Kürsü
Hayrettin Karaman- İslâm Hukuku’nun değeri ve öğretimi
Follow @dusuncemektebi2
Hayrettin Karaman- Yeni Åžafak
Ä°slâm Hukuku ifadesi “fıkh”ın bir kısmını karşılıyor. Bir Ä°slâmî ilim dalı olarak fıkıh Müslümanların doÄŸumdan ölüme kadar Müslümanca yaÅŸayabilmek için muhtaç oldukları din bilgisini ihtiva ediyor. Bu bilginin içinde baÅŸta iman ve ahlâk konuları da var iken ihtiyaca binaen zaman içinde onlar ayrı ilim dalları olarak ele alınıyor ve fıkıh, “ibadet, hukuk, kısmen siyaset, iktisat, sosyoloji” konularını içine alıyor. Batı’nın etkisiyle Ä°slâm toplumunun yaÅŸadığı deÄŸiÅŸim fıkhı da etkiliyor, bu defa onun içinden hukuk, iktisat, siyaset ve sosyoloji de ayrılarak ayrı ayrı ilim dalları haline geliyor. Bugün özel öÄŸretim faaliyetlerinde klasik fıkıh muhtevası yine klasik fıkıh kitaplarından okutuluyor. Ä°lâhiyat fakültelerinde ise iman, ibadet, ahlak, sosyoloji ayrı bilim dalları olarak ele alınıyor, fıkhın hukuk muhtevası da “Ä°slâm Hukuku” adıyla inceleniyor ve tedris ediliyor.
Bayramı yapılan Cumhuriyet devrimi yalnızca MeÅŸrutiyet’i Cumhuriyet’le deÄŸiÅŸtirmedi, Cumhuriyet’in laik-demokratik olanını tercih ederek dünya hayatının (bu meyanda hukuk, siyaset, ekonomi, sosyoloji vb.lerinin) din ile alakalarını kesmeyi ilke olarak benimsedi. Uygulama bakımından ayırmakla yetinmedi, asırlarca bu toplumun hukuki hayatına ve hukuk ilmine yön vermiÅŸ olan bir hukuk sisteminin öÄŸretilmesini de engelledi. Yalnızca engellemekle de yetinmedi, bu hukuku itibarsızlaÅŸtırmak için ajanlarına propagandalar yaptırdı. Modern üniversitelerde fıkhın alt bölümlerine tekâbul eden bilim dallarını tahsil eden çocuklarımız mesela Roma Hukuku’nu, Kara Avrupası Hukuku’nun kaynakları arasındadır diye okudular ve öÄŸrendiler de asırlarca toplumumuzun uyguladığı bir hukuku hiç okumadılar, yalnızca hocaları yeri geldikçe “o ÅŸöyle ilkeldi, kötüydü, bu ÅŸu kadar modern ve iyi” kabilinden propagandalar yaptılar.
Elin oÄŸluna gelelim:
Bizde bu devrimler olup giderken 1937 yılında Lahey’de Uluslararası Ä°slâm Hukuku Haftası yapılıyor ve bu hafta içinde Müslüman olan ve olmayan hukuk ilmi adamları tebliÄŸler sunuyor, müzakereler yapıyorlar. Alınan kararlar mahiyetinde olan sonuç bildirisinde ÅŸu maddelere yer veriliyor:
1. Ä°slâm Hukuku yaÅŸayan bir hukuktur,
2. Ä°slâm Hukuku, Roma veya bir baÅŸka hukukun kopyası deÄŸildir, farklı ve orijinal bir hukuktur,
3. Ä°lim ve öÄŸretim kurumlarında mukayeseli hukuk çalışmalarında Ä°slâm Hukukuna da yer verilmelidir.
1948’de yine Lahey’de Uluslararası Avukatlar Ä°lmî Toplantısı’nda da yukarıdaki maddeler onaylanıyor.
Türkiye’de Ä°slâm Hukuku’nun uygulanmasının durdurulması ve resmi öÄŸretimden kaldırılması diÄŸer Ä°slâm ülkelerinde hem uygulama ve hem de öÄŸretimin devamına engel olamamıştır. Ülkemizde de özel olarak okutulduÄŸu gibi Müslümanlar hayatlarında bu hukuku, hocalardan öÄŸrenerek imkân buldukları ölçüde uygulamışlardır.
Bir zamanlar Ä°stanbul MüftülüÄŸü de yapan hocamız Ömer Nasuhi Bilmen, “Hukuk-i Ä°slâmiyye ve Istılahat-ı Fıkhıyye Kamusu” adıyla ilk baskısı beÅŸ cilt olan eserini yazıyor ve bu eserin içinde Ä°slâm Hukuk Tarihi, Fıkıh Usulü ve fıkhın muâmelât kısmını anlatıyor. Bu ilmî eser, 1946 sonrası siyasi ortamında Ä°stanbul Üniversitesi tarafından basılıyor (Ä°st. 1949). Basılma kararı için bu konuda otorite olan Ord. Prof. Ebülula Mardin bir rapor hazırlıyor, bu raporda “eserin neÅŸrinin fayda ve lüzumu” belirtiliyor. O tarihte rektör olan Ä°dare Hukuku Profesörü Sıddık Sami Onar, “Eserin temin edeceÄŸi büyük faydalar” baÅŸlıklı, Anayasa Profesörü ve Hukuk Fakültesi Dekanı H. Nail Kubalı da “Kamus Yayınlanırken” baÅŸlıklı takdim yazıları kaleme alıyorlar.
Kitap basılmaya basılıyor da eÄŸitim, öÄŸretim ve araÅŸtırma alanlarında layık olduÄŸu yeri alamıyor.
YetmiÅŸ-seksen yıl önce Batı’da ilmî toplantılarda deÄŸeri onaylanan bir hukuk sistemi ülkemizin hukuk fakültelerinde bir anabilim dalı olarak yer almayı hak etmiyor mu?!
Henüz yorum yapılmamış.