Sosyal Medya

Kürsü

Modern toplumda ıssız camiler

Lütfi Bergen/ Gerçek Hayat



Hz. Peygamber (s.a.v.), Müslümanların toplumsallaÅŸması bakımından ilk olarak mescid inÅŸa etti. Hz. Peygamber’in mescidinde ‘Suffa’ denilen bir bölme ile ev olarak kullandığı hücreler de yapıldı. Åžehir, mescidin etrafında geliÅŸti, bu nedenle camiler “ÅŸehir yapıcı”dır.
Medine’de günümüzdeki kentlere benzer bulvarlar, alışveriÅŸ merkezleri bulunmamaktadır. Åžehir, cami ve pazar etrafında geliÅŸmiÅŸtir. Åžehrin özellikle Medine sosyal yapısı bakımından geliÅŸmesinde en önemli husus, cami ve pazar iliÅŸkisinin mahkeme/hukuk/norm düzeni ile belirlenmesiydi. BilindiÄŸi üzere Yesrib halkı (Medine’nin hicret öncesi adı) 120 yıl süren Buas Harbi nedeniyle “adalet kargaÅŸa” yaÅŸamış ve bu nedenle “el-Emin” olarak adı yayılmış olan Hz. Peygamber’e (s.a.v.) “hâkem”lik vermiÅŸti.
Bu çerçevede Hz. Peygamber’in evini (eÅŸlerine ait hücreleri) de baÄŸrında tutan Mescid-i Nebevî, siyasal-diplomatik merkez, mahkeme, ÅŸûra kurumu olarak kurumlaÅŸmıştır. Ashab-ı Suffa, gece-gündüz mescidde kalmakta, sahabe mescid çevresinde sürekli nöbet tutmaktaydı.
Mescid-i Nebevî, Hz. Peygamber’in beytini, ordugâhını, suffa ahalisini (akademisini), mahkemesini barındıran, Medine toplumunun tamamının her tür derdi için yöneldiÄŸi merkezdi.
 
ULU CAMÄ°-MAHALLE CAMÄ°Ä° AYRIMI
 
Osmanlı toplumunda cuma namazı kılınan camilerin (selatin camii) iÅŸlevleri mahalle içi camilerden farklılaÅŸtırılmış ve Medine’deki cami-pazar-mesken-külliye modeli ayrıntılandırılmıştır.
Osmanlı’da artık Ulu Cami, hamam, medrese, mektep, imaret, türbe, kütüphane, aÅŸevi, darüÅŸÅŸifa, kervansaray, bedesten, zaviye, mahkeme binalarından oluÅŸan yapılar topluluÄŸuydu.
Ä°slâm ÅŸehrinin “Cuma kılınır, pazar kurulur” ÅŸeklinde ifade edilen tanımının merkezinde bu Ulu Cami formu vardı. ÂşıkpaÅŸazâde’ye göre Osman Bey, Karacahisar’ı fethettiÄŸinde kadı atadı. Kadı, cuma namazını kıldırdı ve pazarı düzenledi. Hz. Peygamber’in de Medine’de cuma kıldırıp pazarı düzenlediÄŸini görmüÅŸtük.
Mahalle camileri ise 40-160 haneden oluÅŸan mahallenin toplantı sahasıydı. Mahalleye imam olarak atanan memurun asıl görevi namaz kıldırmak deÄŸildi. Muhtar, nüfus memuru, askere alma idaresi baÅŸkanı, muallim olarak istihdam edilen imamlar, Tanzimat devrine kadar devleti temsil etmekteydi (Kemal Beydilli, Osmanlı’da Ä°mamlar, Yitik Hazine Yayınları, s.16, 2013).
Erkekler gündüz saatlerinde iÅŸyerlerine gittiklerinden mahalle camileri kadınların sosyalleÅŸme alanıdır. Sübyan okulları da mahalle içindeydi; hocaları muhtar-imamlardı. Erkekler akÅŸam ve yatsı namazını mahalle mescidinde kılmak zorundaydı.
Mahalle camilerinin cemaati belirli sayıda idi, mimari olarak küçük yapılardı ve minareleri de kısa tutulmuÅŸtu. Mahalleler camileriyle aÄŸaçlar altında kalmaktaydı. Ulu camiler ise ÅŸehrin niÅŸanesi olup, Ä°slâm’ın ÅŸiarı olarak belirir, kubbeleri ve minareleriyle çok uzak mesafelerden görülebilirdi.
 
