Güncel
Zafer kazanmadan kahraman olan Albay Ä°smet Bey
Cepheden çekilme kararı veren Albay İsmet Bey, 1. İnönü Savaşı’nı kazandığımızı sonradan öğrendi!
Millî Mücadele’nin ardından yazılan tarih, savaÅŸ sonrası siyasetin belirlediÄŸi istikamette oluÅŸturulmuÅŸtu. Bu sun’î tarihte Ä°smet PaÅŸa, hiçbir zafer kazanmamışken, iki Ä°nönü Savaşı galibi olarak gösterilmiÅŸ ve bu mevkiin ismi kendisine soyadı olarak verilmiÅŸtir. Derin Tarih dergisi, Ocak sayısında bu elim tarihî hatayı delilleriyle birlikte ifÅŸa ediyor. Mustafa ArmaÄŸan’ın kaleme aldığı yazıdan çarpıcı kesitler paylaşıyoruz. Yazının tamamı Derin Tarih Ocak sayısında!
Türk Tarih Kurumu Eski As BaÅŸkanı, Ä°nönü muharebelerinde Albay Ä°smet Bey’in harekât ÅŸube müdürü, Mudanya ve Lozan konferanslarında askeri müÅŸavir olarak görev yapmış, Atatürk döneminde de bir süre CumhurbaÅŸkanlığı Genel SekreterliÄŸinde bulunmuÅŸ olan Albay Tevfik BıyıklıoÄŸlu 1969 yılında Hayat Tarih Mecmuası’nda yayımlanan Harp Notları’nda ÅŸunları kaydeder:
Ä°smet PaÅŸa’nın, Atatürk’ün ölümünden sonra büyük kurtarıcıyı ikinci plâna atmaya ve kendisini onun mânevî makamına geçirmeye çalışması nankörlükten baÅŸka bir ÅŸey midir? Ä°smet PaÅŸa’nın bu hareketlerini, Atatürk’ün saÄŸlığında, daima emir almaktan ve kontrol altında bulunmaktan doÄŸan bir “aÅŸağılık duygusu”nun tepkisi olarak saymak da mümkündür. Ä°smet PaÅŸa, Atatürk’e inanır görünür, fakat gerçekte her muvaffakiyeti (baÅŸarıyı) yalnız kendinden bilirdi. Ve saÄŸlığında bile, bilhassa ölümünden sonra âleme bu kanaati vermeye çalışırdı.
Bu karakterdeki bir zattan sırası düÅŸtükçe, beraber çalıştığı muharebe ve ınkılâp arkadaÅŸlarının hizmetlerini açıklaması ve tanıtmasını beklemek, elbette bir hayaldir. Ä°smet PaÅŸa’nın baÅŸlıca vasfı, en büyük hâmisine ve velinimetine olduÄŸu gibi yakın muharebe arkadaÅŸlarına karşı nankörlüÄŸü ve vefasızlığıdır.
Bu genel Ä°smet PaÅŸa resmini çizip hükmünü veren BıyıklıoÄŸlu, Ä°nönü zaferlerinin Ä°smet PaÅŸa’nın “yüksek komutanlık ve vasıf ve kabiliyetiyle deÄŸil, bilhassa millî kuvvetlerimizi teÅŸkil eden birliklerin komutan, subay ve erlerinin feragat, fedakârlık ve kahramanlıkları sayesinde kazanıldığını” açıkça yazdıktan sonra Yunan kuvvetlerinin o kadar büyük hatalar iÅŸlediklerini söyler ki “Türk kuvvetlerinin başında, Ä°smet Bey’in yerine her kim bulunursa bulunsun netice deÄŸiÅŸmezdi” sözleriyle bunu açıkça ifade eder.
Ä°smet Bey’in en fazla övündüÄŸü Ä°nönü zaferleriyle bir alakası bulunmadığını, hatta “Ä°nönü” soyadını haksız yere taşıdığını göstermek üzere ÅŸunları yazar:
“Ä°smet Bey, daha evvel Ä°nönü mevziini bir defa olsun gezip görmemiÅŸti. (…) Ä°smet Bey 9 Ocak akÅŸamına kadar Kütahya’da kalmıştı. O daha Kütahya’da iken Ä°nönü’ne ilk olarak Ankara’dan kahraman Nâzım Bey’in 4. Tümeninden, bizzat tümen kumandanıyla 58. Piyade alayı ve bir batarya, arkasından Kütahya’dan 11. Tümen kumandanı Ârif Bey’le bu tümenin 70. Alayı, 8 Ocak 1921 günü Ä°nönü’ye vararak, kendilerine ayrılan yerlerde savunma için tertiplendiler. Arkalarından da 127. Alay Kütahya’dan yine Ä°nönü’ne yetiÅŸti.”
