Sosyal Medya

Güncel

Türk dünyası müzikleri ve İrfan Gürdal

İrfan Gürdal’ın Türk Dünyası müziklerini tematik bütünler halinde işleyip naif duyarlılıkla modern altyapılar üzerinden ortaya koyduğu albümler, hem ülkemizin müzik kültürüne yeni ufuklar kazandırmış hem de keşfedilmeyi bekleyen toprakları işaret etmiştir. Selçuk Küpçük Dünyabizim için yazdı.



Son yıllarda Türkiye’de, sınırlarımız dışındaki farklı coÄŸrafyalarda gerek kendi ve gerekse baÅŸka ulusların ülkelerinde yaÅŸayan Türk topluluklarının müziklerine yönelik bir ilgiden bahsetmek mümkün. Gerçi Türkiye dışındaki Türk topluluklarının müzikal birikimine yönelik ilginin geçmiÅŸi milliyetçilik tarihimiz ile açıklanabilecek olsa da bunun uzun yıllar kitabi kaldığını biliyoruz. Bu kitabi ilginin de dergi ve dernekler çevresinde yapılandığını belirtelim. 

Sivil milliyetçiliÄŸin adresi olarak iÅŸaret edebileceÄŸimiz Türk Ocakları’nın 1911’den beri yayını olan Türk Yurdu, Atsız (1931), Çığır(1933), Orhun (1933), Ergenekon (1938), Kopuz (1939), Bozkurt (1939), Çınaraltı (1941), TanrıdaÄŸ (1942), Orkun (1950), Ötüken (1975)   gibi dergilerin yanı sıra resmi milliyetçiliÄŸinkarşılığı olan ve resmi ideoloji ile birlikte ele alabileceÄŸimiz halkevlerinin dergisiÜlkü’deki ve hatta çıktığı dönem tarih biliminin popüler yüzünü temsil eden Hayat Tarih Mecmuası gibi farklı yayınlarda bu tür makaleler bulabiliriz.

“Grup DönüÅŸüm” ilk popüler örnek  

Bütün bu dergilerde Türk Dünyası’nınmüzikal tarihi ve örneklerine dair yazılarınsivil-resmi politik milliyetçiliÄŸin baskın dili altında kaldığını, kültürel bir veri olarak Türkiye’ye taşınıp oradan neÅŸet edebilecek bir müzikal pratiÄŸin yaÅŸandığını ise söylemek güç. Ancak Türkiye’de köklerini 1960’ların sonuna kadar çekebileceÄŸimiz, en verimli örneklerini ise 1970’lerde dinlediÄŸimiz Anadolu-Pop türü içerisinde bütün bu sivil ve resmi milliyetçi bakış açısının dışında ilginç bir deneyim olarak Grup DönüÅŸüm isimli bir müzik topluluÄŸunun bu bahsettiÄŸimiz ve kültürel etkileÅŸim amaçlı birkaç örnek verdiÄŸini görüyoruz. Halit KakınçOruç Güvenç’in de üyeleri arasında bulunduÄŸu DönüÅŸüm grubu 70’lerin başında kimsenin ufkunda yer almayan bir deneyimi ortaya koyar. Müzikal poetikaları “KaynaÄŸa inildikçe daha saÄŸlam senteze ulaÅŸma olanağı doÄŸacağından DoÄŸu’nun iyi incelenmesi, araÅŸtırılması gerekmektedir. Bu nedenle Asya sazlarına da, en azından baÄŸlama kadar eÄŸilmek ÅŸarttır” (Cumhur CanbazoÄŸlu, Kentin Türküsü-Anadolu Pop-Rock, Pan Yay., Mayıs 2009, s.215) biçiminde açıklanabilecek grubun en önemli avantajı Tatar kökenliGüvenç’in Orta Asya menÅŸeili enstrümanları icra edebilmesidir. “Seyid Osman” isimli Tatar türküsünü plaklarına okumuÅŸtur mesela DönüÅŸüm.   

