Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Mehmed Âkif devlet tarafından 'İrtica-906' diye kodlanmış, ölüm döşeğinde yatarken bile izlenmiş ve Safahat’ı da imha edilmişti!

Tek Parti döneminde Arapça ezan okunması, kamet getirilmesi, izinsiz dinî eğitim verilmesi ve hattâ türbelere mum dikilmesi bahislerinde uygulanan yasaklar ile Müslüman olmayan vatandaşlara ve Türkiye’de oturan yabancılara yine dinî alanlarda getirilen sınırlamaları gösteren bazı belgeler yayınladım…



Bugün de devletin Ä°stiklâl Marşımızın ÅŸairi Mehmed Âkif Ersoy’a bir zamanlar nasıl baktığını ve hattâ neler yaptığını anlatan bazı belgelere yer veriyorum.

Ä°ÅŸte, Âkif hakkındaki bu belgelerin pek bilmediÄŸimiz kısa öyküsü:

16 Haziran 1936’da Ä°çiÅŸleri Bakanlığı’nı, Ä°stanbul ValiliÄŸi’ni ve Ä°stanbul Emniyet MüdürlüÄŸü’nü ÅŸaşırtıp telâÅŸlandıran beklenmedik bir hadise oldu: 1925 Ekim’inde Türkiye’den ayrılarak Mısır’a giden ve orada on bir sene boyunca gönüllü ama sıkıntı içerisinde bir sürgün yaÅŸayan Ä°stiklâl Marşı’nın ÅŸairi Mehmed Âkif, Ä°skenderiye’den kalkan bir Romen vapuru ile sessiz sadasız Ä°stanbul’a geldi.

Âkif, Ä°stiklâl Harbi senelerinde Ä°stanbul’dan Ankara’ya nasıl elinde ufak bir çanta ile geçmiÅŸ ve 1925’te yine Ä°stanbul’dan Mısır’a nasıl sessizce gitmiÅŸ ise, memlekete yine aynı ÅŸekilde, sessizce dönmüÅŸtü…

Hastaydı ve on bir senelik sürgününü artık nihayete erdirip son nefesini vatanında vermek istemiÅŸti… Dostları, Âkif’i hemen özel bir hastahaneye, TeÅŸvikiye SaÄŸlık Yurdu’na yatırdılar.

Son mülâkatını bu hastahanede, Ä°stiklâl Harbi senelerinde Ankara Hükümeti’nin istihbaratçılarından olan, Enver PaÅŸa’yı Batum’da bulunduÄŸu günlerde takiple görevlendirilen ve sonraki senelerde gazetecilik yapan Feridun Kandemir’e veren Âkif, “Mısır’dan üç gün üç gecede geldim. Bu üç gece, otuz asır kadar uzun sürdü. Orada on bir yıl kaldım. Fakat bir an oldu ki, on bir gün daha kalsaydım, çıldırırdım. Hasret, çok acı…” diyordu.

Âkif’in sessizce geliÅŸi Ankara’yı hareketlendirdi; Haberi gazetelerden öÄŸrenen Ä°çiÅŸleri Bakanlığı, Emniyet Genel MüdürlüÄŸü, Ä°stihbarat, Genelkurmay ve Ä°stanbul ValiliÄŸi arasında ÅŸairin vefatına kadar aylarca devam edecek, hattâ vefatından sonra da sevenleri hakkında senelerce sürecek bir takip, izleme, fiÅŸleme ve yazışma faaliyeti baÅŸladı.

Mehmed Âkif, Mısır’da yaÅŸadığı sırada da Türk istihbaratı, hariciyesi ve genelkurmayı tarafından takip altında tutulmuÅŸ; Ankara’ya hakkında raporlar gönderilmiÅŸ, Mısır’dan belli bir müddet için ayrılarak gittiÄŸi diÄŸer memleketlerde de izlenmiÅŸ, temasları ve görüÅŸtüÄŸü kimseler ile ilgili de çok sayıda rapor yazılmıştı. Bu raporlarda Âkif’ten “irticacı” diye bahsediliyor ama hariciyenin yazışmalarında rejime bazı hususlarda karşı olmasına raÄŸmen memleketin aleyhinde ve zararlı faaliyetlerde bulunmadığı söyleniyordu.

Devlet üstelik “mürteci” olarak gördüÄŸü millî ÅŸairi kodlayacak, Cumhuriyet ArÅŸivleri’nde 121-10-0-0/2-6-1 numaralı “Mehmet Akif’in Seyahatleri, Temasları ve Faaliyetleri” isimli dosyada muhafaza edilen ve gizliliÄŸi 19 Nisan 2001’de kaldırılan istihbarat yazışmalarında Ä°stiklâl Marşı’nın ÅŸairinden “Ä°rtica-906” kodu ile bahsedilecekti…

SAFAHAT Ä°MHA EDÄ°LÄ°YOR!

Emniyet ile istihbaratın sıkı takibi devam ederken, 25 AÄŸustos 1936’da bir baÅŸka ÅŸaÅŸkınlık yaÅŸandı: Mehmed Âkifîn 1933’te Kahire’de bastırdığı ve Safahat’ının yedinci cildi olan “Gölgeler” isimli kitaptan 2 bin 175 adedi bir gemi ile Mısır’dan ÅŸairin adına Ä°stanbul’a gönderildi.

