Güncel
İmkân, imkânsızlık ve edebiyat
Edebiyat ortamları genellikle sahip oldukları bu imkân ve avantajlara göre değer görüp müşteri bulur. Artık söz söylemenin gücü değil, söylenen sözün taşıyıcılığı ve de pazarlamasıdır göz önünde bulundurulan. Hüseyin Akın Dünyabizim için yazdı.
Ä°mkân mı insan mı? Tabi ki insan! BaÅŸlı başına insan bir imkândır. Kendine yeten ve kendinde olanla baÅŸkasını da imar edendir. Dışarıdan yaptığı yığınakların hiçbiri kiÅŸinin insanlık cevherleriyle kıyas edilemez. Öyleyse imkân kelimesi üzerinde iyice anlaÅŸmak gerekiyor. Arapça karşılığı güç, potansiyel ve olanak demek. Zoru kolaylaÅŸtıran, güç takviye eden ve imkânsızı mümkün kılan her ne ise o imkândır. Edebiyat taşımalı imkânlarla yürüyebilecek bir serüven deÄŸil. DoÄŸuÅŸtan ya da emek mahsulü imkânlar gerekli. Edebi kudreti, ÅŸiirsel iktidarı, tasavvur ve tahayyül dünyası olmayan birisi ÅŸair ve yazar olma imkânını baÅŸka iklimlerde devÅŸirdikleri ile saÄŸladığını zanneder. Birçok kiÅŸi aÅŸamadıkları engelleri bertaraf edebilmek için bu tür insanların etrafında kümelenirler. Korunaklı alanlarda bulunmanın her zaman hissedilir avantajları vardır.
Edebiyat ortamları genellikle sahip oldukları bu imkân ve avantajlara göre deÄŸer görüp müÅŸteri bulur. Artık söz söylemenin gücü deÄŸil, söylenen sözün taşıyıcılığı ve de pazarlamasıdır göz önünde bulundurulan. Bu durumda çok basit ve çok sıradan bir cümle bile renkli yorumlarla albenili hale getirilerek piyasaya sürülebilmektedir. Evet, sözün piyasası vardır. Kapağı ile, baskısı ve yayınevi ile bir kitap içindekilerden bağımsız olarak çok satanlar listesine girebilmektedir. Yazdığınız kitapla tek başınaysanız ne denli etkili bir yazar olursanız olun, kıyıda köÅŸede kalmaya mahkumsunuz. Ä°mkânlarınız vasatın altında olduÄŸu için ilk zamanlar bundan garip bir ÅŸekilde hoÅŸnutluk duyup mutlu olmaya çalışırsınız. Hatta kendiniz gibileri ‘amatör ruh’ tabiriyle yüceltme yoluna bile gittiÄŸiniz olur. Asıl olanın yazdıklarınızın satması deÄŸil okunması olduÄŸuna iyiden iyi kendinizi inandırırsınız. Ä°mkânsızlık gözünüzde büyümeye baÅŸlar. Okur-yazar söyleÅŸilerine gitmek için bile belediye otobüsünü tercih edersiniz. ÇaÄŸrıldığınız yerde çay ve su dışında hiçbir ikram kabul etmezsiniz. Program sonrası size sunulan çiçeÄŸi orada sizi dinleyenlerden birine hediye edersiniz. GeldiÄŸiniz gibi geri gidersiniz. Oysa siz bir sürü imkânlarınızı da yanınıza alarak gelmiÅŸ olsaydınız karşılamanızdan tutun da programınıza kadar her ÅŸeyin rengi deÄŸiÅŸecekti. Hatta önceden ‘konferans kabul ÅŸartları’ diye madde madde sıralanmış bir istek listesi göndermiÅŸ olsaydınız paÅŸalar gibi karşılanacaktınız. Hayatın her alanında olduÄŸu gibi yazarlık yolculuÄŸunda da yoksulluÄŸun izleri kolay kolay silinmez. GülüÅŸünüzde bile bu mahcubiyetin acemi duruÅŸu salınmaktadır.
“Sanat ve edebiyat önce vehbi sonra kesbidir”
Ä°mkânsızlıkla, parasızlıkla boÄŸuÅŸan yazarların birçoÄŸu öldükten sonra dikkate alınmaya, deÄŸer görmeye baÅŸlamıştır. Çünkü yazarlığın imkânları ancak ölüm sonrası kendini hissettirebilmektedir. Tanpınar gibi, Yahya Kemal, Âsaf Halet gibi ÅŸairler öldükten sonra edebi imkânları fark edilmiÅŸ isimlerdir. Bir edebiyatçıyı geleceÄŸe taşıyan anlık sahip oldukları deÄŸil, edebi fıtratıdır. Ä°mkânlar sayesinde sesini duyurmuÅŸ bir ÅŸair imkansızlıklarla ortadan kaybolur. Birinin imkânından istifade ediyorsanız, o sizin ancak iÅŸinize yarar. Ä°ÅŸ ise yorgunluk geçinceye kadarki süreçte üzerinde yoÄŸunlaÅŸtığınız gündelik meÅŸgaledir. Sanatla ve edebiyatla uÄŸraÅŸan kiÅŸilerin içinde bulundukları yoÄŸunluk hiçbir zaman iÅŸ deÄŸildir. Bir yerlere bir ÅŸeyler yetiÅŸtirilmek için deÄŸil, bir güzelliÄŸi gün ışığına çıkarmak için zaman üstü bir gayretle çaba esastır. Yorgunluk yerini esrikliÄŸe ve coÅŸkuya bırakmıştır. Ä°ÅŸ zanaat içindir ve kesbi bir faaliyettir.
Sanat ve edebiyat önce vehbi sonra kesbidir. Hiçbir devÅŸirme imkâna sahip olmadan da kiÅŸi kendi öz sermayesiyle sanatçı ve edebiyatçı olabilir. Fakat bir zanaat için toplama imkânlar (araç, gereç, makine, takviye insan gücü vb.) olmadan iÅŸi tamamlamak mümkün deÄŸildir. Bugün sıklıkla görülen manzara ÅŸudur ki; sanatçı ve edebiyatçı geçinen kiÅŸiler devÅŸirme imkânlarla bunu saÄŸlama peÅŸindedir. Sanata zanaat edasıyla yaklaÅŸanlar vardır. Piyasa bunu gerektirmektedir ve Yaratıcının insanın içinde bahÅŸettiÄŸi imkânların derinliÄŸi ve zenginliÄŸini göremeyenler dışarıda imkân alanları araÅŸtırmaktadırlar. Oysa bu mümkün deÄŸildir. Edebiyatın doÄŸası buna izin vermez.
Dergiler, yayınevleri, kalabalık edebiyat mahfilleri, egosu ÅŸiÅŸkin güçlü kalemler… Bunların hiçbirisi gerçek anlamda edebi bir imkân deÄŸildir. Ä°mkân yazmayı, daha iyi, daha güzel ve daha nitelikli yazmayı mümkün kılandır. Ne alkış ne taltif ne ödül, ne sayfalar dolusu güzellemeler ne de yazarın arkasındaki kalabalık bir insanı geleceÄŸin yazarı yapabilir. Sadece içindeki imkânı keÅŸfeden ve onu kullanabilendir asırlarca eserleriyle yaÅŸayanlar.
Hüseyin Akın
Henüz yorum yapılmamış.