Hayat kelime ve kavramlarla kurduğumuz bağlarla anlam kazanır
Söz dillenmek ister, kelimelerden kavramlara geçiş sadece düşünmekle değil bir o kadar da ona ses vermekle, bir şekilde kaleme sarılmakla ve şu ya da bu şekilde dile dökmekle alakalı bir şeydir. Necdet Subaşı Dünyabizim için yazdı.
Bir dil dünyasının içinde doÄŸarız. Bizi orada sesler ve harfler, belli belirsiz ifadeler, ucu sınırı olmayan kelimeler ve anlamlarına nüfuz etmek için çabaladığımız birtakım kavramlar karşılar. Hepsi yenidir, öÄŸrendikçe açılır, kavrandıkça sahiplenilir. Birbirimizle onlar üzerinden konuÅŸur, onlar üzerinden anlaşır hatta yeri geldiÄŸinde de onlar üzerinden bozuÅŸuruz.
Bizi çevreleyen diller arasında mütemadiyen gider geliriz. Herkesin bir dili, meramını en güzel bir ÅŸekilde anlattığı lehçesi, aÄŸzı ve ÅŸivesi vardır. Biz bütün bunları annemizin dizinin dibinden baÅŸlamak üzere içinde doÄŸduÄŸumuz dünyanın giderek geniÅŸleyen sınırları içinde öÄŸrenir sonra da o bildik ve tanıdık çerçeveler içinde adım adım hayata dahil olur; artık o dil etrafında konuÅŸur, o dil etrafında hasbihal eyleriz. Düzeyimiz dille netleÅŸir, düzenimiz dahi onunla kurulur. SavaÅŸları baÅŸlatan nihayetinde bir sözden daha fazlası deÄŸildir ve onu bir çırpıda bitirecek olan da yine aynı ÅŸeydir, sözdür.
Kelimeler varlık dünyasında ilerledikçe artar ve çoÄŸalır. Söz daÄŸarcığımızın sınırları evrenimizin geniÅŸliÄŸi hakkında oldukça net sayılabilecek bilgiler verir. Varlık dünyasında gördüÄŸümüz, hissettiÄŸimiz, duyduÄŸumuz, dokunduÄŸumuz hemen her ÅŸey adlandırılmıştır. Ä°smi, sıfatı ve niteliÄŸi olmayan hiçbir ÅŸey yoktur. Biz bunları bilerek öÄŸrenerek kendimizi inÅŸa ederiz. Somut varlıklar düzlemi kadar soyut varlıklar düzlemi de tanımlanmıştır. Aklımızdan geçen her ÅŸeye bir ad konulmuÅŸtur. KiÅŸisel dünyamızın zenginliÄŸi bu kavramlarla kurduÄŸumuz iliÅŸkiden ve bu iliÅŸkinin yoÄŸunluÄŸundan beslenir. Teoloji de, felsefe de, bilim de, sanat da söz olmadan, ses olmadan kendine bir yol bulamaz. Kelimelerin deÄŸer kazanması ve giderek hayatı anlamlandıracak statülere eriÅŸmesi için edebiyatla herc ü merc olması gerekir.
Birkaç kelimeyle baÅŸlayan serüven
Birkaç kelimeyle baÅŸlayan serüven hayat içinde ilerledikçe artmaya ve derinleÅŸmeye baÅŸlar. Kavramlarla kurduÄŸumuz temas entelektüel dünyamızın iÅŸleyiÅŸinde etkili adımlar atmamıza vesile olur. Hayat biraz da kelime ve kavramlarla kurduÄŸumuz baÄŸlarla birlikte deÄŸer ve anlam kazanır. Kendimizi fark etme çabası anlam dünyamızın ÅŸekillenmesini hızlandırır. Sorularımız bir karşılık bulur, aldığımız cevaplar üzerinde tercihte bulunma hakkı bize istisnai bir öznellik katar.