1980 sonrası Türkiye’de Orta Asya müziÄŸine yönelik naif ama önemli adımların atıldığını fark ediyoruz. Türk milliyetçiliÄŸi fikriyatına yaslanan bazı dergilerin (Türk Yurdu gibi) dağıtımını yaptığı kitapların yanı sıra sesli yayınları da okuyucusunun ilgisine sunduÄŸunu not düÅŸmemiz lazım. Bu sesli yayınlar arasında, Türkiye’ye üniversite okumak için gelen Türkistanlı Mehmet Sabir Karger’in kasetleri apayrı öneme sahip. Karger’in 1984 yılında Türkistan folklorunu tanıtmak amacıyla açtığı ve Orta Asya kültürüne ait müzik aletlerini sunduÄŸu sergi, sonraki geliÅŸmeler açısından belki bir milat biçiminde deÄŸerlendirilebilir. Takip eden yıllarda Karger’in Türkistan müziÄŸini konu alan konferansı ve Türk Ocakları’nın bir ilk olarak düzenlediÄŸi “Türk Dünyası Musıki Åžöleni” Orta Asya müziÄŸine yönelik ilginin ÅŸekillenmesine kuÅŸkusuz katkı saÄŸladı.

Sabir Karger, Dedehan Hasan Türkiye’de bu müziÄŸin tanınmasını saÄŸlayan öncüler

Bütün bu kısa tarihsel birikim ele alındığında asıl yol açıcı nitelik taşıyan giriÅŸiminKarger’in 1986-87 yıllarında “Türkistan Halk MüziÄŸi” isimli iki kaset ve beraberinde iki kitapçık yayınlamasıdır. Türkistan coÄŸrafyasından derlenmiÅŸ 18 türkü ve 4 enstrümantal eserin toplandığı bu külliyat için, ülkemizde o vakte kadar Orta Asya müziklerine yönelik ciddiye alınabilecek ilk baÅŸvuru kaynağıdır diyebiliriz. Yine 1990yılında Türkistanlı bir baÅŸka önemli sanatçı Dedehan Hasan’ın Türkiye’de okuyan Türkistanlı öÄŸrencilerin özel imkanlar ile çoÄŸalttığı kasetlerinin yanı sıra bandrollü biçimde sunulan “Türkistan MarÅŸları” isimli çalışması da mevcut süreci zenginleÅŸtirdi. DönüÅŸüm’ün ardından müzikal faaliyetlerini akademik alanda sürdürmeye çekilen Oruç Güvenç’in kurduÄŸu Türk Musıkisini AraÅŸtırma ve Tanıtma Grubu’nu (TÜMATA) ve 1989’da sanatçısı Hasan Sağındık’ın ilk kaseti “Yusuf Yüzlüler”de, Karger’in daha evvel seslendirdiÄŸi “Güzel Türkistan” ve 93’te “Anayurt”u modern altyapı üzerine okuduÄŸunu da hatırlatalım.    

Bugün dikkate alacağımız bir ilgi ile karşılanan Türk Dünyası müziklerinin 1990’lardan itibaren hem daha geniÅŸ çevrelere tanıtımı hem de kurumsallaÅŸması açısından 1991 yılında Ä°rfan Gürdal, Cem Gürdal ve Ali Özaydın öncülüÄŸünde, dünyanın farklı coÄŸrafyalarında yaÅŸayan Türk topluluklarının müziklerini icra etmek, derlemek, araÅŸtırmak, Türkiye’de bu eserlerin tanıtılmasını saÄŸlamak amacıylaÄ°pekyolu Türk MüziÄŸi TopluluÄŸu’nun ortaya çıkışı bir anlamda -Karger baÅŸta olmak üzere- kendilerinden evvelki tecrübenin farkına vararak bu birikimi çoÄŸaltma kaygısının ürünü biçiminde deÄŸerlendirilebilir. Çünkü Gürdal bir söyleÅŸisinde Sabir Karger ile tanışmasıyla beraber “Türkistan MüziÄŸi” denilen kavramdan haberdar olduÄŸunu belirtiyor (TRT Vizyon dergisi, Temmuz 2017, Sayı 337, s.34). TopluluÄŸun 90’larda modern altyapı üzerine sade bir aranje ile yorumladığı ve Türk dünyasının deÄŸiÅŸik coÄŸrafyalarından eserlerin yer aldığı “Mecnun Tal” isimli albümü Türkiye menÅŸeili bir çalışma olmasının yanı sıra yeni kuÅŸak dinleyicilere ulaÅŸabilecek formda sunulması açısından kıymetli bir adımdı. 