24. Tümene son dakikaya kadar hiçbir emir vermeyen ve onu muallakta bırakan Ä°smet Bey’in beceriksizliÄŸinin faturası düÅŸman karşısında Ä°nönü mevzilerine kadar geri çekilmek olmuÅŸtu, 10 Ocak sabahı ancak Ä°nönü savaÅŸ alanını teÅŸrif buyuran Ä°smet Bey, kuvvetlerini çöküÅŸ halinde bulmuÅŸtu. Garp Cephesi Komutanı Ä°smet Bey cephe karargâhını Ä°nönü tren istasyonundan Ä°nönü köyünün doÄŸusundaki tepeye çekmek zorunda kaldı ve iÅŸte çorap söküÄŸü gibi gelen sonrası:
“24. tümenin gerilemesinden endiÅŸe ve telaÅŸa düÅŸen Ä°smet Bey, derhal 4 ve 11. tümenlere saat 14,00’te, güpegündüz ric’at (geri çekilme) emri verdi. Halbuki, 24. Tümenin hücum taburuyla, 174. Alayın 1. Taburu ve cephe süvari bölüÄŸünün müdahalesi tehlikeyi bertaraf etmiÅŸti. Ve bu durumda karanlık basıncaya kadar beklemek mümkündü. Nitekim bu taburlar, karanlık bastıktan sonra, hatta gece yarısına kadar yerlerinde kalmışlar ve ancak emirle Ä°nönü doÄŸusundaki Oklubalı köyüne çekilmiÅŸlerdi.”
Peki sonuç ne olmuÅŸ? Rehberimiz Tevfik BıyıklıoÄŸlu onu da ÅŸöyle anlatıyor:
“Yunanlılar, Ä°nönü mevziinde, bilhassa bu mevziin sol kısmında ÅŸiddetli topçu, makineli tüfek ve piyade atışıyla karşılaşınca, tasavvur ettikleri baskının akim (sonuçsuz) kaldığına hükmederek 10-11 Ocak gecesi Bozöyük’ü yakıp boÅŸaltmışlar ve çekilmiÅŸlerdi.”
BıyıklıoÄŸlu’na göre Albay Ä°smet Bey, önce beyhude yere Kütahya’da muharebe meydanından uzakta beklemiÅŸ, Ä°nönü istasyonuna geldikten sonra da birliklerini derleyip toplayamamış ve gereksiz bir ricat (geri çekilme) emri vermek gibi feci bir hata iÅŸlemiÅŸ, buna raÄŸmen yenilgiyi bazı kahraman subaylar önlemiÅŸ, kendilerine direnildiÄŸini gören Yunanlar daha gerilettikleri mevzilerimizi fazla zorlamadan çekilip gitmiÅŸlerdi.
Buna göre Ä°nönü zaferini Ä°smet Bey kazanmamış, zaferin kahramanları 4. Tümen komutanı (sonradan ÅŸehit olan) Albay Nazım, 11. Tümen komutanı Ayıcı Arif, 24. Tümen komutanı Atıf beyler ile 50, 70 ve 127. Alaylar ve 24. Tümen hücum taburuyla 174. Alayın 1. Taburu ve bunların cesur, fedakâr komutan, subay ve Mehmetçikleriydi.
Ä°stiklal Savaşımızın meÅŸhur bir Ayıcı Arif’i vardı, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ilk çıkanlar arasındaydı. Milli Mücadele’de çeÅŸitli hizmetleri görüldü, Albaylığa kadar yükseltildi, ardından EskiÅŸehir milletvekili oldu. Ne gariptir ki, 1926 Ä°zmir Suikastı davasında asılanlardan biri de odur. Sebebi ise Milli Mücadele’nin ilk hatıratı olma özelliÄŸine sahip anılarının kenarına aldığı notlardı. Ayıcı Arif’in hatıratında Birinci Ä°nönü Savaşı anlatılırken sadece bir yerde Ä°smet PaÅŸa’dan bahsetmesi de epeyce tuhaftır. Åžöyle yazıyor:
“10 Ocak günü Ä°nönü’ye gelen Batı Cephesi Komutanı Albay Ä°smet Bey bu heyecanlı ve kanlı savaÅŸ ile yakından ilgilenmiÅŸtir.”
Bu kadar! Evet, sadece bu kadar! Yani Yunanlılarla çarpışma 1921 yılının Ocak ayının 6’sında baÅŸlamış, Ä°smet PaÅŸa ise ancak ayın 10’unda cepheye müdahil olmuÅŸ, nitekim geldiÄŸi günün akÅŸamı zaten Yunanlılar geri çekilmiÅŸtir.
Sizin anlayacağınız, Ä°smet PaÅŸa’nın 1. Ä°nönü Muharebesi’nin kazanılmasında herhangi bir pay sahibi olmadığını, bizzat savaşın içindeki bir subay olarak Miralay (Albay) Arif Bey de açıkça yazıyor. Ayıcı Arif’in hatıratını yayınladıktan hemen bir yıl sonra neden asıldığına dair bir ipucunu yakalamış oldunuz, deÄŸil mi? Birinci Ä°nönü Muharebesi hakkında yazdıklarına bakınca “tehlikeli madde” olduÄŸunu, çok ÅŸey bildiÄŸini ve bunun için susturulduÄŸunu söylemek daha doÄŸru.
Henüz yorum yapılmamış.