Dar bir muhitten geniÅŸ bir sosyal çevreye açılmak için söz daÄŸarcığının da eÅŸzamanlı olarak geliÅŸmesi gerekir. Kelimeler ve kavramlar ezberlerle sahiplenilmez. Bir sözlüÄŸü baÅŸtan sona okumak unuttuÄŸumuz kelimeleri hatırlatmada emsalsiz katkılar sunar, bilmediÄŸimiz ve hiç duymadığımız sözcükler için sonunda baÅŸvurabileceÄŸimiz baÅŸka bir merci yok gibidir. Ancak hepsi bu kadardır. Dil hayatta öÄŸrenilir, dolaşıma girmeyen hiçbir sözcük bizde bir yer tutmaz. Onun hayat bulması için gündelik hayat pratiklerinde söze karışması ve aramızda yer alması gerekir. Yazılmayan, okunmayan, söylenmeyen, dile dökülmeyen bir sözün bir iç sıkışmasından öteye taşıdığı hiçbir anlam yoktur. Söz dillenmek ister, kelimelerden kavramlara geçiÅŸ sadece düÅŸünmekle deÄŸil bir o kadar da ona ses vermekle, bir ÅŸekilde kaleme sarılmakla ve ÅŸu ya da bu ÅŸekilde dile dökmekle alakalı bir ÅŸeydir. Hayat içinde yaÅŸadığımız deneyimler, karşılaÅŸmalar, müzakereler ve çok az insana nasip olan derin sorgulamalar sahiplendiÄŸimiz kavramlarla olan münasebetlerimizle yakından iliÅŸkilidir. Sınırlı sayıdaki kelime ve kavramlarla hayatı idame ettirmek imkânsız deÄŸildir. Koca bir yaÅŸamı az sayıda sözcüklere tabi olarak sürdürenlerin varlığı sürpriz deÄŸildir, onlardan etrafımızda çoktur; hatta etrafımızda daha fazla görünen daha fazla tanınanlar da onlardır. Az kelime, az iÅŸ, azaltılmış söz sermayesi, azalan sorumluluk.
Kelimeler birer hazinedir
Oysa kelimeler de birer hazinedir. ÇoÄŸaltılması gerekenin en baÅŸta kelime hazineleri olduÄŸunda ÅŸüphe yoktur. Her kelime bir dünyaya, bizi zorlayan yeni bir anlam evrenine gönderme yapar. Kullandığımız sözcükler ne bizden ne de hayattan bağımsızdır. Onları kullanmaya baÅŸladığımız her seferinde kendi yerimizi, ufkumuzu, bedensel ve ruhsal dünyamızın dahil olduÄŸu anlam coÄŸrafyasını belirleme iradesini kullanmış oluruz. Bu nedenle kelimelerle kendimiz arasında bizi asla dışarıda bırakmayacak çok özel bir temas aralığı vardır. Bizi bir baÅŸkasından ayıran ÅŸeyler arasında dille kurduÄŸumuz iliÅŸkinin niteliÄŸi hemencecik öne çıkar. BireyselliÄŸimiz de, toplumsallığımız da, duamız da, kargışımız da dilimizin döndüÄŸü ölçüde bir varlık kazanır. Yutkunmalar sestir, susmalar sestir, kıvranmalar dahi sestir. Aklı sıra hiçbir ÅŸekilde konuÅŸmayıp hiç mi hiç ses çıkarmadığını düÅŸündüÄŸümüz kimi bedenler bile doÄŸa gibi uzay gibi gerçekte bize bir ÅŸeyler söylemeye devam eder. Onların sesini duymak için sadece kulak kabartmak yetmez. Feraset önemlidir, kalp gözü hiç de basite alınamaz, hissetmek deÄŸerli, fark etmek asla yabana atılamaz.
Dille annemizin himayesinde onunla ağız ağıza vererek ilk teması kurarız. ÖÄŸrenme bitmez, ölünceye kadar devam eder. Ä°nsanın son nefesinde tekrarladığı kelimelerin bile çoÄŸu onun hayatında sıkça tekrarladığı sözcüklerin son bir tekrarından ibarettir. Anlam yüklediÄŸimiz, peÅŸinden koÅŸuÅŸturduÄŸumuz ÅŸeyler bizim son yolculuÄŸumuza eÅŸlik eder.
Çocukluk, ergenlik, gençlik ve artık birbirini kovalayan eÅŸikler içinde kendimizi buluruz. BaÅŸka dilleri bilmek, onlarla konuÅŸmak evrenimizin sınırlarını bozar ve bize yeni anlam haritaları armaÄŸan eder. Onlar arasında gezinir, konuÅŸur, söyleÅŸir, kendimizi yeniden yeniden kurarız. Bir dil dünyasında doÄŸar orada ne dediÄŸimizi bilir, bize kimin ne dediÄŸini ne demeye çalıştığını anlar, varlığımızın farkına varırız.
Necdet Subaşı
Henüz yorum yapılmamış.