Güncel
'Suriyeliler' meselesi: GettolaÅŸma deÄŸil, entegrasyon gerekli

Yılbaşı gecesi Taksim'de bulunan göçmenlerin kutlamaları ve bayrak açmaları halen tartışılıyor. Sosyal medyadaki tepkilerle büyüyerek devam eden tartışma TV programlarına taşınırken köşe yazılarında da kendisine yer bulmaya devam ediyor.
Yılbaşı gecesini Ä°stanbul'un en hareketli noktalarından biri olan Taksim'de geçirmek isteyen göçmenler burada buluÅŸmuÅŸ ve kendilerine ait bayraklar açmışlardı. Afganistan ve Pakistan bayraklarının yanı sıra Suriyeliler'in açtığı bayrak ise çok tartışıldı. Suriyeli göçmenler Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) kabul ettiÄŸi üç yıldızlı bayrağı açmıştı.
Kutlamalar sırasında açılan bu bayraklar tüm baÅŸlıkların önüne geçti. Günlerdir sosyal medyada tartışıldıktan sonra TV programlarına da taşınan konu, köÅŸe yazılarında kendisine yer bulmaya devam ediyor.
Ä°ÅŸte konuya iliÅŸkin bugün kaleme alınan yazılar:
"Ä°ÅžLERÄ° DAHA DA ÇIKILMAZ HALE GETÄ°RÄ°RSENÄ°Z, MÜLTECÄ° AKININA UÄžRAMANIZ GAYET TABÄ°Ä°DÄ°R"
- Murat Bardakçı (Habertürk): "Suriyeli mülteciler bahsi “Gitsinler”, “Ä°stemezük”, “Her taraf Arapça tabelâyla doldu” yahut “Eh, madem geldiler, kalsınlar bâri!” gibisinden apar-topar edilen sözlerden çok daha derindir ve iÅŸin içerisinde öncelikle bir “sorumluluk” meselesi vardır… Üstelik, bu sorumluluk bize aittir: “Namazı Åžam'daki Emevi Camii'nde kılma” hayallerine dalıp zaten fokur fokur kaynayan bir memleketteki karmaÅŸaya müdahale ederek iÅŸleri daha da içinden çıkılmaz hâle getirirseniz, mülteci akınına uÄŸramanız gayet tabiidir; geliÅŸlerin sorumluluÄŸu da bu iÅŸin aktörlerine ve bu arada da bize aittir! Meselenin pek hatırlamadığımız bir baÅŸka tarafı daha var: Asırlardan buyana “mülteci cenneti” olan bir memlekette yaşıyoruz, üstelik neredeyse hepimiz birkaç asır öncesinin mültecisiyiz, yani yurt edindiÄŸimiz Anadolu'ya yüzyıllar boyunca dalgalar halinde gelip yerleÅŸmiÅŸ olanların nesliyiz! Bu topraklar mülteci cenneti olma özelliÄŸini bizden sonra da aynen muhafaza etti… Vakti zamanında Avrupa birbirine girince Polonyalılar iltica ettiler, aramızda arada bir Macarları gördük, hattâ Ä°sveçliler baÅŸlarındaki kralları ile beraber bize sığındılar, Balkan bozgunu gibi anlatılması bile artık çok zor olan bir faciaya uÄŸramamız üzerine evlerini kaybetmiÅŸ yüzbinlerce dindaşımız geldi, Ä°stanbul dünya harbi senelerinde de yine yüzbinlerce Beyaz Rus ile beraber tarihinin en büyük mülteci akınına uÄŸradık, Mübadele'de de gidilip gelindi ve seneler sonra Asya'nın deÄŸiÅŸik yerlerindeki soydaÅŸlarımızı kabul ettik… Türkiye gibi imparatorluk geçmiÅŸi olan memleketlerin, sınırların deÄŸiÅŸmesinden sonra da vakti zamanında toprağı olan bugünün genç ülkelerinde yaÅŸayanların akınına uÄŸraması tuhaf deÄŸildir ve asıl tuhaflık beklenmedik bir geliÅŸmenin vukuunda mülteci akınlarının görülmemesidir. Hele, Ä°stanbul gibi geçmiÅŸte payitahtlık etmiÅŸ büyük bir metropolün mülteciler beldesi hâlini almasında da öyle gariplik aramamak gerekir!"