ESNAF CAMÄ°Ä°
 
Mahalleye bekâr kiÅŸilerin alınmadığı, onların bekâr odalarında kaldığı vurgulanmaktadır. Alev Erkilet’in kitabında Osmanlı’da bekârların mahalle-dışı sayıldığı, “ev açma”larına müsaade edilmediÄŸi ifade edilmektedir (Alev Erkilet, Kenti Dinlemek, Büyüyenay Yayınları, s. 82, 2017).
Bekâr kiÅŸiler ticarethâne ve imalathâne mıntıkasındaki bekâr odalarında kalmak zorundaydı. Bu evlerde banyo yapacak ve yemek piÅŸirecek mekân düzenlemesi bulunmamaktaydı. Böylece bekârlığın sürdürülebilir olmaması güdülmekteydi. Esnaf mescidleri, mahalle mescidlerine göre iÅŸlev farklılaÅŸması yüklenmiÅŸti: Esnaflar arasındaki ihtilafların çözüme kavuÅŸturulması ve usta-çırak-kalfaların meslek ahlâkına (fütüvvet ve ahilik ilkelerine) göre terbiye edilmesi esnaf camilerinin çevresinde kurumlaÅŸmış vakıf, tekkelerin görevindeydi.
 
GÜNÜMÜZDE CAMÄ°
 
DÄ°B istatistiklerine göre, Türkiye’de 90 bin cami bulunmaktadır. Camiler tarihî açıdan ÅŸehri inÅŸa etmekteyken, günümüzde ulu cami-mahalle camii ayrıştırması yapılmadığı için ÅŸehir inÅŸa edilemez olmuÅŸtur. Ulu camiler geçmiÅŸte anıt eser tasavvuruyla yapılmakta; mahalle camileri ise mütevazı masraflarla bina edilmekteydi. Günümüzde ulu cami-mahalle camii arasındaki iktisadî ayrışma fikri de yitirilmiÅŸ.
Modern toplumda gündüz tamamen boÅŸalan mahallelere büyük camiler yapılarak maddi kaynaklar israf edilmekte. Bunun yerine mahalle camilerine fakire yardım, sosyal dayanışma, kardeÅŸleÅŸme mekânı iÅŸlevi verilmeli. Ä°htiyaç varsa aÅŸevleri açılmalı. Issız camiler cuma namazı dışında cemaat toplayamamakta, cemaatten sürekli para talep edilmekte, insana deÄŸil bina ve arsaya yatırım yapılmakta.
GeçmiÅŸte camileri vakıflar inÅŸa etmekte, camiye akar saÄŸlayacak dükkânlar küçük esnafa cüzî bedellerle kiralanmakta, meskenler camileri merkeze alacak ÅŸekilde inÅŸa edilmekteydi. Günümüzde önce AVM ve yüksek katlı binalar yapılmakta ve sonra mescitlere tüketim toplumunun ihtiyaçları kapsamında ve otopark-bodrum katlarında “lütfen” yer gösterilmekte.
Günümüzde cami-mesken iliÅŸkisinin yitirilmesine paralel olarak bazı kadınlar Ulu Cami içinde de “mekânın eÅŸit paylaşımı” mücadelesine kalkışmış durumda. Bir örnek olarak kadın vaizelerin erkeklere “vaaz” verdiÄŸi görülüyor.
DiÄŸer bir örnek, “camilerde kadın erkek eÅŸitliÄŸi” adı altında yürütülen aktivizm. “Camilerdeki kadın yerlerinin küçük ve eÅŸitsiz olmasını” “mesele” edinen bu aktivizm, kadın ve erkeÄŸin aynı mahfilde namaz kılmasını talep etmeye baÅŸladı. Kadınların camilerde eÅŸitsizliÄŸi bahane ederek yürüttüÄŸü bu faaliyet, dinin kadim fıkhında “düzeltme-ıslah: reform” algısı oluÅŸturmakta.
Hz. Peygamber’in eÅŸlerinin Ulu Cami’de deÄŸil camiye baÄŸlı beytlerde ve “yöneticinin eÅŸi” sıfatıyla Ä°slâmî faaliyette bulunduÄŸu, Osmanlı toplum düzeninde kadınların mahalleye mescidiyle birlikte hâkim olduÄŸu, Bacıyân-ı Rûm hareketinin iktisadî-sosyal düzende kendine “ev-beyt” temelinde alan açtığı hatırlanmalıdır.
Yürüyerek camiye gelen yaÅŸlı erkeklerin sandalyede namaz kılması; kumar-haram gelirle cami yapılması, camilerin seçim çalışmalarında kullanılması modernitenin fıkıha müdahalesi kapsamında sayılmalıdır.
Camiler Allah’ın evidir. Sebilleriyle, hamamlarıyla, aÅŸevleriyle gariplerin, muhtaçların, acizlerin sığındığı yer olmalıdır!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.