Yazışmalar yine birbiri takip etti ve neticede Safahat’ın bu son cildinin bazı nüshaları “Arap harfleri ile basıldığı, muhteviyatı irticaî propagandalarla dolu olduÄŸu olan ve zararlı yazılar ihtiva ettiÄŸi” gerekçesi ile müsadere, bir kısmı da imha edildi; geri kalanlar da yine bir gemiye yüklenerek geldikleri yere, yani Mısır’a gönderildi!

Âkif, 27 Aralık 1936’da vefat etti ama “Ä°rtica-906” dosyası kapatılmadı, millî ÅŸairin hem cenazesi, hem de sonraki senelerde onun için yapılan anma toplantıları Emniyet tarafından sıkı ÅŸekilde takip edildi.

Mehmed Âkif hakkında sadece Cumhuriyet ArÅŸivi’nde deÄŸil, CumhurbaÅŸkanlığı ArÅŸivi’nde de bazı takip raporları vardır. Cumhuriyet ArÅŸivi’nde bulunan ve burada yer verdiÄŸim belgeleri daha önce Muharrem CoÅŸkun 2014’te “Kod Adı: Ä°rtica-906” isimli kitapta biraraya getirmiÅŸ ve kitap GaziosmanpaÅŸa Belediyesi tarafından yayınlanmıştır. CumhurbaÅŸkanlığı ArÅŸivi’nden bazı sayfalarını naklettiÄŸim takip raporu ise ilk defa yayınlanmaktadır.

Geçen hafta Arapça ezanın, kametin, izinsiz dinî eÄŸitimin ve türbelere mum dikilmesinin yanısıra gayrımüslim vatandaÅŸlar ile Türkiye’de yaÅŸayan yabancılara da uygulanan yasaklar hakkındaki belgeleri yayınlarken bir hususa dikkat çekmiÅŸtim: Belgelere konu olan ve Tek Parti döneminde senelerce yürürlükte bulunan yasaklar, takipler, tutuklamalar ve mahkeme safahatı hiç de hoÅŸ olmayan hatıralar idi ama bütün bunlar tarihimizin gerçekleriydi! O devirlerde olup biten herÅŸeyi tarafsız ve doÄŸru ÅŸekilde öÄŸrenmemiz ama bunu yaparken geçmiÅŸimizi ÅŸimdi hayatta olmayan kiÅŸilerle hesaplaÅŸma ve kurumlarla da didiÅŸme vasıtası hâline getirmememiz gerekirdi. Zira, bugün geçmiÅŸ ile hesaplaÅŸmaya kalkışmak memlekette zaten mevcut olan kamplaÅŸmayı arttırmaktan baÅŸka bir iÅŸe yaramayacaktı…

Tek Parti dönemine ait belgeleri bu düÅŸünce ile yayınladım ama okuyup birÅŸeyler öÄŸrenmek yerine iÅŸi kolayına kaçarak alışılmış sloganları savurmayı tercih edenler demediklerini bırakmadılar ve hakkımda neler söylediler neler! Onlara göre o devirde olup bitenler bahsetmemek gerekirdi, hele belge asla yayınlanmamalı idi, memlekette bir zamanlar nelerin olup bittiÄŸini yazmaya gerek yoktu ve dolayısı ile millet cahil bırakılmalıydı!

Bu zihniyet ciddiye alındığı takdirde hiçbirÅŸey yazıp çizmenin mümkün olamayacağını gayet iyi bildiÄŸim için, yolumda eskisi gibi devam ediyorum…

Ä°ÅŸte, millî ÅŸairimiz Mehmed Âkif Ersoy ile ilgili olan ve okuduÄŸunuzda ÅŸaÅŸkınlığa düÅŸeceÄŸinize emin olduÄŸum bazı belgeler…

Mehmed Âkif’in Ä°stanbul’a döndüÄŸünü gazetelerden öÄŸrenen Ä°çiÅŸleri Bakanlığı’nın Ä°stanbul ValiliÄŸi’ne gönderdiÄŸi yazı.

 

Ä°stanbul ValiliÄŸi’nin, Mehmed Âkif’in Ä°stanbul’daki hâmîleri hakkında Ä°çiÅŸleri’ne gönderdiÄŸi yazı. Yazıda hatâ da yapılmış, Abbas Halim PaÅŸa’nın kızı olan Prenses Emine, Mısır Hıdivi Abbas Hilmi PaÅŸa’nın kızı olarak gösterilmiÅŸ.

Tek Parti döneminde Arapça ezan okunması, kamet getirilmesi, izinsiz dinî eÄŸitim verilmesi ve hattâ türbelere mum dikilmesi bahislerinde uygulanan yasaklar ile Müslüman olmayan vatandaÅŸlara ve Türkiye’de oturan yabancılara yine dinî alanlarda getirilen sınırlamaları gösteren bazı belgeler yayınladım…

MURAT BARDAKÇI - HABER TÜRK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.