"GETTOLAŞMA DEĞİL, ENTEGRASYON GEREKLİ"
- Nagehan Alçı (Habertürk): "Türkiye'ye göç etmiÅŸ Suriyeliler artık bu ülkenin gerçeÄŸi. Özellikle burada doÄŸan çocuklar zaten direkt Türkiyeli. Suriyelilerin çok büyük çoÄŸunluÄŸu bu ülkede kalacak ve bu ülkenin yurttaşı olacak. Aynı ÅŸey Afgan ve Özbek göçmenler için de geçerli. Hemen hepsi zaman içinde Türkçe öÄŸrenecek ve aynı Almanya'daki Türkler gibi Türkiye'nin toplumsal hayatının önemli bir parçası olacaklar. Türk edebiyatında bir göçmen yazarlar kuÅŸağı olacak. GettolaÅŸma deÄŸil sosyal entegrasyon olması için hepimizin gayret etmesi gerekir."
- Ahmet Hakan (Hürriyet): "Hey kaçanlar! Aranızda Suriyelilere “Vatanınızı savunmak yerine niye kaçtınız lan fistanlılar!” diye giydiren var mı? DoÄŸru söyleyin!"
- Furat Bol (Milliyet): "Suriyeli denilen kiÅŸiler, sahip oldukları her ÅŸeyi (maddi- manevi) terk ederek, canları pahasına buraya gelebildiler. Gelemeyenler zaten öldü, ölüyor. Gelemeselerdi, bunlar da ölecekti; bunu mu istiyordunuz? Bu gelenler sığınmacı; sığınmacının (mülteci) ne demek olduÄŸunu bilmiyorsanız, bir zahmet sözlüÄŸe bakın lütfen."
"Ä°SLAMCISINDAN SEKÜLERÄ°NE HEPÄ°MÄ°Z TEKTÄ°PÇÄ°YÄ°Z"
- Özlem Albayrak (Yeni Åžafak): Toz dumandan gözün gözü görmediÄŸi, terör örgütlerinden geçilmeyen, sivil öldürme konusunda terör örgütlerinden geri kalır yanı olmayan uluslararası güçlerin cirit attığı bir coÄŸrafyada, kendi vatandaşına kurÅŸun sıkmak istemeyen askerlerin infaz edildiÄŸi bir orduda neyin savunmasını yapacaklardı Suriyeliler acaba? Kaldı ki Esed'e karşı silahlanıp vatanını korumaya çalışana da “terörist” denmiyor mu, Arap karşıtı argümanlar kitabında. Kemalizmin tezgahından geçmiÅŸ olan çoÄŸumuzda var bu; Ä°slamcısından sekülerine dek; tektipçiyiz. Rumları, Ermenileri, yabancı olan tüm unsurları yıllar boyunca tehdit kaynağı saydık. Åžehirler kalabalıklaşıp çehresi etnik olarak deÄŸiÅŸtikçe rahatsız olduk; yabancılara ancak çok döviz bırakan birer turist oldukları müddetçe tahammül edebildik. Suriyelilere gelince; yabancı düÅŸmanlığı, Arap karşıtlığıyla bir araya gelince nefret katmerleniyor, öfke katlanıyor, kötülük provokasyon derecesine dek büyütülüyor tabi; yıllardır fısıltı gazetesiyle yayılan çoÄŸu kez duymazdan gelmeye çalıştığımız “Suriyelilere hastaneler ücretsiz, devlet Suriyelilerin kirasını ödüyor, Suriyeli gençler üniversitelere sınavsız alınıyor” diye uzayıp giden tezviratların nedeni de bu."