Ä°lk kurumsal adres: “Ä°pekyolu Türk MüziÄŸi TopluluÄŸu”

Bugün çoÄŸu birbirinin taklidi ve konjonktürle baÄŸlantılı biçimde moda halinde hızla çoÄŸalıp Türk Dünyası müzikleri icra etmeye çalışan grupların öncülü olarak niteleyebileceÄŸimiz Ä°pekyolu Türk MüziÄŸi TopluluÄŸu salt farklı ülkelerdeki Türk kültürünün ses verimini Türkiye’ye aktarmakla kalmayıp, o eserlerin çalınacağı enstrümanları ülkemizde ilk kez yaparak ve mevcut saz literatürüne katarak önemi tartışılmaz bir alan araladı. Hatta Ä°rfan Gürdal yukarıda bahsettiÄŸimiz bu söyleÅŸisinde “Sovyet Dönemi’nin zorluklarından dolayı o bölgenin çalgılarını bulmak imkansız. Oradan gelen giden de yok. FotoÄŸraflardan çalgı yapmaya baÅŸladık. Çünkü yok. Dombıra elde etmenin imkanı yok, dombırayı yapmak zorundayız. Rahmetli Ali Özaydın arkadaşımla beraber Orta Asya çalgıları yapmaya baÅŸladık” (s.34) der.

Ä°rfan Gürdal büyük bir hizmeti yerine getiriyor

Birbirinden binlerce kilometre uzaklarda konumlanıp Türkçe konuÅŸan akraba toplulukların kendilerine mahsus karakteristik nitelikler barındıran Türk-Ä°slam tasavvufunun Alevi-BektaÅŸi, Caferi, Sünni çeÅŸitliliÄŸi ve evrene, eÅŸyaya, bireye bakışındaki zengin külliyatını yeni zamanlara sunmayı amaçlayan Gürdal’ın “ÇeraÄŸ” (2009) isimli albümünün bu açıdan ayrı yeri olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Hoca Ahmet Yesevi’nin “Hikmetler”inden dizelerin Gürdal tarafından bestelenmiÅŸ naatı ile baÅŸlayan albüm özellikle Türkiye’de geleneÄŸi tekrar etmek ve tüketmekten öteye geçemeyen dini müzik pratiÄŸine yeni ufuklar açma ve bakir bir külliyatı iÅŸaret etmesi açısından ayrı iÅŸlev taşımaktadır.   

Yine Ä°rfan Gürdal’ın Türklerin at üzerine söylenmiÅŸ türkülerini yorumladığı “Atın Türküsü” ve yine aynı coÄŸrafyada KöroÄŸlu’nu konu edinen eserleri topladığı “Türk Dünyası’nda KöroÄŸlu” albümlerini de dikkate alırsak, tarihin hiçbir döneminde bir araya gelmemiÅŸ Türkçe konuÅŸan toplulukların bu çalışmalar üzerinden simgesel anlamda birbirlerinin seslerinden ilk kez böyle bir buluÅŸmayla haberdar olduklarını söyleyebiliriz. Dolayısı ile gerek 1999 yılında devlet bünyesinde kurumsallaÅŸarak “Türk Dünyası Müzik TopluluÄŸu” ismini alan Ä°pekyolu ve sonradan kurulan Altınay TopluluÄŸu’nun birikimleri ve gerekse Ä°rfan Gürdal’ın Türk Dünyası müziklerinitematik bütünler halinde iÅŸleyip naif duyarlılıkla modern altyapılar üzerinden ortaya koyduÄŸu albümler, hem ülkemizin müzik kültürüne yeni ufuklar kazandırmış hem de genel müzik piyasasının yeni ürünler verme konusundaki isteksiz performansı karşısında, dinlenebilecek özgün müzikal çalışmalar ortaya koyarak daha da keÅŸfedilmeyi bekleyen toprakları iÅŸaret etmiÅŸtir.

kaynak: Dünya Bizim

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.