rolündeki ÅŸahıs, bir DiriliÅŸ Eri olarak ÅŸöyle dile getirir görüÅŸlerini: “Gitmeyi düÅŸünen bir adam deÄŸilim ben artık, giden bir adamım. Gidisin yorumu ve yorumcusu deÄŸilim, gidisin ta kendisiyim ben. Ben gitmiyorum bir bakıma, bende baÅŸlayan gidiÅŸtir.” DiriliÅŸ, zaman zaman aylık dergi, zaman zaman haftalık, kimi zaman da günlük gazete olarak yayımını aralıklarla sürdürür. Ä°lk yayına baÅŸladığı tarihten itibaren yüklendiÄŸi misyonu hakkıyla yerine getirmeye özen göstermiÅŸtir. DiriliÅŸ düÅŸüncesinin entelektüel boyutta ilgi görmesi, onu geniÅŸ kitlelere ulaÅŸtırması bakımından önemlidir. Derginin içinde yazan ÅŸair ve yazarlar, deÄŸiÅŸik zamanlarda oradan ayrılarak, kendi kurdukları dergileri yayımlayarak ayrı kulvarlarda görünüyor olsalar bile aynı hakikate çağıran, aynı rüzgârın içinde yol alan, aynı çizgi doÄŸrultusunda varlıklarını devam ettiren bir güzergâhta oldukları görülecektir.
Sezai Karakoç’un ÅŸiiri...
Sezai Karakoç’un ÅŸiiri 1980 kuÅŸağı ve ondan sonraki kuÅŸaklar için en çok etkilendikleri, beslendikleri zengin bir ÅŸiir yatağı olagelmiÅŸ, ÅŸiirimizi beslemiÅŸtir. Türk ÅŸiirinin yıldızı, ufkudur adeta. ‘‘Körfez’’ isimli ilk ÅŸiir kitabı ile döneminin ÅŸairlerinin tümünün dikkatini çeken Karakoç, ÅŸiirin çıkmazını konuÅŸan, yenilikçi bir tarzı savunan sairlerin yeni bir ÅŸiir arayışlarına yazdığı ÅŸiirlerle cevap vermiÅŸtir adeta. Åžiirin açmazda olduÄŸunu savunan ÅŸairler söyledikleri ile yeni bir çıkış yolu, yeni bir tarz arayışında olmalarına raÄŸmen o, bunlara hiç ilgi duymadan bir ipek kozası gibi kendi ÅŸiirini inÅŸa etmeye devam etmiÅŸ ve dönem ÅŸairlerinin gıpta ettikleri, mevcut ÅŸiir çizgisini aÅŸan, yeni tarz ÅŸiirleriyle örnek olmuÅŸ, Ä°kinci Yeni’yi oluÅŸturan ÅŸairlerin hemen tamamının dikkatini çekmiÅŸtir. Åžiir, ‘günlük konuÅŸma dilimizdir’ der.
Sezai Karakoç’un ÅŸiirlerinin tamamında DoÄŸu-Batı medeniyetlerini çok iyi tanıyan, tahlil eden evrensel bir bakış görülür. Ä°kinci Yeni ÅŸiirinde buhranlar, karamsarlık ve çatışmalar ön plana çıkar. Edip Cansever, Ä°lhan Berk ve Turgut Uyar’ın ÅŸiirlerinde sıklıkla rastladığımız buhran, karanlık, derin boÅŸluk ve ölüm korkusu Sezai Karakoç’u Ä°kinci Yeni ÅŸairlerinden ayıran en büyük özelliklerdendir. Üstad Karakoç’u, Ä°kinci Yeni içinde göstermek istiyorlar, çıkış süreci ve devamına baktığımızda zaten kendisi de bunu söylüyor. Ä°kinci Yeni ÅŸairleri ile dönemdaÅŸ fakat ÅŸiiri itibarıyla onlardan tamamen ayrı bir kulvarda olduÄŸu görülecektir. Ä°kinci Yeni ÅŸairlerinin buhran, çatışma, karanlık, kaos ve ölüm korkularının aksine o, bir umut ÅŸairi olarak kendisinden sonra gelecek kuÅŸaklara ÅŸiiriyle ve diriliÅŸ düÅŸüncesiyle örnek bir yapı inÅŸa etmiÅŸ büyük bir sanatçıdır. Sezai Karakoç, Ä°slâm kültürünün unsur ve imgelerini, izlerini modern bir ÅŸiir anlayışı ile yeniden yorumlama çabası içinde olmuÅŸtur. Hem Ä°slâm düÅŸüncesi hem de Batı düÅŸüncesine uzanan baÄŸlantıları vardır onun ÅŸiirinin. Bu baÄŸlantıların her biri DiriliÅŸ denizine akan birer ırmaktır adeta.
Sonuç olarak Sezai Karakoç, yaÅŸadığımız çaÄŸda iki denizin birleÅŸtiÄŸi yerde DoÄŸu ve Batı medeniyetlerinin tüm bilgi, belge ve tarihi unsurlarını tahlil ederek Ä°slâm medeniyetini yeniden yorumlamıştır. Åžiirlerinde, denemelerinde Ä°slâm medeniyetinin günümüz dili ile yeniden yorumlandığını görürüz. Temelde geçmiÅŸle gelecek arasındaki yerde duran insanımızın yeniden kendi öz uygarlığına dönüp aradaki kopuk bağı birleÅŸtirme çabası, DiriliÅŸ düÅŸüncesinin temel görevleri arasındadır. Sezai Karakoç, ÅŸiir dünyası ile olsun, poetikası ile olsun, ÅŸair durusunu ortaya koyan önemli özellikleri içinde taşıyan bir çaÄŸlayan gibidir. Kendisinden sonra gelen hemen bütün ÅŸairleri etkilemiÅŸ ve hâlâ etkilemeye devam etmektedir. Åžairler onun bu izleÄŸinde yol alırken Türk ÅŸiirinin geniÅŸ coÄŸrafyasında yeni tarz söyleyiÅŸlerle bile olsa gerçek ÅŸiir dünyasında hala onun izlerini taşıyan örneklerle ÅŸiirin yapı taslarını parlatmayı sürdüreceklerdir. Yazımızın ÅŸiirle olan iliÅŸkisini en güzel biçimde anlattığı su cümlelerle bitirelim: “Åžiir yazma bende bir kaderdir. Adeta ben ondan kaçmışımdır ama o da beni hep gelip yakalamasını bilmiÅŸtir. Ben sefillerin kahramanı Jean Valjan gibi hep kaçmışımdır. O kader mahkûmunun pesini bırakmayan müfettiÅŸ gibi pesimden gelmiÅŸtir.”
Åžakir KurtulmuÅŸ, “Bir ÅŸair ve düÅŸünür olarak Sezai Karakoç”, MAKAS dergisi, Ekim-Kasım 2018, sayı 4.
Henüz yorum yapılmamış.