"MİSAFİR MİSAFİRLİĞİNİ UNUTURSA"
- Hasan Öztürk (Yeni Åžafak): Ä°stanbul'daki Suriyeliler meselesi gettolaÅŸmaya gidiyor. Fatih'te bunu çıplak gözle görebiliyorum. Kendi iÅŸyerlerini açtılar, kendi kafeleri, lokantaları var. Birbirlerinden alışveriÅŸ yapıyorlar. Bunların hepsi bir yere kadar kabul edilebilir. Entegrasyondan çok, kendilerini ayrıştırmayı tercih ediyorlar. Bunun önümüzdeki yıllarda ne tür sorunlara neden olacağına bakmak gerekmiyor mu? Bir de savaşın tarafı olmak nedeniyle göçenlerin dışındakiler var ki onların “fütursuzluÄŸu” can sıkıyor. Sosyolojimizi deÄŸiÅŸtiriyorlar. Sokak ortasında gruplar halinde bekleÅŸmeleri, gece yarılarına kadar bağıra çağıra dışarıda yemek yemeleri, etrafı çöp yığınına çevirmeleri onların çok sıradan davranışları. Ama biz yadırgıyoruz doÄŸrusu. Genelleme yapmadan söylemek isterim ki imtiyazlılık hallerini bizim sıradan vatandaÅŸlarımızın önüne geçmekte hak olarak görüyorlar… Ve iÅŸte o zaman orada ipler kopuyor..! Åžunu biliyoruz: Suriyelilerin çoÄŸu gitmeyecek ve burada kalacak. Bu gerçeÄŸi, Türkiye'nin ve Suriyeli KardeÅŸlerimizin lehine nasıl çevirebiliriz bilen var mı? Yoksa, gettolaÅŸmaya baÅŸlayanlarla, yerliler arasındaki çatışmayı göze alabilecek biri var mı? Acil eylem planı öneriyorum! Göç bakanlığı bunlardan biri… Bir diÄŸeri, geri dönüÅŸlerin teÅŸviki… Misafir misafirliÄŸini unutur ise… Ya da mazlum mazlumluÄŸunu… Ev sahibinin hiç olmazsa “gönül koyma hakkı” yok mudur sevgili Acet? Bu millet baÄŸrına taÅŸ basıyor, farkında mısınız?"
- Kenan Alpay (Yeni Akit): "Taksim'e çıkıp bayrak açıp eÄŸlenen Suriyeli gruba ne demek lazım? Allah akıl-fikir ve feraset versin evvela. Fakat yıllar yılı Taksim'de homoseksüel örgütlenmelerin yaygınlaÅŸması hatta toplumsallaÅŸmasını en iÄŸren haliyle “onur yürüyüÅŸü” olarak destekleyen çevrelerin Suriyeliler üzerine yaptığı deÄŸerlendirmeler Ä°slam düÅŸmanlığının tipik bir tezahüründen baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. Radikal silahlı terör örgütlerinin ve ‘legal' uzantılarının dahi Taksim'de bayrak açıp propaganda yapma hakkını savunup Suriyeli küçük bir grubun üstelik hiçbir ÅŸiddet unsuru içermeyen eylemlerini düÅŸmanlaÅŸtıranlar tek kelimeyle ahlaksızdır."
- Süleyman Özışık (Türkiye Gazetesi): "Türkiye'ye gelen Suriyeliler Türkiye'nin kanun ve kurallarına göre deÄŸil, Suriye'nin kanun ve kurallarına göre bir hayat yaşıyor. Hatta kanun kural tanımayanları bile oluyor. EÄŸlencelerinden, komÅŸuluk iliÅŸkilerine varıncaya kadar yaptıkları her hareket, bu hâllerinden rahatsız olan kesimi sokaÄŸa çıkmaya korkar hâle getiriyor. Lütfen önümüzdeki bu sorunu halının altına süpürmeyelim. iddi bir kesim, “Biz bu durumdan rahatsızız” diyorsa, onların rahatsızlığına saygı duymamız ve çözüm aramamız lazım. Gaziantep baÅŸta olmak üzere pek çok il, Suriyelilerin bu davranışları nedeniyle patlamaya hazır bombaya dönmüÅŸ durumda. “Ne yani Ensar-Muhacir iliÅŸkisi olmasın mı?” demek yerine, sorunu iyi tespit etmek gerekiyor. Bunun çözümü de sıkı emniyet tedbirlerinden geçiyor."
- Melih Altınok (Sabah): "Yılbaşı gecesi Taksim'de ellerindeki Suriye bayraklarıyla tezahürat yapan bir grup üzerinden yabancı düÅŸmanlığı körükleniyor. Devletin "olaÄŸanüstü ayrıcalıklar" tanıdığı iddia edilen bu kiÅŸilerin "çok şımardıkları," iÅŸsizliÄŸe ve asayiÅŸ sorunlarına neden olduÄŸu söylenip vatandaÅŸların hassasiyetleri kaşınıyor.
Yalanın bini bir para... "Yabancılarımız" elbette ki Suriyelilerle sınırlı deÄŸil... Bir de haÅŸerattan bahseder gibi "her yeri sardılar" diye bahsedilen "Araplar" var biliyorsunuz. Buradaki "Arap'ın" etnik bir tanım deÄŸil, parası olan Müslümanları kastetmek için kullanılan bir sıfat olduÄŸunu söylememe sanırım gerek yok. Ama ekonomik katkılarına raÄŸmen onlar da yaranamıyorlar..."
Henüz yorum yapılmamış.