Özel / Analiz Haber
Sezai Karakoç: Kıyamet bir bakıma kainatın kalb sektesidir
Follow @dusuncemektebi2
Kıyamet, inanışın yarısı
Kıyamet, inanışın yarısı olan sabrın çeliÄŸine su verir.
SapasaÄŸlamken kalb sektesinden ölenler vardır.
Kıyamet bir bakıma kainatın kalb sektesidir.
Müslüman, Yaratıcıya teslim olmuÅŸ kiÅŸidir.
Her an O’nun kıyametine de kendini teslim etmeye hazır kiÅŸi…
Müslüman’ın kıyamet telakkisi
Kur’an kıyameti sık sık anar. Öyle ki, sahabe, kıyametin bugün yarın kopmasından kuÅŸkulanmış, ürkmüÅŸtür. Ä°ÅŸte, Ä°slâm’daki kıyamet telakkisinin öbür dinlerdeki kıyamet inancından farkı burada beliriyor. Öbür dinlerde kıyamet, kainatın sonuna ait bir bilgi ve haber olmaktan öteye geçmezken, Ä°slâm’da kıyamet inancı ve duygusu, hayatın içine girer ve bir nevi “kıyamet ÅŸuuru” halini alır. Bu ÅŸuurla donanmış müslüman, her saat Yaratıcının karşısına çıkacakmışçasına bir hazırlık içindedir. Yani, kıyamet öylesine hayatla iç içedir ki, hayatı kabartmalaÅŸtırır ve müslümanı, her anını ÅŸuurla izleyen, bir kendi kendinin bekçisi, gözcüsü yapar.
Yani, kıyamet, müslümanın içinde, onun her davranışını kaydeden ikinci tür bir melek gibi, onunla birliktedir, ondan kopmaz ve ayrılmaz. Öbür dinlerde kötümserliÄŸe ve hareketsizliÄŸe veya dünya taparlığa götürüÅŸüne karşılık, Ä°slâmda canlı tutan bir iç motiftir; ölümden önce gelebilecek toptan bir ölüm gibi, müslüman ÅŸuurunun metafizik özü, bu dünyada öte dünyanın bir mayasıdır.
Kıyamet, inanışın yarısı
olan sabrın çeliÄŸine su verir.
Kur’an, kıyamet vak’asını “saat” kelimesiyle anlatır. Sonra bu saat kelimesi, vaktin ölçüsü, birimi olmuÅŸtur. Sanki, her an gelebilecek olan kıyamet, vaktin ta kendisi olmuÅŸtur da müslüman, içinde uzadığı akışı onunla tayin edecektir.
Ceplerimizdeki saat, namazın vaktini gösterdiÄŸi gibi, sanki, önceden bilemediÄŸimiz bir akrep ve yelkovan durumunda “kıyamet”i de gösterecektir. Örümceklerin ÅŸu veya bu mevsimde örecekleri ÅŸu kadar aÄŸdan, aÄŸaçların verecekleri ÅŸu kadar meyvadan, suların ÅŸu kadar akışından, denizlerin ÅŸu kadar kabarışından, güneÅŸ, ay ve yıldızların ÅŸu kadar doÄŸuÅŸ ve batışından, ÅŸu kadar ÅŸehit ölümünden sonra bir gün bir saatte ceplerimizdeki saat, “kıyamet!” deyip duracaktır.
Sanki ceplerinizdeki saat, kıyametin kalbi gibi her an atıp durmaktadır, işitip duyana ne mutlu!
Kıyamet bir öte hesabına
hazır olma ÅŸuurudur…
Kıyametin yakınlığı veya uzaklığı, umut veya umutsuzluk verici bir ÅŸey deÄŸil aslında. Özleri bozulmuÅŸ, temelleri kaymış dinler insanları, kıyamet telakkileriyle bir kanserlinin ruh durumuna düÅŸürüyorlar. Bunun için ya dünyadan tam koparıyor, ya dünyaya çılgınca baÄŸlıyorlar.
Ä°slâm’daysa, kıyamet, ister uzak olsun, ister yakın, bir saat sonra olacakmış gibi, öte hesabına hazır olma ÅŸuurunun birinci kaynağı ve gözle görülme halidir.
Müslüman Allah’a
teslim olmuÅŸ kiÅŸidir
SapasaÄŸlamken kalp sektesinden ölenler vardır. Kıyamet, bir bakıma, kainatın kalb sektesidir.
Hastalıklar, ölümün sebebi deÄŸil, belki belirtileridir. Hastalıklar geldi diye ölüm gelmez, belki ölüm gelecek diye hastalıklar haberci gelir. Sonunda ölüm yoksa; hastalık, hatta yeni bir sıhhate baÅŸlangıç sayılabilir. Bu yüzden, kıyametin, bir nevi, burjuva düzeninin çökeceÄŸinin ÅŸuurlarda dinî sembollerle yansıması, bir kötümserlik sezgisi olduÄŸu iddiası, bu marksist yorum, Ä°slâm’a uygulanamaz ve uymaz.
Bir aÅŸktan doÄŸmuÅŸ bir varlığın yine bir aÅŸka dönüÅŸü, bir kurban gibi geri çevriliÅŸi demekse kıyamet, yolculuÄŸun mutlaka ölüm ÅŸartlarında olması gerekmez. Hastalıklı hayvan kurban edilmez.
Müslüman, Yaratıcıya teslim olmuÅŸ kiÅŸidir. Her an O’nun kıyametine de kendini teslim etmeye hazır kiÅŸi…
Müslüman, vücudunda bir kıyamet taşıyan, ötenin sarsıntısını duymamış kiÅŸilere bir kıyamet aşılayan ve onları en ÅŸiddetli bir kıyametle sarsan bir kıyamet adamıdır.
Henüz yorum yapılmamış.