Taha Kılınç: Günümüzde medya ve basın-yayın organları, tıpkı Câhiliye döneminde şairlerin yaptığı gibi kamuoyunu şekillendiriyor
Follow @dusuncemektebi2
Bizden çıkan bilgiler ve haberler öylesine doğru ve kusursuz olmalı ki, “O söylediyse doğrudur” ifadesi kimliğimiz haline gelmeli.
Câhiliye döneminde, kabileler arasındaki çatışmalar çoğu kez şairlerin ateşli şiirleri üzerine başlardı. Yine aynı şekilde, şairler, inşa ettikleri dokunaklı bir şiirle savaşları bitirebilir, düşmanlıkları sona erdirebilirdi.
Kişilerin itibar ve imajlarının oluşması da tümüyle şairlerin elindeydi. Şairlerin övdüğü kişilerin nâmı yürür, şairlerin gazabına uğrayan kişilerin itibarı yerle bir olurdu. Nüfuzlu kişiler, şöhretlerini ve karizmalarını muhafaza edebilmek için, dili sivri şairleri kendi yanlarına çeker, onları ihsanlarıyla besleyip kendileri için şiir söyletirlerdi.
Kısacası şairler, toplumun düşüncelerini oluşturan ve yönlendiren, gerektiğinde de maniple eden ve saptıran birinci güçtü. Hakkı söyleyen şairler adaletin yerleşmesine hizmet ederken, kelamını ve kalemini bâtılın ve şerrin yayılmasına hasreden şairler de çoktu.
Şimdi, Kur’ân’ın şairlerle ilgili o meşhur ifadelerini bu arka plan eşliğinde okuyalım:
“Şairlere gelince… Onlara ancak azgınlar tabi olur. Onların her vadide başıboş dolaştıklarını görmez misin? Onlar yapmadıkları şeyleri söylerler. Ancak iman edip salih amel işleyen, Allah’ı çokça hatırlayan ve zulme uğradıklarında yardımlaşanlar hariç…” (Şuarâ, 224-227 )
Peki, çizilen bu çerçeveyi günümüze uyarladığımızda, ‘şairler’ bugün neye karşılık gelir? Evet, gayet doğru tahmin ettiniz:
Medya.
* * *
Günümüzde medya ve basın-yayın organları, tıpkı Câhiliye döneminde şairlerin yaptığı gibi kamuoyunu şekillendiriyor, insanların düşüncelerini sevk ve idare ediyor. Medyanın yönlendirmesiyle imajlar oluşuyor, oluşmuş imajlar yine medya marifetiyle yerle bir oluyor.
Tıpkı Câhiliye şairlerinin iğvâlarıyla insanları yoldan çıkarması ve her vadide başıboş dolaşması gibi, medyanın geneli de bugün insanların daha da sığlaşmasına ve düşünebilme melekelerini yitirmesine aracılık ediyor.
Ancak Kur’ân, Câhiliye’deki şairlerin genel tavrını dile getirdikten sonra, bir istisna da getiriyor: İman edip salih amel işleyen, Allah’ı çokça hatırlayan ve zulme karşı yardımlaşan şairler de var.
Bu istisna, günümüzün Müslümanlarına adeta, “Kamuoyu oluşturmak için girişeceğiniz her çaba iman ve salih amele, Allah’ı çokça zikretmeye ve zulmü ortadan kaldırmak için yardımlaşmaya matuf olsun” diyor. Yani, Müslümanların kamuoyuna seslenmek için ellerine alacakları her türlü medya imkânı, sadece bu amaçlara hizmet etmeli; diğerleri gibi azgınlığın, yalanın ve zulmün çoğalmasına sebep olmamalı.
* * *
Günümüzde Müslümanların karşı karşıya kaldığı en önemli imtihan konularından biri, doğru bilginin üretilmesi ve yayılması problemi. Genellikle üretilmiş ve şekillendirilmiş bilgilere maruz kaldığımız için, temel meselelerde ne kamuoyu oluşturabiliyoruz, ne de davamızı ve derdimizi sahih bir şekilde anlatabiliyoruz. Kendimizi ifade etmek için zihnimizi toparlamaya çalışırken, ‘bilginin kaynağı’ durumundaki odaklar söyleyeceklerini çoktan söylemiş oluyorlar.
Medya ve diğer bilgi aktarım istasyonlarında vana başlarını tutmak için Müslümanca duruşa sahip, derdi ve davası olan kadrolar yetiştirmek, meselenin başlangıç noktası. Ancak bu kadarla da bitmiyor. Bundan belki de daha önemlisi, bilginin nasıl üretileceği ve doğruluğuna halel gelmeden yayılabileceğiyle ilgili ciddi çalışmalar yapmak. ‘Doğru ve güvenilir bilgi’ hassasiyeti kazandırmadan kadro yetiştirmek de bir işe yaramayabiliyor. Bu hassasiyet, bir yönüyle ahlak ve karakter sınavı da aynı zamanda.
* * *
Kur’ân, bir sureye ‘şairler’ ismini vermek suretiyle, kamuoyu oluşturmanın, doğru bilgiyi üretip yaymanın, bilgiyi salih amel ve adaletin tesisi için kullanmanın önemini bize hatırlattığına göre, tembellik etme lüksümüz yok. Düşmanlarımızın bile onaylamak zorunda kalacağı sağlam bilgi kaynaklarına dönüşmek durumundayız. Bizden çıkan bilgiler ve haberler öylesine doğru ve kusursuz olmalı ki, “O söylediyse doğrudur” ifadesi kimliğimiz haline gelmeli.
Sıdk, sadece imanda ve teslimiyette değil, dünya hayatında ve insanlarla muamelelerimizde de gerekli.
Genç Dergi - Arşiv
Henüz yorum yapılmamış.